Bahçeli ile ‘süreç’ diplomasisi, hesaplar, kitaplar…
Forum Haberleri —
- Bölgesel bir dizaynın tartışıldığı bu günlerde korkuya kapılan AKP-MHP iktidarı, gerçek bir çözüme ulaşmak yerine kontrolünde gelişen bir tasfiye ve muhalefeti etkisizleştirme sürecini önemsiyor. Bir yandan Devlet Bahçeli ile bir tartışma sürecinin başlatılması, diğer yandan baskı ve zulmün hız kesmeden devam etmesi, en önemlisi ise Önder Apo'ya yeni görüşme yasakları getirilmesinin başka izah tarzı yoktur.
ALİ GÜNDEM
İktidar ortağı Devlet Bahçeli 1 Ekim'de Meclis'te DEM Parti sıralarına giderek el uzatmış, artık yeni bir döneme adım atılması gerektiğinden söz etmişti. Aradan iki aya yakın bir zaman geçti. Devlet Bahçeli Meclis'in açılışında gösterdiği tutumunu her Meclis grup toplantısında da dile getirdi. Önder Apo'nun Meclis'e gelip DEM Parti grubunda konuşabileceğini, 'umut hakkı'nı yürürlüğe koyacak yasal düzenlemenin yapılabileceğini bile söyledi.
Türkiye'de geniş bir kesimin tartışmaya başladığı bu açıklamaların ardından özellikle CHP'ye yakın televizyonlarda Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan arasında ihtilaf olduğu yazılıp çizildi. 1 Ekim'de tartışmaların başladığı günden bu yana Recep Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli bir kez yan yana geldi. Erdoğan, Devlet Bahçeli'nin söylediklerinin karşısında durduğunu bir kez bile ifade etmedi. Konuyu kamuoyu önünde açıktan dillendirmese bile özellikle uçak seyahatlerinde yanındaki gazetecilere yaptığı açıklamalarda, Devlet Bahçeli'nin söylediklerini önemsediklerinin altını çizdi.
Erdoğan ile Bahçeli'nin ilişkisi, ÖDP eski genel başkanı, akademisyen ve siyasetçi Ufuk Uras ile Devlet Bahçeli arasındaki görüşmede de gündeme geldi. Ufuk Uras'ın talebi üzerine gerçekleşen görüşme sonrasında Yeni Arayış'tan gazeteci Murat Aksoy'a konuşan ÖDP eski genel başkanı, "Erdoğan ile yaptığı bir görüşmede; 'Bu meseleyi küresel güçler üzerinden değil, içeride, baş başa çözelim' mealinde bir diyalog geçmiş. Bahçeli de bunun sonrasında Meclis açılışında DEM grubuna giderek el sıkışmış ve gelişmeler böyle başlamış. Benim anladığım kadarıyla bu kez içeride bir barış hedefleniyor." açıklamasında bulundu. Ufuk Uras ardından, "Erdoğan ile de bu konuda bir mutabakat var görünüyor. Ben açıkçası bu gelişmelerde bir devlet aklı olduğunu düşünüyorum. Tarih boyunca zaman zaman gördüğümüz 'devlet akılsızlığı' olacağına devlet aklı olması daha iyidir" değerlendirmesinde bulundu.
Artı Gerçek'te "Bahçeli-Uras görüşmesinin şifreleri" başlıklı bir yazı kaleme alan gazeteci Ali Duran Topuz ise söz konusu devlet aklının altında yatan hedefin muhalefeti zayıflatmak olduğunun altını çizdi. “Peş peşe gelen kayyım atamaları, gözaltılar ve tutuklamalar düşünüldüğünde Kürt meselesinde bir çözüm girişiminden çok muhalefeti dağıtmaya değilse bile zayıflatmaya yönelik bir sürecin içinde olduğumuzu düşünmek için daha çok neden var” değerlendirmesinde bulunan Ali Topuz, “Buna bir de iktidar tekelindeki medyada her gece harita başında çubuk dolaştıran adamların ‘Devletimiz Rojava’ya şurdan girecek burdan çıkacak’ babından çevirdiği laflara bakarsak ‘barış’tan çok savaş sürecinde olduğumuzu söylemek daha bile isabetli görünebilir” dedi.
Ali Duran Topuz yazısında yaşanan tartışmaların verimli olduğu bölümlerin varlığına da dikkat çekiyor. Ancak ona göre “Tokalaşma sürecinin görünür tek verimi, CHP ile DEM Parti arasında kayyım atamalarına karşı mücadelede iş birliği olmuş görünüyor” olsa bile O, bu durumun “muhalefeti zayıflatma” stratejisinin bir parçası olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtiyor. Ali Duran Topuz, eğer iktidar bunu başarırsa, yani CHP ile DEM parti yakınlaşmasının başarılı sonuçlar üretmemesi halinde iktidarın karşısında durabilecek bir gücün kalmayacağına da dikkat çekiyor. Ali Duran Topuz yazısında Önder Apo’yla görüşmeye dönük ise şunları vurguluyor: "Evet arada en kritik mekâna yani PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı adasına bir ziyaret de olmadı değil ama o ziyaretten çıkan tek sonuç var: 'Tecrit devam ediyor.' Tecrit devam ederken ne oluyor ne olacak diye sormak pek anlamlı değil çünkü herkesin bildiği gibi bir şey olacaksa ancak tecrit kalktıktan sonra olacak. Düğüm noktası olduğu gibi duruyor yani."
Hala kamuoyu gündeminde olan tartışmalara dönük bir başka görüşmenin de Ahmet Türk ile Devlet Bahçeli arasında yaşanacağı ifade edildi. Bu görüşmeye ilişkin bilgileri Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya paylaştı. Mardin Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ile Bahçeli arasında daha önce bir telefon görüşmesi gerçekleştiğini hatırlatan Nergis Demirkaya, “Edinilen bilgiye göre bu kısa sohbet sırasında iki isim de nezaketen karşılıklı kahve içme davetinde bulundu. Bu telefon görüşmesinden sonra kayyım protestolarının devam ettiği Mardin’de kalmaya devam eden Ahmet Türk çeşitli temaslarda bulunmak için bu hafta Ankara’ya geldi. Ahmet Türk’ün DEM Partili Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ile birlikte bugünlerde Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesi bekleniyor. DEM Parti kaynakları görüşmeyi ne doğruladı ne de yalanladı. Bahçeli ile bir görüşme olasılığı reddedilmedi” dedi.
Devlet Bahçeli’nin söylemlerinin ardından gelişen trafik bu minvalde iken şu anda bilinen tek şey iktidarın yürüttüğü hesaplardır. Şunu da biliyoruz. Kürt Özgürlük Hareketi de DEM Parti de esas itibariyle sorunun adil, demokratik ve barışçıl çözümü için diyalog ve müzakereyi savunuyor. Elbet bu anlamda gelişecek bir diyalogun karşısında da durmuyor. Bununla birlikte başmüzakerecinin Önder Apo olduğunun altı ise kalın çizgilerle çiziliyor.
Ancak görünen o ki bölgesel bir dizaynın tartışıldığı bu günlerde korkuya kapılan AKP-MHP iktidarı, gerçek bir çözüme ulaşmak yerine kontrolünde gelişen bir tasfiye ve muhalefeti etkisizleştirme sürecini önemsiyor. Bir yandan Devlet Bahçeli ile bir tartışma sürecinin başlatılması, diğer yandan baskı ve zulmün hız kesmeden devam etmesi, en önemlisi ise Önder Apo'ya yeni görüşme yasakları getirilmesinin başka izah tarzı yoktur.