Bu da Mahmut K.'nin davası...
Dosya Haberleri —
- Mahmut Kardaş, bir sabah uyandığında tıpkı Franz Kafka'nın Dava romanındaki Josef K.'nin durumunda bulur kendini. Devasa bir bürokrasi ve onun uzantısı işbirlikçiliğin çarkı onu dişlileri arasına alır.
- İşkence, açlık grevleri, zulüm uygulamaları sonrası çıktığı cezaevinde sağlığı bozulmuştur. O sağlığıyla uğraşırken, abisi Mehmet Ali Kardaş ve 15 yaşındaki bir çocuk katledilir ve evleri korucular tarafından yakılır.
- Kardaş'ı katleden koruculardan kimse tutuklanmaz. Kardaş ailesinden gençlere müebbet verilir. Mahmut Kardaş ise tanıklar, olay yeri inceleme raporları ve delil olmadan müebbet alır, sırf geçmişi yüzünden. O şimdi ölüm orucunda.
GÜLCAN DERELİ
Mahmut Kardaş, bir sabah uyandığında kendisini tıpkı Kafka'nın Dava romanındaki Josef K.'nin durumunda bulur. Devasa bir bürokrasi, onun uzantısı yargı ve işbirlikçiliğin çarkı onu dişlileri arasına alır. Kardaş'ın romandaki K. karakterden farkı, niçin tutuklandığını bilmesidir, ancak kanıtlayamamasıdır. O bir Kürt olduğu için tutuklanmıştır, ancak geçmişi onun suçluluğun delilidir!
Geçmişin gölgesi
Mahmut Kardaş, 1965 Amed doğumludur. 12 Eylül 1980 darbesi döneminde ailesinden birçok kişi tutuklanır, ağır işkenceler görür, idamla yargılanır. Kendisi de daha 18 yaşına girmemişken darbe döneminde tutuklanır, ağır işkenceler görür. Bu badireden sağ çıkan Kardaş, yönünü dağlara verir. Onurlu bir Kürt olarak yaşamanın bedelinin ağır olduğunu bedeninde açılan yaralardan öğrenir. Kardaş, sığındığı dağlarda mücadele ederken ağır yaralanır. Tedavi için şehre iner, sonra geri döner. 1988 yılında Dersim'de bir operasyonda tutuklanır. Tam bir aydan fazla gözaltında kalır.
İçeriden kalan yaralar...
Kardaş sonra tutuklanır. Çok umursamamıştır, mücadele etmiş, esir düşmüş ve tutuklanmıştır. Birçok şehirde, hepimizin gezip görmeyi sevdiği yerlerde o hapis yatmıştır. Eskişehir tabutluklarında da kalır, şimdi namı korkutucu olan diğer cezaevlerinde de. İnsanların yaşamayı sevdiği şehirler, onun ve yoldaşlarının hayatta kalma savaşı verdiği şehirlerdir. Birçoğu da bu çarktan sağ çıkamamıştır.
Mahmut Kardaş'ın sadece kendisi değil, yurtsever ailesi de bu zulüm çarkının dişlilerinden nasibini almıştır. O cezaevindeyken ailesinden birçok kişi de onun gibi demir parmaklıkların ardına tıkılır. Üç yeğeni ise onun gibi dağların yolunu izler, biri sevdalısı olduğu dağlarda ikisi ise şehirlerde toprağa düşer.
Kardaş, nihayet 2004 yılında "cezasını" bitirip tahliye olur. Bedenindeki yaralarla birlikte... İşkence, açlık grevleri, cezaevindeki zulüm uygulamaları sağlığını bozmuştur. Dışarısı, içeriden kalan yaraların sancılarıyla başlar. Bedeninde açılan gedikler onu zorlar. O sağlığıyla uğraşırken, hayat bir süre başka yerden akıp gider, sonra sömürgeci bürokratik döngü gelip yine onu bulur.
Sinyal kesici kullanılmış!
