Çözüm yürüyüşü başlıyor
- Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde, Ankara’ya “Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü” başlıyor.
Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde bugün Ankara’ya başlatılacak “Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü” için dün Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenlendi. Amed‘de başlayacak yürüyüş, Riha, Dilok, Adana ve Mersin ile devam edecek, son durak 20 Aralık’ta Ankara olacak. Toplantıya, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD FED) Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin ve Kerem Canpolat’ın yanı sıra platform üyeleri katıldı. Savaşlara doymuş bu toprakların barışa ihtiyacıolduğu; barışın yolunun da demokrasi ve özgürlük adımlarının atılmasından geçtiği belirtilen açıklamada, özetle şunlar ifade edildi: "Çözümsüzlük politikalarının sonucu olarak uluslararası bir karaktere ulaşan Kürt meselesi her geçen gün çözümünü daha fazla dayatmaktadır. İzleyeceği yolla Türkiye’yi cennete de cehenneme de dönüştürmek, devlet ve siyaset aklının elindedir. Ret ve inkar politikalarının Türkiye Cumhuriyeti’ni getirdiği nokta koyu bir karanlıktır. Karanlığı aydınlatmanın vakti gelmiştir, geçmiştir. İşe, ikinci yüz yılına giren Cumhuriyeti demokratikleşmeyle başlayabiliriz. Cumhuriyeti, 1921 Anayasası’nda olduğu gibi halkların, inançların, tüm kesimlerin Cumhuriyeti yapabiliriz.
Tek bir çıkış var
Kürt sorunu var oldukça herkes kaybetmeye mahkumdur. Tek bir çıkışı var; o da Kürtlerin varlığını kabul etme ve onurlu bir barışı sağlamaktır. Ortadoğu bunalımına da dünya krizine de en doğru çözümü öneren Sayın Abdullah Öcalan, Türk-Kürt tarihsel ilişkisine en doğru projeksiyonu tutan ve sorunun çözümünde temel muhatabıdır. Nitekim 43 ay sonra yaptığı aile görüşmesinde ‘Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim’ sözleriyle çözüm iradesini göstermiştir. Kürt halkı ve siyaseti de bu iradenin arkasında durmuş ve kararlılığını ifade etmiştir. Bu mesajın üzerinden 51 gün geçmiştir, hiçbir koşul oluşturulmamıştır. Aksine tecrit sürdürülmüş, hukuka aykırı disiplin cezaları peş peşe verilmiştir. Halk iradesine darbe olan kayyum politikaları yeniden devreye konulmuştur. Tokalaşmanın, Meclis’e çağırmanın samimiyetine gölge düşürülmüştür. Söz başka, pratik başka olmuştur.
Gidişat tehlikeli
Türkiye’nin dış siyasette de Kürtlere karşı izlediği politika barışçıl olmaktan çok uzak kalmıştır. Rojava’nın savaş alanına dönüştürülüp hedeflenmesinin daha büyük gerilimlere neden olacağı aşikardır. Gidişat tehlikeli ve çözümsüzlüğü derinleştirmektedir. Bu politika, ancak ve ancak iç barışı değil, çelişki ve çatışmaları tahkim eder. Ülkenin kaderinin masada olduğu şu süreçte bu yanlıştan derhal dönülmelidir.
Kürtlerin istediği açık
‘Kürtler ne istiyor’ diye soranlara yanıtımız nettir: Kürt, demokratik, özgürlükçü, onurlu bir barış istiyor. Bunun ilk adımı da Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmaktır. Sağlık, güvenlik ve özgürlük koşulları sağlanarak, ‘teorik ve pratik gücünü’ kullanmasına zemin hazırlanmalıdır. Çözüm için Meclis de rolünü oynamalıdır. Meclis’in rolünü oynaması için Türkiyeli dostlarımızın 16 Aralık’ta İstanbul’dan Ankara’ya doğru başlatacakları yürüyüşü önemsiyoruz. Kürt siyaseti olarak biz de Amed’den Ankara’ya aynı gün ve zamanda yürüyeceğiz.”