Batman'ı Mazlum Doğan fethetti

Dosya Haberleri —

Mazlum Doğan

Mazlum Doğan

  • Kürt hareketinin işçi örgütlenmesinden söz eden Maşallah Öztürk, "Batman baştan beri işçi kentiydi. 76, 77’den sonra gruplar Batman’a gelmeye başladı. 5 bine yakın işçi çalışıyordu. Ayrıca genç nüfusu fazlaydı. Bu gruplar insanları kazanmak, etkilemek için TÖB-DER’de propaganda yapıyorlardı, tartışmalara giriyorlardı. Esas aydınlanma 1975 sonrası Kürt gruplarının Batman’a gelmesiyle oldu" diyor.
  • PKK’lilerle ilk kez TÖB-DER’de tanıştığını dile getiren Öztürk, "İlk tanıştığım arkadaş ise Haki Karer’di. O gittikten sonra Mazlum Doğan geldi. Batman’da gençler ve işçiler arasında PKK gelişti. 1978 yılının 1 Mayıs’ını biz arkadaşlarla organize ettik. Yürüyüş ve miting yapıldı. Mazlum arkadaş oradaydı, yanıma geldi. Gövde gösteri gibi bir mitingdi. Binlerce kişi mitinge katıldı" diye belirtiyor.
  • Öztürk, şöyle anlatıyor: "Bana Batman’ı kim fethetti diye sorsalar şüphesiz Mazlum Doğan derim. Mazlum Doğan fırsat bulduğu her yerde örgütleme yapıyordu. Tek tek insanlarla konuşuyordu. Yoğun bir çaba sarfediyordu. İlk geldiği günler çok zorluk çekmişti. Hatta parklarda yatmıştı. Fedakar ve iddialı bir arkadaştı. Mütevaziydi. Batman, devrimcilerin kanıyla sulanmış kutsal bir şehirdir."

REWŞAN DENİZ

Hayatının baharında olan 21 yaşlarında bir genç, 1976 yılının sonlarına doğru Batman’a gelir. O yıllarda kendilerine Kurdistan Devrimcileri diyen dışarıdan da Apocular olarak tanınan grup adına faaliyetler yürüten bu genç Batman’ın bir bakıma kaderini değiştirir. Batman’ın yurtsever kimliğinin oluşumunda büyük emekler veren, genç yaşına rağmen öncü rolünü başarıyla yerine getiren bu kişi Mazlum Doğan’dır. Sonraki yıllarda Amed zindanında teslimiyete ve ihanete karşı yaşamını ortaya koyan Mazlum Doğan’ın adı Kurdistan tarihine Çağdaş Kawa olarak geçti. Mazlum Doğan’la yolu hem Batman’da hem de Amed zindanında kesişen Maşallah Öztürk’le konuştuk. Batman’da bulunduğu dönemlerde Batman TÖB-DER’in başkanlığını yapan Maşallah Öztürk, Mazlum Doğan’ı ve Batman’ın yurtsever kimliğinin oluşum sürecini anlattı.

Mamoste biraz kendini tanıtır mısın? Batman’a gelmeden önce ulusal bilinç kazanmanda belirleyici olan faktörler nelerdi?

1946 yılında Siirt’in Baykan ilçesinde doğdum. Öğretmen okulunu bitirdim. Daha sonra da Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nde okudum ve oradan mezun oldum. Antalya’da, Baykan ve Batman’da öğretmenlik yaptım. Öğretmen olduğum dönemlerde Türkiye Öğretmenler Sendikası’na (TÖS) üye oldum. Hem öğrencilik dönemimde hem de öğretmenlik dönemimde Siirt’te babamın KDP’li imam arkadaşları vardı. Bana şiirler okuyorlardı, beni etkilemeye çalışıyorlardı. Kürtlüğümü biraz onlar sayesinde öğrendim. Öğretmenler sendikasında da biraz sol fikirleri öğrenmeye çalıştım. 1971 yılında Batman’a geldim. Batman’da kurulan TÖB-DER’e (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) üye oldum.

 

Maşallah Öztürk

 

O zamanlar Batman’da nasıl bir siyasi ortam ve sosyal yapı vardı?

