Bir direnişti, herkesi birleştirdi

Kadın Haberleri —

Jîna Emînî eylemi / foto:AFP

Jîna Emînî eylemi / foto:AFP

  • İranlı aktivist Shaghayegh Noruzi, ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesinin İran’da ilk kez farklı kesimleri birleştirdiğini söyledi ve ekledi: “Kadınların İran’da güvenli alanları yok. Rejim istikrarını, kadınların bedenini kontrol etmekle sağlıyor. Bu yüzden ‘Jin, Jiyan, Azadî’ayaklanmasından korkuyorlar. Kontrolü geri almalıyız.”
  • Noruzi, “Abdullah Öcalan, kadınların ayrımcılığa uğrayan bir sınıf olduğunu gördü ve hakları için mücadele etti. Kürt kadınlar ise bu felsefe temelinde haklarını geri almak için mücadele etti. Bu slogan Ortadoğu meselelerini ele almak için sihirli bir formül olarak görülüyor” şeklinde konuştu.

İranlı Shaghayegh Noruzi, yıllar önce rejimin baskısından dolayı ülkeden çıkmak zorunda kalan kadın aktivistlerden. Jîna Emînî’nin katledilmesinin ikinci yıldönümünü karşıladığımız bu günlerde ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesinin İran tarihinde benzeri görülmemiş bir direniş olduğuna işaret etti.

Aynı zamanda “Me Too” hareketinin kurucularından olan Noruzi, Kürdistan'da ortaya çıkan bu felsefenin kendi tarihi ve mücadelesinin ağırlığını taşıyarak İran'a ulaştığını, insanları baskıya karşı bir araya getirdiğini söyledi.

MA’ya sloganın ayrıca insanları ortak bir hedefe doğru götürmeyi başardığını anlatan Noruzi, “Bu sloganın İran'daki kritik etkilerinden biri, kadın ve işçi hareketleri gibi baskıya karşı çeşitli hareketleri birleştirmesiydi. Böylece toplumun kalbinde toplumsal cinsiyet ve cinsel baskı meselesinde genel bir mutabakat yarattı. Ayaklanmaya erkekler de katıldı ve hatta bazıları ‘Jin, Jiyan, Azadî’ felsefesini benimsedi. Kürt kadınları yıllardır bu felsefeyi hayata geçirmek için mücadele ederken, Kürt erkeklerini toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki rollerini yeniden gözden geçirmeye zorluyordu ancak İran’daki kadın hareketleri bu kadar güçlü değildi” dedi.

Bedenimiz üzerinden var olamazlar

“İran'dan bahsederken, cinsiyet ve cinsel ayrımcılığın derin bir şekilde yerleşmiş olduğu bir ülkeden bahsettiğinizi anlamanız gerekir” diyen Noruzi, şöyle devam etti: “Cinsel şiddet, toplumun en yoksul ve en çok istismar edilen kesimi olan kadınları her gün dehşete düşürüyor. Ne evde ne sokakta ne işyerinde ne de üniversitelerde güvenli alanları yok. Adalete erişimleri yok ve hükümet, üreme haklarını kontrol etmek de dahil bedenlerine ne olacağına kolayca karar veriyor. Başörtüsü söz konusu olduğunda bile kıyafetlerini seçme gibi temel bir insan hakkına sahip değiller. Ülkedeki kadınların mücadeleleri bu çerçevede görülmelidir. Yıllarca kürtaj hakkından cinsel şiddetle mücadeleye kadar her konuda kampanyalar yürüttük, en radikal değişim biçimlerini hayata geçirmeye çalıştık ancak her zaman ciddi baskılarla karşılaştık. Dolayısıyla rejim için en büyük tehdidi oluşturan ayaklanmanın, toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan bir ayaklanma olması bana doğal geliyor. Bu yüzden ‘Jin, Jiyan, Azadî’ ayaklanmasından bu kadar korkuyorlar. Mesele şu ki bu rejim istikrarını, kadınların bedenleri üzerinden uygulayabildiği kontrol derecesine göre tanımlıyor. Bu istikrarı ortadan kaldırmamız ve kontrolü geri almamız çok önemli.”

