Soykırım siyasetiyle yaşanmaz

Murat Karayılan

Murat Karayılan

Karayılan: Ya Türk devletini yeneceğiz ya da yenilmeyeceğimizi kabul edecek

  • Türk devletinin Kurdistan'da sömürgeci olduğunu ve soykırım siyaseti yürüttüğünü belirten Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, kayyum atamadan yangın çıkarmaya, 83 yaşındaki Makbule Özer'u tutuklamaktan panzerlerle çocuk ezmeye kadarki tüm uygulamaların bu çerçevede anlaşılması gerektiğini söyledi.
  • Hiçbir parçada Kürtlerin satatüye kavuşmasını, irade sahibi olmasını istemediğini, bağına bahçesine zarar vermekten bile sakınmadığını kaydeden Karayılan, silahlı mücadele dahil geniş bir yelpazede mücadele hattını örmek gerektiğini belirtti. Karayılan, "İki noktada mevcut siyasetini bırakabilir; biz yenersek ya da yenilmezliğimizi kabul ederse" dedi.

Sömürgeci Türk devletinin soykırım siyaseti durdurulmazsa birlikte yaşamın mümkün olmayacağının kesinleştiğini belirten Halk Savunma Merkezi Karargah Komutan Murat Karayılan, bu siyasetin kaybetmesi veya tıkanması için her anlamda mücadelenin zorunlu olduğunu söyledi.

Halka Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, Dengê Gel radyosuna konuştu. Uzan söyleşiden bazı bölümler şöyle: "Kurdistan’da yaşanan her olayda insanın karşısına çıkan tek bir şey vardır; Türk devletinin inkar ve yok etme siyaseti, yani soykırım siyasetidir. Kayyum konusunda da böyle.

Genel soykırımı dayatıyor

Halkımız sandığa gidiyor, oyunu kullanıyor, temsilcisini seçiyor; sonra kayyum adı altında el koyuyorlar. Dolayısıyla kayyum ,Kürt halkının iradesinin tanınmamasıdır; halkımızın iradesinin çiğnenmesidir. İşte gördük; Colemêrg’de 3 Haziran'da bunu böyle uyguladılar. Ondan önce Wan’da da uygulamak istediler ama tepkiler güçlü gelişince geri adım attılar. Şimdi de halkımızın tepkisi vardır ve bu tepkinin daha da güçlü olması gerekiyor. Yani irademizin çiğnenmesi karşısında sessiz kalmamalıyız. Onur ve şahsiyet sahibi olan, ‘bu topraklarda ben de bir insanım’ diyen hiç kimsenin, bu iradeyi ezen siyaset karşısında sessiz kalmaması gerekiyor. İnsan olmak buradan geçmektedir. Eğer sessiz kalırsan ve ona göz yumarsan insanlığın nerede kalır? Bu çağda hem seçim yapıyorsun hem de seçimlerden sonra kayyum atıyorsun. Bunun nedeni nedir? Bunun nedeni Kurdistan’daki soykırım siyasetidir. Bu devlet Kürt halkının hiçbir yerde irade olmasını istemiyor. Bakın; Rojavayê Kurdistan’da da halk belediye eşbaşkanlarını seçmek istiyor ama bunlar orada da karşı çıkıyor; bir de kıyameti koparıyorlar. Niye? Çünkü Kürtlerin irade olmasını istemiyorlar. Ta Japonya’da Kürtçe dil eğitim hakkı verdiği için bunlar Japonya’yı bile protesto ettiler! İşte böyle bir devlettir. Sadece inkar ve imha siyaseti yürütmüyorlar; Kürtlere genel bir soykırımı dayatmak istiyorlar. Türkiye sınırları içinde olduğu gibi Türkiye sınırları dışında da Kürtleri yok etmek istiyorlar. Bakıyorsun, sokaklarda Kürt çocukları panzerlerle eziliyor. Bakıyorsun, 83 yaşındaki Makbule Özer ana ve daha birçok anayı tutukluyorlar. Zaten hasta ve yaşlı insanlardır ama alıyor zindana atıyor.

