Öcalan kararı ikiyüzlülük
Yurt Dışı Haberleri —
- AİHM, 2014 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ömür boyu hapis kararını, temel insan haklarına aykırı ve umut hakkının ihlali olarak karara bağladı. Ancak AİHM kararına rağmen Türk devleti 10 yıldır adım atmıyor.
- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin bir yıl daha Türk devletine süre tanımasının, kabul edilemez olduğunu söyleyen AKPM Sinn Fein Milletvekili Paul Gavan, 43 aydır yaşanan iletişimsizlik rejimine ve AKPM’nin görevlerine dikkat çekti.
- Paul Gavan: “10 yıldır bu konuyu ele almalarını beklediğimiz halde Bakanlar Komitesi, ‘Bu meseleyi şimdi ele almayacağız’ diyor ve 12 ay daha beklememizi söylüyor. Bu karar kabul edilemez. Bu çifte standarttır, ikiyüzlülüktür.”
BARIŞ BALSEÇER/STRASBOURG
Avrupa Konseyi Sol Birlik Grubu Eşbaşkanı Andrej Hunko ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Sinn Fein Milletvekili Paul Gavan ile Türkiye’nin uygulamadığı AİHM kararlarını, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik “umut hakkını” ve 43 aydır devam eden mutlak tecridi konuştuk.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Mart 2014 tarihinde Abdullah Öcalan’a tahliye imkanı olmayan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini (umut hakkı) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı buldu ve Türkiye’den düzenleme yapmasını istedi. Türkiye, aradan geçen 10 yıla rağmen “ihlal” kararına dair herhangi bir adım atmadı. AİHM kararlarının uygulanmasından sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK) konuyu 17-19 Eylül tarihlerinde gündemine aldı. Türkiye’ye bir yıl süre veren Komite, gerekli adımlarının atılmaması halinde ara kararını açıklayacağını duyurdu.
Öcalan kararı kabul edilemez
Türkiye’ye bir yıl daha süre tanımasına tepki gösteren Avrupa K Sol Birlik Grubu parlamenteri Paul Gavan, “Bakanlar Komitesi herhangi bir eylemde bulunmayıp, Türkiye'ye, Öcalan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili umut hakkı meselesini ele alması için 12 ay daha süre verdi” dedi. Bu durumun Öcalan’ın yanı sıra çok sayıda tutukluyu da olumsuz etkileyeceğine işaret eden Gavan, “Burada insan haklarını savunmak ve bu hakları ihlal eden ülkelerden hesap sormak için bulunuyoruz. Ancak 10 yıldır bu konuyu ele almalarını beklediğimiz halde Bakanlar Komitesi, ‘Bu meseleyi şimdi ele almayacağız’ diyor ve 12 ay daha beklememizi söylüyor. Bu karar kabul edilemez” dedi.
Çifte standart, ikiyüzlülük
Bakanlar Kurulu’nun bir yılın ardından süreci yeniden ertelemeyeceğinin garantisinin olmadığını kaydeden Paul Gavan, “Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve bu kurumların hepsinin dayandığı temel ilkelere aykırı bir uygulamadır” değerlendirmesinde bulundu. Üye ülke parlamenterlerinin görevinin çifte standartları ortaya çıkarmak olduğunun altını çizen Gavan şöyle devam etti: “Bazı durumlarda bu kurum, hakları savunma konusunda çok güçlü. Örneğin Ukrayna’daki savaş. Ancak Türkiye'nin mahkumlarla ve temel haklarla ilgili korkunç davranışlarına gelince, adeta yüzünü başka yöne çeviriyor. Bu çifte standarttır; ikiyüzlülüktür. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin tüm üyeleri bu ikiyüzlülüğü ortaya çıkarmalı ve harekete geçilmesi için çağrıda bulunmalıdır. Öcalan’ın ve daha birçok kişinin haklarını koruma yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle Türkiye’yi zorlayacak girişimlere yönelik kullanabileceğimiz prosedürler var. Eksik olan, harekete geçme konusundaki siyasi irade. Öncelikle bunları dile getirmeliyiz.”
Türkiye görmezden geliyor
AK’ye üye olan her devletin, AİHM’in kurallarına saygı göstermesi ve bu kararları yerine getirmesi gerektiğini belirten Andrej Hunko ise “AİHM, Osman Kavala’nın serbest bırakılmasına karar verdi. Aynı şekilde, Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasına ve Sayın Öcalan’ın da bir tür umut hakkına sahip olması gerektiğine hükmetti. Ancak Türkiye bu kararları görmezden geliyor” dedi.
Türkiye ile çatışmak istemiyor!
Bakanlar Komitesi’nin Kavala davasında Türkiye’yi denetlediğini hatırlatan Hunko, “Nihayetinde bir üye devlet AİHM’in kararlarını reddedemez ve bu kararları görmezden gelemez. Yoksa AK’ye üye olarak kalamaz” diye ekledi. “Mahkeme kararları var ama bunu uygulatacak güç yok” diyen Hunko, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ni eleştirdi: “Özellikle Kavala davası, ama aynı zamanda Demirtaş davası da masadaydı. Bakanlar Komitesi bu konuyu sessizce geçiştirmeye çalışıyor. Bu, elbette, şu anda yaşanan birçok olayla ilgili ama aynı zamanda Türkiye ile çok çatışmacı bir tutum takınmak istememeleriyle de alakalı” dedi.
Hükümetlerimizi zorlamalıyız
Sol Birlik Grubu olarak Türkiye’deki ihlalleri sürekli gündemde tuttuklarını belirten Andrej Hunko, “Biz hükümet değiliz; yürütme gücümüz yok. Ancak hükümetlerimizi zorlamamız gerekiyor. Ben Almanya’yı temsilen buradayım. Türkiye ile Almanya arasında, adalet bakanları, başsavcılar gibi güçlü bağlantılar var. Almanya'da muhalif insanlar yargılanıyor. Bu büyük bir sorun. Ama bizim nihai amacımız, Strasbourg’daki AİHM kararlarının Kavala, Demirtaş ve Öcalan dava sonuçlarına saygı gösterilmesi ve yerine getirilmesi için baskı yapmaktır.”