Daha yaralarını sarmaya çalışırken, 2007 yılında abisi Mehmet Ali Kardaş, Ergani'nin Hoşan bölgesinde pusuya düşürülür. Mehmet Ali Kardaş mahkeme yoluyla hak kazandığı ve zaten baba mirası olan bir arazi meselesi bahane edilerek köy koruculuğu yapan hasımları tarafından katledilir. Sonrasında açığa çıkacak ki abisi Mehmet Ali Kardaş'in katledildiği saatlerde bölgede sinyal kesici kullanılmıştır. Yani ucu, sömürgeci aygıtın dişlilerini göstermektedir. Mehmet Ali Kardaş ailenin akil kişilerinden ve politik bir kimliğe sahiptir. Yani boşuna hedeflenmemiştir.
Korucuya cinayet serbest
Bu cinayet sonrası Kardaş ailesinden gençler bunu gururlarına yedirmez, yürekleri acır, gidip Mehmet Ali Kardaş'ı katleden korucuların ailesinden bir kişiyi vurur. Böylece Kafka'nın Dava romanında anlattığı hikaye, Amed'de bir Kürt yurtseverini bulur. Mahmut Kardaş, bu dönemlerde sağlığıyla boğuşmakta, olaylarla ilgisi bulunmadığı bilinmektedir. Ancak, adli gibi görünen bu olay, bambaşka bir seyir izler...
Örneğin Mehmet Ali Kardaş'ı katleden korucuların ailesinden hiçbiri tutuklanmaz. Serbestçe gezmeye devam ederler. Üstelik kimlikleri bilinmesine rağmen. Ancak Kardaş ailesinden gençlerin verdiği karşılık sonrası ailenin gençleri tutuklanır, ağırlaştırılmış müebbet verilir. Yani devletin korucusu iseniz cinayet serbest, Kürt yurtseveri iseniz yaşamanız yasaktı!
15'inde bir çocuk katledildi
Üstelik burada bitmez korucuların saldırıları. Kardaş ailesinin kaldığı köyü basan korucular, evleri ateşe verir, silahlarla tarar. Bu saldırıda 15 yaşında bir çocuk katledilir, evler ateşe verilir, birçok kişi de yaralanır. Buna rağmen koruculardan hiç kimse Mehmet Ali Kardaş'ın katledilmesi, 15 yaşındaki bir çocuğun katledilmesi, evlerin yakılması nedeniyle tutuklanmaz. Ama Kardeş ailesinden gençler tutuklanır, ağırlaştırılmış müebbet verilir. Yani adalet terazisi yine mazlumdan yana değildir.
Katledenler tutuklanmadı
Bu olaylar yaşanır biterken, işkenceler nedeniyle sağlık sorunlarıyla boğuşan Mahmut Kardaş, siyasi kimliği nedeniyle sorumlu tutulur. Koruculardan kimse tutuklanmazken, Kardaş ailesinden gençler tutuklanmış, ağır cezalar almış, Mahmut Kardaş abisini ve 15 yaşındaki akrabasını yitirmiştir. Olayın üzerinden 16 yıl geçtikten sonra Kardaş, hakkında verilen tutuklama kararı sonrası bir ihbar üzerine 2022 yılında tutuklanır ve Diyarbakır Cezaevi'ne gönderilir.
Adli değil siyasi...
Tutuklandıktan çok kısa bir süre sonra dosyası Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanır. Ancak adli bir vakaymış gibi görülen dosya kapsamında Mahmut Kardaş’ın geçmiş dosyaları ve örgüt üyeliğinden yargılanıp cezasını yattığı dosyalar mahkeme tutanaklarına geçmeye başlar ve hak ihlalleri zinciri böylece başlamış olur. Ömrünün nerdeyse yarısını siyasi nedenlerle cezaevinde geçirmiş Kardaş, bir yandan adli bir vakanın arkasındaki kişi olarak suçlanırken, bir yandan da siyasi kimliği nedeniyle devletteki kayıtları suçlamaya delil olarak gösterilir.
