Kız kardeşliğin gücü: Jin Jiyan Azadî

Dosya Haberleri —

25 Kasım kadın eylemleri/ Cizre

25 Kasım kadın eylemleri/ Cizre

  • Feminist sanatçı Nur Sürer, "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" derken, Barış Akademisyeni Esra Mungan ise, "Bu öylesi içten, öylesi köklü, öylesi varoluşsal bir mücadele ki, adı üstünde Jin, Jiyan, Azadî, yani kadının, yaşamın, özgürlüğün mücadelesi" diyor. İHD Başkanı Eren Keskin de, "Kadınların şiddete karşı birleşik verecekleri kurtuluş mücadelesi çok büyük bir önem taşıyor" diye vurguluyor. 
  • YPJ Komutanlarından Viyan Adar, "Rêber Apo’nun geliştirdiği, Jin Jiyan Azadî şiarı etrafında kadın mücadelesi ve iradesi yekvücut olmuş durumdadır" diyor. YJŞ komutanlarından Heza Şengali de, "25 Kasım kadınların kadına yönelik şiddete karşı eşsiz mücadelesi" diye belirtiyor. Kürt kadın siyasetçi Gültan Kışanak da, "Özgürlükte ısrar yaşamda ısrardır, bu ısrar kadın direnişinin ana kaynağıdır" diyor.

GÜLCAN DERELİ

25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Bu öylesine bir sorun değil. Kadınlar için hayat memat meselesi. Bin yılları bulan bu şiddet tarihinin hep kırıldığı anlar, zamanlar oldu. Bir zamanlar derin bilgileriyle topluma yön veren tanrıçalar çağından beri bu böyle. En zor zamanlarda hep bir Saralar, Rosalar, Besêler çıktı ve bir ışık yaktı. Şimdiki zamanda mücadele daha keskin; kadınlar bin yılların haksızlığına karşı artık daha bilinçli, örgütlü. Ama aynı oranda da şiddetli saldırıların hedefinde. Kadının Jin Jiyan Azadî mücadelesi yükseldikçe erkek egemen düzenin sütunları çatırdamakta, bu da bin yılların erkek iktidarını daha saldırgan yapmakta. DAİŞ barbarlığının kadınların üzerine salınması tesadüf değildi. Dünya semalarında bir yıldız gibi dolaşan 'Jin Jiyan Azadî'nin her yerde yankılanması da tesadüf değildi. Artık kadınlar kendi tarihlerinin yazıcısı olmaya başladılar, her gün bu tarihe yeni sayfalar ekleniyor. Biz de işte bu kadın tarihinin yazıcılarından bazılarına 25 Kasım'ı ve kadın mücadelesinin anlamını sorduk. 

Özgürlükte ısrar, yaşamda ısrardır

Kürt kadın siyasetçi Gültan Kışanak: "Kadınlar, '21. yüzyıl kadın yüzyılı olacak' iddiasıyla bu yüzyıla giriş yaptı. Kadın özgürlük mücadelesinin dünya genelinde güçlenerek yol aldığını görüyoruz. Özel alana hapsedilen kadın, patriyarkaya, aile içindeki erkek egemenliğine başkaldırarak kamusal alana çıktığında bu kez karşısında erkek devlet şiddetini gördü ve bütünlüklü bir sorgulama sürecine girdi. Artık kadınların bir bütün olarak erkek egemen sisteme, patriyarkaya, sömürgeciliğe, çok uluslu şirketlerin yaşam alanlarını talan etmesine, ekolojik kırama, siyasal alandaki erkek egemenliğine, kültürel soykırıma karşı hayatın her alalında mücadele ettiğini ve demokratik toplum inşa süreçlerinin aktörü haline geldiğini görüyoruz. 

