Güncel

Demokraside mutabakat sağlamalı

Forum Haberleri —

mutabakat

mutabakat

  • HTŞ’nin ne kadar irade sahibi olacağı bilinmiyor. Şimdiye kadar gösterdiği performans olumsuz. Sözde ulusal kongre topladılar. O kongrede İsrail’in işgale son vermesi ve Suriye topraklarından çekilmesi çağrısı yaptılar. Ama Türkiye için bir cümle kuramadılar.
  • Sorun bu anlaşmanın nasıl uygulanacağı ve HTŞ’nin buna bağlı kalıp kalmayacağıdır. Türkiye zaten ateşkesi tanımıyor. HTŞ bu anlaşma seni de bağlar, Suriye toprakları üzerinde bizim kararlar geçerlidir, sizin de uymanız gerekir diyebilmeli.

ZEKİ AKIL

Şam ve Özerk Yönetim arasında imzalanan mutabakat çok tartışıldı. Daha çok tartışılacağı da bekleniyor. Bu anlaşma dünyanın önemli güçleri tarafından olumlu karşılandı, destek gördü. Zamanlaması da dikkat çekti. Çünkü HTŞ’nin Alevilere yönelik katliam haberleri üzerine bu anlaşma haberi geldi. Ayrıca Şam’la diyalog ve ilişkilerin ilerlemediği bir ortam vardı. Buna karşı mutabakat imzalandı haberi doğal olarak daha fazla ilgi çekti.

Aslında Aralık ayının sonunda Şam’da Özerk Yönetim, SDG arasında yapılan görüşmeden bir çerçeve anlaşmasına varılmıştı. O zaman edindiğimiz bilgilere göre dokuz maddelik bir çerçevede mutabakat sağlanmıştı. Şimdi basına yansıyan sekiz maddelik çerçeve o zaman taraflarca kabul edilmişti. Ancak HTŞ bu çerçeveyi bir kenara bıraktı ve sessizliği tercih etti. Bu mutabakata Türkiye’nin müdahale ettiği açık. Türkiye Kürtlerin hiçbir biçimde bir statüye sahip olmalarını istemiyordu. Ayrıca bütün kazanımlarının ve örgütlü yapılarının tasfiyesini istiyordu. HTŞ’yle anlaşma veya çatışmasızlık ortamı Özerk Yönetim’in elini güçlendirebilir, bazı haklarını elde edebilirler, örgütlü yapılarını korurlar diye Türkiye vetosunu kullandı.

Türkiye, HTŞ üzerinde etkili bir güç. HTŞ’nin ne kadar irade sahibi olacağı bilinmiyor. Şimdiye kadar gösterdiği performans olumsuz. Sözde ulusal kongre topladılar. O kongrede İsrail’in işgale son vermesi ve Suriye topraklarından çekilmesi çağrısı yaptılar. Ama Türkiye için bir cümle kuramadılar. Türkiye, Suriye topraklarını işgal etmiş ve geniş bölgeleri elinde tutuyor. Sadece işgalle yetinmiyor, elini ülkenin içine sokmuş, bütün sorunlara müdahil oluyor. Türkiye’nin askerlerini çekmesini, içişlerine karışmamasını isteyecek bir çağrı bile yapamadılar.

Özerk Yönetim ve Şam arasında bir mutabakata varıldığı açıklandığından kısa bir süre sonra Türk yetkilileri hemen Şam’a üşüştüler. Ola ki, Kürtlere bazı haklar verile veya entegre çalışmaları SDG’nin örgütlü yapısını bir biçimde koruya! Onların Kürtlerle Arapların anlaşması veya Suriye halklarının birliğini sağlaması gibi bir dertleri yok. Tersine onlar Kürt-Arap çelişkilerini artırma, sürekli bir çatışma ortamını canlı tutma peşindeler.

Dediğimiz gibi anlaşmanın Alevi katliamının hala sürdüğü bir dönemde olması da tartışmalara neden oldu. SDG ve Özerk Yönetim temsilcileri bu katliamların önünü kesmek ve müdahale etmek için anlaşmayı zamana yaymak istemediler. Mutabakata bütün Suriye’de ateşkes sağlanması maddesini koydular. Mutabakata göre bütün Suriye’de ateşkesin sağlanması gerekir. Sorun bu anlaşmanın nasıl uygulanacağı ve HTŞ’nin buna bağlı kalıp kalmayacağıdır. Türkiye zaten ateşkesi tanımıyor. HTŞ bu anlaşma seni de bağlar, Suriye toprakları üzerinde bizim kararlar geçerlidir, sizin de uymanız gerekir diyebilmeli. Ancak şimdiye kadar bu yönlü olumlu bir işaret yok. Tersine Türkiye heyet gönderip HTŞ’yi teftiş etme pozisyonunda.

Mutabakatı olumlu bulan devletler de Türkiye’ye karşı bir tutum almış değiller. Türkiye, Özerk Yönetimi sürekli baskılayarak, terörize ederek ortadan kaldırmaya çalışıyor. Türkiye elini Suriye’den çekmedikçe hiçbir sorun sağlıklı çözülmez. Yurtdışındaki Suriyeliler dahil herkes topraklarına geri dönsün çağrıları yapılıyor. Kısmi de olsa dönüşler var. Ama Efrînliler, Serékaniyéliler topraklarına dönemiyorlar. Bu bölgelerin halkı Suriye’nin içinde çadırlarda yaşamaya devam ediyorlar. Türkiye Suriye’de fiili bir iktidar gücü gibi hareket ediyor. İşgali askerlerinin bulunduğu bölgelerle sınırlı değil, bütün Suriye’ye müdahale ediyorlar.

Suriye devrim yapmış bir ülkeye benzemiyor. Baas rejimi devrildi. Halkta bir rahatlama ve sevinç yaratıldı. Ancak arkası gelmedi. Belirsizlik ve tedirginlik devam ediyor. Alevilere karşı yapılan katliamlar bu tedirginliği korkuya dönüştürdü. Devrim yapmış bir ülkede barajın kapakları kalkar ve halk bir sel gibi akar. Meydanlar şenlenir. Gösteriler, canlı tartışma ortamları olur ve örgütler özgürce kendilerini ifade ederler. Yeni örgütler kurulur. Halkta bir bilinç patlaması yaşanır, aydınlar ve sözü olanlar özgürlük ortamını beslerler. Ama Suriye’de böyle bir hava yok.

Baas’ın elindeki basını HTŞ devraldı. Kendi görüşleri dışındaki bütün görüşlere bu basın yine kapalıdır. Bütün partileri ve örgütlü güçleri dışlıyorlar. Geçici de olsa hazırlanan anayasanın toplumda tartışılması ve geniş kesimlerin katılımıyla yazılması gerekirdi. Böyle bir şey olmadı. HTŞ bir komite tayin etti. Bu komitenin hazırladığı anayasayı Ahmet Şara imzaladı. Bu kadar halktan kopuk ve tepeden inmeci bir zihniyetle Suriye’ye barış, huzur ve özgürlükler gelmez.

Özerk Yönetim’le mutabakat imzalandı diye barış geldi, sorunlar çözüldü dememek gerek. Sorun bütün Suriye’nin demokratikleşmesi sorunudur. Onun için demokrasi ve özgürlük isteyenler, başta kadınlar ve aydınlar daha fazla mücadele etmeli ve halkı aydınlatmalıdırlar. Demokrasi cephesini büyütmek gerek.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.