Em bernadin ve dîlanê*
- Kürt’ün her şeyine düşman Türk devleti, halayı suç ilan ederek son bir haftada 39 kişiyi gözaltına alındı, 25’ini tutukladı.
- DEM Parti Kadın Meclisi öncülüğünde “Stranlarımızla, zılgıtlarımızla, halaylarımızla direneceğiz” diyerek alanlara çıkıyor.
Mersin’de bir grup genç, sahil kenarında halay çektikleri ve slogan attıklarına dair görüntülerin sosyal medya hesaplarından paylaşılmaları ardından hedef gösterildi. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı 11 genç hakkında soruşturma başlattı. Gençlerden 2’si ikamet adreslerinde bulunamazken, 9’u gözaltına alındı.
Yerlikaya hedef gösterdi
22 Temmuz’da gerçekleşen gözaltı ‘büyük bir operasyon’ havasında yapıldı. Dron eşliğinde özel timler ve TEM polisleri tarafından düzenlenen baskınlar sonucu gözaltına alınan gençlere ‘Ölürüm Türkiyem’ şarkısı dinletildi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da ters kelepçe ve başları eğerek gözaltına alınan gençlerin görüntülerini paylaşarak ‘Gereği yapıldı’ notu tüştü.
9 genç tutuklandı
İçişleri Bakanı’nın hedef gösterdiği Elmascan Ferhat Kayğın, Halil Öztürk, Ramazan Öztürk, Uğur Öztürk, Mahmut Gümüş, Serdar Amaç, Talha Yılmaz, Oktay Salman, Muhammet Emin Amaç “Örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Halayda olmayanlar
ÖHD Üyesi avukat Şevket Berk, Oktay Salman ve Serdar Amaç’ın halay çekenler arasında yer almadığını, bunu ispatlamalarına rağmen tutuklandıklarını belirtti. Gençlerin tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen ‘Biji Serok Apo’ sloganının daha önce düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini hatırlattı.
Ne oldu da ‘destan’ yazdınız!
DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan da Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, görüntünün 16 Haziran’da, Kurban Bayramı’nda çekilmiş olduğuna dikkat çekerek, “Ne oldu da şimdi bu gençler üzerinden kahramanlık destanı yazma gereksinimi duydunuz” diye sordu.
Bazîd’de 7 gözaltı
Agirî’nin Bazîd ilçesinde de 25 Temmuz’da gözaltılar yaşandı. İlçede Temmuz ayı başında gerçekleşen bir düğünde Kürtçe şarkı eşliğinde halay çektikleri gerekçesiyle müzisyen Gökhan Rızaoğulları, Okan Sedirken, Cahit Birdal, İbrahim Yardımcı, M. adlı çocuk ve ismi öğrenilemeyen 2 kişi gözaltına alındı. 4 kişi emniyet ifadeleri ardından, Ağrı Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevkedilen Okan Sedirken ve Cahid Birdal da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
‘Eylemi örgüt üyeliğine’ dönüşebilirmiş!
Müzisyen Gökhan Rızaoğulları ise “Örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandı. Tutuklamada Rızaoğulları’nın “eyleminin örgüt üyeliğine dönüşeceği kanaatine varması” gerekçesi ileri sürüldü.
Ev hapsi ve 4 tutuklama
Siirt’in Misirc (Kurtalan) ilçesinde bir düğünde çekilen ve sanal medyada paylaşılan görüntüler üzerine 5 genç kadın gözaltına alındı. Sanal medyada ırkçı hesaplar üzerinden görüntünün paylaşılması üzerine 26 Temmuz’da Êlih ve Sêrt'te ev baskınları yapıldı. Siirt İl Emniyet Müdürlüğü’ne çıkarılarak ifadesi alınan 17 yaşındaki A.T, 17 yaşındaki S.T, 19 yaşındaki Edanur Taşkesen, 42 yaşındaki Filiz Taşkesen, 21 yaşındaki Tülin Taşkesen tutuklama talebiyle Siirt Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Filiz Taşkesen’e ev hapsi verilirken, 4 genç kadın tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Trol hesap dayanak yapıldı
“Gerilla içerikli şarkılar söylendiği ve eşlik edildiği” ibaresinin yer aldığı mahkeme tutanağında ‘Ajans Muhbir’ adlı bir trol hesapta yapılan paylaşım delil sayıldı.
