Siyaseti özgür Kürtlük temelinde belirlemek

Gönül KAYA yazdı —

  • Kürt halkının en sağlam, gerçekçi ve kalıcı özgür yaşam modelini, yine kalıcı ve onurlu barış projesini Rêber Öcalan inşa etmiştir. Ona yaklaşım nasılsa, Kürtlerin yaşam haklarına yaklaşımda odur.

21. yüzyıla giriş sürecinin en temel kaos ve kriz alanı; Ortadoğu ve onun merkezindeki Kürdistan olmaktadır. Batı merkezli hegemonik uygarlık güçleri, son 500 yıla damgasını vuran kapitalizmin içine girdiği krizi, kaosu ve tıkanmayı aşmak için kendi varlık sınırlarını bile zorlamayı göze almaktadır. Bu uygarlık, Ortadoğu coğrafyasında iktidarcı, devletçi, ataerkil sistem kodlarını yeniden elden geçirmeye ihtiyaç duymaktadırlar. İktidarcılığın, devletçi sınıflı ve hiyerarşik ilişki sisteminin ‘tanrısal bir düzen’ olduğuna dair zihniyetlerde yaptıkları inşanın artık sallandığını, sarsıldığını, inandırıcılığını yitirmeye başladığını biliyorlar.

İnsanlık tarihi boyunca hakikatin çarpıtılmasında, en başta gelen saldırı, tecavüz ve talan alanı zihniyetler olmuştur. İktidarcı sistem güçleri için söylenen ‘şapkadan tavşan çıkaran sihirbaz’ tarifi, egemen sistem güçlerini en iyi anlatan tanımlardan biridir. Hokus-pokusçu sistem, günümüze kadar mitolojik, dini, felsefi, bilimsel dil ve anlatımlarla şapkasından ‘tavşan’ diye ‘iktidarcı ilişki ve sömürü sistem’ini çıkarmıştır. Yani yalanı, zehiri doğru ve bal diye yutturma yeteneği ile kendini yaşatmaya çalışmaktadır.

Kürdistan merkezli doğan ve etki alanlarını her dönem büyüten Rêber Abdullah Öcalan’ın insanlığa kazandırdığı ‘demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü toplum paradigması’ bu hokkabazlık gösterisini yerle bir etmiştir. Kürdistan tarihinin son 40 yılına damgasını vuran Rêber Öcalan’ın özgür insan ve özgür yaşam savunuculuğu ile bu hokkabaz sistemin yalanları, kirli oyunları bir bir parçalanmaktadır. Rêber Öcalan, yenilmemenin, ayakta kalmanın, zafer sahibi olmanın yol ve yöntemini hepimize öğretti: ‘Kendini bil, kendin ol... Zihniyet ve ruh dünyanı özgür tut, bu uygarlığa, bu sisteme satma, teslim etme. Köleliğe özgürlük tanıma...’

‘Savaşların en zorlusu ve en onurlusu, zaferlerin en onurlusu ve en büyüğü nefs savaşıdır’ derler. Biz buna ideolojik mücadele diyelim. Ya da yaşam ilkeleri, hakikatin yolu diyelim. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin her zorlu süreçlerde kendini yeniden yaratma gücü buradan gelmektedir. Amed zindanlarında bedenlerini damla damla eriten, ‘yaşamı uğruna ölecek kadar seven’ Kemal Pirlerin, Hayri Durmuşların hakikat güneşi olmalarının temelinde bu vardır: Kendilerini bilmeleri, kendileri olmaları ve ideolojilerinde, hakikat yolunda dik duruşlarıyla yürümeleri...

Bu uygarlık güçleri, ABD, Rusya güçleri öncülüğünde, Ortadoğu’dan başlayarak tüm zihinleri, ruhları, bilinçleri, iradeleri işgal etme sürecini 3. Dünya Savaşı adı altında yürütmek istemektedirler. Bu güçlerin ve Türk devleti gibi Kürt soykırımına yeminli olanların her sözüne el pençe secde edenler, onların diliyle konuşanlar da var; KDP, Barzani ailesi gibi...

İşte 3. Dünya Savaşı aynı zamanda özgür Kürtlükle köle Kürtlük arasındaki bir mücadeledir. Özgür Kürtlük evrensel bir kimlik olarak Rêber Öcalan ile, Mazlum Doğanlarla, Sakine Cansızlarla, Mehmet Tunçlarla, Beritanlarla yeniden doğdu. ‘Şapkadan tavşan çıkararak’, köle olmayı bizlere yaşam diye yutturmaya çalışanları bir bir yenilgiye uğratan Kürtlüktür bu. Başımıza örülmek istenen çorapları söken, oyunları bozan bir Kürtlük bu.

Özgür Kürtlüğün temelinde ideolojik mücadele verme, her sözü, her davranışı ideolojik süzgeçten geçirme vardır. Özgür Kürtlük çizgisinde ABD’nin, Rusya’nın her ‘övgüsünü’ sorgulama ve temel özgürlük ahlakının ve bilimsel aklın ölçülerine vurarak ölçme, değerlendirme yaklaşımı vardır. Kürtler açısından ‘şapkadan tavşan çıkaranlara kanma dönemi’ değil artık. Bu gücü yaratan Rêber Öcalan ve onbinlerce Kürdistan şehididir.

Bu anlamda bu mücadelenin değerlerine ve Rêber Öcalan’a yaklaşım temel bir ölçüdür. Rêber Öcalan üzerindeki İmralı tecrit ve işkence sistemi devam ettiği müddetçe, Kürtlere söylenen övgü ve sözlerin inandırıcı olmadığı açıktır. Onun sağlık, güvenlik ve çalışma özgürlüğü olmadığı müddetçe hiçbir Kürt’ün güvende olmayacağı açıktır. İmralı sistemi parçalanmadığı müddetçe Kürt soykırım politikalarının da devam edeceği açıktır. Kürt halkının en sağlam, gerçekçi ve kalıcı özgür yaşam modelini, yine kalıcı ve onurlu barış projesini Rêber Öcalan inşa etmiştir. Ona yaklaşım nasılsa, Kürtlerin yaşam haklarına yaklaşımda odur. Bu nedenle ABD ve Rusya gibi güçler eğer gerçekten Ortadoğu’da çözüm istiyorlarsa, oraya buraya değil, yönlerini Öcalan’a dönmelidirler.

15 Şubat 1999’da bu güçlerin nasıl kirli bir ortaklıkla hareket ettiklerini gördük. Bu duruşlarını, bugün de aşmadıkları bir gerçektir. Kürt sorununun devamlılığından çıkar sağlamaya devam etmek istiyorlar. Özgür Kürtlüğün, 21. yy’ın temel insan ve toplum duruşu olmasına engel olmaya çalışıyorlar. Ancak çok geç kaldılar.

Bu hareketin önderini İmralı tecritinde tutmalarına, halkı faşist saldırılarla susturmaya çalışmalarına rağmen, havuç-sopa politikalarına rağmen bu çizgi egemenlerin uykularını kaçıracak kadar kendini daha büyük örgütlemeye ve yayılmaya devam edecektir. Bu ideoloji; ABD’den Asya’ya, Avrupa’dan her direniş alanına kadar, katledilen-sömürülen her ezilenle birleşmeye, buluşmaya ve zihinlere, ruhlara yerleşmeye devam edecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.