Kürtlerin bağına da karşı

Şayet bu Şemrex ve Xana Axpar arasındaki yangın, Isparta’da veya Konya’da olsaydı Türk devleti böyle mi yaklaşırdı? Aynı saatte tüm araçlarını, helikopterlerini, uçaklarını oraya götürmez miydi? Bakanları aynı gece oraya gitmezler miydi? Giderlerdi. Peki niye buraya gelmediler? Çünkü burada Kürtler var. Onlar için Kürtlerin zaten öyle pek değeri yok. Zaten Kurdistan’daki orman yangınlarını kendileri çıkarmıyorlar mı? Türkiye’de her daim yangın söndürmek için uçaklar, helikopterler ve binlerce ekipman sürekli bir biçimde devrededir. Kısacası Kürtlere karşı çifte standart vardır. Bu çifte standart, sadece Kürt halkına karşı değil, Kurdistan’ın toprağına, ormanına, Kürt halkının bağına bahçesine, Kürtlerin her şeyine karşı uygulanmaktadır. Kürtlerin hayvanlarına bile çifte standart uygulanmaktadır. Bu yangında o kadar hayvan öldü. İşte Kurdistan’da böyle bir zulüm vardır.

Katliam yaptılar

Diğer bir husus ise bu olay bir katliam biçiminde gelişmiştir. Orada DEDAŞ diye bir kurum var. AKP-MHP iktidarı, bu DEDAŞ’ı Kürtlerin başına bela etmiş ve bu kurum da adeta Kürt halkıyla oynuyor. Günümüzde elektrik sıradan bir şey değildir. İnsanlar yaşamlarını elektriğe bağlı sürdürüyor. Elektrik yoksa su yoktur; su yoksa ürün, bahçe olmaz. Sanayinin bu kadar geliştiği bir dönemde insan yaşamı biraz da elektriğe bağlanmış. Bunlar elektriği bir kesiyor, bir bağlıyorlar. ‘Para ödemediniz’ diyorlar, kesiyorlar. Yani bu biçimde adeta toplumumuzla oynuyorlar. Bunun üzerine bir de hiçbir yatırım yapmadığı, sadece milleti sömürerek para aldığı ortaya çıktı. Oradaki o direk sistemini 40 yıl önce kurmuşlar. Halen ağaçtan yapılmış direklerdir. Kısacası o yangını bunlar çıkartmıştır. Bu bir katliamdır.

Sömürgeci valilerdir

Kürt illerindeki valilerin hepsi sömürgeci valilerdir. Onların görevi halka karşı devleti savunmaktır. Yangının sorumluluğun uhalka yüklediler. Yalnızca yangın için mi böyle açıklama yaptılar? Nerede bir köylü öldürülse, 'biz orada operasyon yaptık, bir PKK’li öldürüldü' demiyorlar mı? Çocuklarımızı sokaklarda panzerlerle eziyorlar; bir de üzerine, ‘trafik kazası oldu’ diyorlar. Kurdistan’daki valilerin hepsi özel seçilmiştir. Onun için de böyle açıklamalar yapıyorlar ama artık bu olayı kendileri de inkar edemez. Olayı soruşturan birçok kurum açıklama yaptı ve bu yangının elektrik direklerinden kaynaklandığını belirtti. Zaten yöre insanı da bunu gözleriyle görmüş. Kısacası Kurdistan’daki sömürgeci sistem, bu olayı gerçekleştirmiştir. Bu sıradan değil, yangın çıkarmadır. Her yerde Kürt toplumu ve Kurdistani olan şeyleri ikinci sınıf gören yaklaşımları açığa vuruyor. Bu artık gizlenebilir bir şey değildir. Bu göz önündedir.

Kardeşlikleri de sahte

Mahmut Esat Bozkurt adlı bakanları, ta 1934'te “bu ülkede Türkler efendidir, diğer milletler de Türklere hizmet etmek zorundadır” biçiminde şeyler söylemiştir. Aradan yıllar geçmiş ama devlet, bu siyasetini halen değiştirmedi. Belki zaman zaman yumuşak dil kullandıkları oluyor; ‘Kürtler kardeşimizdir’ filan diyorlar ama bunların hepsi sahtedir. Bunlar Kürtleri yok etmek ve ortadan kaldırmak istiyor. Kurdistan’ın hiçbir parçasında Kürtlerin iktidar olmaması, statü sahibi olmaması, irade sahibi olmaması için çabalıyorlar. Siyasetleri bu temeldedir. Bu siyasetleri değişmediği sürece bu çifte standart da sürekli olacaktır. Bunun için ister Kürt olsun, ister Türk, Arap, Fars veya Asuri-Süryani olsun, tüm özgürlükçü çevreler ve soykırım siyasetine karşı olanlar, Türk devletinin bu siyaseti karşısında sessiz kalmamalı, mücadele yürütmelidir.

