Edebiyatın son devi
Kültür/Sanat Haberleri —

Mario Vargas Llosa /foto:AFP
- Latin Amerika edebiyatının en önemli isimlerinden Mario Vargas Llosa hayata veda etti. Ailesi Llosa’nın son günlerini huzur içinde geçirdiğini belirtti. Peru’da bir günlük yas ilan edilirken, Devlet Başkanı Dina Boluarte, “İlham verici bir Peruluydu, eserleri nesilleri etkileyecek” dedi.
TİJDA YAĞMUR
Latin Amerika edebiyatının en önemli isimlerinden Perulu yazar Mario Vargas Llosa 89 yaşında hayata veda etti. Çocukları Alvaro, Gonzalo ve Morgana babalarının ölümünü yayınladıkları bir mektupla duyurdu: "Babamız Mario Vargas Llosa'nın bugün Lima'da, ailesinin yanında huzur içinde vefat ettiğini derin bir üzüntüyle duyuruyoruz.”
"Aramızdan ayrılışı dünyanın dört bir yanındaki akrabalarını, dostlarını ve okurlarını üzecek ama umuyoruz ki onlar da bizim gibi, uzun, macera dolu ve verimli bir yaşam sürdüğü ve arkasında kendisinden daha uzun yaşayacak eserler bıraktığı gerçeğiyle teselli bulacaklardır."
Ailesi Llosa için hiçbir cenaze töreni yapılmayacağını duyurdu ve ekledi: “Annemiz, çocuklarımız ve ve yakın arkadaşları veda edeceğiz. İstediği gibi yakılacak.”
Son günleri
Avukatı ve yakın arkadaşı Enrique Ghersi, Associated Press'e yaptığı açıklamada, Mario Vargas Llosa’nın 28 Mart'taki son doğum gününü kızı Morgana'nın evinde geçirdiğini söyledi.
Ghersi, "O günü mutlu geçirdi: Yakın arkadaşlarıyla birlikte, pastasını yedi. Daha önünde 89 yıl var diyerek şakalaştık. Uzun, verimli ve özgür bir hayatı oldu" dedi.
Peru’nun en köklü gazetelerinden El Comercio, Llosa’nın ölümünü “Peru’nun evrensel sesi sustu” başlığıyla manşetten verirken, Peru hükümeti de bir günlük ulusal yas ilan etti. Ayrıca ülkede bayrakların yarıya indirildi.
Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte ise yaptığı açıklamada “İlham verici bir Peruluydu, eserleri nesilleri etkileyecek” dedi.
Son romanı “Sartre” olacaktı
Geçen yıl Mario Vargas Llosa, Sartre hakkında yazacağı denemenin son romanı olacağını duyurmuştu: "Şimdi gençken öğretmenim olan Jean-Paul Sartre hakkında bir deneme yazmak istiyorum. Bu, yazacağım son şey olacak. Umarım gücüm yeter, yetiştiririm. 87 yaşındayım ve iyimser olsam da, yeni bir roman üzerinde çalışacak kadar uzun yaşayacağımı düşünmüyorum; çünkü bir tanesini yazmak üç ya da dört yılımı alıyor” demişti.
Llosa, Lima’daki öğrencilik döneminde radikal öğrenci grupları içinde yer almış, doktora yapmak için Avrupa’ya geldiğinde çok etkilendiği Sartre’ın varoluşçu çizgisini benimsemişti. Öğrencilikten öğretim üyeliğine geçerken siyasi çizgisi de değişti.
Siyasetçi Llosa, yazar Llosa
Siyasetçi Llosa ABD’nin küresel ideolojisine biat eden bir yazardı. Ancak romanlarındaki kahramanlar ise kapitalizmin kendilerine sundukları imkânları ellerinin tersiyle iterek, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorlardı.
‘Dünyanın Sonundaki Savaş’, ‘Kent ve Köpekler’, ‘Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu’, ‘Mayta’nın Öyküsü’, ‘Palomino Molero’yu Kim Öldürdü?’ ya da ‘Katedral’de Sohbet’ romanlarında Peru’daki askeri kurumları, bürokratik devlet yapısını ve düzene rıza gösteren toplumu bütün yozlaşmışlığıyla sorgulayan yazar Llosa, siyasetçi kimliğine büründüğünde Güney Amerika’da yükselen sol hareketin muhalifi konumundaydı.
Márquez: Hayal kırıklığı
Küba Devrimi’nin lideri Castro’yu diktatörlükle suçlaması ise tam bir kopuştu. Márquez yakın çevresine Llosa’nın siyasi değişimini “hayal kırıklığı” ve “Latin Amerika’nın ruhuna aykırı” sözleriyle değerlendirecekti.
Vargas, 1990 yılında Alberto Fujimori tarafından yenildiği Peru başkanlığı yarışında siyasete dair görüşlerini açıkça ifade etmeye devam etti. Üç yıl önce Keiko Fujimori'yi Peru'nun bir sonraki başkanı olması için desteklemiş, rakibi, solcu Pedro Castillo ile karşılaştırıldığında onun "iki kötüden daha az kötü" olduğunu iddia etmişti.
Brezilya genel seçimleri öncesinde, aşırı sağcı Bolsonaro'yu desteklemişti.
El Boom’un son üyesi
Vargas, Latin Amerika'nın edebi fenomeni olan “El Boom”un son hayata kalan üyesiydi. El Boom denilince, Julio Cortázar, Gabriel García Márquez ve Mario Vargas Llosa isimleri akla gelir. Boom sonrası ya da büyülü gerçekçilik sonrası demek, özetle García Márquez sonrası demek oluyor.
* * *
Katedralde Sohbet: Çığır acıcı bir roman
Vargas’ın baş yapıtı niteliğindeki “Katedralde Sohbet”, Peru’daki diktatörlük döneminde geçen bir hikâye. Toplumsal yozlaşma, bireysel çaresizlik ve ahlaki çöküşü derinlemesine işler. Karmaşık kurgusu, zengin karakterleri ve etkileyici diyaloglarıyla Llosa’nın edebi dehasını ortaya koyar. Özellikle bir barda geçen uzun bir sohbet etrafında dönen anlatım, okuyucuyu hem düşünsel hem de duygusal olarak içine çeker.
“Katedralde Sohbet” Latin Amerika edebiyatında hem de dünya edebiyatında çığır açıcı bir roman olarak değerlendirilir.
Ünlü edebiyat eleştirmeni Gerald Martin, romanın kurgusunu “Latin Amerika edebiyatında bir dönüm noktası” olarak tanımlar. Farklı zaman dilimlerini ve anlatıcıları ustalıkla birleştiren çok katmanlı yapısı, modernist tekniklerin Latin Amerika gerçekliğine uygulanışının zirvesi olarak görülür. Eleştirmen, özellikle diyalogların akıcılığı ve hikâyenin bir barda geçen merkezi sohbet etrafında dönmesini “dâhiyane” bulur.
Eleştirmen Ronald Christ ise romanı “korkutucu derecede karmaşık ama bir o kadar da büyüleyici” olarak değerlendirir.
Perulu eleştirmen Miguel Oviedo da romanı “Peru’nun ruhunun bir portresi” olarak görür. Eleştirmen, romanın evrensel bir meditasyon olduğunu savunur.