Söz ettiğimiz dönem yarım asır öncesi dönem, ince detayları hatırlayamayabileceğimi söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Biliniyor, 12 Mart 1971’de askeri muhtıra verilmişti. Devrimci ve demokratlar her yerde olduğu gibi Batman’da da tutuklanmıştı. 1974’te Kıbrıs işgalinden sonra Ecevit bir af çıkardı. Bu afla birlikte tutuklu bulunan Kürt gençleri ve aydınları serbest kaldı. Bu gençler ve aydınlar kendi içlerinde bir arayış içerisine girdiler. Kurdistan’da bu zamanlarda Özgürlük Yolu, DDKD, Kawa, Rizgari, KUK ve o zaman Apocular vardı. Bu gruplar 1975’ten sonra örgütlenmek üzere Kurdistan’da çalışmalara başladı. Bu da Kurdistan’da yurtsever bir havanın esmesine yol açtı. Bu anlamda da Batman bir çalışma alanı oldu. Batman baştan beri işçi kentiydi. 76, 77’den sonra gruplar Batman’a gelmeye başladı. Batman’ın bu grupların dikkatini çekmesinin nedeni Batman’da bir işçi potansiyelinin olmasıydı. Türkiye Petrol Anonim Ortaklığı’nın büyük bir kolu Batman’daydı. Batman rafinesi vardı. 5 bine yakın işçi çalışıyordu. Ayrıca genç nüfusu fazlaydı. Batman o zaman bile büyük bir ilçeydi. Siirt’in nüfusu 26 binken, Siirt’e bağlı bir ilçe olmasına rağmen ben çok iyi hatırlıyorum 50,60 bin civarında bir nüfusu vardı. Bu gruplar gelip Batman’da çalışmaya başladı. İlk ve sık uğradıkları yerlerden biri de Batman TÖB-DER’di. Bu gruplar insanları kazanmak, etkilemek için TÖB-DER’de propaganda yapıyorlardı, tartışmalara giriyorlardı. Ben o dönem Batman TÖB-DER’in başkanıydım. Gelenlerle en çok ben görüşüyordum. Esas aydınlanma 1975 sonrası Kürt gruplarının Batman’a gelmesiyle oldu.

Peki ilk hangi grup geldi Batman’a?

Bence ilk gelenler DKDK’lilerdi. Sonra Kawa, KUK, Özgürlük Yolu gibi gruplar geldi. En son da o zaman Apocular yani daha sonra PKK adını alan grup geldi. Ben ilk kez TÖB-DER’de PKK’lilerle tanıştım. İlk tanıştığım arkadaş ise Haki Karer’di. 76’nin sonları veya 77’nin başlarıydı sanırım. Ankara’dan tanıdığı bir üniversite öğrencisiyle gelmişti. Geldi 10 gün kaldı. Bana da misafir oldu. Konuştuk, düşüncelerini anlattı. O zaman bizim gençlerden biraz daha şansımız vardı, yaşım onlardan büyüktü. Daha fazla okumuş, ulusal kurtuluş mücadelelerini tanımış, sosyalizmi az çok bilen biriydim. Bu sebeple tartışabiliyordum onlarla. Düşünceleri bana çarpık gelmedi. Fakat fazla kalmadı gitti. O gittikten sonra Mazlum Doğan geldi.

Mazlum Doğan'la nasıl tanıştınız?

TÖB-DER’e gelmişti, epey konuştuk, tartıştık. O zaman şunu anlatıyordu. Diyordu demokratik kitle örgütleri, devrimcileri devlete hedef olarak gösteriyor, bu sebeple demokratik kitle örgütlerinin kurulması uygun değildir. Biz de esprili şekilde diyorduk, mademki demokratik kitle örgütlerine karşısın o zaman ne işin var burada, TÖB-DER’e gelme. O da şunu diyordu; ben Kürt halkının çıkarları için gerekirse kiliseye de giderim, camiye de giderim, her yere gidip çalışmalar yürütürüm. Bu sözlerini hiç unutmuyorum.

Daha önce DDKD’den Muhterem Biçimli beni Silvan’a çağırdı. Benim onlarla beraber çalışmamı önerdi. Bana DDKD’nin düşünceleri çarpık geliyordu. İşte ufak detaylara takılıyorduk o dönemde. Mesela DDKD, Rusya’ya halk içerisinde revizyonist diyordu gençliğin duygularını okşamak için fakat özünde onu revizyonist değil sosyalist olarak görüyordu. Bu benim hoşuma gitmedi.

