Boyun eğmeyen anneler
Dosya Haberleri —
- Besra Erol (66), Muhlise Karagüzel (62) ve Hanife Arslan (77). Türk cezaevlerinde ilerleyen yaşlarına ve hastalıklarına rağmen tahliye edilmiyor. ATK 'cezaevinde kalabilir' raporları vererek, annelere zamana yayılmış idam hükmü veriyor.
- ‘Pişman olmamışsın, duygusal bağın kopmamış” denilerek geçtiğimiz günlerde tahliyesi bir yıl ertelenen Besra Erol, “Neden pişman olayım, benim oğlumu DAİŞ öldürmüş ben bunun için burada tutuluyorum. Bu adaletsizliğe son verin” mesajını iletti.
- ATK’nin 5 kez ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verdiğini Hanife Aslan’ın kızı Reyhan Ören “Hasta tutsaklar bir an önce bırakılmalı. Son zamanlarda ‘kardeş olalım’ deniliyor ama annem gibi yüzlerce hasta tutsak ölüme terk ediliyor” diye konuştu.
- Ağır hastalıklarına rağmen annesinin iki kez tutuklanmasının işkenceden başka bir şey olmadığını söyleyen Zilan Karagüzel “Bizler cezaevine girse bile ‘Berxwedan jiyane’ diyen annelerin çocuklarıyız. Uyguladıkları baskılar bu annelere geri adım attıramaz” dedi.
ERDOĞAN ALAYUMAT
Üç Kürt annesi Besra Erol, Muhlise Karagüzel ve Hanife Arslan, ilerlemiş yaşlarına ve hastalıklarına rağmen intikamcı duygularla cezaevinde tutuluyor. Boyun eğmedikleri için tüm çağrılara rağmen tahliye edilmeyen anneler, yaşadıkları onca zorluk ve sağlık sorunlarına rağmen direnişlerinden bir adım dahi geri adım atmadı. Farklı cezaevlerinde bulunan ağır hasta kadın mahpuslardan Besra Erol, Muhlise Karagüzel ve Hanife Arslan’ın aileleri gazetemize konuşarak uygulanan insanlık dışı muameleden biran önce vazgeçilmesini istedi.
ATK idam mangası gibi
Besra Erol, Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren oğlu Evrim Deniz Erol’un mezarı başında yaptığı konuşmada “Çocuğumun ölümünde devletin parmağı var” dediği için 7 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Muhlise Karagüzel, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş İl Eşbaşkanlığı yaptığı dönemde siyasi parti faaliyetleri gerekçe gösterilerek 7 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Hanife Arslan ise 'örgüt üyesi' olduğu iddiası ile 80 yaşından sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. İlerlemiş yaşlarına ve hastalıklarına rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK) üç kadın hakkında 'cezaevinde kalabilir' raporları vererek adeta annelere zamana yayılmış idam hükmü veriyor.
Boyun eğmediği için cezalandırılıyor
66 yaşında, 8 çocuk annesi olan Besra Erol’un eşi ve çocukları dahil ailesinden neredeyse tutuklanmayan kişi kalmamış. İlerleyen yaşına ve hastalıklarına rağmen çocuklarının mücadelesine inatla sahip çıkan Besra Erol, boyun eğmediği için cezalandırılıyor. Besra Erol’un hayatı oğlu Evrim Deniz Erol’un Suruç Katliamı’nda yaşamını yitirmesinden sonra tümden değişti. O günden sonra kendisini özgürlük mücadelesinde yer alan her gencin annesi olarak gördü. Oğlunun mezarı başında yaptığı konuşmada katliamda devletin rolüne dikkat çekip, “Çocuğumun ölümünde devletin parmağı var” dediği için hakkında dava açılan Besra Erol tutuklandı. Bir yıl tutukluluk ardından tahliye edilen Besra Erol’a, yargılama sonucu 'örgüt üyesi olmak' iddiasıyla 7 yıl 5 ay hapis cezası verildi.
Birçok hastalıkla mücadele ediyor
Cezanın kesinleşmesiyle 30 Nisan 2019 tarihinde tekrar tutuklanarak Muş Cezaevi’ne konulan Besra Erol daha sonra Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Besra Erol cezaevinde bel fıtığı, siyatik, yüksek tansiyon, göz tansiyonu, mide ülseri, tansiyon, kolestrol, tiroid nodülü gibi hastalıklarla mücadele ediyor. Gözünden bir ameliyat geçiren Erol, hastalığın tekrarlaması nedeniyle bir ameliyat daha olmak zorunda. Ayrıca iki kez bel fıtığı ameliyatı geçirdiği ve eklem sıvılarında azalma olduğu için yürümekte zorlanıyor. Rahminden de ameliyat olan Besra Erol troidde tespit edilen nodüller nedeniyle de iki ayda bir kontrol olmak zorunda.
