Fütürizmsiz faşizm: Batı nüfusunun yaşlanması

Toplum/Yaşam Haberleri —

Dragonmed

Dragonmed

  • Geçtiğimiz yüzyılda Faşizm esasen gençlik, yayılma ve fütürizm üzerine kuruluydu. Şimdi ise daha ziyade yaşlanan ve azalan beyaz nüfusun iktidarsızlığının bir ifadesi.
  • Alfabe sonrası zihin, doğru ve yanlış ifadeleri giderek daha az ayırt edebiliyor. Yeni olan ise toplumsal zihnin bilgiyi saçmalıktan ayırt etme konusundaki yetersizliği.

FRANCO BİFO BERARDİ / Çeviri: Serap GÜNEŞ

Yetmiş beş yaşındayım ve son birkaç yıldır kendi araştırmalarımın ana konusu haline geldim. Özellikle bencil ya da narsist olduğum için değil, yaşlılığı anlamanın Batı psikozunun kalbine inmenin en iyi yolu olduğunu düşündüğüm için. Bir hiç olma süreci, bedenin yavaş ve amansız parçalanması, bedensel benliğin disforik algısı, özerkliğin kaybından kaynaklanan çaresizlik… bunlar üzerine düşünmeye karar vermemin nedeni (sadece) kişisel değil. Beyaz nüfus ortalamasının eşi benzeri görülmemiş bir şekilde yaşlanmasının psiko-politik sonuçları bildiğim kadarıyla zamanımızın filozofları ya da siyasi düşünürleri tarafından ana tema olarak ele alınmış değil. Oswald Spengler, bir asır önce Habsburg İmparatorluğu'nun dağılmasını takip eden yıllarda, Batı'nın çöküşü hakkında bir kitap yazdı (Der Untergang des Abendlandes). Spengler, Finis Austriae'nin* yazar ve sanatçıları tarafından kapsamlı şekilde ele alınan “manevi çöküş” teması ile ilgileniyordu. Ben işin manevi tarafıyla pek ilgilenmiyorum, daha çok bu düşüşün bedensel ve psikolojik boyutuyla ilgileniyorum.

 

Franco Bifo Berardi

 

Bu utanç verici öz analize giriştim, çünkü burada beyaz batı dünyasının bugün bir tür psikolojik maraza düştüğünü anlamak için önemli bir anahtarın yattığını düşünüyorum. Bu anahtar, Amerika’nın Afganistan, Irak ve en felaketi de Ukrayna savaşlarına girmek gibi kendi kendini yenilgiye uğratan kararları nasıl verdiğini, Avrupa parlamentolarının siyasi yelpazesindeki ve en önemlisi de Avrupa ülkelerinin nüfuslarındaki gerici dönüşü de bir ölçüde açıklıyor. 

Ve sadece bunlar da değil. Yaşam süresinin uzaması ve doğum oranının düşmesinin birleşik etkisi, psikolojik düzeyde olduğu kadar siyasi tutumlar düzeyinde de benzeri görülmemiş bir durum yarattı: Hafıza kaybı, zihinsel karışıklık, marazlılık ve son olarak, enerjinin düşmesinin yol açtığı aşağılanma ve iktidarsızlık karşısında duyulan öfkeli saldırganlık. ABD'deki başkanlık yarışına, bunamanın eşiğinde birbirlerine hakaretler yağdıran iki yaşlı adamın acımasız görüntüsü damgasını vurmuş durumda: kaotik bir kabusa doğru inişin en iyi tasviridir bu.

