Merkeziyetçi dayatma felakettir

Bedran Çiya Kurd

Bedran Çiya Kurd

  • Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Danışmanı Bedran Çiya Kurd, Suriye Anayasası'nın tek taraflı olarak İslamcı ideolojiye dayandırılmasının kabul edilemeyeceğini söyledi. 
  • Kapsayıcı bir Suriye kimliğini yansıtan demokratik ve çoğulcu; merkeze bağlı, demokratik yerel yönetimlere dayalı adem-i merkeziyetçi bir sistem önerdiklerini vurgulayan Çiya Kurd, şunun altını çizdi: 
  • "Eğer herhangi bir taraf, Suriye devletini tek taraflı ve merkeziyetçi bir bakış açısıyla yönetmeyi düşünürse BAAS rejiminin tekrarı olacak ve tüm Suriye için büyük bir felakete yol açacaktır."

ERKAN GÜLBAHÇE / HABER MERKEZİ

QSD ile Şam'daki geçici yönetim arasında imzalanan Mutabakat Zaptı'nın temel garantisinin Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkesin ilan edilmesi olduğunu belirten Bedran Çiya Kurd, “Bu ateşkes Türkiye için de geçerlidir. Şam’daki mevcut hükümetin, Türkiye’ye baskı yaparak Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları durdurması gerekmektedir” dedi. 

QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî ile Şam'daki geçici yönetimin lideri Ahmed Şara arasında 10 Mart’ta imzalanan Mutabakat Zaptı ve sonrası tartışmalarla ilgili Demokratik Özerk Yönetim Danışmanı Bedran Çiya Kurd ile konuştu. 

Mutabakat Zaptı, Kuzey ve Doğu Suriye bölgesine ve Kürt halkına ne gibi kazanımlar sağlıyor?

Mutabakat Zaptı, Suriye genelinde barış ve istikrarı güçlendirmek için yeni bir diyalog ve müzakere sürecinin başlangıcını temsil ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin birleşik bir Suriye’nin parçası olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu bölge, Suriye’nin yeni rejiminin inşasında temel bir yapı taşı olacak ve demokratik değişimi teşvik eden, dışlayıcı zihniyetten uzaklaşmayı sağlayan bir güç haline gelecektir. Özerk Yönetim’in tecrübesi, Suriye’nin gelecekteki siyasi sisteminin demokratikleşmesine büyük katkı sağlayacaktır. Şam'daki geçici yönetim, bu anlaşmayla Kuzey ve Doğu Suriye’nin gerçekliğini kabul etmiş ve diyalog sürecini başlatmıştır. Kürtlerin ve diğer bileşenlerin haklarının korunması için Özerk Yönetim’e bağlı tüm kurumlar yeni anayasanın yazım sürecine katılacak ve haklarının güvence altına alınmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda siyasi ve idari olarak demokratik bölgesel meclisler aracılığıyla kendini yönetme hakkına sahip olacak özel bir statü kazanacaktır.

Kürtlerin, Anayasa Komisyonu’na katılması ve haklarını güvence altına alması gerekmektedir. Bu adım, Suriye’de Kürtlerin ve diğer kesimlerin haklarını tam olarak kullanmalarını ve yaşamalarını garanti altına alan yeni bir siyasi sistemin kurulmasını sağlayacaktır. Tüm Kürt hareketlerinden oluşan ortak bir heyet oluşturulacak ve bu heyet, ileride Şam’a giderek Kürt halkının meşru haklarını ve bu hakların uygulanması mekanizmalarını detaylı bir şekilde ele alacaktır.

 

 

Özerk yapı korunabilecek mi? 

Şu ana kadar Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kapsamındaki çalışmalar, Şam’ın doğrudan müdahalesi olmadan bağımsız bir şekilde yürütülüyordu. Anlaşmanın uygulanmasıyla birlikte yönetimde daha fazla koordinasyon sağlanacaktır. Özellikle savunma, diplomasi ve maliye gibi merkezi kurumlar ortak bir şekilde yönetilecektir. Buna karşın belediyecilik, eğitim, kültür, sağlık ve diğer hizmet kurumları gibi sivil yapılar, bölgenin özel statüsünü koruyarak yerel yönetimlere bağlı kalacaktır. Bu nedenle her bölge kendi toplumsal yapısına ve dinamiklerine uygun şekilde yönetilecektir. Yönetim, halkın iradesi doğrultusunda yerel meclisler tarafından yürütülecek ve doğrudan Şam hükümeti ile koordinasyon içinde olacaktır. Aynı zamanda, bölgenin özerk yapısını koruyarak kendi yetki alanlarını muhafaza etmesi sağlanacaktır.

Sivil ve askeri entegrasyon nasıl sağlanacak?