Silah dahil mücadele şart

Kürt halkı olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Bilmemiz gerekir ki Devrimci Halk Savaşı çerçevesinde bir mücadele yürütmezsek bu siyaset değişmez. Her anlamda mücadele yürütürsek bu siyaseti bıraktırabiliriz. Bakın; ben her şeyin silah ve savaş olduğunu belirtmiyorum ama silahlı mücadeleden tutalım her biçimde mücadeleye kadar geniş bir yelpazede olan bir mücadele hattını örmek gerekiyor. Biz buna Devrimci Halk Savaşı diyoruz ve Devrimci Halk Savaşı’nın da doğru anlaşılması gerekmektedir. Halkımızın bugün yürüttüğü toplumsal mücadele ve serhildan hareketi de bu savaşın çerçevesinde yer almaktadır.

Bu zihniyetle yaşanmaz

Türk devleti, bugün iki noktada mevcut siyasetini bırakabilir. Birincisi; bizim bu soykırımcı siyaseti yenmemiz halinde bırakabilirler. İkincisi ise bizi yenemeyeceklerini anlarlarsa, yani Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi olarak bizlerin yenilmez olduğumuzu ve sürekli direneceğimizi anlarlarsa o zaman bırakabilirler. Ancak bu temelde, çokça belirttiğimiz gibi eşitlik temelinde yaşamamız mümkün olabilir. Yoksa bu zihniyetleriyle kimse bunlarla yaşayamaz. Bu artık kesin bir şeydir. Bunun için de herkes bu siyasetin kaybetmesi veya tıkanması için her anlamda mücadele çabası içerisine girmesi gerekir. HABER MERKEZİ

 

* * * 

Devrimin emekçisiydi Şêxmûs

Heval Şêxmûs (Yılmaz Öner / Mûş), 33 yıl boyunca bu Hareket içerisinde en zor alanlarda, en ağır çalışmaları başarıyla yürütmüş bir arkadaşımızdı. Hiçbir beklentisi olmadan PKK'ye, devrime ve halkına hizmet etmiştir. Heval Şêxmûs, bir ömür olarak nitelendirebileceğimiz bu uzun yıllar boyunca yürüttüğü çalışmalarda belirgin bir eksikliği olan, yine kendisine dönük yoğun eleştirilerin olduğu bir arkadaş değildi. Birçok açıdan örnek olan bir arkadaştı. Özellikle de fedakarlık, cesaret, Önder Apo’nun çizgisine bağlılık, derin yurtseverlik ve yoldaşlık ruhu açısından çok değerli bir arkadaştı. Bu devrimin bir emekçisiydi. Yıllarca Kurdistan dağlarında kaldı. Belki kısa süreli ovalık alanlarda kalmış olabilir ama onların dışında sürekli bir biçimde Kurdistan dağlarında halkı için mücadele yürütmüştür. Dürüstlüğü, temizliği ve bağlılığıyla değerli bir Apocu yoldaştı. Serhed Eyalet Komutanı’ydı. Zaten hem Serhed'de hem de Erzirom’da çok kalmıştı ve oraları taş taş tanıyordu. Kurdistan’ın o bölgesinin tamamını gezmişti. Başkaca da çok emek vermiş, çalışmalar yürütmüştü. Böyle öncü bir arkadaşımızdı. Heval Şêxmûs gibi dürüst ve fedakar yoldaşlar bu rol sahibi olduğu sürece bu Hareket kazanacaktır. Heval Şêxmûs şahsında temsil edilen yoldaşlık, Önder Apo’nun saflarımızda geliştirmek istediği yoldaşlıktır. Hiçbir beklentisi olmadan tek taraflı olarak fedakarlık yapmak, hizmette bulunmak ve sürekli kendisini borçlu görmek. Bu, insanlık değerlerinde bir yükselişi ve büyümeyi ifade ediyor.

 

* * *

Bir Botan aşığıydı Şervan

Heval Şervan Botan (Şakir Erdemci / Mersin), Botan-Sêrtlidir ancak metropolde doğmuştur. Tam bir Botan aşığıydı. Zaten soyadını bunun için Botan yapmıştı. Yıllarca Botan’da kalan bir arkadaştı. Botan’dan kopmasını düşünemezdin. Toprağını ve ülkesini o kadar seven bir insandı. Bunun için tüm fedakarlıkları yapan, hizmetleri bulunan cesaretli bir arkadaştı.

 

* * *

Axîn için aşk mücadeleydi

Heval Axîn Gabar (Zeynep Özkan / Şirnex) bir Botan kızıydı. Bana köyünün ve Cizîra Botan'ın yurtseverliğiyle büyümüştü. Devrimci mücadele onun sevdasında vardı; mücadele adeta onun için bir aşktı. Daha Heftanîn pratiğinde bu net görülmüş bir şeydi. Heval Axîn, savaşçılığı, emekçiliği, temizliği ve dürüstlüğüyle kendi önünü açmış, güven veren değerli bir komutandı. Çok onurlu bir insandı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.