Çözülen AKP ve Türkiye’nin demokratikleşmesi

Forum Haberleri —

AKP

AKP

  • AKP-MHP faşist rejimi gerçekten zordadır. Bu iktidar çökmüştür, çözülmek zorundadır. Gerisi tamamen Kürt özgürlük mücadelesiyle birlikte Türkiye demokrasi güçlerinin geliştireceği mücadele düzeyine bağlıdır.

XALID KARASUNGUR

Kürt ve demokrasi düşmanı faşist AKP rejimi 22 yıllık iktidar döneminin en kötü zamanını yaşıyor. Gemi bir kere su almıştır artık. Bunun önüne geçebilmeleri mümkün değildir. Faşist şef Erdoğan ve ortağı Bahçeli ne yaparlarsa yapsınlar su alan gemiyi kurtarmaya güçleri yetmeyecektir.

Erdoğan ve Bahçeli derken kuşkusuz komple işgalci-soykırımcı devletten söz etmekteyiz. Zira şu anda bu devleti en bağnaz biçimde savunan ve temsil eden bunlar olmaktadır. Bundandır ki biz de soykırımcı-sömürgeci Türk devletini aynı zamanda AKP-MHP faşist devleti olarak tanımlamaktayız. İşte, şu anda çözülen ve çökmekte olan tam da bu devlet olmaktadır. Diktatör Erdoğan’ın tek derdi ve amacı uzatmalara oynayarak iktidarının çöküşünü geciktirmektir. Elbette bunu başarması şu saatten sonra neredeyse imkansız gibi bir şeydir. Ama böyle de olsa tüm diktatörlerde olduğu gibi Erdoğan diktatörü de iktidar hırsı ve iktidardan düşmenin verdiği korku nedeniyle elinden gelen her şeyi yapacaktır. CHP’yle yaptığı görüşmeler bundandır. Bununla hem zaman kazanmaya çalışmakta hem de gündem saptırmayı hedeflemektedir. Diğer taraftan Kürtlere karşı savaşta ısrarlı olduğunu, elinden gelirse Kürtlerle birlikte mücadelede olan Türkiye demokrasi güçlerine nefes bile aldırtmayacağını açıkça söylemektedir. Kürtlerin kazandığı belediyelere ancak sömürge hukukunda görülen kayyımların bundan sonra da atanacağını belirtmektedir.

Bütün bunlar şunu göstermektedir; AKP-MHP faşist rejimi gerçekten zordadır. Bu iktidar çökmüştür, çözülmek zorundadır. Gerisi tamamen Kürt özgürlük mücadelesiyle birlikte Türkiye demokrasi güçlerinin geliştireceği mücadele düzeyine bağlıdır. Ama şimdiden şunu söylemek rahatlıkla mümkündür. Toplum nezdinde AKP’nin yenilmez olduğu imajı yerle bir olmuştur. AKP faşist devleti Kürtlerin ret ve inkarı üzerinden kurduğu, Kürtler ve demokrasi düşmanlığı politikasıyla belki 20 yılı aşkın bir zamandır iktidarda kalmayı başarmıştır. Ama belirttiğimiz gibi bu politikalar AKP devletini artık yolun sonuna getirmiş bulunmaktadır. Faşist AKP’nin tüm hırçınlığı bundandır. Halen Rojava’ya saldırmak, Başûr’da Kürdistan Özgürlük Gerillasına karşı tüm zamanlarının en büyük savaşını vermeyi planlamaktadır. Bunların Kürdistan Özgürlük Gerillası karşısında asla sonuç vermeyeceği yeterince açığa çıkmıştır. AKP devletini çöküşün eşiğine getiren, büyük bedeller pahasına fedai ruhla direnen Kürdistan Özgürlük Gerillası ve baş eğmeyen Kürt halkının mücadelesi olmuştur. Bu direniş faşizme karşı tüm demokrasi güçleriyle aynı minvalde ama daha örgütlü ve kesintisiz biçimde gelişecektir. AKP devletinin hızla çözülmeye yüz tuttuğu 22 yıllık saltanatlarının bu defa gerçekten büyük çatırdadığı ve yenilginin kaçınılmaz olduğu kesindir.

