Jin Jiyan Azadî yasaklanabilir mi?
Rojbin EKİN yazdı —
- Amed’de TC’nin yasakladığı her şey kıtalar arası sahipleniliyor. Mesela Hindistanlı, Abya Yalalı kadınların dilinden alabilir misiniz Jin Jiyan Azadî sloganını? Her ulus, renk, kültür, inanç ve dilden kadınlar Jin Jiyan Azadî sloganını Kürtçe, geldiği kaynak, dayandığı felsefeyi bilerek kullanıyor. Bu gerçek, Jin Jiyan Azadî felsefe ve ideolojisinin ne kadar evrensel hale geldiğini gösteriyor.
Türkiye sınırları içerisinde Kürtler için neredeyse yasak olmayan hiçbir şey kalmadı. Kürtçe şarkı, renkler, halay vs. Son olarak da ‘örgütsel terminoloji’ye giriyor denilerek Jin Jiyan Azadî sloganı yasaklandı. Aslında Kürtlerin varoluşu Türkiye’yi yöneten aklın korkulu rüyası oldu hep. Bu rüyayı Türkiye’de iktidar olan herkes gördü. Birbirine devreder gibi hem de. Asıl mesele Kürt varlığının TC’nin kuruluş ilkeleri ve amaçlarıyla bağdaşmadığı. Kürtlere yönelik bir asırdır süren zulmün de kaynağı bu. Yok edebildiklerini ettiler, yaşayanlara ise ‘Kürtçe nefes bile almayın’ diyorlar.
Ama nafile! 101 yıldır bitirilemeyen Kürtler ve Kürtlük, bu akla, inkar ve imha siyasetine inat değerler yarattı. Yediden yetmişe Kürtleri, kadınları ve ezilen tüm halkları özgürlüğün ruhuyla bütünleştirdi. Yenilmez bir özgürlük ruhu kazandırdı. Ürettiği yaşam felsefesi, ilke ve anlayışıyla evrensel değerlere değer kattı. Bu temelde kurduğu her söz, her slogan evrensel terminoloji haline geldi. Çünkü ürettiği her söz ve eylem kendine özgü güzel, özel, çekici ve cezbediciydi. Bu yüzden milyonları etrafında toplamayı başardı.
Şimdi hiçbir dört duvar arasına sığmıyor bu ruh. Kaldı ki ruhun ve aklın özgür olmadığı sınırlarda beden özgür olsa ne yazar! Bu cümleyi kuranın sayısı o kadar çok ki... Buna inanan, savunan hangi biri susturulabilir? Hangi karakola, zindana sığar bu kadar sayı? Bunun mümkün olmadığını tarih, zaman, mücadele ve gelinen aşama gösterdi. Mümkün olmasının önündeki en büyük engel de açığa çıkan örgütlülük, bilinç ve irade. Bu yüzden bir bütün coğrafyayı zindana çevirdiler. Tutsak ve rehin alınanlarla aynı muameleye maruz kalıyor Kürdistan sınırları içerisinde yaşayan herkes. Bir tek gökyüzüne perde çekemediler.
Kısacası yasaklayamazsınız, inkar edemezsiniz, yok sayamazsınız. Amed’de TC’nin yasakladığı her şey kıtalar arası sahipleniliyor. Mesela Hindistanlı, Abya Yalalı kadınların dilinden alabilir misiniz Jin Jiyan Azadî sloganını? Her ulus, renk, kültür, inanç ve dilden kadınlar Jin Jiyan Azadî sloganını Kürtçe, geldiği kaynak, dayandığı felsefeyi bilerek kullanıyor. Bu gerçek, daha doğrusu sonuç hem Jin Jiyan Azadî felsefe ve ideolojisinin ne kadar evrensel hale geldiğini gösteriyor hem de TC’nin inkar ettiği Kürt kimliği, kültürü ve dilinin evrensel düzeyde ne kadar tanındığını, sahiplenildiğini gösteriyor.
