Gerilla direnişine mistik bir perspektif: Firmeskên Ava Zê
- Halil Dağ’ın birbirinden değerli filmlerinden olan Firmeskên Ava Zê’de (Zap'ın Gözyaşları) işlediği tema, filmdeki karakterler, olayların akışı onun sanata ve hayata bakış açısına dair birçok mesaj veriyor bize. 30 dakikalık kısa filmde Gabar isimli gerilla ve yanından hiç ayrılmayan pezkovîyle birlikte geçmişe yolculuk ediyoruz.
FELEKXAN SERHAT
“Kürdistan adını verdiğimiz bu ülkenin sadece dağlarını gördüm. Bir de uzaklardan şehirlerinin ışıklarını… Ama akarsularında ıslandım, kayalarına dokundum, yemyeşil yaz sıcağında ter döktüm…” diyor Halil Dağ (Uysal) hepimizin belleğinde iz bırakan sinema yolculuğunu anlatırken. Halil Dağ, aradan yüz yıllar geçse de Kürdistan dağlarında “ay yüzlü çocukların” nasıl direndiğini hatırlatacak, hafızalarda diri tutacak koca bir bellek bıraktı aslında. Kelebekler Boğazı’na göçtüğünde arkasında 6 film, günlükler, şiirler ve makaleler bırakmıştı.
Özgürlük Hareketi’yle gözlerini açan, onunla büyüyen nesilleri derinden etkileyen belli anılar vardır. İnsan yıllar sonra bu anıları hatırladığında hem gurur duyuyor hem de o anıların ağırlığı karşısında yutkunmakta zorluk çekiyor. Halil’in ve nice Halillerin şehadetleri de böyle bir his uyandırıyor bende. Lise yıllarımın ilk dönemlerinde Halil Dağ’ın filmleriyle tanışınca -ki filmleri kimin çektiğini henüz bilmiyordum bile- müthiş bir coşku duymuştum. Elbette o zamanlar dağın büyüsüne, dağda nasıl sanat yapıldığına ve gerillanın emeğinin nasıl olur da filmlerde bu kadar güzel işlenebildiğine hayret ediyordum. Benden yaşça büyük oldukları için Özgürlük Hareketi’yle önceden tanışma şansını yakalayanlardan o filmleri miras bırakanın Halil Dağ olduğunu öğrendim.
Yine, insanın yaşamında iz bırakan zamanlar vardır. Nereye giderseniz gidin, aradan kaç yıl geçmiş olursa olsun peşinizi asla bırakmazlar, kendilerini hatırlatır; “Al bak, senin gerçekliğin budur” derler. 2008 de benim için öyle bir tarih. Türk devletinin “Güneş Harekâtı” diye adlandırdığı Zap’a dönük soykırım saldırıları ve Halil Dağ’ın Besta’da şehadeti (1 Nisan 2008)... Aradan bunca yıl geçse bile anılar, insanlar, dağlardan geçenler, direnenler unutulmuyor. Yenilenler de. Soykırımcı Türk devletinin 80’lerden bu yana Zap’a nasıl “büyük hedeflerle” saldırıp nasıl büyük hezimetlerle döndüğüne geleceğim, ama önce Firmeskên Ava Zê’den bahsetmek istiyorum biraz.
Halil Dağ’ın değerli filmlerinden biri olan Firmeskên Ava Zê’de (Zap'ın Gözyaşları) işlediği tema, filmdeki karakterler, olayların akışı onun sanata ve hayata bakış açısına dair birçok mesaj veriyor bize. 30 dakikalık kısa filmde Gabar isimli gerilla ve yanından hiç ayrılmayan pezkovîyle birlikte geçmişe yolculuk ediyoruz. Filmde işgalci askerler gerillanın etrafını sarıp saldırmaya çalışıyor. Gabar adlı gerillanın öncülük ettiği 3 kişilik gerilla grubu ise askerlerin yerini tespit etmek ve arkadaşlarına haber vermek için takipteler. Pezkovî de film boyunca gerillayla birlikte çatışmaya gider, gerillaya yol gösterir. Aslında gerillayı koruyan pozisyondadır. Pezkovî (dağ keçisi), dağlarda yaşayan ve kadim Kürt anlatılarında kutsanan bir hayvandır. Adı şarkı, masal ve hikayelerde sık sık geçer. Aynı zamanda Dersim’de de Hızır’ın sembolü olarak da kabul edilir. Bu hayvan Kürt toplumunun karakteristik özelliklerini barındırdığına inanıldığı ve tarihsel olarak Kürtlerle özdeşleştirildiği için de önemli bir semboldür. Tıpkı Kızılderililerin kartalla, İskandinavların geyikle, Antik Mısırlıların kediyle bağ kurması gibi Kürtler de pezkovîyle tarihsel ve duygusal bir bağ kurar. Kürt toplumu için koruyuculuk ve yol göstericilik misyonu taşır. Firmeskên Ava Zê’deki pezkovî de tam bu misyonla hareket eder. Film boyunca Gabar’a eşlik eden pezkovî, mağarada karanlığa düşüp yolunu kaybettiğinde Gabar’a yol göstericilik yapar. Star’ın yanına götürür. Star, son yıllarda Kürt çocuklarına sıklıkla verilen Stêra isminden aşina olduğumuz bir tanrıçadır. Özellikle kadınların yaka silktikleri durumlarda “Ya Star!” çekerek sığınıp korunma duaları ettiği büyük tanrıça. Gözüpek, öncü ve cesur olduğu kadar soğukkanlılığıyla da göze çarpan Gabar, aynı zamanda kekemedir de. Star’a vardığında kekemeliği de çözülen Gabar, aslında Star’a ulaşarak hayali kurulan yaşamı Zap vadisine yeniden getirir. Gabar’ın dilinin çözülüşü aslında binlerce yıldır baskı ve zulüm altında yaşayan halkın Zap’ta düşmana karşı başkaldırışının mesajını veriyor.
