Çocuklarım beni böyle görmesin
- Tekli hücrede tutulan ağır hasta tutsak Ömer Arslan, tedavi edilmediğini, son günlerini yaşadığını belirttiği eşine, "Çocuklarım görüşüme gelmesin, beni bu halde görmesinler" dedi.
Ağır hasta tutsak Ömer Arslan ile aynı cezaevinde kalan kardeşleri Mehmet Haşim Arslan ve Fevzi Arslan, kardeşlerinin durumunun kötü olduğunu, her an yaşamını yitirebileceğini belirtti.
Adana Suluca Y Tipi Kapalı Cezaevi'nde tekli hücrede tutulan kardeşler ağır hasta tutsak Ömer Arslan, Fevzi Arslan ile Mehmet Haşim Arslan, aileleriyle dün telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ömer Arslan, eşiyle yaptığı görüşmede şunları aktardı: “Başım çok kötü ağrıyor, dilim şişmiş hep kusuyorum. Ayakta duracak halde değilim, acile götürüyorlar ama muayene etmeden bir köşede bekletiyorlar. Son günlerimi yaşıyorum. Çocuklarım görüşüme gelmesin, beni bu halde görmesinler.”
Kardeşleriyle telefonda görüşen Mehmet Haşim Arslan ve Fevzi Arslan da özellikle kardeşleri Ömer’in sağlık durumuna dikkat çekti. Kardeşler, şunları söyledi: "Durumumuz kötü. Ömer'in durumu çok kötü, dili şişmiş, boğazı kilitlenmiş durumda. 6 gündür ne yemek yemiş ne de su içmiş. Hastaneye götürmüşler ama acilde muayene etmeden geri göndermişler. Yazdığımız dilekçelere idare cevap vermiyor. Ömer şu an ölüm döşeğinde, ölümü an meselesi.” ADANA
* * *
Kürtçe konuşmaya dilekçe şartı
Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ndeki tutsaklar, idarenin Türkçe dışında konuşmaya dilekçe şartı getirdiğini söyledi.
Kırşehir Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutsaklara, Türkçe dışında bir dilde aileleriyle görüşmeleri için dilekçe şartı getirildi. Söz konusu cezaevindeki 37 tutsak, hak ihlallerine karşı 19 Eylül-3 Ekim tarihlerinde ses çıkarma (kapıya vurma-slogan atma) eylemleri gerçekleştirdi. Cezaevi idaresi, 32 tutsağa her eylem için ayrı ayrı görüş yasakları, 5 tutsağa ise 30 günlük hücre cezası verdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, yaşanan ihlallere dair 19 Aralık'ta tutsaklarla görüştü. Yazmacı, tutsaklara aile görüşü ve verilen görüş yasaklarının toplamda iki yılı bulduğunu söyledi. Yazmacı, hastane sevkleri sırasında tutsaklara ağız içi arama dayatıldığını, SEGBİS ile mahkemelere katılmaları yönünde baskı uygulandığını ve bu durumla savunma hakkının engellendiğini ifade etti. Tahliyelerin uzatılması ve infaz yakmalarının da olduğunu kaydeden Yazmacı, "İnfaz erteleme ve yakmalarının gerekçelerinin başlıca sebebi ise ‘pişmanlık yasası’ dayatmasının mahpuslar tarafından kabul edilmemesidir" dedi.
Türkçe konuşma dayatılıyor
Yazmacı, tutsakların cezaevi idaresinin kendilerine "Bilinmeyen bir dilde konuşmak için ya sizin ya da konuştuğunuz kişinin Türkçe bilmemesi gerekiyor" dediğini paylaştı. Yazmacı, ayrıca tutsaklara, farklı bir dilde görüşme yapmaları için öncesinden idareye dilekçe vermelerinin dayatıldığını söyledi. Yazmacı, söz konusu dilekçeye dair şunları paylaştı: "Cezaevi idaresi, bu dilekçenin içerisinde Türkçe bilmeyen kişinin kimlik numarası dahil bütün kişisel bilgilerinin yer alması gerektiğini belirtmiş. Mahpuslara 'Eğer bu dilekçeyi verirseniz konuşmalarınız dinlenecek, saldırgan veya aykırı bir şey söylerseniz tespit edilecek’ denilmiş. Sonrasında da ‘Bu dilekçeyi verdiğiniz ve belirttiğiniz dilin dışında başka bir dil konuşamayacaksınız. Eğer konuşma esnasında bir kelime bile Türkçe geçerse konuşmanız kesilecektir’ diye ikaz edilmiş. Yani bir mahpus, Türkçe biliyorsa başka bir dilde konuşması yasak. Bu tam da 12 Eylül darbe anlayışının zihniyetidir. Bir mahpus cezaevi müdürüne ‘Eğer annem ile telefonda konuşurken yeğenim arkadan Türkçe konuşursa da mı konuşmamız kesilecek’ diye sormuş, Cezaevi müdürü, ‘Evet, ne olursa olsun Türkçe konuştuğunuz anlaşılırsa telefonlarınız kesilecek’ diye cevap vermiş.”
* * *
Kadın tutsaklar darp edildi
Patnos Cezaevi’ndeki kadın tutsaklar, koğuşa baskın düzenleyen gardiyanlar tarafından darp edildi; elleri arkadan kelepçelenerek hücreye atıldı.
Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutsaklardan Helin Özdemir, 19 Aralık'ta babası Tekin Özdemir ile yaptığı haftalık telefon görüşmesinde, cezaevinde maruz kaldıklarını anlattı. Yaklaşık 50 gardiyanın, Çarşamba günü koğuşlarına baskın yaptığını aktaran Helin Özdemir, “Koğuşta bizlere fiziki müdahalede bulunduktan sonra ellerimiz arkadan kelepçelenerek hücreye konulduk. Fiziki şiddetin yanında sözlü hakaretlere uğradık” dedi.
Kızı Helin’in tek başına hücreye alındıktan sonra da şiddetin sürdüğünü dile getiren baba Özdemir, el ve kollarında morluklar oluştuğunu ve götürüldüğü Patnos Devlet Hastanesi’nde darp raporu verilmediğini aktardı. Özdemir, darp edilen tutsaklar arasında olan Hayriye Göksu ve Rümeysa Bozkurt’un hastaneye dahi götürülmediğini ifade etti.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İktisat ve İdari Fakültesi Kamu Yönetimi 2. öğrenicisi Helin Özdemir, 2023'te kaldığı yurda baskın yapılarak gözaltına alınmıştı. Özdemir, çıkartıldığı mahkeme tarafından “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanmıştı.
* * *
Kitaplara el konuldu
Antalya Yüksek Güvenlikli S Tipi Kapalı Cezaevi'nde asker eşliğinde koğuşlara baskın yapıldı ve tutsakların kitaplarına da el konuldu.
Tutsak Abdullah Günay, ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde cezaevinde yaşanan hak ihlallerini aktardı. Koğuşlara önceki gün asker eşliğinde baskın yapıldığını aktaran Günay, kitaplarına ve özel eşyalarına el konulduğunu bildirdi. Koğuşlarda yapılan arama sırasında eşyaların dağıtıldığını belirten Günay, telefon görüşüne çıktıkları sırada ise başlarında gardiyanların beklediğini, kendilerine baskı uygulandığını söyledi.
Annesi Besna Günay, insan hakları örgütlerine çağrıda bulunarak cezaevinde inceleme yapılmasını talep etti.