Kürt’ü öğüten çark
Mahmut Kardaş, bu olaylarla ilişkisi olduğuna dair hiçbir delil sunulmadan siyasi geçmişi gerekçe gösterilerek 21 Eylül 2023 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet ve 14 yıl hapis cezasına çarptırılır. Tanık dinlemesi yapılmaz, olay yeri inceleme raporları dikkate alınmaz, Kardaş'ın olaylarla ilişkisi olduğuna dair hiçbir delil olmamasına rağmen, siyasi kimliği, yurtsever bir ailenin evladı olması, dağlara gidip esir düşmesi sonrası yıllarca cezaevinde kalması gerekçe olarak kullanılır. Mahmut Kardaş, zaten ömrünün yarısını alan bu bürokratik aygıtın yaşamının tamamına kastetmesine daha fazla dayanamayarak cezaevinde ölüm orucuna başlar. Kör bir kuyuya atılmanın yüküne karşı "hawar" der, yaralı bedenini imdat çığlığı için ölüm orucuna yatırır. Kardaş, adalet, davanın hakkaniyetle görülmesi, delillerin incelenmesini ister. Yani yargıdan görevini yapması için bedenini ölüme yatırır.
Dayanışma çığlığı...
Mahmut Kardaş, Kürt edebiyatçı Meral Şimşek'in dayısı. Kendisi de hapis yatan, işkence yaralarıyla yaşamını sürdüren Şimşek, dayısı ile ilgili şunları söylüyor: "Ailece çok uzunca yıllardır şiddeti kesilmeden süren bir devlet baskısıyla karşı karşıyayız. Ne yazık ki bu şiddet mekanizmasında, yaşamını kaybedenler, mezarı olmayanlar ve kalıcı fiziksel hasara maruz kalanlarımız oldu. Ben de bu şiddetin sonucu olarak ülkemi terk etmek zorunda kalmış biriyim. Aslında devlet mekanizmalarının özellikle bazı ailelere dozunu azaltmadan yönelttiği şiddetin sebebi ortadadır. Her biri onlar için potansiyel tehlikedir ve öyle ya da böyle yok edilmelidirler. Şu an dayımın yaşadığı hukuksuzluk da bu bağlamda açıklanabilir."
Sağlık kurumlarına çağrı
Dayısı Kardaş'ın ciddi sağlık sorunları olduğunu ve eyleminden dolayı endişelerini dile getiren Şimşek, şu çağrıyı yapıyor: "Tüm yaşamı adil bir dünya için direnişle geçmiş bir insan var ortada ve tek istediği en insani hakkı olan adil bir yargılanma hakkı. Ben de dayımın isteğini yeniliyor ve tüm insan hakları kuruluşlarına, basın medya çalışanlarına, siyasetçilere ve kamuoyuna sesleniyorum. Bedenini adalet arayışı için ölüme yatırmış olan dayımın sesini duyun ve yanında olun. Ayrıca ölüm orucu sürecinde yaşayabileceği tıbbı sorunlar açısından sağlık kurumlarına dayım Mahmut Kardaş’ın durumunu kontrol etmeleri için çağrıda bulunuyorum."
* * *
Dava romanı
Franz Kafka, Dava romanında Josef K. adlı kahramanının bir gün nedenini bilmediği bir suçlamayla yargı karşısına çıkar. Dava romanı, bürokratik mekanizmanın aldığı keyfi, nedeni bilinmeyen, adaletsiz kararlarını, dev bir otorite, iktidar çarkının öğüttüğü hayatları konu edinirken, Josep K. nedenini bilmediği bir suçun cezasını çeker. Sebep, delil, kanıt yoktur, ama ceza vardır. Bizi kuşatan bürokrasi, otorite, hiyerarşi, yargı, iktidar aygıtının keyfi uygulamalarını, hayatı çevreleyen mekanizmalarını, gündelik yaşama sızan ayrıntılarını ele alırken, kahramanının bu devasa mekanizma karşısındaki arayışını konu ediniyor. Josef K., nedenini bilmediği bir dava girdabına maruz kalırken, Mahmut K., nedenini bildiği bir keyfi uygulamaya maruz kalır. Nedenini bilmek, bazen nedenini bilmemekten daha ağırdır!