Avrupa, Türkiye'nin suç ortağı
Dünya Haberleri —
- Kürt Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlenen "Öcalan ve Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümün yolu" konulu online panelde, Türk devletinin işlediği suçlara Avrupa’nın ortaklık ettiği belirtildi.
ALADDİN SİNAYİC/LONDRA
Londra merkezli Kürt Çalışmaları Merkezi "Öcalan ve Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümün yolu" konulu online bir panel gerçekleştirdi. Panele İmralı delegasyonunda yer alan İzlandalı siyasetçi Ögmundur Jónasson, İngiliz Lordlar Kamarası üyesi Chriristine Blower, sendikacı Clare Baker, siyasetçi Roza Salih ve hukukçu Melani Gingell konuşmacı olarak katıldı.
İddialar çok tehlikeli
Panelde Ögmundur Jónasson, konuşmasının büyük bölümünü Öcalan’ın durumuna ayırdı. Jónasson “CPT Ağustos 2020'de bir rapor yayınladı, raporda İmralı da içinde olmak üzere Türkiye cezaevlerinde tecride son verilmesi çağrısı yapılmıştı. Türkiye'nin cevabı tecridi daha da derinleştirmek oldu, rapordan sonra tüm iletişim kanalları kapandı. En son telefon görüşmesi geçen yıl Nisan ayında yapıldı. O zamandan bu yana hiçbir haber alınamamıştır. Son günlerde sosyal medyada bazı dedikodular dolaşmaktadır ve bu çok tehlikelidir” diye konuştu.
Avrupa’nın da rolü var
Şu anda İzlanda Parlamentosu Anayasa Denetleme Komisyonu Başkanı ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Temsilcisi olan Jónasson konuşmasında Türk cezaevlerinde yürütülen açlık grevlerine de dikkat çekti. Türk devletinin hem içerde hem de dışarıda dokunulmaz bir rejim haline geldiğini ifade eden Jónasson, Avrupa'nın bunda büyük rolü olduğunu ifade etti.
Ne yaparsanız yapın cezası yok!
Jónasson konuşmasında şu vurgularda bulundu:
* Emekçilere, gazetecilere, akademisyenlere, kadınlara ve toplumun tüm muhalif kesimlerine dönük baskı ve saldırılar devam ediyor. Türk hükümeti dokunulmaz bir rejim yarattı. Bu şu anlama geliyor; ne yaparsanız yapın bir cezası olmayacak.
* CPT'nin görevi 47 AB üyesi ülkenin zindanlarında işkenceyi araştırmak ve önlemektir. Türkiye'ye yeterince baskı yapmadığı ile ilgili yıllardır CPT'ye yönelik eleştiriler var. CPT bu yılın Ocak ayında Türkiye'yi ziyaret etti ama İmralı'yı ziyaret etme ihtiyacı bile görmedi.
* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı’nın Türkiye ziyareti her açıdan çok sorunlu bir ziyaretti. Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesi tümden yok edildi, BM ses çıkarmadı. Türkiye'nin Kürtlere yönelik saldırılarına NATO tam destek verdi. Bunlar Avrupa'nın suç ortaklığına bazı örnekler.
Demokrasi yok ki tehlikede olsun
Önümüzdeki Mayıs ayında İskoçya'da yapılacak seçimlerde İskoç Ulusal Parti'den (SNP) Glasgow milletvekili adayı olan genç Kürt siyasetçi Roza Salih ise yaptığı konuşmada Kürtlere dönük sonu gelmeyen saldırıların açık bir insanlık suçu olduğunu, HDP'ye yönelik saldırıların da siyasi bir etnik kırım olduğunu belirtti.
Öcalan’a uygulanan tecrite de dikkat çeken Roza Salih “Öcalan'a yönelik tecrit, tüm Kürtlerin sesini kısmaya dönük bir metod olarak kullanılmaktadır” dedi. Türkiye’deki insan hakları ihlalleri ilişkin “Uluslararası toplumun sessizliği Türkiye'yi cesaretlendiriyor” diye belirten Roza Salip, “Başta Almanya olmak üzere, İngiltere gibi ülkelerin Erdoğan'ı destekleyen tutumları mevcut durumu daha da kötüleştiriyor” diye ekledi.
Tecrit işkencedir
Öcalan üzerindeki tecridin kabul edilemez olduğunu ifade eden hukukçu Melani Gingell ise şunları belirtti: ‘Öcalan'a uygulanan izolasyon ile tüm dünya ile iletişimi koparılmıştır. Birleşmiş Milletler sözleşmesine göre bu denli tecrit kesinlikle işkencedir.”
Tecrit tüm ülkeye yayıldı
Lordlar Kamarası üyesi ve Öcalan'a Özgürlük Kampanyası Başkanı Chriristine Blower ise Türk devletinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin kadınlara yönelik şiddeti daha da arttıracağına söyledi.
Blower, Öcalan’a yönelik tecride ilişkin ise "İmralı'daki tecrit sistemi tüm ülkeye yayılmış durumda” tespitini yaptı.
İngiltere'nin en büyük sendikası olan Unite the Union uluslararası ilişkiler bölümü temsilcisi Clare Baker da yaptığı konuşmada Türkiye'de emekçilere ve kadınlara yönelik baskı ve şiddete tepki gösterdi.