O unsur yine konuştu
- Bir Türk televizyonuna 11 Ekim gecesi çıkarak, Kürtlerin neler talep edemeyeceğinin çerçevesini çizen; tehditler eşliğinde Türk devletinin çağrısına icabet edilmesini isteyen Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın maharetli başdanışmanı Mehmet Ata Uçum, dün bir kez daha tehditler savurdu.
Türkiye’de ne önceki uygulamaya benzer ne de yeni versiyonla bir çözüm süreci olamayacağını tekrarlayan Uçum, "Devlet deneyip tam sonuç alamadığı yol ve yöntemleri bir daha denemez. Devlet başka etkili yol ve yöntemler bulur. O da 15 Temmuz'dan sonra uygulanan güçlü ve etkili siyasi ve askeri stratejilerdir. Bunların yumuşatılması veya bunlardan vazgeçilmesi söz konusu olmaz" dedi. Başdanışman Uçum, 11 Ekim'deki zırvalarını tekrarladıktan sonra tekrar DEM Parti'yi şöyle tehdit etti: "Eğer DEM kendisine sunulan terör vesayetinden kurtulma imkanını sosyal ve siyasi açıdan değerlendirmezse veya bu imkanı kötüye kullanırsa o zaman TBMM’de DEM üzerinden yürütülen terör vesayeti hukuk yoluyla tasfiye edilir. Bu da kaçınılamaz bir gerçektir. Bu açılan yolla terör vesayeti tarihe gömülürse, TBMM, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, Türkiye yüzyılına yakışan yeni bir anayasayı ilk dört maddenin esaslarının ve demokratik kazanımlarının üzerine bina ederek çok daha güçlü bir şekilde ve kapsayıcı bir halde hayata geçirme imkanına kavuşur."
DEM Parti'den yanıt
DEM Parti, Başdanışman Uçum'a kısa bir yanıt verdi. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, 'Kötülüklerin Başdanışmanı' sıfatını kullandığı Mehmet Uçum için "Atandığı koltuğun nimetlerine yaslanarak yine konuşmuş! Sizin gibi vesayetçileri çok iyi tanıyoruz. Korkununuzu da, tedirginliğinizi de tahmin ediyoruz! Bu ülke ivedilikle sizin gibilerin vesayetinden kurtulmalı" dedi.
Devletin devşirmelerinden
Uçum'un geçen hafta yayınladığımız kısa künyesini bir kez daha paylaşalım: Mehmet Ata Uçum, 19 Mayıs 1965'te Kars'ta dünyaya geldi. Ailedeki TKP etkinliğinden dolayı TKP'nin gençliğindeyken (İGD) gözaltına alındı. Söylediğine göre epey işkence gördü, gözaltındayken 12 Eylül 1980 darbesi oldu. Gözaltı süresi 55 güne çıktı. Erzurum Sıkıyönetim Cezaevi'nde bir süre tutulup bırakıldı. Okulunu bitirdi, 1982'de üniversite eğitimi için Kars’tan İstanbul’a geldi. 1986'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
Artık zararsız bir yurttaştan devletine yararlı birine dönüşerek hem TKP çevresi içindeki mesaisine devam etti hem de serbest bir avukat olarak İstanbul Barosu'nun birçok komisyon ve kurulunda çalıştı. İsmindeki 'Ata'yı da sildirdi. 2010'larda Demokratik Açılıma Yurttaş Katkısı Platformu'nu kurdu ve sözcülüğünü yaptı, “Yetmez Ama Evet Kampanyası"nda, Yeni Anayasa Platformu bünyesinde Ve Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu Üyesi olarak çalıştı. 7 Haziran'da Kars'tan AKP milletvekili yapıldı. 1 Kasım'da milletvekilliği yerine danışmanlığa getirildi.
Uçum, TKP'den devşirildiği için edindiği siyasi müktesebatı ve hukuk bilgisini istismar ederek, AİHM ve AYM kararlarını tanımıyor, devleti eleştirenleri 'tehdit' ediyor. Uçum, HDP'nin kapatılması, Kürt siyasetçilerin serbest bırakılmaması ve kayyum politikası konusunda rehberlik ediyor.
TKP, 'altın çocuk' diyordu
TKP'nin 1978'de Merkez Komitesi Üyeliği de yapan Ömer Ağın, hem kitabında hem de PolitakArt söyleşisinde Kürt Özgürlük Hareketi ile TKP’nin birlikte ortak mücadele etmemesinde devletin de eline işaret ederek dikkat çektiği isimlerden biri Mehmet Uçum'dur. Ağın, şunları söylüyor: "Ankara’da anayasa çalışmaları vardı. Biz oraya gittik. Nabi Yağcı, Cihan Şenoğuz, Halit Erdem, Naci Sümeli ve ben… DEP kapatmayla karşı karşıyaydı. Kapatma davası açılmıştı. Nabi Yağcı orada önemli bir konuşma yaptı. Oradaki arkadaşlara 'Devlet eğer Kürt Hareketi’nin kazanımını kapatırsa bundan sonra hepimiz kayıtsız şartsız yeni oluşan Kürt partisinde çalışacağız' dedi. Bu önemli bir tespitti, ciddi bir tavırdı, duruştu fakat parti kapatıldı, yeni parti açıldı ama kimse gitmedi. Bunun nedeni ise TKP’nin 'altın çocuk' dediği şimdi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı olan Mehmet Uçum’un kurduğu tezgahtı. O zamandan beri anlıyoruz ki bu adamlar bir komplo kurmuşlar. Yanlış bilgi getirip götürüyorlardı. Şeref Yıldız’ın olduğu çizgi de Uçum ile iş birliği yaptı. Şeref Yıldız, Avrupa’da faaliyet gösteren ve TKP, TİP, TSİP, TKSP, TKEP, PPKK’den oluşan Sol Birlik'e PKK’nin alınmamasını sağlayanlar arasındaydı."