Türk ordusu köyleri bombaladı
- Türk ordusu, önceki gün Berwarî Bala’daki bombardıman sonucu 5 köyde yangın çıkardı, bir köyde halk mahsur kaldı. söyledi. Dün Şarbajêr ilçesine bağlı Sînkê köyü bombalandı.
Türk ordusu, gerillaya yönelik bombardımanla yetinmeyerek, SİHA'larla, gazetecileri, sivil halkı hedef alırken, yaşam alanlarını bombalayarak, köyleri boşaltmaya çalışıyor.
Toplumsal Barışı İnşa Timleri (CPT) Üyesi Kameran Osman, önceki gün yaptığı açıklamada, Türk devletine ait SİHA ve savaş uçağı saldırısı ve yapılan ağır bombardımanlar nedeniyle Dihok’un Amêdiyê ilçesine bağlı Berwarî Bala bölgesinde sabah saatlerinde yangın çıktığını duyurdu. Osman, yangının Mêrga Qesrê, Girê Sor, Elkîşkê, Cembelkê ve Bêlîzanê köylerine yayıldığını bildirdi.
Köye ulaşılamadı
Elkîşkê köyünde yangının evlerin etrafına, bağlara, bahçelere ve mezarlığa yayıldığını aktaran Kameran Osman, yangın nedeniyle köye ulaşım sağlanan yolun kapandığını belirterek, “Bazı köylüler köyden çıkıp kurtulmayı başardı. 19 aile köyde mahsur kaldı ve yardım çağrısında bulunuyorlar” diye seslendi. Kameran Osman, söz konusu yangın nedeniyle 2 bin 400 dönümlük alanın küle döndüğünün tahmin edildiğini söyledi.
Sînkê köyü de bombalandı
Rojnews’in haberine göre; dün de Silêmanî kentinin Şarbajêr ilçesine bağlı Sînkê köyü bombalandı. SİHA'yla gerçekleşen saldırıda, can ve mal kayıplarının olup olmadığı konusunda bir bilgiye ulaşılmadı. DIHOK
* * *
Türk devleti, 247 sivili katletti
İşgalci Türk devleti, 1983’ten beri Başûrê Kurdistan'da katliamlar gerçekleştiriyor. ANHA'nın haberine göre; Türk ordusu, 25 Mayıs 1983'te Bakurê Kurdistan sınırını 5 kilometre geçerek, Başûrê Kurdistan'a ilk saldırıyı yaptı. Türk devleti, 41 yıldır Başûrê Kurdistan, Şengal ve Şehit Rustem Cûdî Mülteci Kampı'nı savaş uçakları, keşif uçakları ve top atışlarıyla vuruyor. Saldırılarda, 247 sivil katledildi, yüzlerce sivil de yaralandı.
* * *
Anlaşma, Rojava için de tehdittir
KDP’nin devam eden iş birliğinin ardından, Irak da işgalci Türk devletinin tehlikeli planlarına dahil oldu. Koye Üniversitesi’nden Prof. Derya Muhammed, bu anlaşmanın Rojava’nın işgali için de büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
PKK’nın ilk kurşununun sıkıldığı gün olan 15 Ağustos 1984 Atılımı’nın yıl dönümünde, KDP’nin iş birliğiyle Irak ve Türkiye arasında ‘anlaşma’ imzalandı. Koye Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Derya Muhammed, konuyla ilgili Rojnews’e konuştu. Prof. Muhammed, “Bu anlaşma, Kürt halkı, Güney Kurdistan ve Rojava üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyor, çünkü Türkiye’nin Başûrê Kurdistan'ı işgal etmesi için bir fırsat yaratıyor. Türk devleti, şu anda onlarca kilometre içeriye girmiş durumda ve geri çekilmeye de niyeti yok. Bu alana büyük bir güç yığdı. Anlaşma, bu saldırıları ve işgali meşrulaştırıyor ve Türk devletinin daha da derinlere girmesine olanak tanıyor. Federe Kurdistan ve Kürt halkı üzerinde büyük bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. Hepimiz biliyoruz ki; Türkiye, Kürtlerin bağımsız bir siyasi duruş ve varlığa sahip olmasını istemiyor” dedi.
KDP dışındakiler itiraz etmeli
Prof. Derya Muhammed, işgalcilerle yapılan iş birliğine dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Keşke hiçbir Kürt bakan böyle bir anlaşmayı imzalamamış olsaydı. Ancak Irak bu anlaşmayı kabul etti. KDP’nin işgalci Türk devleti ile olan ekonomik anlaşmaları, bunun yanından parti çıkarları var. Anlaşmaya karşı olmadığı gibi Türk devleti ile iş birliği içindedir. Ancak KDP dışında, diğer Güney Kurdistan güçleri bu anlaşmayı kabul etmemeli ve buna karşı bir duruş sergilemelidir.”
Anlaşmanın amacı işgal
Prof. Derya Muhammed, bu anlaşmanın sona erdirilmesine yönelik belirli bir zaman sınırının olmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Her anlaşmanın bir başlangıç ve bitiş tarihi olmalıdır. Bu anlaşmanın bitiş tarihini belirleyen bir maddesi yok ve her yıl Kürtler için daha da tehlikeli hale gelecek. Her ne kadar bu anlaşma sınırları belirleyen bir anlaşma olmasa da bir askeri anlaşmadır ve bir sona erme süresi olmalıdır. Bu anlaşmanın amacı, Musul ve Kerkük’ü işgalci Türk devletinin kontrolüne almaktır. Aynı şekilde Rojava ve Güney Kurdistan’ı birbirinden koparmak ve Güney Kurdistan’ı kuşatıp izole etmek için dar bir çerçeveye hapsetmektir. Ayrıca Türkiye’nin siyasi ve ekonomik çıkarlarını artırıp korumaktır. Yani şu anda olan şey, Federe Kurdistan'ı daraltarak onun gücünü zayıflatmaktır.”