Güncel

Kürtler kurbanlık koyun değil

Besê Hozat

Besê Hozat

  • KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat: Önderlikten bir mektup veya doğrudan bir mesaj gelmedi fakat bekliyoruz. Geldiğinde değerlendirip ona göre de hareket edeceğiz. 
  • Kürtler her tarafta saldırı altında. Bu inkâr-imha, soykırım savaşı son bulmadan Kürtler savunmasız, kurbanlık koyun gibi kendisini bu soykırım çarkına terk edemez ki! 
  • Şunu açık belirtelim; soykırım savaşı sürdükçe, Kürt sorunu demokratik temelde çözülmedikçe silahlı direniş de mücadele de devam edecek. 
  • Kürt sorunu demokratik çözüm yoluna girer, Önder Apo ile oturup bu temelde müzakere eder; o zaman elbette silah konusu da tartışılır. 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, iktidarın güven verici tek adım atmadığını, teciridin de devam ettiğini belirteterek, tecrit ve işkence koşullarında Kürt Halk Önderi'nden çağrı beklenemeyeceğini söyledi. Hozat, "Önder Apo'nun özgürce çalışması, Hareket de dahil her kesime mesaj vermesi, çağrılarda bulunması için tecridin kalkması; sağlık, güvenlik ve özgür yaşam çalışma koşullarının oluşturulması gerekiyor. Sadece fiili olarak değil, resmiyete de kavuşmalı. Dolayısıyla Meclis'te yasa çıkmalıdır. Tecridin kaldırıldığı resmileşmelidir" dedi. 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Medya Haber TV'de yayınlanan özel bir programdaki söyleşisinde, Türkiye'de devam eden görüşme ve tartışmaların yanı sıra nelerin hedeflendiğine ilişkin KCK'nin bakışını paylaştı. Bazı bölümleri özetle şöyle:

Somut herhangi bir adım yok

İmralı görüşmeleriyle birlikte Kürt sorununun demokratik çözümüne, onurlu bir barış sürecinin gelişeceğine, soykırım savaşının biteceğine dair oluşan iyimser hava, hükümet tarafından beslenmiyor. Şimdiye kadar somut herhangi bir adım söz konusu değil. Önder Apo'nun güvenlik, sağlık, özgür yaşam ve çalışma koşulları oluşturulmadan rolünü oynaması, özgürce çalışması, çağrılarda bulunması, mesaj göndermesi mümkün değil. 

Tecritte çağrının hükmü

Peki tecrit koşullarında Önder Apo bir çağrı yapabilir mi, çağrının bir meşruiyeti olabilir mi, gerçekten bir hükmü olabilir mi? Bu mümkün olamaz. Tecrit ve işkence koşullarında Önder Apo'dan nasıl çağrı beklenir, nasıl çağrı istenir, nasıl açıktan kamuoyuna seslenmesi istenir ve beklenir? Tecrit ve işkence koşullarında bu olamaz. Dünyada bunun hiçbir örneği yoktur. Bu beklentiler yersizdir, doğru değildir.

Özgürlüğü resmiyete kavuşmalı

Önder Apo'nun özgürce çalışması, Hareket de dahil her kesime mesaj vermesi, çağrılarda bulunması için tecridin kalkması; sağlık, güvenlik ve özgür yaşam çalışma koşullarının oluşturulması gerekiyor. Sadece fiili olarak değil, resmiyete de kavuşmalı. Dolayısıyla Meclis'te yasa çıkmalıdır. Tecridin kaldırıldığı resmileşmelidir. 

İktidardan duyulan kaygı

Mevcut iktidarın uygulamalarından, politikalarından çok ciddi bir kaygı ve kuşku duyuluyor. İktidar,  yaklaşım, politika ve uygulamalarıyla inandırıcılık güven vermiyor. Medyasıyla da özel ve psikolojik savaşı çok yoğun bir şekilde sürdürüyor. İktidarın mevcut politikalarına bakılınca savaşın bitmesini, Kürt sorununun demokratik temelde çözülmesini istemediği görülüyor. İktidar savaştan, kaostan, krizden, kutuplaşmadan, düşmanlıktan besleniyor. 

