Boy aynası
HALİL DAĞ*
Zagros’ta bir mağaradayım. Biraz önce metrelerce yükseklikteki kar yığınları arasında yol açarak ulaştım bu mağaraya. İçeride siyah, dışarıda beyaz bir sessizlik hüküm sürüyor. Dışarıda kar uçsuz bucaksız uzanıyor. Şu an bu dağ başında hiçbir şeyle bağlantım yok. Zagros ve kar tüm bağlantılarımı koparmış. Bağlantısızım. Hiçbir bağlılığım yok. Yıllardır aradığım şey acaba dağ başındaki bu mağara mıydı? Bağlantısızlığı mı arıyordum?
Tüm gerillalar çığ gelecek diyorlar. Karlar arasında açtıkları patikalarda pür dikkat yürüyorlar. Oysa ben bu gece çığ getireceğim. Karlı yamaçlarda çığlık çığlığa yürüyorum. Gecenin karanlığında ciğerlerime çektiğim keskin soğuğu var gücümle haykırıyorum. Çığ gelsin, çağ çöksün istiyorum. Haykırıyorum. Soğuk Zagros soluğu ile göğsümü yırtarcasına haykırıyorum.
Sesim Metina Dağı’ndaki o sevinçli kız çocuğuna ulaşsın istiyorum.
Bir dağ kadını anlattı. O kız çocuğunun bir tek hayali varmış. Birgün bir boy aynası görmek istiyormuş. Anlıyor musun? Bir boy aynasında kendisini bir defa görmek istiyormuş.
Sakine, gözlerini Zagros’ta açmış. Hikayeye göre onu Zagros doğurmuş. O gece yağmur ve rüzgar çılgınlar gibi dans etmişler. Yağmur o gece bardaktan boşanırcasına yağmış. Rüzgar fırtına olup esmiş. O gece dünyanın bütün dağları kıskanmışlar Zagros’u. Sakine vurulmadan önce hayallerini bir kadın gerillaya anlatmış. “Bu koca dünyada küçücük bir hayalim var; bir boy aynasında kendimi görmek istiyorum,” demiş.
Bu gece bu dağ başında bu haksızlığa lanet ediyorum. Öfkemi Zagros’la paylaşıyorum. Duyuyor musun Zagros? Sakine bir kez olsun kendisini göremedi. Bir boy aynasında bir kez olsun kendisine bakamadı. Şu an evlerinin odalarında boy aynasına bakan insanları düşün. Acaba on dört yaşında sevinçli bir kız çocuğunun, yaşamı boyunca kendini bir kez olsun bir aynada göremeden vurulduğunu biliyorlar mı?
Zagros; büyüyen bir kız çocuğunu düşün. Örgülü saçları, tertemiz gülüşü ile güzelleşen bir kız çocuğunu düşün. Ve bu kız çocuğun bir kez olsun bir aynaya bakamadığını, uzun saçlarını bir kez olsun aynada göremediğini, kendi güzelliğini bir kez olsun seyredemediğini düşün. Şu an kilometrelerce uzakta kaç insanın, umarsızca defalarca aynaya baktığını biliyor musun? Ne olurdu bir insanoğlu bir defalığına boy aynasına bakma hakkını bu Zagros kızına vermiş olsaydı. Milyonlarca insandan bir tanesinin yerine ve bir defalığına Sakine de bir boy aynasının karşısına geçseydi. Ve kendi güzelliğini bir kez kendi görseydi.
Sakine’nin güzelliği aynalara sığmadı. Hiçbir ayna onun güzelliğini tek başına göstermeye güç getiremedi. Hiçbir ayna onun güzelliğine yetmedi. Güzellik aynalarda görülmez.
Aynaların yansıtamadığı tek olgudur güzellik. Güzellik ancak gözlerde görülebilir. Sakine güzelliğini ancak onu seyreden dağ insanlarının gözlerinde, bazen yorgun bir savaşçının ona bakan gözlerindeki ışımada gördü güzelliğini. Bazen de yenilmiş bir komutanın, onu gördüğünde sevinen yüzünde gördü.
Önceleri farkına varmamıştı. Bu dağ insanları onu görünce neden mutlu oluyorlardı, anlayamamıştı. Ona bakan her insanın yüzünde oluşan mutlu bir gülümsemenin sırrını çok sonradan farketti. Bir dağ kadını, birgün ona çok güzel olduğunu söyledi. O an öğrendi güzellik diye bir şeyin varolduğunu. Bir de birgün fotoğrafçı geldi dağa. Ve onun onlarca fotoğrafını çekti. Fotoğrafçının yine de memnun olmadığını gördü. Bunun nedenini sordu Sakine. Fotoğrafçı, “Fotoğraf makinam yetersiz kalıyor. Sendeki güzelliği objektife sığdıramıyorum,” dedi. Sakine, o günden sonra, kendisinin göremediği ama kendisinde varolan o güzelliği daha çok merak etti.
