Kadına şiddet ve Müslümanlar

Forum Haberleri —

Kadına yönelik şiddete karşı eylem

Kadına yönelik şiddete karşı eylem

  • Neden yüzlerce yıl boyunca ayette geçen "DARABE" fiili, ayak sesi, ayak izi gibi anlamlardan yola çıkılarak tefsir edilmiştir? Ayrılmak, bırakmak, gitmek, göndermek, yol vermek, boşanmak olarak yorumlandığı gerçekliği ortada iken, nasıl bu kelime dövmek olarak meallere ve tefsirlere yerleşmiş oldu?

HATİCE TURHALLI

İslam coğrafyası diye isimlendirdiğimiz coğrafyada, kadına yönelik şiddet oldukça fazla. Dünya genelinde kadına şiddetin olduğu bilinmekle birlikte, bizim için önemli olan bütün kadınlara ilişkin şiddetin bertaraf edilmesidir.

Kuşkusuz her kültür ve geleneğin kadınlar ile ilgili negatif tarafları da mevcuttur. Kadına şiddet sorunu bir insanlık sorunudur.

İslam alemi diye bilinen coğrafyanın, gelenek ve göreneklerinden kaynaklı bir de dini eksik ve taraflı yorumlamalarından dolayı şiddet sorunları da derinleşmektedir.

Özellikle İslam adının yönetim biçimlerinde geçtiği topraklarda, kadına karşı şiddetin dozu ve sayılarının daha da yüksek olduğu yüzleşmemiz gereken başka bir hakikattir.

İslam adına şiddeti normal görme ve kadına şiddetin, İslam adı kullanılarak yapılması normal görülmektedir.

Bununla ilgili ayet ve hadisler kendi gerçek bağlamlarından koparılarak, erkeklerin lehine bir hal ortaya çıkarılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de geçen bir ayetin gerçek manasından bilinçli olarak koparılması, kadına uygulanan şiddetin dini hükümlerle izaha çalışılması bu şiddetin giderek artmasına neden olmaktadır.

Bu ayette geçen kelimeyi inceleyelim:

Bu kelime "DARABE” kelimesidir. Fiil olarak kullanılmış olan bu kelime, Nisa suresinin otuz dördüncü ayetinde geçmektedir. Dilimizdeki darp etme kavramı ile "DARABE" fiili aynı kökenden gelir. Tarih boyunca ataerkil yorumcular ya da iktidar hastaları bu terimi vurma kırma, şiddet ve dövme olarak yorumlayıp uygulamışlardır.

İlk dönem müfessirlerden Ata İbn-i Rebah tabiin neslinden Garaib’u-l Kur’an alanında uzman kabul edilmiştir. O dönemdeki toplulukların hepsi Arapça konuştukları halde, Bedevinin dili Mekkeliye, Mekkelinin dili de Medineliye göre farklılıklar arz etmektedir. O günkü Arap dili tümüyle yazı ile gelişmiş bir dil sistematiği değildir. Kur’an’ın vahiy katipleri tarafından yazıya dökülmesi ile Arapçanın yazı diline geçişi o dönemde hızlanmıştır. Kur’an öncesindeki tarihte ise, yazılmış bazı Arapça şiirlere rastlanmaktadır. O günkü Araplarda okur-yazarlığın çok sınırlı olduğu, sözlü kültürün hakim olduğu bilinmektedir. Ata İbn-i Rebah; Yemen, Mekke ve Medine’ye kadar farklı Arapça kullanımını bildiği gibi, çöldeki Bedevilerin kullandığı Arapça’ya da hakim bir alîmdir. Kâbe imamı olarak da görev yapmış bu alîm, sahabeden pek çoğunu tanımış bir şahsiyettir.

Ata İbn-i Rebah’ın "DARABE" fiili açıklaması; "DARABE" fiilinin ayrılmak, bırakmak anlamında kullanıldığını söylemektedir. Daha sonraki iktidarcı dincilik ile gelişme kaydeden gelenekler, "dövün" anlamını kasıtlı bir biçimde tercih etmişlerdir.

Bu kelimeye "dövün" manasını yükleyenler şunu izah etmek zorundadırlar; Ayet’teki bu sözcük emir kipi ile kullanılmıştır, "Dövün" bir emir kipi ise Peygamberimiz bu emre uymak zorundadır! Oysa Peygamber’in hanımlarına dövme veya şiddet gibi hiç bir davranışı olmamıştır. Tam tersine Peygamberimizin hanımlarına karşı güzel davranışlarından tarih söz etmektedir. Ayrıca hiç bir yazılı ve sözlü kaynak bunun aksini iddia edememiştir.