AKP-MHP faşist iktidarının ürettiği, kadın, yaşam ve özgürlük düşmanlığı politikaları Türkiye’yi her açıdan bir mezarlığa çevirdi. Sadece Ekim ayında 48, son on ayda ise 343 kadın erkek-devlet şiddeti sonucu öldürüldü. Kadın ve kız çocukların vahşi bir şekilde katledildiği, zulüm gördüğü bir ülkede yaşamın olduğundan söz edilebilir mi? Bu gerçeğin farkında olan hiçbir kadın yaşıyorum diyemiyor. Sadece nefes alıp vermeyi yaşamdan saymıyor. Mevcut iktidar tarafından üretilen siyaset ve politika, kadın kırımıyla birlikte toplumsal, kültürel, ekonomik yıkım ve kırımın da sorumlusu. Dolayısıyla sadece kadınlar değil, insanca yaşam arayışı ve mücadelesi içerisinde olan hiç kimse Türkiye’de ‘ben yaşıyorum’ demiyor. Ve onlar için direniş devam ediyor.
Kürdistan’da günlerdir faşist iktidarın belediyelerde devam eden işgaline karşı kadınlar, gençler ve Kürdistan halkı direniyor. Kadın ve doğa kırımına karşı kadınlar günlerdir direniş çağrısı yapıyor, eylem ve etkinlik içerisindeler. Bu faşist iktidarın Türkiye’yi geleceksiz bırakan, yaşanmaz hale getiren siyasetine, uygulamalarına karşı, dayattığı yaşam gerçeğine karşı kadınlarla bir arada olmanın, daha fazla örgütlenmenin zamanı.
Bugün buna vesile olabilir. Türkiye’nin dört bir yanında 25 Kasım vesilesiyle bir araya gelecek olan kadınlarla Jin Jiyan Azadî sloganını yüzbinler, milyonlar söyleyebilirse, bunu birlikte haykırabilirse değişim de, özgürlük de mümkün.
Meksika merkezli kadın kolektifi Colectiva Las Kompas 21 Kasım günü Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi ve Rojava halkına gönderdiği mektupta çok çarpıcı ve aynı zamanda etkileyeci ifadeler vardı. O mektubu birkaç kez okudum. Satır aralarında Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi ve Kürt halkının dört parça Kürdistan’da devam eden direnişinin dünya halkları üzerinde yarattığı etki, bıraktığı iz ve özgür yaşama dair kararlılık, irade ve birlik ruhu vardı.
O mektubun kısa bir kesitiyle, Abya Yalalı kadınların birlik, dayanışma ve ortak mücadele kararlılığını da ifade eden sözleriyle bitirmek istiyorum:
“...Aynı bin başlı canavar (Hidra), dünyanın her yerinde bizi takip ediyor, ama bizi yok etmeye gücü yetemez. Rojava’da, Chiapas’ta ve daha birçok yerde gözlerimizi yaşartan tüm acılar için çok öfkeliyiz. Yaşadığımız bütün felaketlerin kaynağının, bu kahrolası ataerkil kapitalist sistem olduğunu biliyoruz. Bu canavarın bizde yaratmak istediği çaresizlik duygusu ile direnişimizi etkisizleştirme çabasını görüyoruz. Ama böyle anlarda yönümüzü sizin mücadelenize çevirerek, mücadelenizden ve direnişinizden güç ve enerji alıyoruz. Kötülüğün, savaşın ortasında sevgide, onurda ve özgür olarak birlikte yaşamda ısrar eden mücadeleniz bizim için bir ilham kaynağıdır.”
Henüz görmeyip de okuyamamış olanlar için gazetemiz Yeni Özgür Politika’da da tamamı yayınlanan mektubun linkini bırakıyorum.
https://www.ozgurpolitika.com/haberi-iste-buradayiz-sizinle-birlikteyiz-195080
#Jinjiyanazadî