Tahliyesi bir yıl ertelendi
Ailesi ve insan hakları kurumlarının girişimlerine rağmen Besra Erol tahliye edilmiyor. Cezasının 4’te 3’ünü tamamlayan ve 9 Aralık’ta tahliye olması gereken Besra Erol, Kasım ayı sonunda İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkarıldı. Erol’a “Pişman mısın, neden başka koğuşlarda değil siyasi tutsakların koğuşunda kalıyorsun” soruları yöneltildi. Gazetemize konuşan Besra Erol’un oğlu Aram Erol annesinin “Neden pişman olayım, benim oğlumu DAİŞ öldürmüş ben bunun için burada tutuluyorum” sözleriyle cevap verdiğini aktararak, “Dışarı çıkınca çalışma yürütmeye devam edersin sen, duygusal bağın kopmamış” denilerek tahliyesinin bir yıl ertelelendiğini aktardı.
Devlet intikam alıyor
Annesiyle görüşmesinin detaylarını paylaşan Aram Erol, moralinin iyi olduğunu ancak sağlık durumunun her geçen gün kötüleştiğine dikkat çekti. Kendisi de 7 yıldan fazla bir süre cezaevinde kalan ve kardeşi Evrim Deniz Erol yaşamını yitirdiğinde cezaevinde olan Aram Erol, devletin hiçbir zaman kendilerini rahat bırakmadığına dikkat çekti. Yüksek tansiyona bağlı olarak annesinin gözlerinde görme kaybı yaşandığını ifade eden Aram Erol, annesinin cezaevi koşullarında ameliyat olması halinde enfeksiyon kapma riskinin olduğunu ifade etti. Erol ayrıca annesinin mide ülseri olduğunu ve bu nedenle sağlıklı beslenmesi gerektiğini ancak cezaevi koşullarında bunun da mümkün olmadığını aktardı. Annesinin çevresinde saygı duyulan bir kişi olduğunu ve kendisine yönelik baskılara boyun eğmediğini vurgulayan Aram Erol, “Annemi göz altına aldıklarında polis, ‘Sen terörist yetiştiriyorsun. Senin suçun dünyaya terörist getirmek’ demişti. Dik duruşundan taviz vermediği için devlet annemden intikam alıyor” şeklinde konuştu.
Bir an önce tahliye edilmeli
Annesinin yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen tahliyesinin bir yıl ertelenmesine tepki gösteren Aram Erol, “Annem daha fazla cezaevinde kalamaz. Bir an önce tahliye olması gerekiyor. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Annem, hastalıklarının daha fazla ilerlememesi için bir an önce serbest bırakılmalı” dedi. Aram, hastalıklarla boğuşan annesinin “Bütün bunlar devam ederken cezaevi koşulları çok zor geliyor. Adaletsizlik yapılıyor” dediğini söyledi.
Barış dediği için hapiste
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Eski İl Eşbaşkanı olan Muhlise Karagüzel, demokratik siyaset ve barış mücadelesi verdiği için 9 Ağustos 2019'da gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece 'örgüt üyesi olmak' iddiasıyla tutuklandı. Muş Cezaevi’nde bir süre kaldıktan sonra Kayseri Bünyan Cezaevi’ne sürgün edildi. Hakkında Kayseri Adli Tıp Kurumu (ATK) "Cezaevinde kalamaz" raporu verdi. Fakat İstanbul ATK ise kendisine bu raporun aksine “Cezaevinde kalabilir" raporu verdi. 4 Nisan 2023'te tedavi için Menemen R Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.
4 kez kalp krizi geçirdi
İnsan Hakları Derneği (İHD) ağır hasta mahpus listesinde yer alan Muhlise Karagüzel tutuklu bulunduğu süre içerisinde 4 defa kalp krizi geçirdi. Karagüzel, 26 Ocak 2024’te İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Kalp, diyabet, hipertansiyon, astım, bel ve boyun fıtığı hastası olan Karagüzel, 16 Şubat’ta burada açık kalp ameliyatı oldu. Avukatlar, söz konusu durum üzerine Karagüzel'in tahliyesi yönünde başvuru yaptı. Karagüzel'in infazı başvuru üzerine 3 ay ertelendi. 3 ay sonra Karagüzel'in cezası, tedavi için bir kez daha 3 ay ertelendi. Karagüzel, Muş Savcılığı’nın kararıyla 25 Ekim 2024’te geriye kalan 1 yıllık cezanın infazı için Diyarbakır’da oğlunun evinde gözaltına alınarak bu kez Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ne götürüldü.