Beyazlar arası çatışma

Geçtiğimiz yüzyılın sonundan bu yana Batılı stratejistler, neoliberal reform ve ulusal kaynakların yağmalanmasının birleşik etkisiyle yok olan Rusya'nın azalan gücüyle nihai bir yüzleşme yeri olarak Ukrayna'yı seçtiler. Ardından Rusya'nın düşüşünü her ne pahasına olursa olsun tersine çevirmeye karar veren Putin geldi; böylece 2014'ten sonra Ukrayna meselesi Rusya'nın kendini kanıtlamasının sınav alanına dönüştü. Rus işgalinden hemen önce Hillary Clinton bir televizyon röportajında, Kremlin'in Donald Trump'a verdiği desteğin intikamı olarak Rusya Devlet Başkanına yeni bir Afganistan sağlama sözü verdi. Yeni Afganistan elbette Ukrayna'da yer alıyordu. Ukrayna halkı bu Amerikan siyasi oyunu için bir yemdi. Dahası, Avrupa'nın doğu sınırındaki savaş Biden yönetimi için kaçırılmaz bir fırsattı: Çatışma Rusya ile Avrupa, özellikle de Rusya ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkilerin bozulmasını sağladı. Nihayetinde Ukrayna'daki savaş Zelenskiy, Amerikalı kışkırtıcılar ve Avrupalı destekçiler için bir felakete dönüştü. Her şeyden önce bu, geleceği ulusal gurur gibi kokuşmuş idealler uğruna yok edilen Ukrayna halkı için insani bir felaket.

İkinci olarak, Rus ekonomisi hızla toparlanıp bir savaş ekonomisi sistemine dönüşürken, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri için ekonomik bir felaket. Son olarak, Moskova'yı uluslararası düzeyde izole etmeyi başaramazken Batı'nın düşmanları Rusya ve Çin arasındaki yakınlaşmayı hızlandırdığı için bir bütün olarak Batı için stratejik bir felaket. Ukrayna, “özgür dünya” ile Russki-mir'i**, demografik açıdan benzer şekilde gerileyen iki dünyayı, yaşlanmanın kültürel ve psikolojik düzeyde ana eğilim haline geldiği iki dünyayı karşı karşıya getiren beyazlar arası bir çatışma. Dünya çapında beyaz kültürün umutsuzluğu (enerji kaybı, zihinsel odaklanma kaybı, yaklaşan yaşlılığın iyi bilinen özellikleri): aşırı gerici hareketin dünya çapında (görünüşte) durdurulamaz yükselişinin zihinsel arka planı işte bu.

Nazi-liberal dalganın dinamikleri

Batı'nın pek çok ülkesinde sağ partilerin yükselişini yorumlamak için siyasi düşünürler ve yorumcular ellerindeki kategorileri kullanıyorlar: Demokrasi, liberalizm, sosyalizm, faşizm ve benzeri... 

Ancak bu kelimeler sürecin özünü yakalayamıyor; bu süreç ideolojik söylemler düzeyinde çok yeni olmasa da antropolojik ve psiko-bilişsel boyutuyla, temelli şekilde yeni. Parlamenter demokrasinin ve toplumsal mücadelenin geleneksel dinamikleri, eşi benzeri görülmemiş güçteki bir kasırganın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra toplumun inşa ettiği savunmaları silip süpürmesi gibi aşılmış gibi görünüyor. Ancak bu kasırga (sadece) milliyetçi retorik ya da ırkçı değerlendirmelerden oluşmuyor; yaşlılıktan kaynaklanan umutsuzluk ve yaşlılıktan kaynaklanan aşağılanmaya karşı duyulan öfkeli intikamdan da oluşuyor. Kitlesel göç, iklim değişikliği ve emeğin güvencesizliği gibi yönetilemez olgular karşısında iradenin iktidarsızlığı: Bu öfkenin yakıtı budur. Yaşananları tarihsel faşizmin geri dönüşü olarak tanımlayabilir miyiz? Sanmıyorum; faşizm ve milliyetçilik retoriktir, ideolojidir, duruşlardır vs. Ancak bu hareketin psiko-politik özü, cesur ve agresif Fütürist duruştan çok uzak.

