Dêrazor'da bölgesel hesaplaşma

Dêrazor

Dêrazor

  • Şam rejimi ile İran'ın da desteklediği çetelerin Dêrazor'daki saldırıları devam ediyor. Türk ordusu da eşzamanlı olarak Şehba-Minbic hattında saldırıyor. Özerk Yönetim, bölgesel hesaplaşmanın farkında olarak Şam rejimine diyalog çağrılarını yineliyor.

Ankara'ın Rusya'nın teşvikiyle 'normalleşme' zarfına iştah kabartan Şam yönetimi, İran'ın da güçleriyle bulunduğu Dêrazor hattında Demokratik Özerk Yönetim yanlısı Araplara saldırılarına sürdürüyor. İlk bilgilere göre; dün sabahki saldırılarda 16 kişi daha yaralandı, evler yıkıldı.

Şam rejimine bağlı ve İran'ın desteklediği çetelerin Dêrazor Kantonu'ndaki saldırıları devam ediyor. Dêrazor’un doğu kırsalındaki çok sayıda köy ve belde hedef alındı. Dün itibarıyla  13 sivil şehit oldu, 30 sivil de yaralandı. Dün sabahın erken saatlerinde Bisêra kenti ve Kişkiye ile Ebû Hemam köyleri bombalandı; aynı aileden iki kişi yaralandı. Bisêra kentine bağlı Sebha köyüne yönelik bombardımanda ise çok sayıda ev yıkıldı ve büyük zarar gördü. Ebu Hemam beldesine bağlı El Mewh Mahallesi'ne yönelik düzenlenen saldırı sonucunda ise 14 kişi yaralandı. Yaralılar, Dêrazor kantonundaki hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Hastane doktorlarından alınan bilgiye göre; yaralılardan ikisinin durumu ağır. Devam eden bombardıman nedeniyle kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşamadığı bildirildi. Kişkiye'deki cami de saldırıların hedefi oldu. QSD'nin Dêrazor Askeri Meclisi ile birlikte başlattığı operasyonlar da sürüyor. Dêrazor Askeri Meclisi, dün öğleden sonra yaptığı açıklamada, Dehla ve Cedîdet Begara katliamı dolayısıyla Dêrazor Kantonu'nun doğusundan Fırat Nehri'nin batı kıyısına geçerek Şam rejimine bağlı çetelerin üç noktasına yönelik bir operasyon düzenlediğini duyurdu. Açıklamaya göre; 20 çete elemanı öldürüldü.

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), “Bilinmeyen bir insansız hava aracının Dêrezor'un doğu kırsalındaki el-Keşme ve el-Duveyr köyleri arasında hareket halindeki bir askeri aracı hedef alması sonucu İran yanlısı çetelerin 5 üyesi öldürüldü, diğerleri yaralandı” dedi. Suriye’de İran yanlısı çetelerin yoğun olduğu bölgeler, zaman zaman ABD ve İsrail hava araçlarının hedefi oluyor.

HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Tahran'da öldürülmesinin ardından İran'ın desteklediği Şam rejimine bağlı çetelerin saldırısı dikkat çekiyor. ABD güçleri, olası bir saldırıya karşı Hesekê, Şedadê ve Rimelan'daki üslerinden Fırat Nehri'nin doğusundaki Ömer Petrol Sahası, Koniko ile Tenek üslerinde tedbir aldı. ABD, üslerini son yıllarda Sentinel radar sistemi, orta menzilli ve güdümlü, yüksek performanslı HIMARS hava savunma sistemi, orta sınıf topçusu Howitzer obüs ile kısa menzilli Avenger Hava Savunma Sistemleri ile güçlendirdi. ABD güçleri, Fırat Nehri'nin batı hattında konuşlanan İran destekli çetelerin hava gözlem araçlarıyla gözetliyor. İran destekli çeteler, Şam'ın güneyi, Dêrazor'un bir tarafı, Meyadin, Muhasan ile Bukemal ilçeleri ile Suriye-Irak sınır hattında yoğun varlık gösteriyor. Bu hatta Feylak el-Kudüs, Fatimiyyun Tugayı, Ketaib eş Şüheda ile Hizbullah'a bağlı unsurlar bulunuyor. Dêrazor'un Fırat Nehri kıyısında, Irak sınırındaki Bukemal ilçesinde inşasına 2018'de başlanan İmam Ali Üssü'nde İran Devrim Muhafızları Ordusu komutasındaki Feylak el-Kudüs varlık gösteriyor. Bu üste çok namlulu roketatar katyuşa, Grad füzesi, SİHA'lar, Rus yapımı kısa menzilli Scud füzeleri ile İran yapımı Fecr 5 roketleri bulunuyor.