Slogan değil, sihirli bir formül

“Jin, Jiyan, Azadî” felsefesine değinen Noruzi, felsefenin kökeninin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve Kürtler olduğunu söyledi: “Bu sloganın kökenini anlamak, sadece Kürdistan halkı ve Abdullah Öcalan'ın hakkını teslim etmek için değil, hangi ihtiyaçlara cevap verdiğini görmek için de önemlidir. Abdullah Öcalan önemli bir siyasi deneyimden sonra cinsiyet ayrımcılığa özel bir önem verilmesi gerektiğini fark etti. Kadınların ayrımcılığa uğrayan bir sınıf olduğunu gördü ve hakları için mücadele etti. Nihayetinde, kadınlara temsiliyet hakkı tanınmadığı sürece Kürt halkının özgürlüğe ve kurtuluşa ulaşamayacağı sonucuna vardı. Bu, Kürdistan gibi çok geleneksel bir toplumda büyük bir keşifti. Öcalan, kadınların liderliğine vurgu yaptı, ancak bu felsefeyi sadece önerip kenara çekilmediğini belirtmek önemlidir. Kürt kadınlar ise bu felsefe temelinde haklarını geri almak için mücadele etti. Dolayısıyla bu sloganın kökenine baktığımızda derslerle dolu bir tarihsel bağlam görüyoruz. Bu nedenle bu slogan Ortadoğu meselelerini ele almak için sihirli bir formül olarak görülüyor.”

Son olarak İran'da yapılan cumhurbaşkanı seçimlerinde reformcu Mesud Pezeşkiyan’ın seçildiğini hatırlatan Noruzi, reformistlerin bir süredir iktidarda olmalarına rağmen kadın haklarına yönelik bir değişimin söz konusu olmadığını dile getirdi.

 

* * *

Sınırları aşan direniş

Jîna’nın katledilmesinin ardından "Jin, Jiyan, Azadî" sloganı etrafında birleşen on binler, Ortadoğu ve Avrupa’ya yayıldı. Serhildan Rojhilatê Kurdistan başta olmak üzere İran genelinde hızla sıçradı. Belucistan, Huzistan ve Azerbaycan eyaletleri protestolara destek verdi.

Gözaltına alınan protestoculara yönelik işkence ve cinsel şiddet iddiaları, AmnestyInternational ve Human Rights Watch gibi örgütlerin raporlarına yansıdı. Birleşmiş Milletler (BM) ve Amnesty International, kadınlara yönelik baskıların sona erdirilmesi için İran hükümetine çağrıda bulundu. BM İnsan Hakları Konseyi, protestolara yönelik şiddet kullanımı ve baskıları kınayarak bağımsız bir soruşturma başlatılmasını talep etti.

Her kıtada yankılanan o ses

ABD ve Avrupa Birliği, Kasım 2022’de İran’a yönelik yeni yaptırımlar açıkladı. Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler, İran ile diplomatik ilişkilerini yeniden gözden geçirdi. Ekim 2022’den itibaren ABD, Avrupa, Kürdistan, Rojava, Irak ve Türkiye’de kitlesel gösteriler yapılırken, Kürt ve İranlı diasporalar bu eylemlerin ön saflarında yer aldı. Paris, Berlin, New York ve Toronto gibi kentlerde sokaklara çıkıldı.

Sanatçılar destek verdi

Fransız aktrisler Juliette Binoche ve Marion Cotillard, saçlarını kestiler, şarkıcı Harry Styleskonserlerinde ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganını izleyicilere duyurdu. Coldplay, konserlerinden birinde "A Sky Full of Stars" adlı parçasını İranlı kadınlara adadı. Koushna Navabi ve Abbas Zahedi gibi İranlı sanatçıların öncülük ettiği “Jin, Jiyan Azadî sanatçıları” kampanyası, Paris de dahil olmak üzere çeşitli yerlerde kamusal sanat eserleri üretti ve sergiler düzenledi.

 

* * *

16 Eylül’de genel grev

Rojhilat ve İran'da sivil toplum örgütleri, 16 Eylül’de genel grev kararından sonra Rojhilatlıve İranlı kadınlar da eyleme katılacak. Açıklama yapan kadınlar, “Mücadelemizi sürdürmek ve şehitlerin yolundan gitmek gibi bir görevimiz var. Bu yıl dönümünde İslam Cumhuriyeti'ne, devrimimizin ve direnişimizin ne olduğunu anlatalım. ‘Jin, jiyan, azadî’ kadın halk ayaklanmasının ikinci yıl dönümünün eşiğindeyiz. Jîna Emînî'nin katledilişini kınamak için muhteşem bir isyan yürüyüşü düzenleyerek molla rejimine bir şok yaşattık. Kürdistan'daki özgürlükçü kadınlarımızın birlik ve beraberliği, idama, baskıya ve suça karşı mücadelenin radikal desteği ve özgürlük kadınlarının halk ayaklanmasının kazanımlarının devamı olacaktır” denildi. TAHRAN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.