Küresel kadın hareketinin politik perspektifinde ve motivasyon kaynaklarında Kürt kadın hareketlerinin izlerini görmeye başladık. Bu karşılıklı bir güçlenme sürecidir. Kürt kadınlar dünya kadın hareketinden güç alırken, başka ülkelerdeki kadın hareketleri de Kürt kadın harekinden güç alıyor. İran’da bir tutam saçı görüldüğü için katledilen Mahsa Jina Amini’nin, dünya genelinde kadınların özgürlük ve eşitlik arayışının simgesi haline gelmesi bu etkileşimin düzeyini gösteriyor. Küresel kadın hareketi, Jin Jiyan Azadî hareketini sahiplendi ve dört bir yanda bu slogan yankılandı. Kadınlar, kendi anadillerinde 'kadın, yaşam, özgürlük' iddiasını çoğaltarak, erkek egemen sisteme meydan okudu. Rojava’da kadınların demokratik yaşamın inşa sürecindeki rolü dünya kadın hareketi tarafından yakından takip ediliyor ve önem veriliyor. Türkiye’de 2016 yılından bu yana kesintisiz bir şekilde devam eden savaş politikalarına, siyasal soykırım operasyonlarına ve kayyum darbesine karşı direnen kadın gerçekliği de eşit ve özgür yaşam iddiasının gücünü gösteriyor. Bu sene 25 Kasım kadına karşı şiddetle mücadele gün nedeniyle binlerce kadın alanları doldurdu. Kadın ve çocuk cinayetlerine, tecride, savaş politikalarında ısrara, kayyum darbesine ve ekolojik kırama karşı kadınların kararlı duruşu özü itibariyle yaşamda ısrar mücadelesidir. Kadınlar ölüme karşı yaşamı, köleliğe karşı özgürlüğü, savaşa karşı barışı savunuyorlar. Özgürlükte ısrar yaşamda ısrardır, bu ısrar kadın direnişinin ana kaynağıdır."

 

* * * 

İstanbul Sözleşmesi yaşatır

Feminist sanatçı Nur Sürer: "Mobingden öldürmeye kadar her gün işlenen ortalama üç kadın cinayetinden toplum olarak yaralıyız. Bir yandan koruyucu kanunlar göz göre göre kaldırılırken diğer taraftan bununla ilgili toplumsal tepki göstermenin önü polisiye güç ile kesilip kadınların çığlıklarını duymazdan geliyorlar. Kadının insanlık durumunun yasal olarak adım adım yok edildiği bugün sığınabileceğimiz “kendilerinin beğenerek” imzaladığı İstanbul Sözleşmesi'nden kimi tarikatlar, cemaatler ve bazı partilerin isteği üzerine çekildiler. Geldiğimiz noktada her gün üç ya da dört kadın öldürülüyor ve hiç umurlarında değil, çok üzgünüm... İstanbul Sözleşmesi yaşatır..."

 

Kızkardeşlik ruhu çok daha güçlü 

Barış Akademisyeni Esra Mungan: "Kendi gençlik dönemimle kıyasla bugünkü genç kadınların 'kızkardeşlik' ruhunun çok daha güçlü olduğunu görmek benim için, kadının eşitlik, özgürlük ve kadına yönelik şiddete karşı mücadelesinin büsbütün kol kola, büsbütün kenetli bir şekilde yürüyeceğinin habercisi. Bu öylesi içten, öylesi köklü, öylesi varoluşsal bir mücadele ki, adı üstünde Jin, Jiyan, Azadî, yani kadının, yaşamın, özgürlüğün mücadelesi. Ve bu mücadelenin sonucunda sadece kadınların değil tüm canlıların, doğanın ve hatta evrenin ferahlayacağını düşünüyorum, inatla."

 

