Ardında direniş mirasını bıraktı

Kadın Haberleri —

Nagihan Akarsel

Nagihan Akarsel

  • Süleymaniye’de bir yıl önce katledilen Nagihan Akarsel’i yoldaşları, “Hakikatin arayışçısı bilge bir kadındı” sözleriyle gazetemize anlattı. Yaşanan katliamın ve 11 kurşunun tesadüf olmadığını belirten yoldaşları, “Bizim inancımızı ayakta tutan onların arkasında bıraktığı direniş mirasıdır” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU - AMED

Başûrê Kurdistan’ın Süleymaniye kentinde 4 Ekim’de gerçekleştirilen suikast sonucu katledilen akademisyen-gazeteci Nagihan Akarsel’i, onu uzun yıllardır tanıyan Reyhan Yıldırımcı ve birlikte çalışma yürüttüğü yoldaşı Xecê Şen’den dinledik. Nagihan’la üniversite yıllarında tanışan, uzun süre onunla aynı evde yaşayan Yıldırımcı “O, kimsenin göremediğini gören bilge bir kadındı” dedi.

 

Reyhan Yıldırımcı

 

Kopmaz yoldaşlıklar

Nagihan’ı "hakikat arayışçısı" olarak tanımlayan Yıldırımcı, onun özgürlüğün kaynağını keşfettiğini anlattı.

Yıldırımcı, “Gazeteciliğe başladığı dönemde haber değeri taşısın, taşımasın tüm olayların özünü anlamadan peşini bırakmazdı. İnatçı ve kararlı bir pratiğe sahipti. Zor zamanlarda sakin, esprili, mantıklı fikirlerle çözüm gösteren tutumuyla zorun aslında ne kadar da basit bir çözümünün olduğunu gösterirdi. Tanıştığı insanları konuşturarak gözlemler, tanımaya çalışır yaşadıkları sıkıntılarla empati kurar, çözüm önerileri üretirdi. Yaşlı ile yaşlı, genç ile genç, çocuk ile çocuk olur; onlara cesaret, moral ve güç vermeye çalışırdı. İnsanlarla kurduğu ilişki kopmaz ve sarsılmaz yoldaşlıklar üzerineydi" dedi.

 

Nagihan Akarsel ve Reyhan Yıldırımcı

 

Hep hakikati aradı

Nagihan'ın hakikate, toplumsal gerçekleri çözerek ulaşmaya çalıştığını anlatan Yıldırımcı, "Kadınlarla saatlerce sohbet eder kültürlerini, dillerini, geleneklerini öğrenmeye; tarihsel gerçekleri çözümlemeye çalışırdı. Zamanını daha çok kadınlarla paylaşır ve kadının gerçekliğine varılmadan yaşamın gerçekliğine varılamayacağını anlatırdı. Kadın kurtuluşunu önemsemeyen hiçbir mücadelenin başarıya ulaşamayacağını söylerdi. Hele bir de Nagihan’ın o tılsımlı sesinden anlattığı hikâyeler ve şiirler... Hikâyelerin kahramanı, şiirlerde ise bir serüvenci olurdu" ifadelerini kullandı.

Gerici rejimlerin hedefiydi

Yıldırımcı sözlerini şöyle noktaladı: “Ortadoğu ve Kürt toplum gerçekliğini değerlendirirken geri kalmışlığın, yoksulluğun, sömürü sisteminin aşılmasının yol ve yöntemini kadının toplumsal ve tarihsel gerçekliği üzerinden kurgulardı. Kadına ilişkin gerçekliğin ortaya çıkması gerektiğini bunun da ancak kadını biyolojik, sosyolojik, kültürel, tarihsel ve toplumsal boyutlarıyla inceleyecek bir bilim dalıyla yapılabileceğini anlatırdı. Bu derin felsefik ve tarihsel yürüyüşü bizler tam kavrayamamıştık. Oysa anlatmak istediği tüm dünyayı ayağa kaldıran ve kadınların özgürlük bayrağı haline gelen ‘Jin jîyan azadî’ gerçekliğiydi. Ortadoğu’nun gerici rejimleri için kadının eşitliği ve özgürlüğünü savunan her düşünce tehlike arz ettiğinden bu fikirlerin yaratıcısı Nagihan Akarsel baş hedef haline geldi. Nagihan şahsında kadının özgür eşit mücadelesi hedef alındı.”

 

Xecê Şen

 

Her daim beraber

Tevgêra Jinên Azad (TJA) aktivisti ve yazar Xecê Şen ise Nagihan’la gazeteciliğe başladığı ilk dönemlerde tanıştığını belirterek onun kendisinde iz bırakan yoldaşlığından bahsetti: “Her anlamda yoldaşlarına yardımcı olur ve onları geliştirirdi. Üzerimizde bıraktığı en büyük etki de bu oldu. Fiziki olarak yan yana olmasak da her daim beraber çalışmaya iletişimde olmaya devam ettik."

Jineolojiyi dünyaya tanıttı

Nagihan’ın yürüttüğü çalışmalara değinen Şen, şu şekilde devam etti: “Heval Nagihan mücadelede ilk yolculuğuna Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) çalışarak başladı. Hem muhabir hem editör hem de bir mamoste olarak çalıştı. Özgür basını geliştirmesinin yanı sıra kadın gazeteciliğinde de önemli çalışmaları oldu. Heval Nagihan’ın içindeki asıl cevher jineolojide açığa çıktı diyebilirim. Nagihan şahsında jineoloji sadece dört parça Kurdistan’da değil, dünyanın dört bir yanında gelişti."

11 kurşunun anlamı

Ne Nagihan’ın hedef alınmasının ne de sıkılan 11 kurşunun tesadüf olduğunu söyleyen Şen, “Heval Nagihan Kurdistan’ın hangi şehrinde çalıştıysa her bir çalışması bir kurşun oldu. Hem kütüphane hem de kadın konferansına dair yaptığı çalışmalar döneminde katledilmesi bir tesadüf değildi. Jîna Amînî’den sonra katledilmesini de doğru anlamak gerekir. Erkek devlet zihniyeti kadınlar şahsında Kürt toplumunda bir kırım yaratmayı hedefliyor. Toplumda değişim ve dönüşüm yaratan, yine topluma öncülük eden kadınların hedef alınarak katledilmesi rastlantı değildir” dedi.

Mirası büyüyecek!

Nagihan ve katledilen tüm direnişçi kadınların bıraktığı mirası alarak çalışmalarına devam ettiklerini aktaran Şen, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Her katliam arkasında bir devrim ve görkemli bir direniş getiriyor. Heval Nagihan’ın katledilmesiyle jineoloji sadece Ortadoğu toplumu içerisinde değil bütün dünyada yayıldı. Bu anlamda katledilen bütün kadınlar ölümsüzdür. Bizi ayakta tutan ve inancımızı çoğaltan arkadaşlarımızın bizlere bıraktığı bu mirastır. Bizler de bu mirası her daim büyüteceğimizin sözünü veriyoruz.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.