Tükenen bir dil: Hemşince
Kültür/Sanat Haberleri —
- Rize Hemşinlileri, yani Çayeli Raşot bölgesinde ne yazık ki 40 kişi Hemşince konuşabiliyor. Burada neredeyse dil yok olmuş durumda. Artvinde ise 40 ila 50 bin kişi Hemşince konuşuyor. Bugün Hemşince büyük oranda 30’lu yaşların üzerindeki insanların kullandığı bir dil haline gelmiş durumda.
MIHEME PORGEBOL
Tarih boyunca bir yandan sayısız dil ve kültürler doğurup bir yandan da başka diyarlardan gelen kültürlere kapılarını açan Anadolu, ulus-devlet ideolojisinin bu coğrafyaya dayatılmasından itibaren günden güne kuruyan bir bahçeye dönüştü. Tarihsel olarak Anadolu’da varlık gösteren Luvice, Hititçe, Aramice, Lidce, Frigce gibi sayısız dilin yanında toplumun bugün belki adını bile unuttuğu Suret, Hertevince, Ladino ve Kumukça gibi diller de bu bahçenin kuruyan veya kurumaya yüz tutmuş çiçeklerinden. Ermenice’nin bir diyalekti olan Hemşince de bu bahçenin en derinlerine kadar sızan köklerine rağmen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 20. yüzyıla kadar sayısı 15’ten fazla olan Ermenice kaynaklı dillerden günümüzde hâlâ konuşulabilen belki de tek dil Hemşince’nin ölmemesi için çabalayan yalnızca bir avuç insan kaldı. Araştırmacı yazar Mahir Özkan da bunlardan biri. Özkan, Hemşince’nin yaşatılması için var gücüyle çalışan, mücadele eden ve üreten biri. Biz de Mahir Özkan’la Hemşince’yi konuştuk.
Bize Hemşincenin dil olarak genel özelliklerinden bahseder misiniz? Ermeniceyle arasındaki ilişki nedir?
Hemşince, Ermenice'nin bir diyalektidir. Ermenicenin, Türkiye ve Türkiye çıkışlı diaspora Ermenilerince kullanılan Batı Ermenice ve Ermenistan, İran ve Rusya Ermenilerince kullanılan Doğu Ermenice olmak üzere yazılı iki kolu var. Bu yazılı iki kol içerisinde de “parpar” denilen yazılı olmayan ağızlar var. Dikranakert parparı, Sasun parparı, Musaler parparı vb. Hemşince de Batı Ermenicenin bu parparlarından biridir. Hemşinlilerin konuştukları dile Hemşince demeye başlamaları çok eskiye gitmez. Bugün hala Çayeli Raşot bölgesinde bu dili konuşanlar dillerine Armence (Ermenice) demekte.
Günlük hayatta Hemşincenin kullanımı ne düzeyde?
Hemşinlilerin batı kolu yani Rize Hemşinlileri, Çayeli Raşot bölgesindeki 40 kişi kadar insan dışında Hemşince konuşamazlar. Yani bir bölümümüz için dil zaten yok olmuş durumda. Ancak bu Hemşinlilerde dilin izlerini gösteren deyimler, yer adları, sülale adları, bitki adları, hayvan adları, bazı temel fiilleri de içeren binlerce kelime, konuştukları Türkçe içinde halen kullanılmakta.
Doğu kolu Artvin Hemşinlileri ise Hemşince konuşurlar. Ancak Hemşince konuşan Hemşinli nüfus 40-50 bin civarında. Bu nüfusun önemli bir bölümü son 20-30 yıl içinde şehirlerde yaşamaya başladı. Şehirleşme dilin mekanını (köy-yayla) kaybetmesine yol açtı. Çünkü şehirlerde genellikle günlük yaşam egemen dille kuruluyor. Şehirleşme ve eğitimli nüfustaki artış aynı zamanda karma evlilik oranını da artırdı. Aynı süreç çocukların dedeleri ve nineleri ile ilişkilerini zayıflattı. Hayvancılığın azalması yaylalarda geçirilen süreleri azalttı. Bütün bunlar dilin yeni kuşaklara aktarılmasını zorlaştırdı. Bugün Hemşince çok büyük oranda 30’lu yaşların üzerindeki insanların kullandığı bir dil haline gelmiş durumda. Dolayısıyla günümüz çocukları, yarının "anlıyorum ama konuşamıyorum" kuşağı olacak gibi görünüyor.
Hemşince konuşabilenler açısından da konuşma alanı son derece daralmış durumda. Köyde, yaylada geçirilen sınırlı zamanda kullanılan bir dile dönüşüyor Hemşince hızla. Sosyal medya platformlarında bu eksiği kapatmaya yönelik cılız çabalar ise çok yetersiz kalıyor.
Türkiye’de Türkçe dışında tüm diller kimi ortak kimi özgün baskı, saldırı ve ötelenmeye maruz kalıyor. Hemşince özelinde bu zorluk, baskı veya saldırılardan bahseder misiniz?