Daha sonra Kemal Pir’le Ali Haydar Kaytan Silvan’a gidiyor, Muhterem Biçimli’yle tanışıyorlar. Onlara diyor Batman’a gidersek kiminle görüşelim, onlar da diyor orada bir TÖB-DER başkanı var, tanıdığım bir arkadaştır onunla görüşebilirsiniz, size yardımcı olabilir. Batman’a geldiler, TÖB-DER önünde biraz konuştuk. Daha sonra hapiste Kemal arkadaş bana anlattı, dedi biz oradan ayrıldığımızda biz de seni DKDK’li olarak biliyorduk. Daha sonra Mazlum arkadaş geldi, uzun kaldı. En çok gençlik içerisindeydi, 78 yılına gelene kadar gençlik içerisinde epey taban kazanmıştı. İşçiler, öğretmenler içerisinde de biraz zemin buldu. Orada bir dernek vardı, seçime girdiler DDKD kazandı. Batman Halk-Der’di adı sanırım. 1977’nin sonlarında artık onlarla hareket ettim.

 

 

Peki Apocularla hareket etmende belirleyici olan neydi, niye onları tercih ettin?

Gençliğimde Küba devrimini okuyordum. Romantizmi, işte ''Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ölüm hoş geldi, safa geldi'' gibi sözleri beni ve diğer gençleri çok etkiliyordu. Mazlum arkadaş bir gün sohbet ederken, biz 300 kadroya sahip olduğumuz zaman dağa çıkacağız dedi. Bu beni gerçekten çok derin etkiledi. Ondan sonra benim bir grup beraber hareket ettiğim öğretmen arkadaş vardı. Birinin ismini söyleyeyim, rahmet etti, Ahmet Baldak. Onlarla beraber kıra yani Batman dışına gittik. Ben kendim düşüncemi belirtim. Dedim arkadaşlar şimdiye kadar hep beraber hareket ettik bundan sonra ben safımı Apocuların tarafında belli ediyorum. Artık bu süreçten sonra TÖB-DER Apocuların bir karargahı haline geldi. Hatta biz hapiste Mazlum Doğan’la beraberken, şaka yollu ona diyordum sen beni hapse getirdin o da dedi sen de bu kadar genci getirmeseydin.

Batman’da gençler ve işçiler arasında PKK gelişti. Okullarda ve halk arasında örgütlenme yapılıyordu. Gerçekten Batman o zaman hummalı bir çalışma yeriydi. 1978 yılının 1 Mayıs’ını biz arkadaşlarla organize ettik. Yürüyüş ve miting yapıldı. Yürüyüşte TÖB-DER’li öğretmenler de yer aldı. Aslında benim o mitingde konuşacağım diye bir planım da yoktu. Biz yürüyüş yaptıktan sonra Batman’ın merkezine geldik, orada miting yaptık. Mazlum arkadaş oradaydı, yanıma geldi. Diyarbakır’dan, Mardin’den, Hilvan’dan arkadaşlar da gelmişti. Gövde gösteri gibi bir mitingdi. Binlerce kişi mitinge katıldı.

Yürürken attığımız slogan şuydu: 'Xelkê me were cem me'. Halk da gelip saflara katılıyordu. İlk olarak 150, 200 kişi başlattığımız yürüyüş bitiş noktasına gelindiğinde 2000’e yaklaşmıştı. Bu Batman’da büyük bir olaydı. Batman’da halk ilk kez böyle bir olaya tanık oluyordu. Alana geldiğimizde Mazlum arkadaş benden konuşmamı istedi. Ben biraz düşündüm çünkü öğretmenim, memurum neticede. 'Dedim tamam Mazlum arkadaş' ve orada gemileri yaktık. Hiç unutmuyorum Salih Özdemir vardı, Batman’da kardeşi ve kirvesiyle bombalama olayında şehit düştü, o dedi ben de konuşabilirim. Ona da Mazlum arkadaş dedi tamam. İkimiz konuştuk o mitingde. Miting çok etkili oldu. Bu mitingden sonra TÖB-DER ve PKK’nin çalışmaları büyük bir ivme gösterdi.

Mesela neler değişti?