Kürt düşmanlığını sürdürüyor

Kürt düşmanlığı yapıyor. İşte her yerde saldırılarını alabildiğine sürdürüyor. Her gün tutuklama yapıyor. Rojava'da ve Başûr'da soykırım saldırıları, işgal saldırıları devam ediyor. Savaşı derinleştiriyor. 

Tüm demokratik güçlere

Zaten artık Kürtlerle de sınırlı kalmıyor; Türkiye'de tüm demokratik güçlere de saldırıyor; hatta liberal kesimlere, sistem içi muhalefete, ses çıkaran, muhalefet eden herkese saldırıyor. Gezi'ye katılan sanatçıları şimdi bir bir tutukluyor. Üzerinde çok yoğun bir baskı uyguluyor. Belediyelere kayyum atıyor; CHP belediyelerine de. Dolayısıyla güven vermiyor.

Devlet içinde bir eğilim var

Önder Apo'nun gerçekten çok değerli çabaları var. Belli ki devlet içerisinde de iktidara rağmen Kürt sorununun demokratik çözümüne dönük bir eğilim var. Önderlik de bunu görüyor ve bu eğilimi desteklemek, güçlendirmek, beslemek istiyor. Tüm gücüyle yükleniyor. Bu anlamda Önderliği ve devlet içerisinde gelişen bu eğilimi yalnız bırakmamak gerekiyor.

Önderlikten mesaj yok

Şu ana kadar bize Önderlikten herhangi bir şey gelmedi. Yani bir mektup, doğrudan bir mesaj gelmiş değil fakat geleceğini düşünüyoruz, bekliyoruz. Geldiğinde de elbette değerlendireceğiz, ona göre de hareket edeceğiz. Bunu belirtebiliriz fakat şu ana kadar gelmiş değil. Biz de gelebileceğini düşünüyor ve bekliyoruz.

PKK de silah da olmazdı

Kürt sorunu olduğu için silah var. Kürtler üzerinde inkâr-imha, soykırım, asimilasyon olmasaydı elbette silahlı mücadele gelişmezdi. PKK de kurulmazdı. PKK’nin kurulması, 1984’te silahlı mücadelenin başlaması, yarım asra yakındır büyüyerek sürmesi, Kürtler üzerinde inkâr ve imha politikalarının aşılmamasından kaynaklıdır. Silahlı mücadelenin temel nedeni de budur. Devam ediyorsa bu sebepler ortadan kalkmadığından dolayıdır.

Kürt sorunu çözülmedikçe

Şu anda Kürt sorunu demokratik temelde çözülmüş değil, Türkiye demokratikleşmiş değil. Kürtler üzerinde bu inkâr-imha son bulmadan, soykırım savaşı son bulmadan Kürtler savunmasız, kurbanlık koyun gibi kendisini bu soykırım çarkına terk edemez ki! Soykırım savaşı sürdükçe, Kürt sorunu demokratik temelde çözülmedikçe silahlı direniş de devam edecek. Bunu açık belirtelim. Kürt sorunu demokratik çözüm yoluna girer, Önder Apo ile oturup sorunun demokratik çözülmesi temelinde müzakere eder; o zaman elbette silah konusu tartışılır. 

Hamasetle havanın gerçekliği yok

Dolayısıyla şu anda iktidar medyasında bu yürütülen tartışmaların hepsi psikolojik özel savaştır. Tüm devlet yetkililerinin ve medyasının “Bittiler, tükendiler, köşeye sıkıştılar” gibi söylemlerinin reel bir karşılığı yok. Şu anda AKP iktidarı 20 yıllık tarihinin en zayıf sürecini yaşıyor. Türkiye’de siyaset, ekonomi, hukuk çökmüş. Toplumda çok ciddi bir ahlaki çöküntü yaşanıyor; bir bütün olarak çok ciddi bir çürüme yarattı. Türkiye’nin bütün geliri, bütün kaynakları, ekonomik imkanları savaşa harcandı. İç ve dış politikada başarısızdır. Bunu örtbas etmek için sanki bu süreçten büyük bir başarıyla çıkmış gibi bir hava yaratıyor. “PKK yenilmiş, kendisi kazanmış; işte PKK bitti, ben başardım, silah bırakacak, ya bırakacak ya gömülecek” diyor. Böyle bir hamaset siyaseti yapıyor, böyle bir demagojiyle insanları buna inandırmaya, aldatmaya uğraşıyor. Söylediklerinin hiçbir zemini, zaten hiçbir elle tutulur yanı yoktur. 24 saat yalan söylüyorlar. 