Hemşince de elbette bütün dillerin yaşadığı ortak sorunları paylaşıyor. Hemşince açısından söylenebilecek özgün sorun Hemşincenin Ermenicenin ağzı olmasından kaynaklanıyor. Toplumumuzda dille ilgili yapılan çalışmalar, tarih araştırmaları, kültürel çalışmalar anında "Ermenilik" tartışmasına dönüşüyor. Ermenilerin Hıristiyan olması ve Hıristiyanlığın Ermeni kimliğindeki baskın rolü, Müslüman olan Hemşinliler açısından ciddi bir çatışma alanı. Abhazya'da yaşayan Hemşinliler Hıristiyan ve onlar açısından mesela böyle bir çatışma yok. Onlar kendilerini Hamşenahay (Hemşinli Ermeni) olarak nitelendiriyor çoğunlukla. Ermeni kimliğinin Türkiye toplumundaki "afedersiniz Ermeni" sözünde simgelenebilecek algılanışı nedeniyle de bu çatışma çetrefilli bir hal alıyor. Dolayısıyla dil, kimlik, kültür çalışmaları anında "Ermenicilik", "bölücülük" etiketleriyle etiketleniyor, tehdit ve hakaretlere konu oluyor. Bu durum Hemşinlilerin kendi içinde de geçerli bir durum. Dolayısıyla dilin korunması ve yaşatılması konusunda malum zorluklara buradan gelen zorluklar da eklenmiş oluyor.
Hemşincenin yok olma tehlikesi ne zaman, nasıl baş gösterdi?
Lazistan Mutasarrıfı Ahmet Faik Günday hatıratında 1920 yılında Rize Hemşinlilerinin Ermenice konuşmalarını bizzat yasakladığını yazıyor. Bu demek oluyor ki Batı Hemşinliler bu tarihlerde Hemşin Ermenicesi konuşuyorlardı. 1915'in devamı olarak görülebilecek bir süreçte Batı Hemşin'de Ermenice bitme noktasına geldi. Doğu Hemşinlileri ise her şeye rağmen dillerini korudular. Ancak Doğu Hemşinlileri de son 30-40 yıldır hızlı kentleşme, köylerin boşalması, hayvancılığın, yaylacılığın neredeyse bitmesi nedeniyle dillerini hızla yitirmeye başladı.
Bir röportajınızda “Son 50 yılda Hemşincenin yaşadığı tahribat, son 500 yıldan fazla” demiştiniz? Bunu biraz açar mısınız?
Cumhuriyetle birlikte eğitim kurumlarının köylere kadar yaygınlaşması, yer adlarının değiştirilmesi, tek dil-tek kimlik dayatmaları, dillerin yaşatılması açısından zaten büyük zorluklar yaratıyordu. Ancak asimilasyonu asıl hızlandıran şey ekonomik birimlerin iç içe geçmesidir. Yani Hemşinliler nispeten kapalı bir ekonomi içinde yaşarken, köy ve yayla birer üretim alanı olarak iş görüyordu ve kapalı bir ekonomi yaratıyordu. Bu alanlar da dilin doğal yaşam alanları olarak işlev görüyordu. Son yıllarda köyler boşaldı, hayvancılık azaldı, insanların çoğu büyük şehirlere veya kendi şehir merkezlerine taşındı. Hemşinlilerin ekonomileri "ulusal" pazarla bütünleştikçe bu "ulusal" pazarın egemen dili olan Türkçe karşısında Hemşincenin gerilemesi de kaçınılmaz oldu.
* * *
Hemşince edebiyatı
Hemşince yayınlar maalesef çok sınırlı. Üçü de Aras yayıncılık tarafından yayınlanan Hemşin Öyküleri kitabı, Hemşince Küçük Prens çevirisi ve son olarak geçen yıl çıkan Hemşince ile Batı Ermeniceyi karşılaştırmalı olarak anlatan Hamşentsnag/Hemşince adlı gramer kitabı benim yazdıklarım. Ayrıca Huriye Şahin'in yazdığı bir dilbilgisi kitabı var. Önümüzdeki yıl içinde Hikmet Akçiçek'le birlikte bir sözlük yayınlamayı planlıyoruz. Hikmet Akçiçek ve benim öykü, çeviri ve masal çalışmalarımız da yayın programımızda. Bu yayınların işlevi şimdilik dilin kayıt altına alınması. Yani bir çeşit yazılı güvence oluşturmak. Dilin gelecek kuşaklara aktarılmasıyla ilgili bir işlev görmesi ancak halkın diline sahip çıkma iradesi göstermesiyle mümkün. Bu da aslında biraz kültürel çalışmanın yanı sıra siyasal bir tutum geliştirilmesiyle mümkün görünüyor. Özgürlüklerden yana bir siyasal tutum alınmadıkça dile ilgi nostalji düzeyinde kalıyor. Nostalji ise dille bağ açısından önemli olsa da onu yaşatmak açısından çok şey ifade etmiyor.
* * *
Gor dergisi
2014 yılından itibaren çıkmaya başlayan dergimiz bazıları çift sayı olmak üzere 13 sayı yayınlandı. Önümüzdeki aylarda yeni sayımız yayınlanacak. Gor Dergisi doğu, batı ve Abhazya Hemşinlilerinin birbirlerini tanıması, birbirleriyle ilişki kurması açısından önemli işlevler gördü. Ayrıca 60 civarında ismin yazdığı bir platform oldu. İlk defa yazı yazan insanlara alan açtı. Hemşince yazma deneyimi kazandırdı. Yirmili yaşlarında dört beş kişi yaşamlarında ilk defa Hemşince öykü, şiir, anı yazdılar. Hemşince dersler, Hemşince üzerine yazılarla aynı zamanda bir okul işlevi gördü. Her bir sayısı güncelliğini hep koruyacak belge niteliğinde sayılar oldular. Dergiyle yeni tanışanlar yayınlandıktan 10 yıl sonra olsa bile ilk sayısını aldıklarında onlar için yeni olmaya devam edecek. Umarım Gor daha uzun yıllar yayınlanabilir ve yanına başka yayınlar eklenir.