Saldırgan erkekler

Fütürizm, medeniyetin taşıyıcılarıymış gibi davranan saldırgan erkeklerden, fatihlerden, işgalcilerden oluşan genç bir nüfusun estetik izdüşümüydü. Şimdi ise tam tersi bir duruş söz konusu: Göçmen orduları tarafından istila edilme korkusu, gelecek korkusu, tükenmişlik. Ve panik. Ortaya çıkan şey, kökleri tekno-antropolojik mutasyona*** dayandığı için siyasi terimlerle açıklanamayacak devasa boyutta bir olgu. Gerici dalgayı anlamanın anahtarı olarak yaşlılık konusundaki ısrarımı eleştirenler, Meloni, Javier Milei ve Trump'a oy verenler arasında çok sayıda gencin olduğunu söyleyebilir. Aslında Milei 10 Aralık 2023'te zaferini kutladığında Casa Rosada'nın önündeki meydan Libertad Libertad diye slogan atan gençlerle doluydu! Bu doğru. Ancak benim yaşlılık tanımım kronolojik yaşla sınırlı değil. Paul Preciado'nun Disphoria mundi'de gözlemlediği gibi, kültürel alana nüfuz eden hastalığa, sosyal ve cinsel düzeyde benlik algısına nüfuz eden disforiye atıfta bulunuyorum. Fentanyl gibi uyuşturucuların tüketimindeki patlamada açıkça görülebilen, özellikle gençler arasında olmak üzere tüm batı nüfusu arasında yayılan psikopatolojilere atıfta bulunuyorum. Son yıllarda psikiyatristler, yeni milenyumda doğanlar arasında anksiyete, depresyon ve panik sendromunda benzeri görülmemiş bir artış olduğunu belirtiyorlar. Kuşkusuz Covid pandemisi bu eğilimi hızlandırmış, disforik huzursuzluğu, yalnızlığı ve ötekilerin bedenine karşı fobik bir hassaslaşmayı körüklemiştir. Aynı zamanda teknolojinin, özellikle de iletişim teknolojisinin bağlantısal mutasyonu, zihinsel sıkıntı ve bilişsel rahatsızlık etkisi yarattı.

Alfabe sonrası zihin

Alfabe sonrası**** zihin, doğru ve yanlış ifadeleri giderek daha az ayırt edebiliyor: Yalan haberlerin yaygınlaşması, siyaset ve iletişim tarihinde yeni bir şey değil. Yeni olan, toplumsal zihnin bilgiyi saçmalıktan ayırt etme konusundaki yetersizliği. Alfabe sonrası zihin, bilgiyi işlemek ve deneyim yaşamak için bireysel bir yol inşa etme konusunda giderek daha az yetenekli hale geliyor. Bu yetenek aslında mevcut işlem süresine bağlı ve durmak bilmeyen bilgi-girdi akışı eleştirel işlem yeteneğini yok ettiği için zaman kıt. Elektronik ortamlarda altı, sekiz saat geçiren gençlerin durumunda, eleştirel işleme ve bilgi girdisinin duygusal olarak detaylandırılması için zaman sıfıra iniyor. İfadelerin doğruluğu ve yanlışlığı arasındaki ayrım sadece zorlaşmakla kalmıyor, aynı zamanda bir oyun ortamında olduğunuzda olduğu gibi alakasız hale geliyor. Böyle bir ortamda kızıl gezegeni istila eden yeşil adamların şiddetini onaylamak ya da onaylamamak anlamsızlaşıyor. Bu onay/onaylamama meselesiyle meşgul olmak, oyunu kaybetmenize neden olmaktan başka bir işe yaramıyor. Çağdaş zihnin bağlantısal [internete bağlı] yapısı, doğru ile yanlış, iyi ile kötü arasındaki ayrıma karşı giderek daha kayıtsız hale geliyor. Bence bu, siyasete indirgenemeyecek ve (sadece) siyasi eylemle tedavi edilemeyecek bir mutasyonun antropolojik çerçevesidir.

* Latincede "Avusturya'nın sonu" anlamına gelir. Bu ifade, Avusturya İmparatorluğu'nun sona ermesini veya Avusturya'nın belirli bir dönemdeki çöküşünü, sonunu, ya da önemli bir değişimini ifade etmek için kullanılır.

** "Russki-mir" (Русский мир) Rusça bir terimdir ve genellikle "Rus Dünyası" olarak çevrilir. Bu kavram, Rus kültürünü, dilini ve tarihi mirasını paylaşan toplulukları ve ulusları ifade eder. Aynı zamanda, Rusya'nın kültürel ve politik etkisinin genişletilmesi ve korunması anlamına da gelir.

*** Tekno-antropolojik mutasyon, teknoloji ve insan kültürünün birleştiği ve birbirini etkilediği bir dönüşüm.

**** Alfabeye dayalı, geleneksel yazılı iletişim biçimlerinden uzaklaşmış ve daha çok dijital veya görsel iletişimle şekillenen bir zihinsel yaklaşımı ifade eder.

Kaynak: crisiscritique.org

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.