Çözüm için zemin hazırlanmalı

Emran Emekçi

Emran Emekçi

  • İmralı tecridinin devam ettiğini vurgulayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatı Emran Emekçi, "Sayın Öcalan’ın çözüm ve barış konusunda rolünü oynaması için gerekli zemin hazırlanmalı" dedi.

Tek taraflı 'Türk Tipi' bir çözümün sahteliğine işaret eden Av. Emran Emekçi, Kürtlerin bireysel ve kolektif haklarını tanıyıp İmralı kapılarını açarak Öcalan’ın özgürlüğünü tanıyacaksın" dedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecrit, 17 Kasım 2009'da farklı bir hücreye alınmasıyla daha da ağırlaştırıldı; 12 metrekarelik bir hücreden, 6 metrekarelik bir hücreye konuldu. Bir gün sonrasında yaptığı avukat görüşmesinde "ölüm çukuru” ve "17 Kasım Darbesi" olarak nitelendirdi. Kürt Halk Önderi, 43 aylık mutlak tecridin ardından yeğeni Riha Milletvekili Ömer Öcalan ile 23 Ekim'de yaptığı görüşmede de kendisine dönük tecridin halen devam ettiğine dikkat çekti.

İnceltilmiş işkence sistemi

MA'da İbrahim Irmak'a konuşan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi, İmralı'nın komplodan hemen  önce yeniden dizayn edildiğini belirterek, "Yasa ve anayasaya göre değil, tecrit üzerine kurgulanmış bir sistemdi. Tecrit ise inceltilmiş işkence sistemidir. Amaç, yalnızlaştırarak toplumla bağını koparmak, iradesini kırmak ve kendi çizgisine çekmektir. Sayın Öcalan da değerlendirmelerinde bu durumu 'milyonlarca insanın tek hücrede tutulması' şeklinde değerlendirmişti” dedi.

Zamana yayılmış ölüm

Kürt Halk Önderi'nin demokratik çözüm ve barış girişimlerinin hedef alındığını kaydede Emekçi, şunları hatırlattı: "Sayın Öcalan, demokratik çözüm ve barış girişimlerini 1993’te Sayın Özal ile geliştirmek istedi. Ancak bu süreç, Özal’ın kuşkulu ölümüyle sabote edildi. 1995 ateşkesine verilen yanıt da Sayın Öcalan’a dönük 6 Mayıs 1996 suikastı oldu. Yani o suikastla barışın asıl muhatabını ortadan kaldırmak istediler. Sonrasında , Türkiye’ye teslim etme ve tecridi ağırlaştırarak zamana yayılı ölümü devreye koydular. Biz buna ölüm koridoru diyoruz. Yani ölünceye kadar hapis rejimi dediğimiz şey, ölüm koridorudur ve idamın postmodern bir biçimidir.”

Üç aşamalı tecrit sistemi

İmralı tecrit sisteminin üç aşamadan oluştuğunu söyleyen Emekçi, şöyle izah etti:

* 1999’dan 2005'e kadar tecridin kuruluş süreçleridir. O dönem, İmralı yargılamaları vardı ve görece olarak aile ve avukat görüşmeler yapılabiliyordu. İmralı koşulları ağır ve nemli ikliminden dolayı sağlığı bozan koşullardır. Rıfat Ilgaz, ‘Bir insan burada 2 yıl dayanamaz’ demişti.

* 1 Haziran 2005’te yapılan kanun değişikliğiyle İmralı'daki tecrit sisteminin ikinci aşamaya geçti. Koşullar daha da ağırlaştırıldı ve o kütüphanesi elinden alınarak üç kitap sınırlandırılması getirildi. Yine farklı uygulamalara gidildi o dönemde. Devletin mevzuatı bir bütün olarak Sayın Öcalan’a göre yeniden düzenlendi. O gün uygulamaya konulan bu yasa bugün birçok cezaevinde siyasi mahpuslara uygulanıyor.. Hücresi de değiştiridi. Sayın Öcalan, ‘ölüm çukuru hissi uyandırıyor ve en önemlisi de havasız kalıyorum burada’ diyordu. Yani irade ve fiziki olarak boğma girişimi olarak değerlendirdi. CPT, adaya gidip o dönemki koşullara ilişkin bir rapor hazırladı ve bir dizi tavsiyelerde bulundu. 17 Kasım Darbesi demesinin bir diğer boyutu da çözüm çabalarına bu şekilde darbe biçiminde yanıt verilmesiydi. Sayın Öcalan, avukat görüşmelerinde hücre cezalarına ilişkin ‘Bana burada siyasi konuşmamayı dayatıyorlar’ diyordu. Hatta avukat görüşmeleri esnasında bazen müdahale ediyorlardı, 'siyasi konuşma' diye. Sayın Öcalan, buna ‘Ben politik bir liderim ve PKK Lideri olarak yargılanıyorum. Çiçek böcek konuşacak halim yok, tabii ki siyasi konuşacağım’ diyerek bu dayatmaları kabul etmedi.