Artık halk sorunlarını devletle değil bize TÖB-DER’e yani daha sonra PKK adını alacak Kurdistan Devrimcileri veya diğer adıyla Apocular grubuna getirmeye başladı. Sorunlara çözüm bulması için PKK’ye müracaat etme dönemi başladı. Düşünün adamın eşi daralıyor babasının evine gidiyor gelip bize diyordu kayınbabam hanımımı göndermiyor, bana yardımcı olun. Mesela bir olay anlatayım size. Ben TÖB-DER’de otururken bir köylü gelmişti, Mahmut Tanrıkulu, Faik Gezer yanıma geldiler dediler burada bir adam var, diyor bana yardımcı olun. Getirdiler, sorduk ne derdin var, dedi ben altıncıya gitmişim, beni kandırmışlar, altınlarımı ucuza almışlar. Şimdi gel işinden çık. Sonra altıncıyı getirttik, ikisini yüzleştirdik. Altıncı dedi, kardeşim ben senden zorla mı aldım, ben sana demedim mi fiyatı bu kadardır git istersen diğer altıncılara da sor. Altınları satan, buna rağmen senden benden ucuza aldın dedi. Adama acıdım altıncıya dedim bir iki yüz lira ver ona, verdi köylü gitti. Düşünün adam gidip çarşıda alışveriş yapıyor, sorunu oluyor PKK’ye getiriyor. Artık PKK meseleleri adilce çözen bir merci olmuştu. Artık sorunları devletle değil PKK’yle çözüyorlardı. Devlete gitse mahkemeye müracaat edecek, aylarca, yıllarca sürüyor. PKK hareketine sempatinin gittikçe büyümesinin bir nedeni de buydu. Çok kısa sürede Batman’da başat bir örgüt durumuna geldi. Diğer örgütler de küçüldü. Batman artık PKK’nin kalesi oldu.

Mahsum Korkmaz o zaman öne çıkmış mıydı?

Fazla önce çıkmamıştı fakat bunlar görünen simalardı. Batman Bölge Hazırlık Komitesi kurulmuştu ve bana da sen de bunun üyesisin dediler. Birkaç kez toplantı yaptık. Bazı arkadaşların çeşitli görevleri vardı, ben öğretmenler ve esnaflardan sorumluydum, Habip Kılıç eğitim sorumlusuydu. Askeri sorumlu da o zaman Mahsum arkadaştı. Mahsum arkadaş o zaman da silahı seviyordu. Biz zaman zaman Batman dışına çıkıyorduk, tabancılarımız vardı. Nişan alıyorduk hiçbirimiz hedefi vuramıyorduk, Mahsum arkadaş o zaman da nişan olarak diktiğimiz taşları vurabiliyordu. O zamandan askeri yeteneği güçlüydü.

Mahsum’la aramızda 10 yaş fark vardı. Gençti, heyecanlıydı. Ben 10 yaş büyüktüm ondan bundan kaynaklı biraz da resmiyet vardı aramızda. Kendi aralarında daha rahattılar. Batman’da sendikalar işçileri rüşvetle işe alıyorlardı. Bizimkiler müdahale etti, rüşvetin kapısını kapattı. Ve sonra kura çekerek işçi alımına başladılar. Hatta bir kura çekiminde Mahsum arkadaş konuşma yaptı. Atılgandı.

 

 

O zaman Mazlum Doğan hala Batman’da mıydı?

Mazlum Doğan gidip geliyordu. Artık daha çok Mardin tarafına gidip geliyordu yanlış hatırlamıyorsam, başka işlerle uğraşıyordu. Batman’da artık taban oluşmuş, çalışmalar Mazlum arkadaş olsa olmasa da yürüyordu. Lise gençliği artık PKK’nin elindeydi. Köyde ağalarla sorunu olan bazı köyler vardı Tilmerç, Girzoskê, Şikeftan gibi. PKK köylüden yana tavır koyuyordu bu da köylüler arasında büyük bir etki yarattı, örgütlendi. Bu örgütlenme sayesinde Batman’da ağalığın, şeyhliğin etkisinin sürdüğü bir ortamdan belediyenin kazanıldığı bir ortama girildi. O yıllarda Batman gibi bir yerde belediye kazanmak kolay iş değildi. Bir yandan da öğretmenliğe devam ediyordum. O zaman evliydim, bir kızım vardı. Ben 1979 yılında sıkıyönetim Kurdistan’a gelir gelmez ikinci günü yakalandım. Bu sırada eşim hamileydi. Ben hapisteyken bir de oğlum oldu. Arkadaşlar adını Haki koydular.

Batman’ın yurtsever kimliğinin şekillenmesinde size göre Mazlum Doğan’ın nasıl bir rolü var?

