Özlemden söyleme bir 'Serxwebûn' anlatısı

  • Serxwebûn bir zamanlar yoksul sınıfların acısını dindiren bir derman iken sonradan 'Siyasetin de sanatın da en iyisinden biz anlarız, biz biliriz' havasında, kendilerini elit bir zümre olarak takdim etmeye bayılan kesimlerin bayrağı haline geldi. 

İBRAHİM BULAK

 

Yakın zamanda toz tutmuş bir kitaplıkta, cep kitabı boyutunda, kapağı renk atmış, yaprakları sararmış bir İbrahim Kaypakkaya kitabı görünce okumak için yanıma aldım. (1) Kaypakkaya’yı genç yaşında kendi kuşağının devrimci önderlerinden farklı kılan Kemalizmle hesaplaşmasıydı ve zaten niyetim de bu hesaplaşmanın teferruatlarını öğrenmekti. Kaypakkaya, “Şafak Revizyonistleri” diye isimlendirdiği grubun hakim olduğu eski örgütü TİİKP’in Kürt ve Kürdistan meselesine dair görüşlerini eleştirdiği “Türkiye’de Milli Mesele” broşüründe Kürt milletinin kendi kaderini tayin hakkının nasıl olacağını ve neyi savunduğunu detaylarıyla anlatır. Bu broşürün bir yerinde şu tespiti yapar: ''Türkiye’de Kürt milli hareketi, henüz ayrılma talebini açıkça formüle etmiş değildir. Bugün Kürt milli hareketinin açıkça formüle ettiği talepler, Kürtçe’nin okuma, yazma ve konuşmada serbest bırakılması radyoda Kürtçe yayınlar yapılması, 'milli kültür’ün (gerçekte Kürt burjuva ve toprak ağalarının kültürünün) serbestçe yayılmasını köstekleyen engellerin kaldırılması, asimilasyon politikasına son verilmesi, Kürtçe eğitim yapan okulların olması, kendi kaderini tayin hakkının tanınması vb… dir. ''

Kaypakkaya’nın yazıları, onun kısa süren profesyonel devrimci hayatının ürünüdür. Hayatının son iki yılında yazılı hale gelmiştir. Türk solunda Kürdistan meselesine dair en radikal çıkışı yapan devrimci önder olarak bilinen Kaypakkaya, o günün Kürt hareketine dair yukardaki tespiti yaparken ''Mesela geçmişte Türkiye’de Kürt milli hareketi, bizzat ayrılma talebiyle ortaya çıkmıştır vs... Bugün Kürt milli hareketinin ayrılmayı açıkça formüle etmemiş olması, yarın da etmeyeceği anlamına gelmez.'' diyerek hem geçmişe hem de birkaç yıl sonra ortaya çıkacak Kürt hareketlerinin tutumuna dair fikir belirtmeyi de ihmal etmiyordu. Nitekim tam da dediği gibi olacaktı. 

Kaypakkaya’nın bu broşürü yazdığı tarih Aralık 1971’dir. (72’de örgütsel ayrılıktan sonra aslına bağlı kalınarak yeniden kaleme alınır.) Kürt hareketlerinin gönlünden geçenleri okuyamayacağına göre onların yayımladıkları bildiri, kitap ve dökümanlardan onların hedefine dair saptamalarda bulunabilirdi. Yani o yıllarda Kürt hareketinde ayrılma talebi, bağımsızlık veya onun Kürtçesi “Serxwebûn” (2) belki özlemdi, ama siyasetin söylemi değildi. Daha doğrusu henüz özlemden söyleme dönüşmemişti.

