Diyanet DAİŞ sözcülüğüne soyundu

Serhat Eren

Serhat Eren

  • Diyanet'in Kobanê Davası'na katılma talebine tepki gösteren Yeşil Sol Parti Milletvekili Serhat Eren, “Diyanetin bu yaklaşımı, IŞİD’in Kobanê ve Şengal’i işgal ederken yayınladığı katliam fetvalarının devamı niteliğindedir. Diyanet kullandığı dille adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur" dedi.

Türk Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Halkların Demokratik Partisi (HDP) siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası’na HDP’lilerin “dini değerleri temelden sarstığı” gerekçesi ile katılma talebi tepkiyle karşılandı. Yeşil Sol Parti (YSP) Amed Milletvekili Serhat Eren, Diyanet'in söz konusu dilekçesine ilişkin HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Kobanê Davası'nın iktidar tarafından "intikam davasına" dönüştürüldüğünü belirten Eren, "AKP iktidarı, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, MİT devletin bütün güvenlik birimleri o dönemde yaşanman provokasyonlardan, yaşanan ölümlerden sorumludur” dedi.

Hesap vermesi gereken Diyanet’tir

Sanık olarak yargılanması gereken kurumların "mağdur" rolünde Kobanê Davası’na müdahil olma yarışına girdiklerini belirten Eren, “Kürtlere karşı açılan bu intikam davasında müdahillik yarışına giren bu kurumlar; asıl hesap vermesi gereken kurumlardır. Kobanê Kumpas Davası gerçeği tersyüz eden bir davadır, sorumlu olanların, mağdur olanların sorumlu tutulmaya çalışıldığı bir davadır. O dönemin sorumlu kurumlarından biri de Diyanet İşleri Başkanlığı'dır” diye belirtti.

Diyanet DAİŞ’i meşrulaştırdı

“IŞİD barbarlarını İslamiyet adına cihatçı olarak değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı, IŞİD saldırılarına meşruiyet yaratmaya çalışan bir kurumdur” diyen Eren, “Diyanet İşleri Başkanlığı devam eden Kobanê Kumpas Davası dosyasına mütalaaya karşı yargılanan arkadaşlarımıza ahlak sınırlarını aşan, haddini aşan bir değerlendirme ile saldırmıştır. Saldırgan bir dil kullanmıştır” şeklinde konuştu.

Savcılık rolüne soyundu

“Diyanet, Kobanê Davası'na gönderdiği dilekçe ile adeta savcılık rolüne soyunmuş, bu haksız, hukuksuz davayı haklı gösterme çabasına çalışmıştır” diyen Eren şöyle devam etti: “Diyanetin bu yaklaşımı ve gönderdiği dilekçe, IŞİD’in Kobanê ve Şengal’i işgal ederken yayınladığı katliam fetvalarının bir benzeri ve devamı niteliğindedir. IŞİD’in Kürtler için yayınladığı ‘katli vaciptir’ fetvasının benzerini Diyanet dava dosyasına gönderdiği dilekçe ile vermiştir. Diyanetin gönderdiği bu skandal dilekçedeki fetvayı sizlerle paylaşacağız ancak, bu dil ve üslup IŞİD barbarlarının diline çok benziyor değil mi? Dilekçesinde tam da bunu ortaya koymuş. Partimiz, rehin arkadaşlarımız ve avukatlarımız başından boşu boşuna yıllardır kumpas davasında AKP’nin davayı IŞİD’in intikam davasına çevirdiğini boşuna söylemiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı dilekçesindeki diliyle adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur."

İktidarın taleplerini sunan fetva

Yaşanan ölümlerden sorumlu olan ve yargılanması gerekenin Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu belirten Eren, "Diyanet haddini aşan açıklamalarla İslam dinine en büyük zararı vererek arkadaşlarımızı, cinayetle ahlaksızlıkla, cinayetle, yağmacılıkla suçlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, hukuk metni değil iftiranameden ibaret mütalaaya karşı görev sınırlarını aşarak dosyayla ilgili adeta iktidarın taleplerini sunan bir fetva niteliğinde dilekçe göndermiştir dava dosyasına. Kobanê Kumpas Davasını, soruşturma aşamasından şimdiye kadar sürekli bir şekilde talimatla yürüten iktidar, savcının mütalaa demeye dilim varmıyor, iftira belgesine güvenmemiş olacak ki aynı zamanda Diyanet İşleri Bakanlığına arkadaşlarımız aleyhine haksız olarak açılan bu davaya Diyanet üzerinden müdahale ederek, Diyanet eliyle fetva vermiştir. Diyanet bu dilekçe ile AKP-MHP iktidarının sözcülüğüne soyunduğunu göstermiştir" dedi.

