Kürtçeye anayasal güvence şart
Toplum/Yaşam Haberleri —

Ana dil eylemi
- Eğitim-Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş, anayasal güvenceye alınmadan ana dilde eğitimin mümkün olmayacağını söyledi ve ekledi: “Okul öncesinden üniversiteye kadar tüm kademelerde resmi dilin yanında ana dilde de eğitim yapılmalıdır.”
ZELAL ATEŞ/AMED
Bugün 21 Şubat “Dünya Anadil Günü”. Ancak Türkiye’de milyonlarca Kürt yaşıyor olmasına rağmen, Kürtçe hâlâ resmi dil olarak tanınmıyor. Eğitimden sağlığa her alanda baskı altında tutuluyor. Kürtçe konuşan milletvekillerin mikrofonları kapatılıyor, konserler yasaklanıyor, resmi evraklarda “bilinmeyen dil” olarak kaydediliyor. Belediyelerin Kürtçeye yönelik çalışmaları kayyumlarla engellenirken; yalnızca Kürtçe konuştuğu için sanatçılar, mevsimlik tarım işçileri, yurttaşlar saldırıya uğruyor.
Kürtçenin eğitim dili olması ve resmi statü kazanması yönündeki talepler ise sürekli reddediliyor. Seçmeli ders uygulaması ise Kürtlerin beklentisini karşılamıyor. Kürtçenin maruz kaldığı asimilasyon politikalarını, seçmeli ders sürecindeki aksaklıkları ve ana dilde eğitimin önemini Eğitim-Sen Genel Sekreteri Zülküf Güneş ile konuştuk.
Ana dil talebini karşılamaktan uzak
Seçmeli ders uygulaması,“Yaşayan diller ve lehçeler” başlığı altında ortaokullarda haftada 2 saat olarak 2012 yılında başlatıldı. Kürtçe seçmeli ders uygulamasının ana dilde eğitim talebini karşılamaktan çok uzak olduğunun altını çizen Güneş, "Kürtçe seçmeli ders uygulaması, ana dilinde eğitim taleplerini karşılamaktan çok uzakta ve çeşitli uygulama sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bu süreç ana dilininin öğrenilmesini ve kullanılmasını teşvik etmek yerine, asimilasyon sürecini devam ettirmektedir" uyarısında bulundu.
Asimilasyonu devam ettiriyor
Güneş, uygulamanın başladığı ilk yıllarda heyecan yarattığını ancak zamanla ciddi aksaklıkların yaşandığını belirterek şunları aktardı:
* Öğretmen atamalarının yetersizliği,
* Eğitim materyallerin eksikliği,
* Okul idarecilerin yönlendirmeleri,
* Toplumsal, kültürel ve siyasal baskı nedeniyle öğrencilerin bu dersleri seçme konusunda çekimser kalması,
* Seçmeli statüsünde olması nedeniyle öncelikli görülmemesi,
* Yeterli talep olsa dahi öğretmen veya derslik yetersizliği gibi basit gerekçelerle okul idaresinin sınıf açmaması
* Siyasi atmosferin ve devlet politikalarının öğretmen atamalarını da belirlemesi.
Okul öncesinden üniversiteye kadar
Güneş şöyle konuştu: “Her insan kendini ana dilinde ifade eder. Bundan dolayı ana dilini edinmek, konuşmak ve yazmak; kendini her türlü edebi, sanatsal bilimsel, siyasal vb. ifade etmek bütün dünyada bir insan hakkı olarak kabul edilir. Bunun gereği olarak okul öncesinden üniversiteye kadar tüm kademelerde resmi dilin yanında ana dilde de eğitim yapılmalıdır.”
Güneş, ana dilinde eğitimin bireyin dil becerilerini güçlendirdiğini, bilişsel, duyusal ve sosyal gelişimini desteklediğini, akademik başarısını artırdığını da vurguladı.
Dünyada örnekleri var
Birçok ülkenin çift dilli eğitim modelini başarıyla uyguladığını belirten Güneş, Türkiye’de de benzer bir sistemin hayata geçirilebileceğini söyleyerek ekledi: "Almanya, Fransa, İsviçre, İsveç, Hollanda, ABD, Kanada, Belçika, Hindistan, G. Afrika gibi pek çok ülke çift dilli eğitim programlarını başarılı bir şekilde uygulamaktadırlar. Bu ülkelerdeki modeller incelenerek benzer bir eğitim süreci ülkemizde de hayata geçirilebilir."
Ana dilde eğitim haktır
"Seçmeli ders seçeneği yetersiz olsada en azından Kürtçe eğitim potansiyeli açısından teşvik edici olmanız gerekmiyor muydu" sorusuna ise Güneş şu yanıtı verdi: "Eğitim Sen olarak Anadolu’da yaşayan tüm halkların kendi ana dillerinde eğitim alabilmelerinin mücadelesini yürütüyoruz. Sendikamız 'Toplumun bütün bireylerinin, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda, herkesin kendi ana dilinde, cins ayrımcı olmayan, eşit demokratik, laik, bilimsel, parasız ve kamusal nitelikli eğitim görmesini savunur.' Savunduğumuz ilkeler doğrultusunda bir eğitim yapılması için kararlılıkla mücadelemize devam ediyoruz. Seçmeli ders sürecinde yaşanan tüm sorunları yakından takip ediyor, sorunların çözümü için muhatapları ile görüşüyoruz."
Yasal engeller kaldırılmalı
Ana dilinde eğitimi toplumsal bir ihtiyaç ve talep olarak gördüklerini belirten Güneş, "Yaşam bulması için bu talebi tüzüğümüze aldık. Yaptığımız 5 ayrı Demokratik Eğitim Kurultayı’nda ana dilde eğitim üzerine çok boyutlu tartışmalar yürüterek broşür, dergi, kitap vs. materyaller basarak aydınlatıcı çalışmalar yürüttük/yürütüyoruz. 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde merkezi olarak veya şubelerimiz tarafından ülke genelinde panel, çalıştay, söyleşi vs. etkinlikler yaparak bu konuda farkındalık yaratıyoruz" dedi.
Güneş, anayasal güvenceye alınmadan ana dilde eğitimin mümkün olmayacağını belirterek şu çağrıyı yaptı: "Öncelikle ana dilinde eğitim önündeki yasal engeller kaldırılarak bu hak yasal güvence altına alınmalıdır. Bu yönlü eğitim yapan kurumlara yapılan zorlayıcı denetim mekanizmaları ve baskılar son bulmalı, bu kurumlara maddi ve manevi destek olunarak yaygınlaştırılması sağlanmalı.”