Bu bir kurtuluş mücadelesi

İHD Başkanı Eren Keskin: "Coğrafyamız kadına yönelik şiddetin çok yoğun işlendiği bir yer. Son derece erkek egemen militer ve feodal bir devlet aklı var. Ve bu akıl devletin totaliter yapısı nedeniyle tüm topluma yayılmış. Bu nedenle kadın kurtuluş mücadelesi çok büyük bir önem taşıyor. Bu mücadelenin en büyük yanını da kadına yönelik şiddete karşı mücadele oluşturuyor. Bizim coğrafyamızdan verilen mücadelenin sonucunda kazanılmış bir sözleşmemiz vardı Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi. Diyarbakır’da eşi tarafından annesi katledilen kendisi de ağır yaralanan Nahide Opuz davasında Türkiye’nin AİHM’de mahkum edilmesinden sonra Avrupa Konseyi bütün üye devletleri kadınları şiddete karşı koruyacak bir sözleşme hazırlayın çağrısı yaptı. Ve sözleşme böyle hazırlandı. Ama buna rağmen 2011’de imzalanan sözleşme 2021 yılının Mart ayında tek bir erkeğin imzasıyla kaldırıldı, fes edildi. Bu sözleşmenin feshedilmesinin ardından kadına yönelik şiddette büyük bir artış gözlendi. İşte bu nedenle biz diyoruz ki kadına yönelik şiddet politiktir. Kadınların bu şiddete karşı birleşik verecekleri kurtuluş mücadelesi çok büyük bir önem taşımaktadır. "

 

* * *

Mücadele 25 Kasım’da zirveye ulaştı

YPJ Komutanlarından Viyan Adar: "25 Kasım tüm dünya kadınları, Kürt ve Kürdistanlı kadınlar için önemli bir gün olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü. Bu kıymetli günde şiddete ve zorbalığa karşı mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz. Bugün beş bin yıldır hiyerarşik düzenle birlikte başlayan ve günümüze kadar da kadına karşı devam eden bu şiddete, bu zihniyete cevap verme günüdür. Özellikle de bugün, 21. Yüzyılda birleşerek bir irade olup bu zihniyete “hayır” diyen kadınların gündür. Rêber Apo’nun geliştirdiği, Jin Jiyan Azadî şiarı etrafında kadın mücadelesi ve iradesi yekvücut olmuş durumdadır. Bu şiar çerçevesinde bir araya gelip örgütlenen Kürt ve Kürdistanlı kadınların mücadelesinin tüm dünyaya yayılmış olduğunu görüyoruz. Ve gerici erkek zihniyetine çok güçlü bir cevap verdiğine de tanık oluyoruz.

Tabi ki biz 25 Kasım’ı yalnızca mücadele edilecek bir gün olarak görmüyoruz. Tarih boyunca bu erkek egemen zihniyete karşı kadınların her günü bir mücadele günü olmuştur. Anneleri ve tanrıça kültüründen gelen kadınların tek bir gününü bile mücadelesiz geçtiğine inanmıyoruz. Her gün yeni bir mücadele günü olmuş, bu mücadele 25 Kasım’da bir zirveye ulaşmıştır diyoruz. Bu yüzyılda da kadın mücadelesi en üst düzeyde kendini ifadeye kavuşturmuştur. Bunun için de siperlerde, yaşamın ve mücadelenin meydanlarında, eğitimde, ekonomide, siyasette, kültür mecralarında direnen tüm kadınların mücadelesini selamlıyoruz. Özellikle cephede kadın kazanımlarını ve değerlerini savununa kadınların özellikle bu gününü kutluyoruz.

Birliğimiz en büyük cevap

"Dünya kadınlarının birliğini önemli görüyoruz. Dünya’daki kadın mücadelelerinin birleşik gücüne karşı çıkabilecek bir zihniyetin olabileceğini de sanmıyoruz ve gerici zihniyetin kadınların birleşik iradesini de yenemeyeceğini de biliyoruz. Tüm dünyada da kadınlar artık yalnızca bu günün mücadele günü olmadığına, her günün mücadele günü olduğuna kanaat getirmiş durumdalar. Kadınlar olarak her günümüz mücadele günüdür, dün de mücadele ettik bu günde ediyoruz ve mücadele etmeye devam da edeceğiz. 

Biz Yekîneyên Parastina Jin (YPJ) olarak bu gerçeği her zaman göz önünde bulunduruyoruz. YPJ olarak tüm mücadele sahalarında olduğu gibi askeri alanda da bu zihniyetin temsilcisi DAİŞ’e karşı nasıl cevap verilmesi gerektiğini dünyaya gösterdik. Kimsenin, kadınlar olarak kendimizin yarattığı ve mücadele ile ortaya çıkardığımız, bize ait olan bu onurlu yaşamı bizden almaya gücü yetmeyecek. Özgürlük ve özgür bir yaşam için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelemiz, savaşımız, direnişimiz tüm kadınlar için bir miras ve güç oluyor. Bu egemen erkek zihniyetini yıkmak için Kürt ve Kürdistani kadınlar olarak bu güç etrafında bir araya geliyoruz. Birliğimiz ve gücümüz yaşamın düşmanı egemen zihniyete en büyük cevabımızdır. 

