Tüm aktörler dahil olmalı

Abdulkadir Güleç

Abdulkadir Güleç

  • Kürt sorununun tartışılması için özgür bir ortamın olması gerektiğini kaydeden Amed Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, hiçbir şekilde, hiçbir aktörün sürecin dışında tutulmaması gerektiğini söyledi. 
  • Güleç, “Bir aktörü sürecin dışında bırakırsan akamete uğrama ihtimali yüksek olur. Öncelikle demokratik ve özgür bir ortamın olması gerekir. Avukatlar, siyasetçiler, aydınlar konuşacak. Kürt sorununun tarafları konuşacak” dedi. 

YILMAZ KAYA / AMED

Amed Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, Anayasa'da onlarca etnik atıf bulunduğunu; dil tekçiliğinin ve vatandaşlık tanımlarının sorunlu olduğunu belirterek, Anayasa'nın ilk dört maddesine olumlu dokunulabileceğini söyledi. 

Kürt sorununun kamuoyunun gündeminde tartışılmasının önemli olduğunu belirterek, MHP Genel Devlet Bahçeli’nin DEM Parti'lilerle tokalaşması ve ardından yaptığı açıklamalara işaret eden Amed Baro Başkanı Abdulkadir Güleç, “Bahçeli ‘umut hakkı’ndan söz etti. AİHM içtihatlarında zaten 'umut hakkı' var. Türkiye’de bu karar 2014'te çıktı. Bunun uygulanması halinde belki ev hapsi veya benzer alternatif bir çözüm geliştirilebilir. Hukuksal dayanağı da evrensel hukuktur. Mahkemenin verdiği karardır” dedi. 

Özgür konuşma ortamı

Kürt sorununun tartışılması için özgür bir ortamın olması gerektiğini kaydeden Güleç, hiçbir şekilde, hiçbir aktörün sürecin dışında tutulmaması gerektiğini ifade etti. Güleç, “Bir aktörü sürecin dışında bırakırsan akamete uğrama ihtimali yüksek olur. Öncelikle demokratik ve özgür bir ortamın olması gerekir. Avukatlar, siyasetçiler, aydınlar konuşacak. Kürt sorununun tarafları konuşacak. Toplumsal tüm kesimler meslek örgütleri, Barolar, STK’lar konuşacak. Ondan sonra belki bir çözümle ilgili yöntem bulunabilir” dedi. 

Dünya deneyimleri de var

Çözüm süreçlerine ilişkin dünya deneyimlerine işaret eden Güleç, “Çatışmaların çözümle sonlandırılması için dünya deneyimleri var. Tekrar Amerika’yı keşfetmeye gerek yok. Dünyada bunun yöntemleri var. Türkiye ve Kürdistan koşullarına uyarlayarak bu çalışma yürütülebilir. Birinci derece çözümün muhatapları bellidir” diye konuştu. 

Sorumluluk almaya hazırız

Bu süreçte daha hassas ve dikkatli davranılması gerektiğinin de altını çizen Güleç, şöyle devam etti: “Sorun, özgür bir şekilde tartışılsın. Toplumun bizden beklentileri noktasında Baro'nun üzerine düşen görev varsa seve seve sorumluluk üstleniriz. Biz hukuk örgütüyüz. Baroların bir görevi de insan hakları ihlalleriyle mücadele etmektir. Bu bağlamda bize görev ve sorumluluk düşerse çatışmanın son bulması için elimizden geleni, hukukun bize tanıdığı olanaklar çerçevesinde yaparız.” 

Eğitimin önü açılmalı

Yeni anayasa tartışmalarına da değinen Abdulkadir Güleç, Kürtlerin Türkler kadar hak sahibi olmaları için hangi yasa veya Anayasa'nın hangi hükümlerinin değişmesi gerektiğinin beraber tartışılmasını istedi. Güleç, şunları söyledi: “CHP lideri Özgür Özel eşit haklardan bahsetmişti. Özgür Bey’e de Diyarbakır ziyaretinde söyledim. Kürtlerle ilgili ana dilinden tutalım da Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde Kürtçe ikinci resmi dil olmayacaksa Kürtler, Türklerle eşit olamayacaktır. Biz, sorunları Kürt meselesini çözmek ya da Kürt meselesini taraflarıyla çözmek istediğimizde bu taleplerin gündeme gelmesi lazım zaten.”

Çekinceler kaldırılmalı 

Amed Barosu’nun her zaman, her dönem Kürt meselesine dair söz söyleyen, bu konuda rapor düzenleyen bir kurum olduğunu; seçimden önce de bir önceki Baro Başkanı Nahit Eren’in Anayasa ile ilgili bir çalışma yaptığını hatırlatan Güleç, “O açıklamada da hangi yasalarını, Anayasa'nın hangi hükümlerinin değişmesi gibi ayrıntılar var. Bir de uluslararası antlaşmalarda maddelere konulan çekinceler var. Birleşmiş Milletler medeni haklarından tutalım, çocuk hakları sözleşmesine kadar. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1. protokolde, dil ile ilgili düzenlemeye çekince konulmuş. Bunların kaldırılması lazım. Ana dilde eğitim hakkının önünün açılması için bu çekincelerin de kaldırılması gerekir” dedi. 

İlk dörde olumlu dokunulabilir

Anayasa'nın 3. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti’nin dili Türkçedir” ifadesinin yer aldığına işaret eden Güleç, şunları dile getirdi: “Anayasa'nın ilk dört maddesine olumlu dokunulabilinir. Devletin resmi dili Türkçedir ama yanı sıra Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgede Kürtçe ikinci resmi dil olarak kabul edilebilir. Olumlu dokunma bu şekilde olabilir. Ben bunu somutlaştırıyorum. 

Onlarca etnik atıf var

Vatandaşlık tanımıyla ilgili düzenlemeler, hakikaten rahatsız edicidir. Anayasa'ya bakın onlarca maddede, Türk etnik yapısına gönderme vardır. Dolayısıyla istedikleri kadar '66. Madde Anayasal vatandaşlığı içeriyor. Kürtleri de kapsıyor' iddiasında bulunsunlar. Bunun mantıklı bir tarafı yoktur. Onlarca yerde etnik atıf vardır. O etnik atıfların kaldırılması lazım. Vatandaşlık tanımının herkesi kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Herkesin kendini o vatandaşlık tanımıyla ilgili düzenlemede bulması gerekir. Geniş bir vatandaşlık tanımı yeterli olur.”

 

* * *

Bir an önce tahliye olmalılar

Cezaevindeki tutsakların da çözüm bekleyen sorunlardan biri olduğunu vurgulayan Amed Baro Başkanı Abdulkadir Güleç,  Cezaevi İzleme Kurulları’nın verdiği kararlar sonucu tahliye edilmeyen tutsaklara işaret etti. Güleç, "Bu hukuksuz durumun ortadan kaldırılması lazım. Salıverilme koşullarını oluşturan mahpusların bir an önce tahliye edilmesi gerekir. Hasta mahpusların bırakılması lazım. Bırakılmaları sürece katkı sunar. Çağrımızdır; hasta mahpuslar ve İzleme Kurulu raporuyla bırakılmayanlar 30 yıllıklar bir an önce serbest bırakılmalı” dedi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.