Kürt Hareketlerinde "İstiklal"

1925 öncesi Kürt örgütlerinin söyleminde ”İstiklal” vurgusu cılızdır.(3) En radikal çıkışı Koçgirî’deki Kürtler yapar. O bölgedeki Kürt isyanı, Kürdistan istiklalini mi hedefliyordu yoksa Osmanlı’ya bağlı bir özerklik mi istiyordu tartışmaları bir yana, Kemalistlerin Kürtlerin hayrına bir sistem kurmayacağına kanaat getirmişti. Nuri Dersimî, kendisinin de içinde bulunduğu Koçgirî’deki isyandan söz ederken sürekli “Koçgiri Kürt İstiklal Savaşı" kavramını kullanır. Koçgirî’deki isyana şüpheyle yaklaşan Kürtler, çok değil birkaç yıl sonra kendileri de devlete karşı silahlanacaktı. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin (KTC) istiklal isteyen kanadının büyük çoğunluğunun içinde yer aldığı kişiler, adında istiklal  bulunan bir örgüt kurar: Kürdistan İstiklal ve İstihlâs Komitesi. Kısaca Azadî adıyla bilinen bu örgütün ömrü çok uzun olmaz ve aniden gelişen bir isyan sonucu tasfiye olur. Fakat birkaç yıl sonra yine istiklal  yanlısı kanat bu kez bizzat istiklal  anlamına gelen başka bir örgüt kurarlar: Xoybûn (4)… Görünürde Soranî ve Kurmancî karışımı bir sözcük olduğu anlaşılan Xoybûn, Kürt örgütlerinin özlem ve söyleminin birbirine en yakın olduğu bir zaman aralığınına da işaret eder. Yıllar sonra Türkiye’de bağımsızlık söyleminin güçlenmesi ile beraber bu kez serxwebûna dönüşecek idealin çocukluk hâli gibidir.

60’yıllarda Avrupa’dan Yükselen Ses

Aslında serxwebûn kelimesinin etimolojik izahı birçok sorunun da cevabını verebilir.(5) Hawar dergisinde serxwebûn,  biserxwebûn kelimeleri şiir ve yazılarda bazen bağımsızlık bazen de özgürlük anlamına gelecek şekilde kullanılmıştır. Hakeza Hawar’da istiklalin Kürtçe telaffuzu olarak istiqlal de bağımsızlık anlamıyla kullanılmıştır.(6) Halk nezdinde Cegerxwîn, Osman Sebrî gibi Hawar kuşağı şairlerinin şiirlerinden aşina olunan bu kelime zamanla daha çok görünür olmaya başlayacaktı. Serxwebûn sözcüğü, halk arasında edebi kanaldan en çok Kürt şair Cegerxwîn’in fabl şiiri “Serxwebûna Mirîşkan” ile popüler hale gelir. (7)

60’lı yıllarda serxwebûna dair en güçlü söyleme sahip kesim Avrupa’daki Kürt öğrencileridir. Hemreş Reşo’nun çıkardığı Heviya Welêt dergisinde serxwebûn sadece sıradan bir sözcük değil aynı zamanda “doz”, yani “dava"dır. Öncesinde ise serxwebûnun Kürtler için “doz” olması gerektiğini şiirlerinde en çok dillendiren, bunun sözcülüğünü yapan Cegerxwîn ve Osman Sebrî’ydi. Hemreş Reşo, bu derginin 3. sayısı için -ki 1965 Newroz’unda çıkmıştır- “Kurdistan û Serxwebûn” adında bir yazı kaleme almıştır. Bu yazıda uluslar için yegane çözümün bağımsızlık olduğu tezinden yola çıkarak ''Görüyoruz ki Kürdistan halkı Kürtlerle özgürlük ve bağımsızlık için bütün şartları yerine getirmiş. Kürtler ve Kürdistan artık durdurulamaz. Özgürlük ve bağımsızlık istemleri gelip kapıya dayanmıştır aynı hamile bir kadının doğum sancılarının tutması gibi. Artık çocuğun doğumunun önü alınamaz. Başı dik ve değerli doğacak bu çocuğun sesini duymak bir doktorun el çabukluğuna kalmış.'' der. (Çeviri bana aittir) Hemreş Reşo, serxwebûn şairlerinden Osman Sebrî ile çok erken zamanlardan itibaren ilişki kurmaya başlamıştır. Zaten Heviya Welêt dergisinde Osman Sebrî de şiirleriyle yer alır. Hemreş Reşo’nun Osman Sebrî’den etkilendiğini ve o yıllarda onda bu söylemin güçlü olmasında Osman Sebrî’nin etkisinin olduğunu söylemek çok akıl dışı değildir. 

