Bahçeli konuşuyor, Erdoğan set çekiyor
- DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından sonra uzun bir süre sessizliğini koruyan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kayyum atadığını, İmralı'da görüşmeyi engellediğini hatırlattı.
- Bakırhan, "Bahçeli konuşuyor, Erdoğan önüne set çekiyor. İktidar cephesinde muhatap kim belli değil. Sayın Bahçeli’nin dediğini bütün dünya duyuyor ama Erdoğan duymazlıktan geliyor. Bahçeli sözünü tekrarlıyor, AKP etrafında dolanıyor" dedi.
- Eşbaşkan Bakırhan, Bahçeli'ye şöyle seslendi: "Siz her hafta kararınızın arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz. Biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz. O zaman konuşmamızın önündeki engel nedir? Gelin bu kısır döngüden çıkalım."
İktidar temsilcilerinin, Donald Trump’ın ABD Başkanlığına seçilmesini, Rojava'ya yeni bir işgal saldırısının zemini haline getirmeye çalıştığına dikkat çeken DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, şunların altını çizdi: "Rojava'ya savaş açarak, saldırarak bu krizleri ortadan kaldıramazsınız. Fırsat penceresini dışarıdaki başkentlerden arayarak açamayacaksınız. Çözüm Washington'da, Moskova'da, Tahran’da değil, Amed ve Ankara’dadır."
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda konuştu. Kayyum atamasının, irade gaspı olduğunu belirten Bakırhan, bir kez daha halkın iradesine saygı gösterilmesini istedi. Türk Cumhurbaşkanı'nın ‘Ne idiği belirsiz tipler atıyorlar’ hakaretine yanıt veren Bakırhan, "Bizim idiğimiz belli. Ne idiği belirsiz, senin atamış olduğun kayyumlardır. Ne idiği belirsiz insanlar arıyorsanız kendi etrafınıza ve çevrenize bakın" dedi. 'Terör' suçlamalarına da tepki gösteren Bakırhan, "Bu 'terör' yalanına sadece kendileri inanıyor. Bizim partide 'terör' yok, 'terörist' yok. Biz biliyoruz siz Kürtlerin tamamına 'terörist' diyorsunuz. Erdoğan, kayyum atanmasını onaylıyor bir de tebrik ediyor. 'Temiz adaylar gösterseydiniz' diyor. Temizliğin ölçüsü nedir? Keşke temizliği ölçen bir alet olsaydı da kimin ak, kimin kara olduğunu hep birlikte anlasaydık. Mardin’e siyaset kayyumu Mehmet Uçum’u mu aday yapsaydık? Bir de temiz adaylardan bahsediyor" şeklinde konuştu.
Meclis Başkanı'nın sözü yok mu?
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'un 'Bir eli silahta, bir eli sandıkta siyaset olmaz' dediğini hatırlatan Bakırhan, şöyle devam etti: "Siyasetin sandıktan başka hiçbir yere el atmaması lazım. Emin olun benim elimde hiç silah olmadı. Hiçbir arkadaşımızın elinde silah olmadı. Siyaseti demokratik çözümün adresi olarak gördüğümüz için bu hakaretlerinize, işkencelerinize yıllardır dayanıyor ve siyaset yapıyoruz. Bu zemine inanmasaydık bu kadar yoğun baskınız zulmünüz karşısında buralarda oturmazdık. Sayın Kurtulmuş o zaman sizlere soruyorum; halkın iradesine atanan bu kayyumlara dair de bir çift sözünüz var mı? Meclis Başkanı olarak bir şey söyleyecek misiniz? Bir elde milli irade söylemi, diğer elde kayyumla demokrasiye darbe yan yana olur mu?"
Kayyum yasasına davet
Meclis'te grubu bulunan bütün siyasi partileri ve Meclis Başkanı'nı kayyum yasasını görüşmeye davet eden Bakırhan, "Bir günde demokrasi önünde engel olan bu yasayı görüşerek ortadan kaldıralım, halkın seçtiği yöneticileri bir sonraki seçime kadar o kenti yönetmesinin önünü açalım. Bu konuda da Sayın Meclis Başkanı'na büyük görevler düşüyor" dedi.
Rojava'ya saldırı çözüm değil
İktidar temsilcilerinin, ABD Başkanlığına Donald Trump’ın seçilmesini fırsata çevirmek istediğini, bunu Rojava'ya yönelik bir işgal saldırısının zemini haline getirmeye çalıştığını kaydeden Bakırhan, şunların altını çizdi: "Şimdi Rojava’da Kürtlere saldırarak krizi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Rojava'ya savaş açarak, saldırarak bu krizleri ortadan kaldıramaz. İktidar temsilcileri, ısrarla Trump’ın seçilmesini ve yeni dönemi bir fırsat penceresi olarak değerlendiriyor. Açık söylüyorum; Kürt sorununu demokratik yollarla çözerek en büyük fırsat penceresini açmış olur. Fırsat penceresini dışarıdaki başkentlerden arayarak açamayacağınızı belirtmek istiyorum. Trump’a gideceğinize kendi meselelerinizi oturarak kendiniz çözebilirsiniz. Çözüm Washington'da, Moskova'da, Tahran’da değil, Amed ve Ankara’dadır."