İstanbul’da 18 gözaltı, 11 tutuklama
Son gözaltı haberi İstanbul’dan geldi. 27 Temmuz tarihinde Bağcılar, Esenyurt, Sultangazi, Gaziosmanpaşa tarihlerinde düzenlenen baskınlarda 18 kişi gözaltına alındı.
DEM Parti alanlara çıkıyor
Gazetemize bilgi veren DEM Parti Kadın Meclisi sözcüsü Halide Türkoğlu, uygulamaya tepki olarak bir planlama çıkardıklarını belirterek, “Faşizm, bu şekilde gündelik hayatımıza saldırıyor, bunun karşısında mücadele ve itiraz gerekiyor” dedi.
Türkoğlu, Kurdistan’daki diğer demokratik kurumlarla birlikte kitlesel olarak basın açıklamaları ve şölenleri planlamaya aldıklarını bildirdi. Dün akşamdan itibaren Amed, Urfa, Mardin’de başlayan tepkilerin tüm Kurdistan ve Türkiye kentlerine yayılarak devam edeceğini ekledi.
Halay bir direniş yöntemidir
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de dün Meclis Genel Kurulu’nda konuya tepki gösterdi.
Koçyiğit şunları söyledi: “Bir düğünde halay çekerek nasıl örgüt propagandası yapılabilir, bu nasıl bir yargı. Gerekçe gösterilen slogan, ‘Biji Serok Apo’ sloganının suç olmadığına dair onlarca yargı kararı sıralayabilirim. Halaya düşman bir iktidar oldunuz. Kürt’ün halayına tahammül edemiyorsunuz. Halay timi oluşturup düğünlerimizi gözetliyorsunuz. Ama uyuşturucu batağına batan bu ülkede iktidar bunun için bir şey yapmıyor. Bu bir nefret suçudur, bu bir düşman hukukudur. Bir halkın en temel değerlerine saldırıyorsunuz. Kürt’ten ne istiyorsunuz, halayımızdan, türkümüzden ne istiyorsunuz? Halay çeken Kürtlerle cezaevlerini dolduracaksınız. Geçmişte de bunu yaptınız. Biz halaylarla zılgıtlarla direndik. Bundan sonra da klamlarımızla, stranlarımızla, halayımızla direneceğiz. Halay çekmek bu iktidara karşı bir direniş yöntemidir. Her yerde halay çekeceğiz. Meclis bahçesine davul zurna getirip halay çekeceğiz. Siz ne bizim türkülerimizi engelleyebilirsiniz ne mücadelemizi.”
Bu kültür kadimdir, siz geçici!
DEM Parti Agirî Milletvekili Sırrı Sakık da önceki gün Meclis’te konuşma yaptı. Kürtlere karşı linç girişiminin devrede olduğunu belirten Sakık, “Halay çeken Kürt çocukları. Nerede? Sahilde. Üstlerinde mayoları var ve halay çekmişler. Nerede? Bir düğün salonunda. İşte, bizi yönetenler bu. Düşman hukuku dediğimiz de budur. Sizin bir Kürt’ün diline, kültürüne, kimliğine tahammülünüz yok. Vali iyi bilsin: Ağrı’da sen geçicisin; o halk, o halay, o kültür kadimdir. O halk orada hep olacak, o halay orada hep olacak. O halay hep olacak, o kültür hep olacak. Zaten biz o kültür için bu ağır bedelleri ödüyoruz” dedi. Sakık devamla, “Bütün Kürtler, Kürt dostları, Türkiye'nin neresinde olursanız olun, Kürdistan’ın neresinde olursanız olun, ister Kanada'da, Amerika'da, hepiniz halaya durun, hepiniz Kürt kültürünü gelip İstanbul'un göbeğinde, her yerde yaşatın. Sizin zulmünüze karşı halay çekeceğiz” çağrısında bulundu.
Barolardan ortak açıklama
Kurdistan’daki 14 baro da ortak yazılı açıklama yaptı. “Kürtler ve Kürt meselesi mevzubahis olduğunda devletin güvenlikçi politikaları ve yargısal tasarruflarının devreye girmesi kabul edilemez” diyen barolar, özellikle sosyal medya üzerinden linç havası yaratıldığının altı çizildi. Tutuklama ve gözaltılara gerekçe yapılan slogan atmak iddiasının suç olmadığını kaydeden Barolar, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7/2 maddesinin 459 Sayılı Kanun'la değiştirildiğini hatırlatarak tutuklananların serbest bırakılmasını istedi.