Türkiye’de ise o yıllarda siyasi anlamıyla serxwebûn çok bilinmez. Zira Musa Anter’in 1967 yılında yayımlanan “Kürdçe-Türkçe Sözlük” kitabında bağımsızlık için Kürtçe olarak serbestîyet önerilmiştir. Serxwebûn bir süre sonra bağımsızlık anlamında kullanılacaktır ki bu da 68 öğrenci hareketinin Türkiye’de sol siyasete ağırlığını koyduğu dönemde bağımsızlığın belirgin bir hale gelmesiyle bir bakıma ihtiyaçtan hasıl olmuştur.(8)

1975 ile Başlayan Rüzgar

70’li yılların başında Kürtler içinde bağımsızlık daha çok Türkiye soluna eklemlenmiş ''Tam Bağımsız Türkiye'' sloganında vücut bulan siyasetin bir parçasıydı. Fakat birkaç yıl sonra Kaypakkaya’nın da öngördüğü gibi bağımsızlık artık Türkiye bağlamında değil Kürdistan bağlamında konuşulmaya başlanır. Silahlı mücadeleyi reddetmeyen Doktor Şivan’ın kurduğu Türkiye’de Kürdistan Demokrat Partisi’nin (T-KDP) programına bile bağımsızlık ancak 1970’lerin ikici yarısında girebilmiştir.(9) Bağımsızlıktan serxwebûna geçiş Kürt siyasetinde 75’ten sonra radikal bir değişikliktir.

1975-90 aralığına kadar serxwebûn sözcüğü ”Sömürge Kürdistan” ile beraber kitlelerin duygu dünyasına hitap eden adeta sihirli bir güce sahipti. Serxwebûn, 1990’ların başına kadar da en faal dönemini yaşarken sonrasında pasif fakat hala canlı bir söylemdi. Öyle ki 70’lerin ikinci yarısı, 80 ve 90’lı yılların başında doğmuş adı serxwebûn olan Kürtlerin oranı, o yılların politik şarkılarında serxwebûnun sık sık geçmesi tesadüf değildir. 2000’lerden sonra Kürtlerin büyük çoğunluğunu etkilemiş bir hareket olan PKK’nin “paradigmasal değişim” olarak formüle ettiği evreden sonra hala ideolojik yayın organının adı olmasına rağmen serxwebûn içinde kah hüzünlü kah neşeli günlerin yaşandığı içi hatıralarla dolu metruk bir eve dönüştü. Siyasette xweserî (özerklik), entelektüel alanda ise xwebûn (kendin olmak) kavramları kullanılmaya başlandı. Daha önce "otonomcular”  diye küçümsenen KDP, bu eve -bir gün tekrardan değerleneceği günlerin hesabıyla olsa gerek- yatırım yaptı. Zamanla bu yatırımdan pay almak ve Türk devletinin oluşturduğu PKK’siz Kürtlük piyasasının ayrıcalık ve imkanlarından yararlanmak isteyen bazı kesimlerin de artık sık sık uğradığı bir mekan haline geldi.

Sanat, medya, akademi gibi birçok alanda Kürt bağlamında oldukça sağcı bir tutuma sahip bu piyasanın müdavimlerinden birinin zaten AKP’li olması işten bile değildir. Türkiye’de TRT 6 ile başlayan ve özellikle 2010 sonrasında ivme kazanan AKP-KDP ortaklığında oluşturulan Kürtlük piyasasının müdavimlerinin serxwebûnu ile 2000 öncesinin serxwebûnu aynı sözcükler olsa bile aslında çok farklı şeylerdir.  Serxwebûn, bir zamanlar yoksul sınıfların acısını dindiren bir derman iken sonradan 'Siyasetin de sanatın da en iyisinden biz anlarız, biz biliriz' havasında, kendilerini elit bir zümre olarak takdim etmeye bayılan kesimlerin bayrağı haline geldi. Öyle bir bayrak ki neşeli günlerde çekilen fotoğraflarda aksesuar olmaktan öteye gitmeyen bir bayrak. 