Gerillanın gelişiyle bin yıllık bekleyişi son bulan Star “En sonunda geldin mi? Bin yıldır bugünü bekliyordum,” diyerek gerekli olduğu kadar eski bir ihtiyacı ifade eder. Bin yıldır susamış olan Star, Gabar’dan “Zap orada akıyor, suyunu bana getir,” diyerek su ister. Zap suyundan içtikten sonra da bin yıllık esaretinden kurtulur. Star, kendisini esaretten kurtarıp susuzluğunu gideren Gabar’a kim olduğunu sorar ve şu yanıtı alır: “Ben gerillayım, özgürlük savaşçısıyım…”
Artık yola koyulup arkadaşlarının yanına gitmesi gereken Gabar, Star’a “Bizi bekle Star! Birgün döneceğiz ve seni buradan çıkaracağız” der ve yoluna devam eder. Tam bu sırada Gabar’ın uyandığını görürüz. Gözlerini açan Gabar başından yaralanmıştır. Gördüğü rüyanın tadından olsa gerek; gülümser. Dili de artık çözülmüş, kekemeliğinden kurtulmuştur…
Halil Dağ, Firmeskên Ava Zê’de pezkovî, Star, Zap suyu ve Star’ın doğuracağı çocuk gibi sembollerle izleyiciye mesajlar veriyor. Yıllar önce çektiği bu filmle aslında günümüzde hala direnişin kalesi olarak kendini gösteren Zap’ın tarihsel kökenine iniyor. Filmde, Star’a bin yıl sonra ulaşan gerillayla, ona eşlik edip yol gösteren pezkovîyle, Zap suyu içirilerek hayat bulan tanrıçayla ve Star’ın bin yıldır doğuramadığı çocuğunu dünyaya getirişiyle gerillanın tarihsel direnişine mistik bir perspektif katıyor.
Direnişin kalesidir Zap
Şimdinin Zap’ına, direnişin kalesine, işgalcilerin korkulu rüyasına gelecek olursak; 1984’ten bu yana Başûrê Kurdistan’a saldıran Türk devleti, Zap’ı sürekli olarak özellikle hedef alıyor. Orada kazanacağı zaferi iple çekiyor, çünkü Zap Bakur ve Başûr ile Qendîl, Xakurkê ve Xinêrê alanlarına hakimiyet için stratejik önemde. Bu zamana kadar Zap’a birçok kez bordo berelisini, özel harekâtçısını, uzman askerlerini gönderen düşman, her seferinde hezimetle döndü. Girişte de değindiğim gibi; düşman, buradaki en büyük ve en önemli darbelerinden birini 2008 yılında aldı. Türlü türlü süslü isimlerle Zap’a saldırılar düzenleyip hiçbir zaman maksadına ulaşamayan Türk devleti, son olarak 17 Nisan 2022’de Medya Savunma Alanları’na dönük imha ve soykırım saldırıları başlattı. Amacı ise kuşkusuz Zap’ı işgal etmekti. Gerilla karşısında tek adım ilerleyemeyen devlet, her türlü insanlık ve savaş suçunu işlemekten de geri kalmadı. Hem gerillanın elindeki kanıtlar hem de Türk yetkililerin itirafları saldırılarında yasaklı kimyasal silah kullandıklarını gösterdi. Dolayısıyla Gabar’ın içirdiği suyla Star’a hayat vermesi ile bugün süren direnişin arasındaki benzerliği okumak zor olmasa gerek. Şehit Halil Dağ ise Firmeskên Ava Zê’de Zap’ın anlamını, direniş tarihindeki önemini ve Kürt toplumunun kültürel kodlarıyla ilişkisini gelecek kuşaklara miras bıraktı. Yazının başında bahsettiğim nesiller olarak ölsek ve tarih bizi unutsa bile Halil Dağ’ın bu filmi bizim yerimize her şeyi anlatacaktır.