 

 

Türk ordusu eşzamanlı saldırıyor

Türk ordusu da bu saldırılarla eşzamanlı olarak Efrîn-Şehba Kantonu'na bağlı Şera hattına saldırıyor. Son üç günde 171 obüs ve havan mermisi ile kamikaze dronlarla Minbic Kantonu’na saldırdı. 7 Ağustos’ta Türk ordusu, Dêrazor bölgesine düzenlenen saldırılarla eş zamanlı olarak Seyada, Dendeni, Um Cilûd, Ereb Hesen, Toxar ve Ewn Dadan köylerini 52 havan ve obüs mermisiyle hedef aldı. Ayrıca, Hoşeriyê ve Ewn Dadat köylerine doçka silahları ile saldırılar düzenlendi. 8 Ağustos'ta Kawiklî, Girhiyok, Qertwêran ve Biwêhîc köylerine 70 havan ve obüs mermisi ile saldırılar gerçekleştirildi. Ardından, 10 Ağustos’ta Ewn Dadat ve Catê köylerine 33, Seyda köyüne 16 havan ve obüs mermisi atıldı. Kamikaze dronları da Seyada köyünü hedef aldı. Saldırılar sonucunda çok sayıda ev zarar gördü.

İki taraf arasında koordinasyon var

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Savunma Ofisi Eşbaşkanı Zêdan El Asî, eşzamanlı gerçekleşen bu saldırılardan, iki taraf arasında bölge halkının kazanımlarını ve Özerk Yönetim projesinin yok edilmesine yönelik bir koordine içinde olduğunun açıkça görüldüğünü söyledi.

Rejim gerçekleri çarpıtıyor

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı da Şam Hükümeti Dış İlişkiler Bakanlığının, Özerk Yönetim'i Dêrazor’a yönelik saldırılarla suçlayan açıklamasına yazılı bir yanıt verdi. QSD’yi Dêrazor’a saldırı düzenlemekle itham eden Şam Hükümeti’nin gerçekleri göz ardı ettiğine dikkat çekilen açıklamada, "Dêrzor’da yaşanan olaylar, Şam hükümetine bağlı güçler ve destekçileri tarafından gerçekleştirilen saldırılarla başlamıştır" ifadesi kullanıldı. Şam hükümetinin gerçeklerden uzak açıklamaları yapmak yerine, Türk devletinin Suriye'deki işgalini, çetelerini ve egemenlik ihlallerini gündeme getirmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, "Suriye halkını katleden bu zihniyette devam etmekte hala ısrarcılar. Suriye halkının Şam'ın başlattığı fitneyi reddeden tutumunu ve kendisini koruyan güçlere verdiği desteği önemli buluyoruz" denildi. Şam hükümeti kontrolündeki bölgelerde yaşayan Suriyelilere düşmanca söylemlere kanmamaları çağrısında bulunan Daire, Şam rejimine "Hiçbir sonuç getirmeyecek demagojik söylemlerinizden vazgeçin" mesajı verdi.

 

 

Savaş değil, diyalog istiyoruz

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Yardımcısı Gabrîel Şemûn da Kuzey ve Doğu Suriye halklarının savaş istemediğini ve her zaman diyalog çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Şemûn, Özerk Yönetim’in, Suriye halklarının ve topraklarının birlik ve güvenliğine çözüm bulmak amacıyla açtığı diyalog kapısının hala açık olduğunu vurguladı.

Demokratik Suriye Meclisi Eşbaşkanı Leyla Qereman da MSD'nin tutumunun değişmediğini ve hala Suriye'de barış ve istikrarın sağlanması için barışçıl çözümü desteklediğine dikkat çekti. Leyla Qereman, Özerk Yönetim’in yanında olan aşiret ve örgütlerin tutumunu selamlayarak, Şam hükümetini bir kez daha uyardı.

2011 öncesine dönüş imkansız

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Foza Yûsif ise şunları söyledi: “Çevremizdeki güçler projemizin başarılı olmasını istemiyor. Dêrazor’daki durumun devam ettirilmesi projemizin yok edilme girişimidir. Şam hükümeti, 2004'te Qamişlo’da yaptığı gibi Suriye’yi 2011'in öncesine götürmek istiyor. Dêrazor’da yaşananlar, 2023'te fitne çıkarmaya ve bölgenin toplumsal yapısını bozmaya çalışan tarafların yenilgiye mahkum girişimlerinin devamıdır. Yerel ve uluslararası güçlerin katılımıyla Türk devleti ile Suriye arasındaki normalleşmenin hedefi, Suriye'deki savaş alanını genişletmek ve çatışmayı derinleştirmektir. Aynı zamanda Kuzey ve Doğu Suriye halklarının kazanımlarını da yok etmektir. Suriye’deki çatışmaların çözümünün tek yolu iç diyalogdur. Kuzey ve Doğu Suriye halkları, askeri güçleriyle birlikte saldırıları yanıtsız bırakmayacak ve Suriye’nin 2011 öncesine dönmesine izin vermeyecektir. Şam hükümeti askeri çözümlerden vazgeçmelidir.”

