Son yerliler tehdit altında
Toplum/Yaşam Haberleri —
- Semeisky halkı Rusya’nın Transbaykal bölgesinde 16-17. yüzyıl kültürünü koruyarak yaşayan bir topluluk. Otantik evlerde yaşayan topluluğun giyimi, sanatı, dili ve ekonomisi halen dört yüz yıl öncesi gibi. Ama şimdi dayatılan “modern yaşamın” tehdidi altındalar.
Semeisky halkı Rusya’nın Transbaykal bölgesinde 16-17. yüzyıl kültürünü koruyarak yaşayan bir topluluk. Otantik evlerde yaşayan topluluğun giyimi, sanatı, dili ve ekonomisi halen dört yüz yıl öncesi gibi. Ancak şirketler, büyük çiftlikler ve devletlerin baskısı altında kendilerini ne kadar “koruyabilecekleri” konusunda ciddi endişeler yaşıyorlar.
“Balta girmemiş Amazon ormanlarında” yaşayan Yugui yerlilerinin keşfedilmesi 20-25 yıl öncesine dayanıyor. Kendilerini evrende yalnız sanan bu kabilenin yaşam alanı o kadar dar ki, Yugui dilinde “dünya” kelimesi “yapraklar” anlamına geliyordu. Amazon bölgesinde yaşayan ve birkaç yüz kişiden oluşan topluluk ilk olarak bölgeye giden bir petrol şirketinin çalışanları tarafından bulundu.
Ataiba beyaz adamı görünce
İlk defa hayatında beyaz bir adam gören Yugui rahibi Ataiba, önce ölen atalarının ruhlarını karşısında gördüğünü zannetti. Ormandan meyveler toplandı, balıklar ve diğer yiyecekler beyaz adamın önüne serildi. Beyaz adamın önce Rahip Ataiba’yı kendilerinin de insan olduğu konusunda ikna etmesi uzun bir zaman aldı. Sonunda ikna olan Ataiba, beyaz adamdan yaşam alanlarına dokunulmaması konusunda güvence aldı.
‘İlginç insanlar’
Yuguilerin hemen hemen hepsi bugün yaşamlarını olduğu gibi sürdürme konusunda oldukça kararlı görünüyor. Ancak yanı başlarındaki kereste şirketlerinin tesisleri ve açılan yeni tarım alanlarındaki büyük çiftlikler, kendilerini ne kadar “koruyabilecekleri” konusunda ciddi endişe yaratıyor. Yuguiler, şimdilik imara tamamen kapalı, sadece kendilerinin işleyebildikleri, hükümet otoritesinin de dışında bulunan topraklarda arada sırada ne kadar “ilginç insanlar” olduklarını görmeye gelenlerden oldukça rahatsızlar.
Kawki dilini konuşan son insanlar
Peru’nun başkenti Lima’nın sadece 25 kilometre güneyindeki dağların doruklarına yakın noktalardaki üç yerli köyünde yaşayan yüzden az kişi ise dünyada Kawki dilini konuşan son insanlar. Peru hükümetinin eli oraya ulaştığında, ilk işi çocukları okullara yazdırmak olmuş. Bugün Kawki dilini mükemmel şekilde konuşabilen en genç kişi olan Luciani adlı bir öğretmen kişisel çabası ile 40 çocuğa anadillerini nasıl kullanacaklarını öğretiyor. Köyler artık şehirlerle ilişkiler kurmuş durumda. Bazı köylüler çoktan şehre göç etmiş ve burada yaşayanların çocukları anadillerini çabucak unutup gitmiş.
Kültürleri tarihe gömülüyor
Yupik Eskimo dili de Rusya’da ilk keşfedildiği 1930 yılında, tüm topluluk üyeleri tarafından anadil olarak konuşulurken bu dil 70 yıl boyunca süren demografik, sosyal ve ekonomik etkenlerle çok geri planlara düştü. Artık Eskimo çocukları Rusçayı anadilleri olarak konuşuyor ve Yupik dilini ise sadece istedikleri takdirde yabancı dil olarak öğreniyorlar. Yaşam alanları teknolojinin gelişimi ve ekonomik ilişkiler nedeniyle olağanüstü bir şekilde değişti ve yeni yaşam koşulları kültürlerini yavaş yavaş tarihe gömdü.
Aborjinler, Süryaniler
En bilinen geniş örnekleriyle Avustralya’da Aborjinler, Kuzey Amerika’da Kızılderililer, Arjantin’de Guarani yerlileri, Avrupa’nın dört bir yanına yayılmış Çingeneler, Türkiye’de Süryaniler... Günümüzde kültürel özellikleriyle coğrafyaya bağlı olarak çok ciddi tehditler altında olan bu toplulukların korunması tarihsel ve kültürel miras açısından büyük aciliyet arz ediyor.
Örnekler arasındaki Süryaniler yıllarca kendi topraklarında baskılar gören bir topluluk. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise büyük bir göç hareketi içerisine girdiler. Bugün Mardin ve çevresinde kendi kültürlerini sürdürmeye çalışan sadece bir avuç Süryani kaldı. Birkaç kuşak sonra Süryani kültürünün ciddi tehdit altında olacağı artık sır değil.
Birçok uzmana göre modern yaşam biçemleri, popüler kültür, iletişimin kuşatmasındaki kültürlere mensup insanların korunması ciddi bir sorun. Özellikle koronavirüs salgını sırasında neredeyse dünyanın birçok bölgesinde yerli halklar yok olmakla yüz yüze kaldı.
Devletler, çok uluslu şirketlerin artan faaliyetleri de yerli hakları olumsuz etkiliyor.
Hala 4 yüz yıl önceki gibi
Dünyada bu alanda çalışan birçok kurum ve kuruluşun ortaya koydukları verilere göre, kültürlerin ve dillerin korunmasının birinci şartı otonomi. Otonomi hem sınırları belirleme hem de dış toplumla ilişkilerin koparılmaması açısından oldukça avantajlı. Tehdit altında olan kültürlerin otonomiler şeklinde örgütlenmesi kendi iç işleyişinde bağımsız olan ve merkezi hükümetler tarafından ekonomik anlamda da desteklenmesi gerekiyor. Zira dünyada zenginlik kaynaklarına sahip olan ancak buna rağmen tehdit altından olan kültürlerin sayısı oldukça az.
Semeisky halkı Rusya’nın Transbaykal bölgesinde 16-17. yüzyıl kültürünü koruyarak yaşayan bir topluluk. Otantik evlerde yaşayan topluluğun giyimi, sanatı, dili ve ekonomisi halen dört yüz yıl öncesi ile çok büyük benzerlikler gösteriyor. Ancak bölgede yaşanan sosyolojik, ekonomik ve kültürel değişimler Semeisky’nin kültür doğasını tehdit ediyor.
Zaparaların yaşam mücadelesi
Amazon’un yağmur ormanlarında bulunan Zapara halkı ise özgün mitolojisi, dini, yaşamı ve ünlü doğal ilaçlarıyla yaşam mücadelesi veriyor. Toplam nüfusu 600’ü bulan topluluk yaşam alanları üzerindeki tehditler nedeniyle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Zapara halkının korunması için Peru ve Ekvator 20 yıl önce bir anlaşma imzalayarak kültür hakkında bilimsel araştırmalar yapılacağını ve halkın yaşam alanlarının korunacağını taahhüt etti. HABER MERKEZİ