Güzellik nasıl bir şeydi? Nasıl oluyordu da herkes görebiliyor, bir tek kendisi göremiyordu. Bu güzelliği görmek için ne yapması gerekiyordu? O andan sonra gördüğü her dağ parçasında, her akarsuda kendini aramaya çalıştı. Başaramadı. Kendinin nasıl olduğunu bir gün olsun göremedi.
Bir gün bir kadın gerilla ona aynalardan bahsetti. Çok uzaklarda, bu Zagros dağlarının ötesinde bir yerlerde yaşayan insanların aynalarının olduğunu anlattı. İnsanların bakınca kendilerini gördüğü bir nesneden söz etti ona. Bu ayna denen şeylerde o diyarlarda pek çok bulunurmuş. Hatta aynaları o kadar çokmuş ki, evlerde iş yerlerinde, sokaklarda bile bulunurmuş. İnsanlar her gittikleri yerlerde aynalara, aynalarda da kendilerine bakarlarmış.
O günden sonra Sakine, bir aynası olsun istemiş. Bir aynası olsa kendisine bakacakmış. Herkesin gördüğünü o da görecekmiş. Ama olmamış. Hiçbir zaman bir ayna edinememiş. Bir gün yine o kadın gerilla ona bir kuşlu ayna getirmiş. Dokuz santimetre karelik bir aynaymış. Aynayı eline almış ve kendine bakmış. Önce bir gözünü görmüş, sonra diğerini. Simsiyah zeytin tanesi gibi gözleri varmış. Sırası ile dudaklarına, burnuna, kaşlarına ve bütün yüzüne bakmış. Ayna o kadar ufakmış ki, yüzünü ancak parça parça görebilmiş.
“Gülümseyin, yüzlerinizin sığmadığı kuşlu aynalara,” diyor şair. On dört yaşındaki Sakine kendisini ancak kuşlu aynalarda, parça parça görebildi. Kendisin sadece yeleğinin iç cebine sığan, dokuz santimetre karelik aynasında görebildi. Sakine’yi parça parça tanıdı. Güzelliğini ancak parça parça görebildi. Güzel yüzüne hep parçalara ayırarak baktı. Güzelliğini, tertemiz yüzünü bir kez olsun bütünen göremedi.
O dağ kadını, Sakine’nin kendi güzelliğini görme arzusu üzerine ona boy aynalarından söz etmiş. Bahsettiği o uzak diyarlarda boy aynalarının da olduğunu anlatmış ona.
Kadın; “İnsanlar o diyarlarda hep aynalara bakarlar. Aynalarda da hep kendilerine. O diyarlarda insanlar hep kendilerine bakar olmuşlardır. Kendilerinden başkasını görmezler. Hep kendilerine bakan insanlar, başkaları nasıl güzeldir görmezler. Aynalar onların gözlerini kör etmiştir. Sadece aynaları severler. Aynalarda da kendilerini severler. Bu nedenle her yere aynalar yerleştirirler. Başkalarını görmeye tahammül edemezler. Onların tek görmek istedikleri kendileridir. Sen, dağın kızı Sakine. Senin aynan dağdır. Zagros’a bak, kendini görürsün. Dağ insanın aynasıdır. Gerçek bir aynadır dağ. Bütün aynalar belki yalan söyler, ama dağ yalan söylemez. Dağ diğer aynalar gibi değildir. İnsana sadece dışını değil, içini de gösterir. Zayıflıklarını, güçsüzlüklerini gösterir. Dağ gerçek bir aynadır. Gerçek bir boy aynasıdır.Senin aynan o dağ insanlarının gözleridir. O gözlerde gördüğün mutluluk senin güzelliğindir” demiş.
Bu Zagros gecesinde, bu karlı Zagros yamacında Sakine’nin vurulduğunu duydum. Kahroluyorum. İnsanoğlu bir daha o güzel kız çocuğunu göremeyecek. O tertemiz sevinçli yüzü bir daha hiç kimse seyredemeyecek. Ve ben; bu Zagros Dağı’nda bir daha o güzel kız çocuğunun fotoğrafını çekemeyeceğim.
* Bu yazı Halil’in Gözü kitabından alınmıştır. Fotoğraftaki gerilla yazıda adı geçen Sakine ve fotoğrafı çeken de Halil Dağ.