Bu söylemin kitleler nezdinde bir gücü, bir öyküsü kalmadı oysa. Daha önce bir şekilde PKK ile ilişki kurmuş ve sonra ayrılmış kişilerin tekrardan serxwebûna sarılmasının bırakalım toplumda, kendi yakın çevrelerinde bile hiçbir karşılığı yok. Bazılarının hiçbir çıkar beklemeden söylem olmaktan çıkan bu özlemi tekrardan diriltmeye çalışması da pek işe yaramıyor.  

Sonuç niyetine

Kürdistan’da yapılan siyaset, özgünlükleri olsa da dünyadaki gelişmelerden kopuk, kendi yatağında akan bir ırmak değildir. Xoybûn ile serxwebûn Kürtlerde bir dönem özlemden söyleme dönüşmüş, ayrılıp devlet kurma hedefinin en yoğun halidir. Serxwebûn ile bağımsızlık arasındaki ilişkiye benzer bir ilişki ise  Xoybûn ile istiklal arasında vardır. İkisi de bir döneminin ruhunu taşıyan, dünyadaki siyasi hareketlerden etkilenen bir yapıya sahiptir. Özellikle serxwebûn bir döneme kadar sol bir geleneğe dayandığı için verili sistemden kopuşu ifade eden, kendini dünyadaki devrimci hareketin bir parçası gören bir idea iken son yıllarda sağ siyasetin, muhalif olmayı bırakın sisteme entegre hatta onun bir parçası olmasının ön koşuluna dönüştü.

 

Dipnotlar:

 

1- İbrahim Kaypakkaya, Seçme Yazılar, Cihan Yayınları, 1979  

 2- Kürtçe gramere göre en doğru biçimi 'serbixwebûn’  veya ‘biserxwebûn’dur.  Fakat buna rağmen kullanılan en yaygın form 'serxwebûn’dur. Bu form bazen Behdînan taraflarında 'serxobûn’a da dönüşür. 

3-  Bu örgütler hakkında derli toplu bir kaynak için bk. M. Malmîsanij, 1925'ten Önce Ayrılma Taraftarı Kürt Örgütleri, Vate yayınları, İstanbul, 2020

4-  Xoybûn, Kürtçede kullanılmayan bir kelime olup bir örgütün ismidir. Anlamına dair farklı yorumlar olmakla beraber şahsi görüşüm o yıllarda 'İstiklal’in anlamını karşılamak amacıyla oluşturulmuştur. Nasıl ki Türkiye solunda 'Bağımsızlık' söyleminin güçlenmesiyle beraber onun karşılığında 'Serxwebûn' kullanıldıysa. Nuri Dersimi, Hoybun’un anlamı için ‘Kürtçe istiklal, hürüyet [hürriyet] demektir’ dipnotunu düşer. (Dr. Vet. M. Nuri Dersimi, Kürdistan tarihinde Dersim, 1952, Halep) 

26 Ağustos 1930 tarihli Vakit gazetesinde 'Kürt isyanı nasıl tertip olunmuş Hoybon’un beyannamesi’  başlıklı Süreyya Bedirxan’ın fotoğrafını da olduğu bir haber yayımlanır. Haber girişinde gazete 'Bu fesat ocağı neşrettiği beyannamede Ağrı dağındaki isyanın ne suretle patlak verdiğini anlatıyor'  der ve sonra beyanname hakkında bilgi verir: “Kahirede intişar etmekte olan El Ehram gazetesi (Hoybon) cemiyeti merkezi umumısinin gönderdiği bir beyannameyi neşretmektedir.”