Özerk Yönetim ve Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) askeri dosyası özel bir konuma sahiptir. Bu nedenle QSD, Suriye Savunma Bakanlığının bir parçası olacak ve Suriye devleti çatısı altında yer alacaktır. Entegrasyon mekanizması ve askeri yapının düzenlenmesi için özel savunma komiteleri oluşturulacaktır. Bu komiteler, askeri ve idari süreçlerin tüm taraflarla birlikte ele alınmasını sağlayacaktır.

Özerk Yönetim’in sivil kurumlarının mevcut Suriye devlet yapısı içindeki paralel kurumlarla uyumlu hale getirilmesi amacıyla özel komiteler oluşturulacaktır. Bu komiteler, mevcut Suriye devlet yapısıyla Özerk Yönetim’in kurumları arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlayacak uygun bir formül geliştirmeye yönelik çalışacaktır.

 

 

Sınır kapıları, havaalanları ile petrol ve doğalgaz kuyularının entegrasyonu, bölgedeki güç dengelerini ve yerel yönetimlerin yetkilerini nasıl etkileyecek?

Sınır kapıları, havaalanları, kadastro ve nüfus, göç ve pasaport kurumları gibi egemen kurumlar, bölgeyle ortak yönetim mekanizmasıyla tüm Suriyelilere hizmet sunacaktır. Benzer şekilde; gaz ve petrol sahaları ile diğer enerji kaynakları, Suriye’nin tüm bölgeleri arasında adil bir şekilde dağıtılacak; bölge halklarının yeni Suriye’de onurlu ve müreffeh bir yaşam sürmelerini sağlayacak payları korunacak şekilde özel komitelerin kontrolü altında tutulacaktır. Kuzey ve Doğu Suriye bölgesini yönetecek kurumların ve mekanizmaların özgünlüğünü garanti altına alacak, bölgenin toplumsal ve siyasal yapısına uygun olarak siyasal temsiliyetini ve özgünlüğünü sağlayacak yeni yasalara ve yeni Suriye anayasasında bazı hükümlerin yeniden oluşturulmasına ihtiyaç vardır.

Bir diğer mutabakat maddesi Suriye genelinde ateşkes ilan edilmesiydi. Bu ateşkes, halen Tişrîn Barajı ve Qereqozax Köprüsü’ne saldıran Türkiye ve ona bağlı grupları da kapsıyor mu? 

Bu anlaşmanın uygulanmasının temel garantisi, Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkesin ilan edilmesiyle başlayacaktır. Bu nedenle Tişrîn Barajı ve Qereqozax’ta çatışanlar da dahil olmak üzere tüm silahlı grupların ateşkese uyması gerekmektedir. Bu ateşkes, Türkiye için de geçerlidir. Dolayısıyla Şam’daki mevcut hükümetin, Türkiye’ye baskı yaparak Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları durdurması gerekmektedir. Ateşkese tüm tarafların uymaması, bu anlaşmanın uygulanmasının önündeki en büyük engel olacaktır.

Birçok kişi yeni anayasanın nasıl hazırlanacağı yönünde endişe duyuyor. Zihniyet farklılığı dikkate alındığında ortak bir anayasa oluşturması mümkün mü?

Yeni bir Suriye anayasasının hazırlanması amacıyla oluşturulacak özel komisyona, Kürtler ve diğer tüm gruplar dahil edilmeli ve herkesin hakları demokratik; çoğulcu ilkeler temelinde güvence altına alınmalıdır. Anayasanın tek taraflı olarak İslami ideolojiye dayandırılması kabul edilemez ve demokratik bir sistemin inşası için gerekli koşulları oluşturmaz.

Suriye için öngördüğümüz yönetim modeli, belirli bir biçimi veya yapıyı temsil eden değil, kapsayıcı bir Suriye kimliğini yansıtan demokratik ve çoğulcu bir sistemdir. Yönetim şekli, tüm tarafların mutabık kaldığı mekanizmalar doğrultusunda, merkeze bağlı, demokratik yerel yönetimlere dayalı adem-i merkeziyetçi bir sistem olmalıdır. Başka hiçbir yol, Suriye’nin tüm sorunlarını çözemez. Eğer herhangi bir taraf, Suriye devletini tek taraflı ve merkeziyetçi bir bakış açısıyla yönetmeyi düşünürse BAAS rejiminin tekrarı olacak ve tüm Suriye için büyük bir felakete yol açacaktır.

 

 

Mutabakatta belirtilen komitelerin, yıl sonuna kadar hedeflerine ulaşmaları için hangi adımlar atılacak?