İşkenceden başka bir şey değil
Cezaevlerini şiddetin görünmeyen yüzü olarak tanımlayan Muhlise Karagüzel’in kızı Zilan Karagüzel, “Hapishaneler kadına dönük şiddetin ağır olduğu yerler. Psikolojik ve fiziki şiddet kadın tutsaklar üzerinde en üst düzeyde uygulanıyor. Hasta tutsaklara ceza içinde ceza yaşatılıyor. Kasıtlı ve bilinçli olarak tamamen düşman hukukun uygulandığı bir şiddetle karşı karşıyalar” dedi. Annesinin pek çok ağır hastalığı olmasına rağmen iki kez tutuklandığını belirten Karagüzel, ev hapsi ve diğer adli kontrol tedbirleri uygulanabilecekken annesinin tekrar tutuklanmasının işkenceden başka bir şey olmadığına dikkat çekti. Annesine cezaevinde kasıtlı olarak şekerini yükseltecek yemeklerin verildiğini de vurgulayan Zilan Karagüzel son olarak şu ifadeleri kullandı: “Bizler cezaevine girse bile ‘Berxwedan jiyane’ diyen annelerin çocuklarıyız. Uyguladıkları baskılar bu annelere geri adım attıramaz.”
80 yaşında hapiste
80 yaşındaki Hanife Arslan ise ilerleyen yaşı ve hastalıklarına rağmen cezaevinde tutuluyor. Hanife Arslan, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 2007 yılında 'örgüt üyeliği' suçlamasıyla tutuklandı. 11 ay cezaevinde kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 2010 yılında sonuçlanan dava ardından hakkında verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasının yargıtayca onaylanmasıyla 2012 yılında tutuklama kararı çıkarıldı. İlerleyen yaşı ve kronik hastalıkları nedeniyle cezaevine girmek istemeyen Arslan bir süre kaçak yaşamak zorunda kaldı. 2022 yılının Şubat ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Arslan’ın 2025 yılının Ocak ayında tahliye edilmesi bekleniyor.
Aile göç ettirildi
Van T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Arslan, KOAH, mide ülseri, diyabet, kalp ve yüksek tansiyon hastası. Ayrıca eklemlerde sıvı azalmasına bağlı yoğun ağrı ve ileri düzeyde hareket güçlüğünün yanında, geçirdiği Covid 19 sonrasında akciğerlerinde oluşan hasar nedeniyle nefes almakta zorlanıyor. Tüm hastalıklarına rağmen infazının ertelenmesi için avukatlarının yaptıkları başvurular sonuçsuz kaldı.
2016 yılında Yüksekova’da devam eden öz yönetim direnişleri sırasında evlerinin yıkıldığını ve bu yüzden Van’a göç etmek zorunda kaldıklarını hatırlatan Hanife Arslan’ın kızı Reyhan Ören, o tarihten bu yana Van’da yaşamak zorunda kaldıklarını belirtti.
Yürüyecek durumda değil
Annesinin firar yaşadığı süre boyunca da tedavi olamadığını ve kendi bakımını yapacak durumda olmadığını belirten Reyhan Ören, “Sürekli yerini değiştirmek zorunda kaldı. Annesini, iki kardeşini, amcalarını, dayılarını ve kızkardeşini kaybetti, cenazelerine bile katılamadı, yas sürecini bile yaşayamadı. Tutuklanmadan önce annemin hastalıkları vardı fakat bu hastalıkları cezaevinde ağırlaştı. Genel durumu çok kötü. Kendi bakımını yapacak, tek başına yürüyecek durumda değil. Görüşlere bile tekerlekli sandalyeyle geliyor. Bunları her fırsatta anlattık ama sesimizi duyan olmadı” şeklinde konuştu.
Ölüme terk ediliyorlar
Dizlerinden çok acil ameliyat olması gereken annesinin ATK’ye 5 kez sevk edildiğini ancak ağır hastalıklarına rağmen her seferinde kendisine 'cezaevinde kalabilir' raporu verildiğine işaret eden Reyhan Ören, sözlerini şu ifadeler ile sonlandırdı: “Cezaevinde bulunan hasta tutsakların bir an önce bırakılması gerekiyor. Son zamanlarda ‘kardeş olalım’ deniliyor ama annem gibi yüzlerce hasta tutsak özgürlüğünden mahrum bırakılarak ölüme terk ediliyor.”