Türkiye işgal alanlarından çekilmiyor

Foza Yûsif'in işaret ettiği Ankara ile Şam'ın 'normalleşme' girişimi, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Haziran'da'Suriye'yle normalleşme' ve Suriye Devlet Başkanı Esad'la görüşme çağrısı yapmasıyla ivme kazanmıştı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ise 15 Temmuz’da yaptığı açıklamada, “Erdoğan ile ancak Ankara'nın teröre verdiği destek ve Türk silahlı kuvvetlerinin Suriye topraklarından çekilmesi gibi ‘temel’ konulara yoğunlaşması hâlinde görüşebileceğini” söyledi. Ankara, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni hedef alacak yeni bir girişim için Şam’la ‘normalleşmek’ isterken, Şam ise Ankara’yla ‘normalleşmek’ için Türk ordusunu Suriye topraklarından tamamen çekilmesini ve çetelere verilen desteğin kesilmesini istediğini deklare ediyor. Türk Savunma Bakan Yaşar Güler, dün Reuters'a yaptığı açıklamada, Türkiye ve Suriye'nin 'gerekli şartların sağlanması durumunda bakanlık düzeyinde görüşebileceğini' söyleydi. Güler, şunları kaydetti: "Suriye'den çekilme koordinasyonu yalnızca Suriye'de yeni anayasa kabul edildikten, seçimler yapıldıktan, sınırlar güvenlik altına alındıktan sonra görüşülebilir."

 

 

Türkiye'den çetelere: Normalleşme yok

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 8 Ağustos'ta çetelerle  Ankara'da yaptığı toplantıda, Türkiye'nin Esad rejimiyle olan temaslarının, normalleşme amacı taşımadığını; bu temasların ulusal güvenlik ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşü gibi konulara odaklandığını söyledi. İngiltere merkezli Asharq al-Arabi'nin Pazartesi günkü haberine göre; Fidan, Türkiye’nin Şam ile son dönemdeki görüşmelerinin, büyük ölçüde Rusya’nın Astana süreci kapsamında yaptığı baskılara yanıt olarak gerçekleştiğini belirtti. Fidan, Türkiye'nin Esad rejimiyle tam anlamıyla diplomatik ilişkileri yeniden kurma arayışında olmadığını savundu. Fidan, çete başlarına, "Bu temaslar, ulusal güvenlik ve mültecilerin güvenli dönüşüyle ilgilidir" dedi. "Yakın zamanda bir siyasi çözüm görünmüyor" diyen Fidan, daha aktif olmaları ve siyasi süreci canlandırmak için yeni fikirler üretmeleri çağrısında bulundu.

Rusya, Türkiye iş birliğini öncelliyor

Moskova Üniversitesi'nden Doç. İkbal Dürre, Rûdaw TV’de Rusya'nın Suriye'deki stratejik hedeflerine dair sorularıyanıtlarken Rusya'nın bu süreçte Suriye'deki gücünü artırmak için Türkiye ile iş birliğini önemseyerek, bu iş birliğini geliştirmek istediğini söyledi. Dürre, Rusya'nın bu stratejisinin üç temel nedeni olduğunu savunarak, özetle şöyle sıraladı;

* Rusya, Suriye'de Türkiye ile Şam rejimini yakınlaştırarak, bölgede Türkiye'nin desteklediği çetelerle mücadelede enerji harcamak yerine, bu enerjiyi Şam ile Türkiye arasındaki sorunları çözmeye yönlendirmeyi planlıyor. Böylece, Esad ile Türkiye'nin daha barışçıl bir ilişki içinde olması, Rusya'nın işine geliyor ve Moskova'nın Suriye'deki nüfuzunu artırıyor.

* İran-İsrail geriliminin tırmanması durumunda, Suriye büyük bir sorunla karşı karşıya kalabilecek. Suriye'nin Türkiye ile ilişkilerinin kötüleşmesi, hem Suriye'yi hem de Rusya'yı daha zor bir duruma sokabilecek. Rusya, bu nedenle bu dönemde Esad ile Erdoğan'ı barıştırmaya çalışıyor.

* Rusya, Türkiye ile ABD arasındaki çelişkilerin artmasını istiyor. Türkiye'nin Esad'a yakınlaşması, Türkiye-ABD ilişkilerinde sorunlara yol açacak ve bu durum da Rusya'nın işine gelecek. Rusya, Türkiye'nin İdlib'deki varlığını, Ankara ile olan ticari ve stratejik ilişkilerinin önemi nedeniyle ikinci plana attı. Rusya, Türkiye ile koordineli bir şekilde hareket etme çabalarını sürdürecek. DÊRAZOR

 

* * *

Ankara, Tahran ve Şam el ele

Arap olan Derâzor Halk Meclisi Yönetimi Üyesi Şêx Fethî El- İtêş, saldırıların Türkiye, İran ve rejim tarafından ortak bir şekilde yapıldığını söyledi.