Türkiye’nin sorunlarının ağır ve çoklu bir kriz yaşadığı doğrudur. Fakat çözümü de hem mümkündür hem de yaşanan sorunlar kadar ağır ve zor değildir. Herkes çok iyi bilmektedir ki Türkiye’nin yaşadığı tüm sorunların altında ve başında çözülmeyen Kürt sorunu gelmektedir. Bu tespit kesinlikle doğrudur. Buna göre doğru denklem şu olmaktadır. Çözülen Kürt sorunu demek Türkiye’nin yaşadığı tüm sorunların çözülmesi demektir. Yani Kürt sorunu çözüldükçe Türkiye demokratikleşecektir. Türkiye ekonomisi kesin olarak nefes alacak, toplum rahatlayacaktır. Çünkü Türkiye’nin tüm sermayesi, ekonomisi, insan gücü ve tüm rezervleri Kürtlere karşı verilen savaşa ayrılmıştır. Kürt sorununun çözülmesiyle birlikte bunların bundan sonra tekrarlanmaması demek Türkiye’de açlık, işsizlik, yokluk ve yoksulluğun artık yaşanmayacağı anlamına gelmektedir.

Peki, bu nasıl olacaktır? Nasıl olacağına geçmeden şimdiye kadar neden ve niçin olmadığını bilmek gerekir. Açığa çıkmıştır ki ret ve inkar politikalarıyla ne Kürt sorunu çözülmekte ne de Türkiye demokratikleşmektedir. O halde hepsinden önemli ve öncelikli olan ret ve inkar üzerine kurulan Kürt düşmanlığı zihniyetinin mutlak terk edilmesidir. Bununla birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözülmesi için Türkiye’de güçlü ve etkili bir demokratik muhalefet ve iradenin gelişmesidir. Türkiye’de böyle bir mücadelenin verildiği doğrudur. Ne var ki var olan durum halen köklü bir değişim ve dönüşüm için yeterli olmaktan uzaktır.

İşte, tam da bundan hareketle Önder Apo’nun varlığı tüm Türkiye halkları için olağanüstü bir değer, büyük bir fırsat ve avantaj olmaktadır. İster etnik isterse inanç ve cins milliyetçiliği olsun, her türlü milliyetçiliğe karşı Önder Apo’nun geliştirdiği Demokratik Ulus paradigması Türkiye’nin tüm sorunları için tek çözüm yolu olmaktadır. Önder Apo’nun bir an evvel mutlak fiziki özgürlüğüne kavuşmasının vazgeçilmez büyük bir ihtiyaç ve zorunluluk olması bundandır. Çünkü Önder Apo bir kişi değil, tüm Türkiye halklarının kendisidir. Onların öz bilinç ve demokratik iradesi olarak onurlu ve özgür bir yaşam için nefes nefese mücadele vermektedir. AKP-MHP faşizmi bunun içindir ki Önder Apo’nun sesini ve soluğunu kesmeye çalışmaktadır. Buna karşı Kürt halkıyla birlikte başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm demokrasi güçlerinin ve Türkiye halklarının Önder Apo’nun özgürlüğü için her daim mücadeleyi yükseltmeleri ahlaki bir görev ve sorumluluk olduğu kadar Türkiye’nin demokratikleşmesi için de bir zorunluluk olmaktadır. Sağlığından ve güvenliğinden hiçbir biçimde haber alınamayan Önder Apo’nun bu durumu gençlerin ve kadınların öncülüğünde Kürdistan’da, Türkiye’de ve halkımızın olduğu her yerde bizler için mutlak, vazgeçilmez serhildan gerekçesi olmalıdır. Bunun dışında Kürtler ve Kürtlerin dostları, tüm demokratik güçler ahlaken ve vicdanen hiçbir biçimde asla rahat olmamalı, sürekli eylem halinde olmayı bir yaşam biçimi olarak benimsemelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.