Sonraki yüzyıllarda İbn-i Arabî de Ata İbn-i Rebah’ın yorumuna katılmıştır. Fakat gelenek kendi yorumunu esas yorum olarak kabul ettirmiş ve bu sözcüğü kendi muktedirliği lehine din adına yerleştirmeyi başarmıştır. Çünkü gelenek "DARABE" fiilinin ayrılmak, bırakmak manasına geldiğini kabul ederse, farklı sonuçlarla karşılaşacağını bilmektedir. Böylelikle, İslam’da kadınların boşanma hakkının var olduğunu da kabullenmek zorunda kalacaktır. Ayet, mevcut evliliği sürdürmek istemeyen, ayrılmak isteyen kadınlarla ilgilidir. Ayet’te "Naşize kadın" olarak geçmektedir. Arapçada "naşize" geçimsiz kadın demektir. Bir başka ayette de geçimsiz erkekten bahsedilmiştir. "Naşize" kelimesi basit geçimsizlikten söz edildiğinde kullanılır. Mevcut evlilik yükümlülüğünü sürdürmek istemeyen kadın anlamına gelir. Ayet’te sırasıyla geçinmek istemeyen kadınla önce konuşun, sonra fikri değişmezse yataklarınızı ayırın (geçici ayrılık), yine anlaşamazsanız aile büyüklerinizden hakemler yoluyla konuşun. Bu sefer de olmazsa "VADRİBUNHUNNE” deniyor.

Ata ve Arabî ise "o kadını bırak, ayrıl” olarak yorumlayıp anlatmaktadır. Bu kelimeden sonraki cümlede ise "artık bundan sonra kadının aleyhinde” hareket etmemek öğütlenerek Allah’ın her şeyi bildiği uyarısıyla ayet neticelenmektedir. "DARABE" fiili kadına şiddet uygulama izni değil, geçimsizlik halinde iyilikle ayrılma tavsiyesi olarak değerlendirilmeye daha uygundur.

Kur’an’da "DARABE" fiilinin 17 yerde geçtiğini ve pek çoğununda farklı anlamlar içerdiği ise başka bir hakikattir. Soru şu: Neden yüzlerce yıl boyunca ayette geçen "DARABE" fiili, ayak sesi, ayak izi gibi anlamlardan yola çıkılarak tefsir edilmiştir.

Ata ve Arabi de bu sözcüğü öyle yorumlamışlardır.

Ayrılmak, bırakmak, gitmek, göndermek, yol vermek, boşanmak olarak yorumlandığı gerçekliği ortada iken, nasıl bu kelime dövmek olarak meallere ve tefsirlere yerleşmiş oldu? Bana göre, bu sözcüğün böyle yorumlanmasının esas nedeni başkadır. Bu kelimenin anlamının dövmek değil de, ayrılmak biçiminde yorumlamış olsalardı, ayette geçen özne, kadın (naşize kadın) olduğundan, Kur’an’da kadınlara boşanma hakkı verildiğini teslim etmiş olmak zorunda olurlardı. Devlet ve gelenek yanında saf tutan bilginler, vahiyle verilen boşanma hakkını yok saymak ve kadının gelenekler içerisinde hapsolmasının devamı için bu yorumda ısrar etmişlerdir. Toplumun yarısından fazlasını oluşturan kadın, cinsiyete dayalı şiddetin pek çok biçimi ile kırıma uğramaktadır. İktidarların lehine ve kadının aleyhine İslam adına geliştirilen bu zorlama yorumlar ile kadın, toplum ve yasalar karşısında destekten yoksun bırakılmıştır.

Günümüzde kadının boşanması ya da boşanmak istemesi, boşanma davası açması nedeniyle şiddete maruz kaldığı ve katledildiği bilinen bir gerçekliktir.

İşte bahsini etmeye çalıştığımız "DARABE" filinin bir zincir halkası olarak ele alınması ve yansımaları toplumda kadına karşı şiddetin Allah’ın emri olarak algılanmasına sebebiyet vermektedir.

Bu durum müslüman toplumlarda, kadına şiddetin normal ya da ahlaki ve dini olduğu algısını pekiştirmektedir.

Peygamber uygulamaları ve sözleri Kur’an’ın uygulamaları ve açıklamalarıdır: "Hanımını döven, Allah’a ve Resulü’ne asi olur (Onlara isyan etmiş olur). Kıyamette ben onun hasmı (düşmanı) olurum."

Din adına, kadına karşı yapılan şiddet, Allah ve Resulü’ne yapılmış düşmanlıktır. Kadına karşı şiddeti İslam ve Kur’an adına yorumlamak ve kullanmak, Kur’an ve Peygamber karşıtlığıdır. Kadına şiddet insanlığa şiddettir. Bunu durdurmak İslama inananların üzerine farzdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.