14 Temmuz, PKK’nin ruhudur
Abdullah ÖCALAN yazdı —
- 14 Temmuz; parti, halk, Kurdistan ve insanlık adının ortadan kalkmaması için verilen bir karardı. İhanete, büyük zulme, düşkün yaşama karşı bir parti kararıdır. 14 Temmuz PKK’nin ruhudur.
PKK, bir kahramanlık partisidir. 14 Temmuz büyük bir yüceliktir. Bunu alçaltmayız, ayaklar altına alamayız ve bunu sizlere layık göremeyiz. Ben bu yoldaşların anılarına, kendimi de layık görmüyorum. Ancak onların temsilcisiyim, vasiyetlerini takip ediyorum. Bu kişiliklerinizle yürüyemem ve en ufak bir eksikliğiniz de olsa kabul etmem, bunu bileceksiniz.
Bugün 14 Temmuz direnişinin yıldönümü vesilesiyle bir şeyler yaparak anmak istiyorsanız ve gerçekten dürüstseniz ve bir şeyler de anlamak istiyorsanız bu arkadaşlarımızın sergiledikleri direniş gercekliğine doğru yaklaşmak zorundasınız. Hangi koşullarda, neye karşı, neyle, nasıl direnişi yürüttüler, şerefli bir yaşam istiyorsunuz, işte yolu bu belirttiklerimdir. Neden bu yolun üstünde yürümüyorsunuz?
Kötülüğün rüzgarına kapılıp gidiyorsunuz. İşte, gördünüz kaçıyorlar. Elbette birçok nedeni var. Büyük imkanlar hazır önünde, ama üzerinde durmaya tenezzül bile etmiyor. Bunun için gercekten bu tarihi anın, adımın üzerinde durmak istiyorsanız acaba dürüst müdürler, değil midirler diyorum. Sadece bir anının üzerinde durmak insana yürümesi için sonuna kadar yeter. Uzun bir süredir “PKK adına her yönüyle hareket edebiliriz” diyorlar. Olmaz! PKK esastır. Eğer PKK gerçeği tutturulmazsa Kürdistan’da yaşam yürümez, hiçbir şey gerçekleşmez.
Neydi bu direniş? Zindanda ihanet büyük dayatılınca şahinler tamamen düşürmek istediler; “PKK adına kimse kalmamalı”, hatta Parti adına hafif, dar ve güçsüz bir yaşama tenezzül etmeyi bir sanat haline getirenler var. Bununla da sınırlı kalmayarak, kendilerini partiye ve bu büyük direnişlere layık görüyorlar. Güçsüzsünüz, söz sahibi olamazsınız. En dürüstün elinden ancak ucuz bir ölüm geliyor. Ama bu arkadaşlar kendilerini ucuz ölüme yatırmadılar.
14 Temmuz direnişi ucuz bir ölüm için değildi. Büyük bir ölümdü, ölüm değil büyük bir yaşamdı. Eğer 14 Temmuz anısına doğru yaklaşacak olursak; bu arkadaşlar, iğne ucu kadar yaşam olanağı ve çalışma fırsatı bulduklarında sonuna kadar değerlendiriyorlardı.
PKK’nin saflığı, PKK’nin dürüstlüğü bu yoldaşların gerçeğindedir. Bu büyük yoldaşlarımız, partinin adını yükseltmek istediler. Parti amacından uzaklaşmamak için büyük vahşet altında, her gün tahammül edilemeyecek işkenceler altında küçük bir yaşam imkanı bularak direndiler. Bu büyük direniş, bu amaç içindi.
14 Temmuz; parti, halk, Kurdistan ve insanlık adının ortadan kalkmaması için verilen bir karardı. İhanete, büyük zulme, düşkün yaşama karşı bir parti kararıdır. 14 Temmuz PKK’nin ruhudur. 14 Temmuz direnişi ucuz bir ölüm için değildi. Büyük bir ölümdü, ölüm değil büyük bir yaşamdı. Onların amacı, onların vasiyeti, onların yaşamı üzerinde ben söz sahibiyim. Bıraktıkları vasiyet temelinde sözüm var.