Dayanışma içinde olalım

"YPJ ve mücadele eden kadınlar olarak, bizi bir güç ve irade olarak ortaya çıkartan, Jin Jiyan Azadî felsefesinin yaratıcısı Rêber Apo’nun emeklerine de bir cevap olunacaksa bu cevap tüm dünyada kadınların birleşik gücünün oluşturulması olacaktır. En büyük mücadele, örgütlenme mücadelesidir. Bu şiddete karşı en anlamlı cevap da küresel bir kadın örgütlenmesi ve devrimi yaratmaktır. Kadın karşıtı politikaların sahipleri ve Kapitalist Modernite güçleri bilmelidir ki hiç bir zaman kadına yönelik şiddeti kabul de etmeyeceğiz buna müsaade de etmeyeceğiz, mücadelemizi yükselteceğiz, her günümüz kadına karşı şiddetle mücadele günü olacak. Bu zihniyeti yıkmak için tüm dünya kadınlarına, özgülük özlemi çeken kadınlara çağrımız da, her şekilde bir birimize ulaşalım, tüm yol ve yöntemleri kullanarak dayanışma içinde olalım özgür kadın yaşamına sahip çıkalım. Anneler kadınlar olarak kendi ellerimizle yarattığımız bu özgür yaşamı korumak, özgür bir gelecek ve kadın değerlerini korumak için ‘güçlü çelik bir kalkan’ olalım. Bugün vesilesi ile tekrardan direnen, cephede savaşan, kadın mücadelesinin tüm alanlarında çalışma yürüten tüm kadınlara selamlarımızı gönderiyoruz. Birliğimiz kurulacak, egemen zihniyeti yıkacaktır diyoruz."

 

 

* * *

Kadınların eşsiz mücadelesi

YJŞ komutanlarından Hêzâ Şengali: "25 Kasım kadınların kadına yönelik şiddete karşı eşsiz mücadelesi. YJŞ olarak bu önemli günde her türlü şiddete karşı direnen, mücadele eden kadınları anıyor ve onlarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Beş bin yıldan günümüze dek kadına yönelik şiddet her türlü biçimiyle kesintisiz devam ediyor. Bu şiddete karşı ister fiziki ister sözlü olsun, yürütülen ve yürütülmekte olan mücadele güçlü bir kararlılıkla devam ediyor ve devam edecek. Çünkü bu cinsiyetçi zihniyet var olduğu sürece kadına yönelik şiddet ve zulmün hiçbir zaman dinmeyeceği bilinmelidir. Ama direnen, mücadele eden kadınlar var olduğu sürece baskıya ve haksızlığa karşı mücadelenin devam edeceği gerçeği de bilinmelidir. Tarihte erkeklerin ataerkil yaklaşımından dolayı kadınlar her zaman baskı altına alınarak kadın hakları gasp edilmiştir. Kadınlar her yönüyle ezilerek adeta yok sayılmıştır. Buna karşın tarihin her döneminde iktidara ve diktatörlüğe karşı çıkan kadınlar baş eğmeyerek haklarını elde etmek için mücadele etmiştir. Kadın direnişi ne kadar bastırılmaya çalışılsa da kadınlar direnişte asla taviz vermemiştir.