* İmralı'daki tecrit sisteminin üçüncü aşaması, mutlak tecrit dönemidir. Bu dönem 15 Temmuz 2016 sonrası devreye konuldu. Bursa 1’inci İnfaz Hakimliğinin Temmuz 2016 tarihli kararına bakarsak, avukat görüşlerinin yasaklanması, ziyaretçi kabulü, telefon iletişiminin yasaklanmasıyla mutlak tecridi sıralamışlar. Bu, temel mahpus haklarının askıya alınmasıdır. Tecrit aynı zamanda darbe sürecinin devamı demektir. Kayyumlar aynı şekilde darbe yasasıdır. 20 Temmuz’da Sayın Öcalan’a dönük mutlak tecridi geliştirdiler. 21 Temmuz’da ise bir kararname çıkarıp bu kararname ile belediyeler kanununa bir ek madde koydular. Kayyumların önünü açtılar. Şu anda da yürürlükte olan bu istisnai hukuk rejimidir.

De Klerk gibi cesur olsunlar

Avukat Emekçi, dört yıl aradan sonra yeğeni Ömer Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmede , tecridin devam ettiğinin söylendiğine işaret ederek, "Bugün sınırlı bir aile görüşmesinin yaptırılması da tecridin kırıldığı anlamına gelmez. Sıradan bir hükümlünün bile her hafta telefonla görüşme, aile ziyareti, açık görüş hakkı var. Bunlar yasal, evrensel haklardır. Kürtler, Lozan’la birlikte tecridi zaten yüzyıldır yaşıyor. Tecrit nasıl kırılır? Kürtlerin bireysel ve kolektif haklarını tanıyarak, İmralı kapılarını açarak kırılır. Bir aile görüşmesi, avukat ya da heyet görüşmesiyle tecrit kırılmaz. AİHM kararları ortadadır. Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü tanıyacaksın. De Klerk gibi cesurca müzakere yasasını çıkaracaksın ve bu işi sonlandıracaksın" şeklinde konuştu.

Koşullar sağlanırsa süreç başlar

Kürt Halk Önderi'nin son görüşmede Kürt sorununun çözümüne dair sözlerini de hatırlatan Emekçi, şunları söyledi: "Sayın Öcalan son görüşmede 'Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim' diyor. Sayın Öcalan’ın demokratik çözüm ve barış konusunda rolünü oynaması için gerekli zemin hazırlanmalı. Koşullar sağlanırsa süreç başlar. İşte o zaman bir yol haritası belirlenir. Kararlı, iradeli bir şekilde yol haritasının gerekleri yerine getirilir. Sorun öyle çözülür. Gerisi lafügüzaftır.

'Türk tipi' çözüm olmaz

Dünyadaki bütün barış süreçlerine bakın, iki taraflıdır. Çatışmasızlıkla başlar, yol haritasıyla devam eder ve anayasal düzlemde sonuca bağlanır. Tek taraflı 'Türk Tipi' bir çözüm ve barış, sahte bir barıştır. Onurlu bir barış için Sayın Öcalan parametreleri oluşturmuştur. Bununla devlet de hükümet de halklar da, yani herkes kazanır. Diğer Kürt-Türk çatışmasının derinleştirilmesi ürtlerden çok Türklere kaybettiriyor. Bakın devletin geldiği durum bunun örneğidir. Bu kısır döngüden çıkmak lazım. Sayın Öcalan bunu değerlendirebilmek için çok büyük şans ve fırsattır.”  İSTANBUL

 

* * *

Demokratik dönüşüme evet, tasfiyeye hayır duruşu

Avukat Emekçi, bir şekilde idam ya da fiziken imhanın gelişmesinin, Türk-Kürt savaşını derinleştireceği hesabı yapıldığını belirterek, şunları ifade etti: "Sayın Öcalan, savunmalarının 5. cildinde ‘Ben anladım ki Türkiye ne kendi adına savaşabilir ne de barışabilir. Türkiye’ye biçilen misyon kapitalist sistemin bölgedeki çıkarlarını korumak ve jandarmalık rolüydü’ diyor. Özal’ın tasfiyesi, Ecevit’in felç edilmesi, Erdoğan’a geri adım attırılması gibi. O yüzden de Üçüncü Yol fikriyatını geliştirdi. Üçüncü Yol ile demokrasi güçlerini bir çatı altında toplayıp yönetime talip olmalarını, siyasi irade boşluğunu doldurmak istedi. Sayın Öcalan ‘Benim buradaki duruşum demokratik dönüşüme evet, tasfiyeye hayır’ dedi. Sayın Öcalan’ın İmralı’daki 25 yıllık duruşunun özeti budur. Devlet ve hükümetin, 25 yıllık yanıtı ise hep tasfiye oldu.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.