Çatışmaların yaşandığı bölgede bulunan El-İtêş, MA'ya konuştu. Saldırıların Türkiye, İran ve rejim tarafından ortak bir şekilde yapıldığını kaydeden El- İtêş, “Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ve QSD savaşçıları bölgenin güvenliği ve istikrarı için büyük bir fedakarlıkla çalışmaktadır. Biz bölgenin ileri gelen aşiretleri ve yerlileri olarak QSD’nin yanındayız” dedi.

 QSD’nin bölgede yaşayan tüm halkların hakkını savunduğunu ve içinde barındırdığını da vurgulayan El- İtêş, “Bölgemize yönelik hiçbir dış müdahaleyi de kabul etmiyoruz. Bunun için biz bölge halkı ve aşiretleri olarak QSD’nin etrafında kenetlenmişiz ve birlikte topraklarımızı savunuyoruz. Şu anda bizler buradayız, QSD’nin gösterdiği direniş sayesinde bu saldırılar püskürtüldü. Özellikle halkımız saldırıların püskürtülmesinde QSD’nin yanında büyük bir rol oynadı. Biz hiçbir şekilde Türk devleti ve Suriye rejimin saldırılarını kabul etmiyoruz” diye konuştu.

QSD ve aşiretler arasında çatışmalar olduğuna dair haberlere de dikkat çeken El- İtêş, bu haberlerin doğruyu yansıtmadığını ifade etti. El- İtêş, şunları söyledi: “Bizler QSD ile birleşmişiz ve bir bütünüz. QSD Ermeni, Hristiyan, Arap ve Kürtlerin birleşiminden oluşmaktadır, bizler hep beraber bir ordu olarak direniyoruz. Türk medyasındaki söylentilerin hiçbir doğruluk payı yoktur. Bizler ve QSD arasında bir çatışma yok, çünkü biz aşiretler olarak QSD ile bir bütünüz. Aşiretleri QSD’ye karşı kışkırtmak istiyorlar fakat halkımız, Şam rejimini çetelerinin gerçekliğini iyi bilmektedir.”

El- İtêş, QSD’nin bölgeye sokulmak istenen uyuşturucuyu kanallarını da kapattığını dile getirerek, "Bu yüzden de bu kadar öfkeliler. QSD, bu güçlerin halkları birbirine kışkırtma planlarını da boşa çıkarıyor. 2023 yılında gerçekleşen saldırıların yıl dönümünde tekrar saldırdılar. Kahraman QSD savaşlarına şükürler olsun, her zaman olduğu gibi bu saldırıları da boşa çıkardılar” dedi.

Derâzor halkı ve aşiretleri olarak QSD’nin yanında olduklarını, saldırılar karşında QSD ile omuz omuza savaşan ikinci bir güç olduklarını tekrarlayan El- İtêş, şunları ekledi: "Çünkü QSD ile  Kuzey ve Doğu Demokratik Özerk Yönetimi tüm halkları kucaklayan yegane güçtür. QSD ve halk omuz omuza direniyor.”

 

* * *

Dêrazorlu yaralıları ziyaret

Dêrazor Kantonu Yürütme Meclisi üyeleri ve Dêrazor’daki aşiretlerinin kanaat önderleri, Şehit Sarya Hastanesi’nde tedavi altına alınan Dêrazorlu yaralıları ziyaret etti.

Dêrazor Kantonu Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi ve kantondaki aşiretlerin kanaat önderlerinden bir heyet, Hesekê Şehit Sarya Hastanesi’ndeki yaralıları ziyaret etti. Heyet, Bûrhme aşiretinin ileri gelenlerinden Fewaz El Weys, Begara kabilesinin temsilcisi Şeyh Diyab El Cêlat, Igêdat kabilesinin temsilcisi Şeyh Ebû Elî El Ebrez, Bûcamil kabilesinin temsilcisi Şeyh Malik El Emleh ve Dêrazor Kantonu Yürütme Meclisi Eşbaşkanları Mihemed El Dexîl ve Şehnaz El Hefel’den oluştu.

Hesekê Şehit Sarya Askeri Hastanesi’nde tedavi altına alınan yaralıların durumu hakkında bilgi veren Dr. Ciwan Hemê, üç yaralının hayati tehlikeyi atlattığını, ancak şarapnel parçalarının kalbine ve beynine yakın bölgeye isabet etmesinden dolayı bir çocuğun hayati tehlikesinin devam ettiğini belirtti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.