Üzerinde çalıştığı model

Önderlik, şu anda anladığımız kadarıyla şu sorular üzerinde çok ciddi kafa yoruyor; 

* Özellikle Türkiye’de bu soykırımcı, tekçi devlet yapısını nasıl demokrasiye duyarlı, saygılı hale getirebiliriz? 

* Demokratik toplumun yönetim modeli olan öz yönetim ile devletin ilişkisi nasıl düzenlenebilir; hukuku, yasası ve anayasası nasıl oluşturulabilir? 

Ömer Öcalan ve DEM Parti heyeti ile gerçekleştirilen son iki görüşme de dâhil olmak üzere anladığımız kadarıyla Önderlik, demokratik toplum modelini geliştirmeye çalışıyor. Devleti reddetmeden, devletle iç içe fakat birbirine saygılı; her iki tarafın haklarını ve hukuklarını yasal ve anayasal bir şekilde güvence altına alan bir öz yönetim modeli üzerinde çalışıyor. Bu çözüm modelini devlet ile müzakere etme konusunda çok ciddi çabalar harcıyor.

Devlette henüz kabullenme yok

Devlet, ne yaparsa yapsın Hareket'i ve mücadeleyi bastırması, Kürtlerin özgürlük arayışlarını durdurması mümkün değil. Bu sebeple devlet, şu anda bir arayış içerisindedir fakat gelinen aşamada, tam anlamıyla bir kabullenme durumu da söz konusu değil. Zaten çok ciddi bir savaş ve ilişki iç içe devam ediyor. Bu savaş ve saldırıların temel nedenlerinden biri de devletin yaşadığı bu netsizlik ve tereddüttür. Dolayısıyla esas olan; Kürtlerin, Türkiye halklarının, demokrasi güçlerinin, kadınların ve gençlerin mücadelesidir. Güçlü ve kapsamlı bir mücadeleyle devletin bu konuda netleşmesi ve çözüme yönelmesi sağlanabilir. Bu nedenle, güçlü ve bütünlüklü bir mücadele şarttır.

 

* * *

Kürtler için altın fırsatlar

Kürtler, 3. Dünya Savaşı koşullarında ulusal birliğini sağlarsa bölge dizaynında çok etkili bir rol oynayabilir. Siyasi statülerini ve kimliklerini kazanıp varlığını ve özgürlüğünü güvence altına alabilirler. Kürtler parçalı ve dağınık kalırsa bu süreçte etkisiz kalabilir. Şu anda tarih, Kürtler açısından altın değerinde fırsatlar sunuyor. Kürtler, bölgenin en belirleyici gücü durumundadır. Bölge siyasetinde ve dengelerinde temel bir aktördür. Bu konjonktürde Kürtlerin demokratik birliği, hayati öneme sahiptir. Halk arasında bir birlik sorunu yok. Ulusal bilinç, ruh ve duygu birliği oldukça güçlü. Bir yerde saldırı olduğunda her yerde dayanışma ve refleks gelişiyor.

Ulusal birliğe tam destek

Bu güçlü birlik talebi karşısında, ulusal birlik konusundaki tüm çabalar desteklenmeli. Biz de bu çabaları destekliyoruz. Rojava’da bu yönlü çabalar var ve bu çabalar çok değerlidir. Biz de ulusal birliği desteklemek için her türlü katkıyı sunmaya hazırız. Bu süreç, demokratik birliği sağlamak için temel bir görev olarak karşımızda duruyor.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.