O zaman bu kahraman insanlar, “Gün direnme günüdür” diyerek, zayıflıkların önüne geçtiler. şimdi de düşman çok şiddetli ve acımasızca üstümüze geliyor. şimdi de Kurdistan’da ihanet büyük ve daha da büyümüştür. Direniş de büyümüştür. Eğer 14 Temmuz’a bağlıyız diyorsanız, o zaman sizlerden kahramanca bazı adımların atılmasını istiyoruz. Zindandaki gibi değil, savaş ve çalışmanın her yönüyle 14 Temmuz ruhuna bağlı adımlar atılması gerekiyor. Kendi ruhunuzda adım atın, böyle adımlar atmazsanız sahtekarsınız. Büyük değerlerle ucuz yaşamınızı sürdürmek istiyorsunuz, elbette bizim de bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Bu yaşamınızla parti içinde büyük çalışmanın kaynağı olamazsınız. Parti içinde adeta yeni bir adet ortaya cıkmış; hiç çalışma, parti imkanları üzerinde otur ve kendini yaşat! Sen kendini nasıl yaşatırsın? Eğitimini yapmıyorsun, düşmanın üstünde hiç durmuyorsun, bazı taktikler, örgütlenmeler üzerinde durmuyorsun, ondan sonra da etrafını yık, boz, zafersiz kendini yaşat, çalışmadan kendini yaşat! Suçu arkadaşının üstüne at, etrafını suçla, kendini de temiz çıkart! Böyle olmaz ve bu bir sahtekarlıktır.
Parti meselesi tek benim meselem değil. Bu yoldaşlar neden şehit düştüler? Elimizde bir şeylerin, bir şerefin kalması için şehadete ulaştılar, yoksa kendileri için değil. Kendileri için olsaydı böyle büyük direnmezlerdi. Bir halk için, bir tarih için, bir insanlık için bunları yaptılar. Eğer sözlerinizin sahipleriyseniz sizler de bu yoldaşların takipçileri olabilirsiniz. Söz sahibi olmak, hangi durumda olursa olsun, devam etmektir. Her gün vahşet altındaydılar, en büyük zorluklar içerisindeydiler. Ama buna rağmen bu kadar direnebildiler. Sizlerin durumu ise çok iyi, niye büyük direnemeyeceksiniz ki! Kimse “imkanım yoktur” demesin, bunların hepsi yalandır.
En büyük vahşet, en büyük imkansızlık Diyarbakır zindanındaydı. Hatta tarihte bile böyle bir vahşet görülmemiştir. Ama bu yoldaşlarımız direndiler, büyük direndiler. Kahramanlığı kendinize layık görün. Her şeyle oynayın, ama bu büyük mukaddes değerlerle oynamayın. Sizden fazla bir şey istemiyoruz. Büyümek üzerinde durun. Hatta düşmanla baş edemiyorsanız ilkin kendinizle baş etmeye çalışın. “Kendimi gerçekleştireceğim, doğru partileşeceğim, partileşmeden uzaklaşmayacağım” deyin.
Onların amacı, onların vasiyeti, onların yaşamı üzerinde ben söz sahibiyim. Bıraktıkları vasiyet temelinde sözüm var, yürütüyorum da. Bunu anlayacaksınız. Yetersizliklerinizi üstümüze atmayacaksınız, zayıflıklarınızla bize yaklaşmayacaksınız. Çaresizliğinizle, yanlışlıklarınızla, düşkünlüklerinizle bize uzak duracaksınız.
Bu büyük direnişten herkesin sonuçlar çıkarması gerekiyor. Hangi sahada ve hangi şekilde olursa olsun bu partiden uzaklaşmayı ortadan kaldırmalıyız. 14 Temmuz kararına ulaşana dek bu uzaklaşmaya karşı durmalıyız. Bu büyük şehitler kendilerini büyük direniş temelinde gerçekleştirdiler ve sonuna kadar yürüdüler. Çalışmanız böyle olup sonuca ulaşırsa 14 Temmuz’un sahipleri olursunuz. 14 Temmuz sahipleri ise her zaman büyük olurlar. Böyle yürüyenler bunun savaşını verenler; sabırla, bilinçle, çalışmayla bir savaş yürütürler ve her zaman zafer kazanırlar, başarılı olurlar.
14 Temmuz 1997