Beyanname oldukça ilginçtir.  Xoybûn genel merkezi adına yayımlanan bildiride Xoybûn’un oluşumu, Ağrı’daki isyana öncülük yapması, dış devletlerden yardım alıyor gibi birçok iddiaya cevap veriliyor.  Xoybûn’un ne anlama geldiğine dair ise gazete beyannameden aldığı bilgilerle şunları belirtir:  ’’Hoybon’’  yani ''istiklâl'' namını taşıyan cemiyet teşkil edilmişti. Hoybon cemiyetinin hedefi Kürt istiklâlini her vesile ile temin etmekti. Bunun üzerinde Hoybon dahil ve hariçte her Kürt mıntıkasında şubeler açmamağa [açmağa] çalışmış, hatta Amerikada bulunan kürtler arasında bir şube açmağa muvaffak olmuştu. Bu suretle cemiyetin bir çok şubeleri vücut bulmuştur.''

Bu beyannamede de görüldüğü gibi Xoybûn, 'İstiklal’ın Kürtçe karşılığı olarak düşünülmüş daha doğrusu oluşturulmuş bir kelimedir.

5-  Celadet Bedirxan’ın Hawar’ın 4. sayısında yayımlanan (3 Temmuz 1932) Ber Tevna Mehfûrê öyküsünde Şeyh Said ve Azadî örgütü öncülüğündeki 1925 Kürt Hareketi’nden bahsederken 'Şerê Serxwebûnê' ve 'Şerê serxwebûna Qurdistanê [Kurdistanê]' ifadesini kullanır. 'İsyan', 'Ayaklanma' anlamında da 'Serxwerabûn’ kelimesini kullanır. Bu öykünün yazım yeri ve tarihi olarak da sonda 'Bêrût: 5 Çirîya-Berî 1927' (Beyrut, 5 Ekim 1927) notunu düşer. ‘Serxwebûn’un doğum yerini Hawar dergisi olarak kabul edersek bu durumda onu yazılı bir metinde ilk kez kullanan Celadet Bedirxan’dır.

6- Hawar ve Ronahî dergilerinde 'Serxwebûn’u bağımsızlık anlamıyla Osman Sebrî, Nûredîn Ûsif [Zaza], Hişyar, Cegerxwîn, Celadet Ali Bedirxan, Kamiran Ali Bedirxan, B.Ferîdûn, (Muhtemelen Celadet Bedirxan’ın kendisidir), Şêx Abid kullanır. Ronahî dergisinde dünya siyasetine dair yazılan yazılarda ki çoğu Celadet Bedirxan’a aittir daha çok 'İstiqlal' tercih edilir. Mesela Kamiran Alî Bedirxan Hawar dergisinin 24. sayısında yayımlanan 'Yewnanistan çawan biserxwe bûye' (Yunanistan nasıl bağımsız oldu) yazısında 'bağımsızlık' anlamında aynı yazıda 'serxwebûn' dışında 'biserxweyî’, biserxwe’, 'istiqlal' sözcüklerini de kullanır. O yıllarda Kürt aydınları çoğunlukla yazı ve şiirlerinde 'Serxwebûn' ve 'Azadî’yi [veya 'Azahî’] (Özgürlük) yan yana kullanır. 

7-  Cegerxwîn’in bu şiiri ilk olarak Hawar dergisinin 20. sayısında (8 Mayıs 1933) yayımlanır. Bu sayının kapağında şiirin adı 'Serxwerabûna Mirîşkan' olarak geçer fakat iç sayfalarda ise 'Serxwebûna Mirîşkan' adıyla çıkar. 1992 yılında çıkan kitabında da -ki muhtemelen kitabın ilk baskısının tıpkıbasımıdır- (Cîgerxwîn, Dîwana Yekan-Sewra Azadî, Weşanên Deng, 1992, İstanbul) 'Serxwerabûna Mirîşkan' adıyla bu şiir basılır. Bu fabl şiirin aksiyonuna bakıldığında adı için bağımsızlıktan öte 'uyanış, ayağa kalkma' anlamındaki 'Serxwerabûn’un daha çok uyduğunu söylemek mümkündür. 

8- Sevan Nişanyan’a göre 'Bağımsız'[lık] Türkçeye ikinci dönem 'Dil Devrimi' zamanında yani 1945’te dolaşıma sokulmuş bir sözcüktür.

9-  Cemil Gündoğan, Geleneğin Değersizleşmesi Kürt Hareketinin Sosyal Dinamikleri Üzerine, Vate yayınevi, 2016

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.