Cüret ve umut
Nubar OZANYAN yazdı —
- Sınırlı sayıda inanç, cüret yüklü Kürt gerillası kendilerinden kat be kat üstün faşist Türk devletine meydan okuyarak, silahlı ulusal özgürlük mücadelesini başlattı. Tarih ve gelişmeler gösterdi ki, haklı ve onurlu bir dava uğruna gökyüzünü fethetmeye çıkanlar her türlü zorluğu alt edebilir, aşılmaz denilen engelleri aşarak Cilo’nun, Sipan’ın, Ararat’ın zirvesine tırmanabilir.
- 15 Ağustos Hamlesi akıl ve yüreğin, cüret ve umudun sentezidir. Dipten gelen Kürt öfkesinin dışa vurumudur. Özgürlük, adalet, eşitlik arayan Kürt’ün sözünün söylendiği eylemin adıdır. Türklüğe ve inkara karşı büyük itirazın adıdır.
40 yıl öncesine dek Kürtler sayısız kez Türk devletine karşı isyan etti ve başkaldırdı. Ancak Kürt direniş ve isyan tarihine düşen notlar dışında bir başarı elde edemediler. 15 Ağustos 1984 tarihli büyük hamleyle birlikte Kürtler, kötü kaderlerini değiştiren umut ve cüret dolu bir tarihsel başlangıç gerçekleştirdiler. Türklüğe, soykırıma, inkar ve asimilasyona karşı güçlü bir itiraz yükselttiler. Sınırlı sayıda inanç, cüret yüklü Kürt gerillası kendilerinden kat be kat üstün faşist Türk devletine meydan okuyarak, silahlı ulusal özgürlük mücadelesini başlattı. Kendilerinden başka hemen hemen hiçbir kimse bu cüret ve umut dolu kalkışmaya başarı şansı tanımadı. Hatta birçok insan bu kalkışmanın bir intihar olduğunu öne sürdü. Ancak tarih ve gelişmeler gösterdi ki, haklı ve onurlu bir dava uğruna gökyüzünü fethetmeye çıkanlar her türlü zorluğu alt edebilir, aşılmaz denilen engelleri aşarak, Cilo’nun, Sipan’ın, Ararat’ın zirvesine tırmanabilir. Gerillanın ısrarlı, direngen, kararlı savaşımı ve direnişi her türlü feodal ve burjuva önyargıyı yerle bir ettiği gibi Türk devletinin güçlü imajını da kurşunlarla çizdi.
Peki nasıl oldu da bir avuç yürekli ve inançlı Kürt gerillası bu büyük toplumsal kalkışmada başarı ve gelişme elde etti? Hangi feodal-burjuva fikir ve ön yargılar ayaklar altına alınarak, uyuyan ve kendisi olmaktan çıkmış Kürtler kendileri olma kavgasının yenilmez öncüleri oldular? Elbette başta tarih, toplum, örgüt, gerilla savaşı, insan okuması güçlü bir önderlikleri sayesinde bunu başardılar. Her dönem minnet ve bağlılık yeminleri içerek yollarında yürüme sözünü verdikleri, onlara borçlu olduklarını ifade ettikleri şehitleri sayesinde başarı ve gelişmeyi kazandılar.
Sayısız askeri komutanları, siyasi öncüleri, kadroları ve on binlerce şehitlerine olan yüksek bağlılıkları sayesinde dört parça Kurdistan’da başarı ve gelişmeyi yarattılar. Kürt ulusal özgürlük sorunu gibi büyük toplumsal sorunun ancak büyük bir devrimci kalkışma sayesinde çözülebileceğine inancı sayesinde başarı elde ettiler. Dört parçadaki sayısız darbeye, birçok iç ve dış ihanete karşın özgürlük ve başarı yolunda yürümekten vazgeçmediler. Her alanda askeri, siyasal, kültürel örgütlenmeler yaratıp on binlerce kadro yetiştirdi
Silahların yaratıcı, eleştirici, kahredici örgütleyici gücüne inananların yürüyüşü uyuyan Kürt devini uyandırdığı gibi özgürlük arayan ezilen ulus ve halklara da örnek oldu.
Gerilla mücadelesinin başlangıç sürecinde sınırlı sayıda inançlı ve umutlu insan Ortadoğu’nun en gaddar, en kıyıcı faşist bir devletine karşı ayağa kalkıp özgürlüğünü haykırdı. Büyük bedeller ödeme pahasına onun faşist, soykırımcı zihniyetini ve sistemini temellerinden sarstı. 15 Ağustos Hamlesi aynı zamanda 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün baskısı altında susturulan, sindirilen, iki kişinin bile yan yana gelmesinin yasaklandığı karanlık zamana silahlı bir meydan okumaydı.
15 Ağustos Hamlesi akıl ve yüreğin, cüret ve umudun sentezidir. Dipten gelen Kürt öfkesinin dışa vurumudur. Özgürlük, adalet, eşitlik arayan Kürt’ün sözünün söylendiği eylemin adıdır. Türklüğe ve inkara karşı büyük itirazın adıdır. Sözünü yükselten, umudu büyüten hamlenin kendisidir.
’84 Kürt ulusal özgürlük kalkışması Kurdistan halkını özgürleştirecek ve zulüm ve inkardan kurtaracak hakikati aramaktan vazgeçmedi. Hakikate en yakın noktaya ulaştığında bile mücadele ve arayıştan vazgeçmedi. “Tamam, başardım” demedi. Mücadelesini ve ilerlemesini asla sınırlar içinde hapsetmedi. Attığı hiçbir adımı “tamamlanmış” kabul etmedi. Bundandır ki önce bilinçlerdeki gerici feodal-burjuva duvarları yıkıp silahların kurtarıcı ve eleştirel hakikatine inanarak, Ortadoğu’da zulmüyle nam salmış faşist bir devleti sarsmayı başardı. Düşmanın her saldırısında taktikte yaratıcılık ve yeniliği, savaşta uzmanlaşmayı ve sonuç almayı esas alan bir çizgide ısrar edip yoğunlaşmaktan vazgeçmedi.
15 Ağustos özgürlük yürüyüşçüleri, kadın ve erkek gerillalar, Türk ve işbirlikçi postalların altında çiğnenmek istenen her bir karış özgür Kürt topraklarını savunmak ve korumak için en değerli varlıkları olan canlarını vermekten çekinmiyor. Her türlü güçlük ve engel karşısında yakınmadan, usanmadan mücadele edenler özgürlük ve kurtuluş için yürünecek yolu göstermektedirler.
Başta Ortadoğu’nun sınıfsal ve ulusal kurtuluş mücadelesi veren ülke ve halklar 15 Ağustos büyük özgürlük savaşından öğrenecek, kendini örgütleyip, yenileyecek, başarı yolunda imza atacak sayısız ders ve tecrübeler bulabilir.