Yeşil Sol Parti ile mutlaka değiştireceğiz
Sezai TEMELLİ yazdı —
- Bir oy’un bile çok kıymetli olduğunun, Meclis’te bir sandalyenin bile ne denli kritik sonuçlar doğuracağının mutlaka farkında olmalıyız. Hepimizin hayalleri büyük ama ertelenemez değil. Önemli olan şimdi karşı karşıya olduğumuz faşizmi yıkabilecek ve düzeni değiştirebilecek gerçekliğe sahip olmaktır.
Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesi bir yol ayrımına işaret ederek başlıyor. “Bu seçimler bir dönüm noktası olacak. 14 Mayıs 2023’te ülkenin ve toplumun geleceği oylanacak. Önümüzde sadece iki seçenek var. Ya faşizme dur diyeceğiz veya faşizm daha da kurumsallaşacak. Bir yol ayrımındayız.” Bu yol ayrımı vurgusu tüm toplumsal ve siyasi muhalefete aslında önemli bir çağrıyı barındırmakta. Tehlikenin büyüklüğünü bir kez daha dile getirmekte. Muhalefetin hata yapma hakkının olmadığını, faşizme karşı bütünlüklü bir süreç yönetimine gereksinim olduğunu ifade ediyor. Bir yol ayrımı söz konusuysa ülke ve toplum için hangi yolun nasıl tercih edileceği önümüzdeki en önemli meseledir.
Tüm muhalefet bu konuda, iktidardan kurtulma ve faşizmi yıkma anlamında hem fikir gözüküyor. Bu gerekli mi, evet. Yeterli mi, hayır. Yeterli olabilmesi için öncelikle seçime kadar olan sürecin bütünlüklü yönetimi esastır. Muhalefetin farklılıkları bu bütünlüklü yönetime engel olmamalıdır. İktidarın kutuplaştırıcı taktiklerini boşa düşürmek, tuzaklara düşmemek, toplumun umutlarını tüketmemek, kısır tartışmalara sürüklenmemek gerekiyor. Diğer taraftan seçim hesaplarının kusursuz bir biçimde yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu hesabın dar bir anlayışa sıkıştırılmaması kritik öneme sahiptir. Son olarak toplumun güven duyabileceği seçim sonrası mutabakat zemini adına siyasi ortaklaşma, asgari müştereklerde de olsa mutlaka sağlanmalıdır.
Yeşil Sol Parti bu anlamda tüm seçim bildirgesi boyunca ‘Demokratik Cumhuriyeti’ esas alan bir zeminde gelecek tahayyülünü ortaya koymakta, önümüzdeki dönem adına toplumun beklentilerine en güçlü yanıtı vermektedir. Bunu sağlamak adına da bildirgenin hemen başında yine önemli bir vurgu daha yapmaktadır. “Biz’ler hem faşizme dur diyeceğiz, hem de demokrasinin, özgür ve eşit geleceğin teminatı olarak Meclis’te çok daha güçlü yer alacağız.” Bu devam cümlesi yol ayrımında olanlara hem yolu gösteriyor hem de bunun nasıl gerçekleşeceğini dile getiriyor.
Önümüzde iki sandık var. Cumhurbaşkanlığı seçimi için önümüze gelen sandıkta Erdoğan’ı devirmek faşizmi yıkmak anlamında en önemli hamle. Muhalefet çok büyük çoğunlukla bu konuda ortaklaşmayı sağlayabilmiştir diyebiliriz. Bu çok önemli bir adım olsa da tek başına yeterli değil. Faşizmi yıkmak ve geri dönülmez bir biçimde sonlandırabilmek adına Meclis’in önümüzdeki dönem nasıl bir kompozisyona sahip olacağı da en az Erdoğan’ı devirmek kadar önemli.
Meclis’te çok daha güçlü bir şekilde yer almak zorundayız. Demokratik Cumhuriyet’e giden yolun açılması ancak bu başlangıçla mümkün olabilir. Demokrasi ittifakı ile yola çıkmış olan Partimiz, birçok ittifakı hayata geçirerek Demokratik Cumhuriyet adına önemli adımlar attı. Oluşturduğumuz ittifaklarımızın diğer hiçbir ittifaka 301 çoğunluğu vermemesi önemlidir. Muhalefet blokuyla Anayasa’yı değiştirecek 360 çoğunluğa ulaşması da yine çok önemlidir. Bu dağılımı sağlayamadığımız sürece vesayetçi anlayış ne kadar demokrasiden bahsetse de karşımıza dönüp dolaşıp dikilecektir.
Vesayetçi aklı besleyen, onun sürekli otoriter bir sistem inşa etmesine neden olan, Demokratik Cumhuriyet’in önündeki en temel mesele Kürt meselesidir. Bugünkü iktidarın son sekiz yılına baktığımızda, çözüm sürecinin neden sonlandığı ve sonrasındaki faşist kurumsallaşmanın bu denli hızla nasıl yol aldığı ancak bu mesele özelinde anlaşılabilir. Öcalan üzerindeki tecridin aslında tüm bu gelişmelerin belirleyici faktörü olduğu da unutulmamalıdır. Sonrasında yaşananları şimdi çok iyi düşünmeli ve buradan çıkış adına doğru adımları hep birlikte atmalıyız.
Bu seçim hata kaldırmaz. Özellikle Emek ve Özgürlük İttifakı’nın hata yapma hakkı yoktur. Türkiye’nin seçim sosyolojisini bilen, seçmen davranışlarına hâkim olan ve geride bıraktığımız 20 yılın tüm seçimlerinin nasıl kaybedildiği hikâyesine vakıf olan herkes bilir ki bugüne kadar her zaman doğru hesabı yapan ve bunca hedefte olmasına rağmen direnişini de gücünü de büyüterek gelen HDP, bu seçimde de yol göstericidir. Bir oy’un bile çok kıymetli olduğunun, Meclis’te bir sandalyenin bile ne denli kritik sonuçlar doğuracağının mutlaka farkında olmalıyız. Hepimizin hayalleri büyük ama ertelenemez değil. Önemli olan şimdi karşı karşıya olduğumuz faşizmi yıkabilecek ve düzeni değiştirebilecek gerçekliğe sahip olmaktır.