Êzîdî kadınlar Saraların yolunda

"Önder Apo'nun ortaya çıkışı ve PKK'nin kurulmasıyla birlikte kadın hakları konusunda önemli gelişmeler sağlandı. Önder Apo sayesinde kadının devrimdeki önemi ön plana çıkarılarak tüm dünyaya yayıldı. Önder Apo kadınların önünü açarak mücadelede en önde yer almalarını sağladı. Önder Apo, PKK'nin ilk mücadeleye başladığı andan itibaren kadınlara öncülük rolünü verdi. Kadın devriminin gelişmesine büyük imkan sağladı. Şehit Sara, Önder Apo’nun mücadeleye başladığı ilk yıllarda büyük bir istek ve direniş ruhuyla mücadelede yer almıştır. Şehit Sara Amed Zindanı'nda verdiği mücadeleyle zulme ve yok edilmeye karşı direnen ve hakları için mücadele eden tüm kadınlar için sembol olmuştur. Bugün, Êzîdî kadınlar ve YJŞ olarak Şehit Sara’nın mücadelesini takip ediyor, kendimize öncü olarak görüyoruz. Geçmişte günümüze dek kadına yönelik her türlü baskı ve yok sayılmaya karşı direniş örnekleri var olmuştur. Bu bağlamda 1960 yılında Mirabel Kardeşler’in Dominik Cumhuriyeti diktatörlüğüne ve baskıcı rejimine karşı gösterdikleri direniş kadın mücadelesine çok önemli sembol bir direniş olarak tarihte yer almaktadır. Üç kız kardeşin mücadelesi sonrasında vahşice öldürülür. Ama onların direnişi ve anıları tarihte direnişin sembolü olarak kabul ediliyor.

 

Artık Êzîdîler kendini koruyor

"Yine 2014 yılında DAİŞ çetelerinin Êzîdî kadınlara yönelik saldırısı yakın zamandaki en acımasız ve en vahşi saldırı olarak tarihte yer aldı. Êzîdî kadınlarına yönelik bu saldırıya karşılık özgürlük savaşçıları da direnişleriyle DAİŞ'i yok etti ve tarihin karanlık sayfalarında yer almasını sağladı. Özgürlük savaşçılarının öncülüğünde YJŞ güçlerinin kurulmasıyla Êzîdî kadınları her türlü saldırı ve şiddete karşı güçlü bir savunmaya sahip olmalarını sağladı. Êzîdî kadınlar kurulan bu savunma gücü sayesinde kendilerini koruyabiliyor. Fiziksel soykırım, kültürel soykırım ve her türlü tehditle mücadele edebiliyor ve direnebiliyor. Berivanların, Nûjînlerin, Faraşînlerin, Tekoşînlerin, Nûjiyanların, Arînlerin ve ismini yazamadığımız binlerce kahramanın gösterdikleri yolda ve onların ardılları olarak günbegün büyüyerek örgütlenmelerini ve direnişlerini en üst düzeye çıkarıyorlar.

Mücadelemiz büyüyor

"Kadına yönelik şiddetle mücadele sadece askeri alanda değil toplumsal alanda da büyüyor. TAJÊ (Ezidhan Kadın Özgürlük Hareketi) kadın hareketi toplumun her kesiminden kadınlar arası ayrım yapmayarak her düşüncedeki kadınları örgütleyerek örgütlenmesini ve direnişini en üst seviyeye çıkarıyor. Zulüm ve zorbalığa karşı örgütlenerek gelişip ve büyüyor. Bu anlamda direnişini en üst noktaya çıkarıyor. Tarihte hak ettiği yeri almak için kendini eğitiyor ve geliştiriyor ve bunun için örgütlüyor. Tarihte günümüze dek sadece erkeklerin yapabileceğini inanılan işleri yapıyor. Bu anlamda çok önemi başarılara imza atıyor. Şengal'de daha önce uygulanan fermanlar (katliamlar) unutulmadı. Bu esas üzerine yeni fermanlar olmaması için örgütlenme ve savunma birlikleri en üst aşamada çalışmalarını sürdürüyor. Her geçen gün örgütlenme ve savunma daha da büyüyor. Önder Apo, kadın ve yaşamı eşit tutarak ve şunu söylüyor; "Kadın özgür olmadığı sürece özgürlük olmaz!" Bu temelde "Jin Jiyan Azadî" sloganı tüm dünyaya yayılmış durumda ve kadınlar bu sloganla haklarını arıyor, mücadele ediyor ve direniyor. YJŞ olarak kadına yönelik şiddeti şiddetle kınıyor, tüm kadınların yürüttüğü direniş ve mücadeleyi selamlıyoruz."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.