Tezkereler/Fezlekeler
Sezai TEMELLİ yazdı —
- Tezkereler ve fezlekeler sürdüğü sürece Kürt meselesinde çözümsüzlük sürecektir. Kürt meselesi çözümsüz kaldığı sürece başka hiçbir meselenin çözüme kavuşması da mümkün değildir. Demokratik siyasetin ve toplumsal barışın kilit taşı Kürt meselesinin çözümüdür.
Son yıllarda iç ve dış politikanın kesişim kümesinde yer alan ve demokratik siyaset ile barış çabalarını olumsuz yönde etkilemesi açısından belirgin öneme sahip icraatlardan biri fezlekeler ise diğeri de tezkerelerdir. AKP dönemiyle özdeşleşmiş bu iki uygulama demokratik siyaseti tükettiği gibi barış umutlarını da sürekli kemirmiştir. Siyasi ve toplumsal barışın adeta iktidar eliyle dinamitlenmesine sebep olan bu iki uygulama otoriter rejimin koltuk değnekleri olmuştur.
İçeride otoriter rejimin inşası ile dışarıda yayılmacı siyasetin kurgusu Kürt düşmanlığına dayalı bir anlayışa bağlı olarak gelişim göstermekte. İktidara geldiği günden bugüne sınır ötesi operasyonsuz yapamayan AKP, Ortadoğu’da düşük yoğunluklu savaş politikalarıyla bölgeyi istikrarsızlaştırmayı sürdürmüştür. Kürt meselesinin bölgesel, hatta küresel ölçekte çözüme kavuşmasını engellemeye yönelik bu politika diğer taraftan iktidarı dış siyaset alanında kötürüm bırakmıştır. Çok belirleyenli bir zeminde hareket eden dış siyaseti sadece Kürtleri yok sayan bir hatta sıkıştırma gayretinde olan AKP, ülkenin içinden çıkılmaz sorunlarla çevrelenmesine neden olmuştur.
Tezkereler birkaç açıdan AKP’nin beka sorununa çare gibi görülmekte. Bunlardan birincisi Misak-ı Milli denen, devletin Osmanlı’dan miras aldığı ham hayale yaslanarak Ergenekon ittifakına kendisini kabul ettirebilmiştir. Ortadoğu merkezli yayılmacı siyasetin beslendiği bu zihniyet başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu halkları açısından savaş ve zulüm anlamına gelmektedir. AKP, kendi güvenlik meselesinin bu kirli iktidar kurgusu içinden geçtiğini artık çok iyi biliyor. Küçük ortağıyla yapmış olduğu ittifak bir anlamıyla Erdoğan iktidarının sigorta poliçesidir.
İkinci olarak savaş politikalarının sürdürülebilmesi açısından bu çarpık strateji iktidar için kaçınılmaz görülmektedir. Savaş sanayine yapılan yatırımlar ve teknoloji politikalarının bu sanayiye giderek bağımlı kılınması siyasi olduğu kadar ekonomik bir tercihi de yansıtmaktadır. Ülke ekonomisinin son dönem büyüme referansı silah sanayi olmuştur. Silah sanayinin gelişimi ve küresel çapta pazarlanması savaş politikalarının sürdürülmesine bağlıdır. Diğer taraftan bu ekonominin yıkıcılığı gelecek açısından inşaat sektörü adına fırsatlar da yaratmaktadır. Savaşla yayılıp inşaatla kalıcı olma hayali tezkereciliğin beslendiği düşünsel bir bataklık haline gelmiştir.
Son olarak bu politika iç siyasetin dizayn edilmesi açısından da büyük bir fırsat yaratmaktadır. Toplumu sürekli ırkçı bir iklimde tutarak, ayrımcı politikalarla besleyerek tezkereci siyasetin arkasında konsolide etmeyi amaçlayan iktidar, savaş politikalarının içeride şiddet politikalarıyla bir arada yürümesini sağlamıştır. Toplumun şiddeti kanıksaması, şiddetin Kürt mahallesine yönelik olduğu algısından da kaynaklanmış, bu kanıksama hali kendisine dokunmayan yılanın gelişip yaşamın her alnına sirayet etmesine neden olmuştur.
Otoriter rejimin inşası bir yanıyla izlenen dış siyasetin gerekliliğinden ortaya çıkarken, diğer taraftan sürdürülemez bir iç siyasetin ancak baskı ve şiddet politikalarıyla yola devam edebilmesi adına da gerekli görülmüştür. Bu diyalektik çöküşün ana nedeninin oluşturmakta.
Bu siyasetin karşına dikilen ve ısrarla demokratik siyaseti, Kürt meselesinin çözümünü konuşan, savaş politikalarının karşısına barış politikalarını koyan, çözüm sürecinin önünün açılabilmesi adına tecride karşı çıkan, demokratik siyaset demokratik toplum ilişkisini siyasetinin ana ilkesi haline getiren HDP tezkerelere karşı çıkmanın karşılığını fezlekelerle almaktadır. Fezlekeler sadece parlamentoda iktidar karşıtı siyasetin sonlanmasını değil, topyekûn toplumsal alandan HDP’nin tasfiyesini amaçlamaktadır. Bunun mümkün olmadığını defalarca anlamalarına rağmen bu ısrarı sürdürmelerinin nedeni tükenmişlikleridir.
Tezkereler ve fezlekeler sürdüğü sürece Kürt meselesinde çözümsüzlük sürecektir. Kürt meselesi çözümsüz kaldığı sürece başka hiçbir meselenin çözüme kavuşması da mümkün değildir. Demokratik siyasetin ve toplumsal barışın kilit taşı Kürt meselesinin çözümüdür. Sorunlarımızı çözmek adına öncelikle Fezlekeci ve tezkerecilerden memleketi de muhalefeti de kurtarmak gerek…