Açıklamaya Semsûr, Agirî, Êlih, Çewlik, Bedlîs, Dêrsim, Colemêrg, Qers, Mêrdîn, Mûş, Sêrt, Riha, Şirnex ve Wan baroları imza attı.
Çalıntı şarkıyla işkence
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) sanatçısı Dilan Suyu da, tutuklamalara ilişkin Mezopotamya Haber Ajansı’na konuştu. Kürt kültürüne dönük saldırıların sistematik bir hal aldığına dikkat çeken Suyu, “Yıllar önce Kürtlerin düğünleri basılarak işkenceyle gözaltına alınıyordu. Günümüzde ise uygulamaların devam ettiğinin net bir şekilde bilincindeyiz. Fakat şunu çok iyi biliyoruz. Bu sindirme politikalarının bizlerde karışlığı yok" ifadelerini kullandı. Mersin’de gözaltına alınan gençlere Mustafa Yıldızdoğan'ın Koma Dengê Qamilo'nun "Dayê Dayê" adlı parçasının müziğini çalarak seslendirdiği "Ölürüm Türkiyem" şarkısının dinletildiğini anımsatan Suyu, "Kürt’ten çaldığı müzikle Kürt'e psikolojik işkence yapılıyor” tepkisinde bulundu.
Her yerde halaya
Kürt kültürüne dönük baskılara karşı herkesin bulundukları alanlarda halay çekmesini isteyen Suyu, şöyle devam etti: "Bu ülkenin asli unsuru olan Kürt halkı baskı politikalarına karşı bulundukları tüm alanlarda halaylar çekip sloganlarını atsınlar. Halaylarımız ve zılgıtlarımızla kültürümüzü hep yaşatacağız.”
*Kürtçe sözün çevirisi: Biz bu halayı bırakmıyoruz.
HABER MERKEZİ
* * *
Yerlikaya’nın referansı Şükrü Kaya
Trol hesapları devreye koyarak ‘delil’ oluşturan, tüm kentlerde ‘halay operasyonlarının’ talimatını veren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın referansı 1930’lardaki mevkıdaşı İttihatçı Şükrü Kaya.
Türk devletinin asimilasyon, kültürel soykırım politikalarını dayandırdığı 1925’teki Şark Islahat Planı uyarınca 1930’da Dahiliye Vekili Şükrü Kaya imzasıyla valiliklere ‘Türkleştirme genelgesi’ gönderildi.
Kürt kültürünün hedef alındığı genelgede Kürtlerin ulusal giysileri, stranları, govendleri, gelenek ve göreneklerinin yaşatılmasına müsade edilmemesi salık veriliyor:
‘Kıyafet, şarkı, oyunun üzerine gidin’
“Kıyafetin, şarkıların, oyunların, düğün ve cemiyet (toplum) adet ve ananelerinin (gelenek ve göreneklerinin) de milliyet ve ırk hislerini daima uyanık tutan ve cemaatleri mazilerine geçmişlerine bağlayan rabıtalar (bağlar) olduğu unutulmamalı; binaenaleyh (bundan dolayı) lehçeyle birlikte bu gibi aykırı gelenekleri de fena ve zararlı görmek ve bilhassa kötü göstermek ve hiç bir suretle rağbet edilmeyerek ve cesaretlendirilmeyerek adi ve ilkel özellikleri her vesileyle sergilenerek kötülenmeli ve ayıplanmalı, o lehçeyi konuşan zümrelere mensup kişilerin ve ailelerin isim ve lakaplarını Türkçeleştirmek, nüfustaki kayıtlarını ve künyelerini fırsat düştükçe düzeltmek, kendilerine hiçbir suretle mesela Boşnak, Çerkes, Laz, Kürt, Abaza, Gürcü, Türkmen, Tatar, Afşar, Pomak lakabı vermemek, köylerin o lehçedeki isimlerini değiştirmek ve mesela Çerkes köyü vesaire gibi ayrılıklara müsade etmemek ve ettirmemek ve kendilerini ve yerlilerini alıştırmak, evlerinde ve aralarında Türkçe konuşturmak ve öz yüreklerinden kendilerini Türküm dedirtmek, hülasa dillerini, adetlerini ve dileklerini Türk yapmak, Türk’ün tarihine ve bahtına bağlanmak milli ve mühim bir vazifedir.”