Mazlum Doğan bana göre Batman’ın fatihidir. Bana Batman’ı kim fethetti diye sorsalar şüphesiz Mazlum Doğan derim. Mazlum Doğan fırsat bulduğu her yerde örgütleme yapıyordu. Evlere, derneklere gidiyordu, tek tek insanlarla konuşuyordu. Yoğun bir çaba sarfediyordu. İlk geldiği günler çok zorluk çekmişti. Hatta parklarda yattığını söylemişti. Fedakar ve iddialı bir arkadaştı. Çok okuyan, çok anlatan bir arkadaştı. Mütevaziydi. Birkaç kere bana da misafir oldu. Hiç unutmuyorum cızlavet ayakkabısı yırtılmıştı arkadan. Ben onu çarşıya götürdüm, bir ayakkabı aldım. Hiç unutmuyorum kırmızıydı. Sonra Hasankeyf’e gitti. Gitti, geldi baktım ayağında başka bir lastik ayakkabı var. Dedim Mazlum arkadaş ne oldu ayakkabına, dedi bir arkadaş dedi ayakkabın güzeldir ona verdim. Mazlum arkadaşla hapiste aynı koğuşu da paylaştım. 5 Nolu’da bir ara hücrelerimiz de birbirine yakındı.

Batman, devrimcilerin kanıyla sulanmış kutsal bir şehirdir. Bine yakın şehidi vardır. Özellikle bu Hizbullah döneminde epey şehit verdi. Batman o bakımdan emeği olan, sokakları kanla ıslanmış kutsal bir şehirdir. Ben kendim Siirtliyim ama ben hep kendimi Batmanlı gördüm. Benim vasiyetim de budur, ölürsem eğer imkan olursa beni Batman’a gömün. Beni o şehit arkadaşların yanına gömün. Ben kişiliğimi Batman’da bulmuş bir insanım. Daha önce de Kürtlüğe ve sola meyili olan, sendikalı bir öğretmen olmama rağmen gerçek kişiliğimi Batman’da PKK saflarında buldum. Eğer bir kişilik kazandımsa bu Batman’daki mücadele sayesindedir. Hatta mücadele içerisindeki bazı eski arkadaşlar beni Batmanlı biliyordular.

 

* * *

Mazlum Doğan'ın Batman günleri

Mazlum Doğan, Hacettepe’de okurken en çok Haki Karer’den etkilenir mahkemede ondan bahsederken “kendisine karşı bir hayranlığım söz konusu idi ve giderek bu hayranlık, onlarla beraber hareket etmeye, ideolojilerini benimsemeye kadar gitti” der. 1976 yılına kadar esas olarak Ankara'da yoğunlaşan Kurdistan Devrimcileri Grubu, 1976 yılı ile birlikte Kurdistan’a yönelir. Haki Karer, Batman’a gider fakat Türk olduğu için hakkında farklı dedikodular çıkartılır. O Batman’ı terk edince Mazlum Doğan burası için kendisini önerir. Bu süreci şu sözlerle anlatır Mazlum Doğan: “Ben Haki’ye söyledim işte beni gönder dedim, yalnız o da henüz yeni olduğum için, tecrübesiz olduğum için hem ağır olabilecek bir görevin altına, bir sorumluluğun altına girip ezilmemden korkuyor hem de şevkimi, heyecanımı kırmak istemiyordu, 'sen bilirsin' dedi. Ben 76 sonlarına doğruydu valizimi toparladım, ailemden kopardığım parayı da, alarak, o zaman pek fazla sayılmazdı her halde 500 lira paraydı, güney illerine geldim.”

1977’e doğru artık sadece Batman’da kalmaya başlar. Mahkemede hakimin “Nerede kalıyordunuz, kimde kalıyor dununuz?” sorusuna şu cevabı verir: “Bazen benim dışarıda kaldığım da oldu, yani yaz aylarına doğru, Nisan ayına doğru yatacak ev bulamıyordum, yemek de bulamıyordum. Ne yapıyordum, dışarıda yatıyordum. Ama diyelim ben TÖB-DER’e gidip oturuyordum, akşama doğru oluyor bir genç, bir delikanlı 'ağabey bu gece bizim eve gidelim' diyorsa, hiç fırsatı kaçırmıyor, direk olarak onların evine gidiyordum. Ertesi gün davetsiz olarak gittiğim de oluyordu. Yani zar zor idare ederek kalmaya, propaganda yapmaya çalışıyordum. Diyelim ki, bir gençle beraber oturuyoruz, çay içiyoruz, ben ona hemen herhangi bir konu falan açarak hareketin görüşlerini götürmeye, onun tasvibini almaya çalışıyordum. Bu konuda Batman grubundan bir kısım insan buradadır, bunlar tanık olmuşlardır, benim dışarıda yattığımı da bir kısmı bilir, aç kaldığımı, perişan kaldığımı da bilir.”

 

* Mazlum Doğan, Toplu Yazılar, Weşanên Mezopotamya, 3. Baskı, 2011, S. 247-8

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.