Bahçeli'nin açıklamalarından sonra
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'de DEM Parti Grubu'na giderek el sıkışması, ardından MHP Grubu'nda yaptığı konuşma ve DEM Parti'nin ortaya koyduğu güçlü çözüm iradesiyle toplumda bir umut oluştuğuna işaret eden Bakırhan, sonrasını özetle şöyle anlattı: "Sayın Erdoğan, Bahçeli’nin açıklamalarından sonra uzun bir süre sessizliğini korudu. En son bu meseleyle ilgili yaptığı konuşmada da 'Kürt kardeşim senden bu eli samimiyetle sımsıkı tutmanı bekliyoruz' dedi. Bir hafta geçmeden 'elimi sımsıkı tutun' dediği Kürt halkının iradesine kayyum atadı; kayyumlara sımsıkı tutunmaya çalıştı.
İkili arasındaki tartışma
Sayın Bahçeli, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, kurucu Meclis ruhu, umut hakkı, demokratik siyasetin öneminden bahsetti. Bu açıklamaları önemli bulduğumuzu belirtmiştik. Peki ne oldu? Bahçeli’nin bu açıklamalarından sonra Sayın Öcalan’a üç aylık disiplin cezası verildi. Bahçeli konuşuyor, Erdoğan önüne set çekiyor. Bakalım önümüzdeki dönemde bu ikili arasındaki tartışmalar nereye evrilecek.
Muhalefetin açıklamaları kıymetli
Muhalefet cephesinde de bu son tartışmalara dönük çok kıymetli açıklamalar oldu. Başta Sayın Özgür Özel, Sayın Babacan, Sayın Davutoğlu, Sayın Erbakan ve Sayın Karamollaoğlu meselenin çözümüne destek olacaklarını belirttiler. Türkiye’de ilk defa henüz bir süreç olmasa da bu tartışmaların muhalefet cephesinden bu kadar güçlü bir karşılık bulmasını önemli buluyoruz.
Aleviler ve demokrasi güçleri
Aleviler ve kurumları da bizim ne yaşadığımızı iyi bildikleri için bütün kurumlarıyla çözümün yanında olduklarını belirtti. Emek demokrasi güçleri ve bileşenlerimiz de 'Onurlu bir barış olacaksa biz de varız' dedi ve bu açıklamaları destekledi.
Çözüm deklarasyonu hatırlatması
Bakın Sayın Öcalan, 2013'te açıkladığı çözüm deklarasyonunda, '(...) Çözümsüzlük gittikçe derinleşiyor. (...) Kürtler çözümü Ankara’da arıyor fakat Ankara çözümsüzlükte ısrar ediyor. Kritik tarihsel kavşaklarda Türk-Kürt ittifakı gerçekten büyük katkılar sağlamıştır. (...) Geçmişte yaşanan acı tecrübelerden artık ders alalım. Geleceği birlikte inşa edelim. Barışmaktan, müzakere etmekten korkmayalım, kaçınmayalım' diyor.
Erdoğan, Bahçeli'yi duymuyor
Kürt sorunun çözümüne dair ortada bir çağrı var fakat iktidar cephesinde muhatap kim belli değil. Sayın Bahçeli’nin dediğini bütün dünya duyuyor ama Erdoğan duymazlıktan geliyor. Bahçeli sözünü tekrarlıyor, AKP etrafında dolanıyor. Sayın Meclis Başkanı da ‘Bu konuda atılacak adımlar Türkiye’yi rahatlatır. Çözüm adresi Meclis'tir’ diyor. Soruyoruz; buna engel olan kim? Bunun cevabını siz verin. Bunun önündeki engeli tespit edip engeli kaldırarak Türkiye’nin geleceğine katkı sunarak bu meseleyi çözelim. Sayın Erdoğan’a sormak istiyorum; buyurunTürk ve Kürt barışı önündeki engelleri kaldırın. Birinci derecede sorumlu sizsiniz."