Yargı yerine koyup hüküm verdi

Eren, şöyle devam etti: "Bütün insanlığın barış ve huzuruna katkı sağladığını iddia eden bu kurum, tecavüzcü ve barbar IŞİD katliamlar yaparken; onları fetvalarında masum cihatçı olarak gören, ‘Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil’ diyen, 9 yaşındaki kız çocuğunun evlenebileceğini söyleyen, sapık akımlara adeta icazet veren, Alevilerin ibadet yerleri olan cemevlerine statü verilmesiyle ilgili ‘kırmızı çizgi’ olarak değerlendiren, Süryanilere ait manastır ve kiliselere el konulmasına sessiz kalan, halkı yoksulluk ve açlığa mahkum edilirken milyonluk araçlara binen Diyanet İşleri Başkanlığı ve kurum yetkilileri topluma ve arkadaşlarımıza ahlaktan hukuktan bahsedemez. Kendisini yargı yerine koyup arkadaşlarımızı hüküm giymiş gibi itham edemez. Hakkı da değil haddine de değil."

Gerçek sorumlular gizleniyor

Gerçek sorumluların korunduğuna dikkat çeken Eren, "Diyanet, 1993’te Sivas’ta canlarımız diri diri yakılırken, Diyarbakır’da Suruç’ta, Ankara Garı önünde insanlarımız katledilirken, hatta Diyarbakır’da İstasyon Meydanı'ndaki cami duvarı kanla boyanırken davalara katılmak için müdahil oldu mu? Tarikat yurtlarında meydana gelen vahşetlere bir gün olsun ses çıkardı mı? Karaman’da Ensar Vakfı’nda, İmam Hatip Mezunları Derneği misafirhanelerinde çocuklar istismara uğradığında, Aladağ’da kız yurdunda çocuklar ihmaller zinciri ile çıkan yangında yanarak can verdiğinde ülkeye dinin istismarı suretiyle zarar verdiğini beyan etti mi? Elbette yapmadı. Kaldı ki Kobanê Kumpas Davası'nda insanları katleden sorumlular ortadadır ve Diyanet partimize saldırarak gerçek sorumluları korumaya çalışmaktadır. İşte asıl ahlaksızlık budur bütün bunlara karşı sessiz kalmaktır. Asıl ahlaksızlık, dini değerleri iktidarın çıkarları doğrultusunda araçsallaştırmaktır" diye vurguladı.

Kürtlere düşmanlığı biliniyor

Diyanet'i iktidarın aparatı olduğunun altını çizen Eren, "Diyanet’in Kürtlere karşı düşmanlık yarışına yeni katılmadığını çok iyi biliyoruz. Kobanê Kumpas Davasında her gün hukuk ve siyaset tarihine utanç olarak yazılan yeni hukuka aykırılıklar yaşanmaktadır. Mahkemenin bu şekilde çeşitli kamu kurumlarını davaya dahil etme çabası, kumpasın mizansenlerinin devamıdır. Bu haksızlığa, ahlaksızlığa ortak olanlarda, hem vicdanlarda hem de bir gün bağımsız ve tarafsız mahkemelerde, uluslararası hukuk mekanizmaları önünde tıpkı IŞİD barbarları gibi mahkum olacaktır" dedi. ANKARA

 

*****

Diyanet ne diyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası’na HDP’lilerin “dini değerleri temelden sarstığı” gerekçesi ile katılma talebinde bulunduğu ortaya çıkmıştı. Dilekçede, şu iddialar yer almıştı:

"Toplumun dini, ahlaki ve manevi değerlerini sürekli canlı tutmak amacıyla İslâm dininin temel kaynaklarına dayalı doğru ve güncel bilgi ile toplumu din konusunda aydınlatmak, inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, ibadet yerlerini yönetmekle görevli olan Başkanlığımız; toplumun dini, ahlaki ve manevi değerlerini sürekli ayakta tutan, bütün insanlığın barış ve huzuruna katkı sağlayan, İslâm Dini ile ilgili her konuda referans alınan en etkin ve en saygın bir kurumdur.

Davaya konu kişilerin fiil ve davranışları, bu durumu temelden sarsan ve telafisi imkânsız sonuçlara sebep olmaktadır. Nitekim vicdanlara hitap eden din hizmetlerinde itimat ve güvenin kaybolması halinde boşluk kabul etmeyen bu alanın çeşitli sapık akım ve gruplara kalacağı tartışmasızdır."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.