Anlaşmanın detaylarını ve uygulama mekanizmalarını görüşmek üzere belirlediğimiz ana konular çerçevesinde her bir dosya için uzman komiteler oluşturulacaktır. Bu komitelerde, ilgili alanlarda uzman kişiler yer alacak ve Şam ile istişare ve müzakereler yürütecek. Hem Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde hem de Şam’da bu komitelerin kurulmasına başlanacaktır. Tartışılacak konular hakkında herkesin görüşlerini ifade edebilmesi için tüm siyasi partilerin ve grupların temsil edileceği geniş kapsamlı bir komite oluşturmayı hedefliyoruz. Her bir komite, sorumlu olduğu dosya için Şam ile anlaşmaya varılmasını sağlayacak programlar ve yol haritaları geliştirmek üzere çalışacaktır.

Uluslararası garantör devletler var mı, anlaşmazlık durumunda nasıl bir çözüm yolu izlenecek?

Kuşkusuz, bu anlaşmanın ilerleyişini takip eden taraflar var ve ABD de bunlardan biri. Türkiye’nin anlaşma karşısında nasıl bir tutum sergileyeceğini ise öngöremiyoruz. Türkiye’nin hem bizim Şam ile yaptığımız anlaşma hem de Sayın Öcalan’ın girişimine karşı olumlu yaklaşmasını umut ediyoruz.

 

 

Efrin, Serêkaniyê ve Girê Spî bölgelerine dönüşler nasıl sağlanacak? 

Suriyeli mültecilerin bölgelerine dönüşü için anlaşmada özel bir madde bulunuyor. Bu bölümde kendi bölgelerimizin (Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî) durumunu özellikle dile getirdik. Bir süredir bu konu Şam hükümeti, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Koalisyon ile yapılan görüşmelerde ele alınıyor. Yaklaşımlar genelde olumlu olsa da Koalisyon'un dönüşlere nasıl destek vereceği konusunda henüz netlik yok. Bu konuda temel sorumluluk, Heyet Tahrir el-Şam hükümetine düşüyor. Türkiye destekli grupların Efrîn’den çıkarılması ve bölgenin güvenliğinin sağlanması gerekiyor ki halkımızın dönüş şartları oluşturulabilsin. En önemlisi ise halkımızın kendi haklarını elde edebileceği koşulların sağlanmasıdır. Şam yönetiminin dönüş konusunda tutumu olumlu oldu, ancak gerekli şartların hazırlanması için bizden süre istediler ve daha sonra bilgilendireceklerini belirttiler. 

Mutabakat Zaptı, Suriye’deki tüm dini ve etnik kesimlerin haklarını güvence altına alıyor mu? 

Etnik ve dini grupların haklarının güvence altına alınması büyük önem taşıyor. Herkesin haklarını korumazsak Kürtlerin haklarını da garanti altına alamayız. Demokratik bir model oluşturduğumuzu söyleyemeyiz. Bu anlaşma sadece QSD ile Şam yönetimi arasında değil, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan tüm grupları kapsayan ve onları temsil eden bir mutabakattır.

Siyasi alanda, bütün siyasi ve ulusal güçlerin yanı sıra etnik ve dini grupların da bu sürece katılma hakkı vardır. Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturulacak komite ve toplantılara tüm etnik ve dini grupların katılımını sağlamak için çalışmalar yürüteceğiz. Böylece her grup kendi bakış açısını, sorunlarını ve taleplerini dile getirebilecek ve bu konular demokratik ve çoğulcu ilkeler temelinde çözülebilecektir.

Bu yaklaşımın Suriye’nin geleceğinde herkesin adil biçimde temsil edilmesini ve tüm hakların güvence altına alınmasını sağlayacağına inanıyoruz. Hedeflediğimiz modelin başarılı olacağına ve Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Asurilerin ve bölgedeki diğer tüm dini ve etnik grupların haklarını koruyacağına eminiz.

BAAS rejimiyle mücadele bahanesiyle Alevilere yönelik gerçekleştirilen katliamları durdurmak için hangi adımları atacaksınız? 

Alevi halkı, Suriye’nin gerçek ve ayrılmaz bir parçasıdır; onlar da uzun yıllar BAAS rejimi altında yaşamıştır. Hepimiz gibi onların da korunma hakkı vardır. Bugün Şam rejimiyle bağlantılı gruplar Alevi halkına yönelik katliamlar gerçekleştiriyor. Bu, asla kabul edilemez bir terör ve soykırım eylemidir. Bu suçlar tespit edilmeli ve sorumlular adalet önüne çıkarılmalıdır. BAAS rejiminin kalıntılarıyla mücadele adı altında Alevilere yönelik gerçekleştirilen bu saldırılar yanlıştır. Özerk Yönetim ve QSD olarak, Alevi halkına siyasi ve manevi desteğimizi sürdürüyoruz. Bu konuyu Şam yetkilileri ile görüştük ve bu katliamların derhal durdurulması gerektiğini vurguladık. Ateşkesin sadece anlaşma kapsamındaki bölgelerle sınırlı kalmaması, tüm Suriye için geçerli olması gerektiğini ifade ettik.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.