Geçmişi inkar etmeden geleceğe
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin son Grup Toplantığsı konuşması dinlediklerini belirten Bakırhan, 'Günü değil geleceği kurtarmalıyız' sözünü hatırlatarak, "Peki geçmişi inkar ederek geleceği nasıl kurtaracağız" diye sordu ve ekledi: "Sayın Bahçeli dilini değiştirsin. Geleceği zehirli bir dille kuramazsanız. Geçmişi inkar ederek geleceği inşa edemezsiniz. Ortak bir gelecekten bahsediyorsanız tasfiye ve inkar politikalarından ve bizi tehdit etmekten vazgeçin. Tarihsel ve yakıcı meseleleri konuşurken Kürt halkının tarihsel değerlerine saygı gösterin. Biz kimseyi tehdit etmedik ama kimsenin tehditlerine de boyun eğmeyiz. Hakikatlerle yüzleşin, hakikatlerle yüzleşmeden gelecek kurulmaz. Hakikatlerle yüzleşmeden yeni bir dönemi inşa etmek imkansızdır. Acı tabloların bir daha yaşanmaması için önümüzdeki dönem gayet uygun politik bir dille ifade ediyoruz."
O zaman engel nedir?
DEM Parti Eşbaşkanı Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenmek istediğini belirterek, şöyle seslendi: "Geçen hafta yaptığınız Grup Toplantısı'nda 'ikinci yüzyılın Türk ve Kürt yüzyılı olması gerektiğini' söylediniz. Biz bu çerçeveyi önemli görüyoruz. Yıllarca birbirimize söylemediğimiz söz kalmadı ama bir türlü barışı ve çözümü konuşamadık. Her hafta siz kararınızın arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz. Biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz. O zaman konuşmamızın önündeki engel nedir? Gelin bu kısır döngüden çıkalım."
Her adıma iki adım gideriz
DEM Parti Eşbaşkanı, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Bizler DEM Parti olarak tehditlere ve yanlış uygulamalara boyun eğmeyiz. Bu ülkenin çocukları, gençleri, anneleri için onurlu bir barış inşa edebilecekse bize atılacak her adıma en az iki adım atarak karşılık vereceğimizi belirtmek istiyorum."
Soruları da yanıtladı
Bakırhan, Grup Toplantısı ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, Bahçeli ile olası bir görüşmenin olup olmayacağına dair soruya, toplantı esnasındaki sözlerine işaret ederek, şöyle yanıt verdi: “Söylediklerim çok net aslında. Eğer bu tartışmalar bir sürece dönüşecekse koşulları ve zemini varsa Meclis’te bulunan tüm siyasi partilerle görüşmek isteriz. Eğer yol alacaksak ve Türkiye’nin en büyük meselesini çözeceksek tarihi acılı yüz yıla bakıp onla yüzleşip yol alabileceğimizi belirtmek isterim.” ANKARA
* * *
Bahçeli: Arkasındayım
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünkü Grup Toplantısı'nda da son dört haftadır yaptığı konuşmaların arkasında olduğunu söyledi.
Bahçeli, hakaret eden ve saldırgan dilini muhafaza ettiği, 'Türk, Türklük ve Türkiye' hamasetinin yoğun olduğu dünkü konuşmasında, son dört haftadır çizdiği çerçeveyi bir kez daha tekrarladı. Hakaret ve kirliliği arındırıldıktan sonra Bahçeli, özetle şunları söyledi: "Biz gelecek seçimlerin hesabını değil, gelecek nesillerin ve geleceğin süper güç Türkiye’sinin hedef ve hesabındayız. Geçmişte çekilen acıların ve akan gözyaşlarının geleceği perdelemesine tahammül edemeyiz. Torunlarımızın, aynı felaketlere muhatap olmasını asla, kata, bihakkın istemiyoruz. Günü kurtarmanın değil, geleceği kurmanın ve kurgulamanın istikametinde sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş, arkadaşlar, aziz milletim, vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken, oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak milli birlik ve kardeşlik hukukunu Türkiye’nin düşmeyecek kudret ve kuvvet mevzii haline getirmek geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir. Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız. Etnik ve mezhep temelli hassasiyetlerin yoğun krizlere dönüşünü basiretle engellemek, Türkiye karşıtlarının koz olarak kullanmasını tümüyle bertaraf etmek için toplumsal ayrışma kanallarının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kaynaştırıcı ve kuşatıcı mekanizmalarıyla işlevsiz ve tesirsiz hale getirilmesi elbette mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti devleti milletimizin bütün güzelliklerinin, bütün değerlerinin, bütün miras ve emanetlerinin kucaklaşma asaletiyle temsil edilmelerini hukuki ve siyasi esaslara bağlayabilecektir. Yüksek demokrasi standardının ihyası, ebedi kardeşliğin, tarihi ve kültürel beraberliğinin temelleri bu doğrultuda daha da tahkim ve takviye edilmiş olacaktır. Her şey kafada başlıyorsa, kalplerimizi tekleştirip kafa kafaya vererek birbirimize sarılmalı, nifak cephesini yerle bir etmeliyiz. İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin, nedamet gösterilerinin hiçbir anlamı olmayacaktır."