Diz çökmeyenler
Nubar OZANYAN yazdı —
- Yüz yıldır yakıp yıkmaktan, imha ve inkardan başka bir şey bilmeyen Ortadoğu’nun en barbar, en soykırımcı devletlerinden birinin zulmüyle karşı karşıyadır Kürtler ve Ermeniler.
- Asla kabul edip, tahammül gösteremedikleri; zalimin kanlı elinin öpülmemesi, önünde diz çökülmemesidir, tarihin özgürlük harfleriyle yeniden yazılmasıdır!
Yüz yıldır yakıp yıkmaktan, imha ve inkardan başka bir şey bilmeyen Ortadoğu’nun en barbar, en soykırımcı devletlerinden birinin zulmüyle karşı karşıyadır Kürtler ve Ermeniler. Bir halkın kolay göremeyeceği kadar zulüm gördüler, tanık olamayacağı kadar acıya tanık oldular. Ve yaşadıkları zulüm halen bitmiş değil...
Kafkaslar’da, Ortadoğu’da Ermeni ve Kürtlere yönelik saldırılar, yakıp yıkmalar hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor. Soykırım pahasına Turan hayallerinden vazgeçmeyenler, bombalamadık yaşam ve üretim noktası, ağır silahlarla dövülmedik insan bırakmıyor. Rojava ve Medya Savunma Alanları, tüm Kurdistan ağır saldırı ve işgal tehditi altındadır. Özgürlük bilinci ve iradesi olan herkes diz çökertilip, teslim alınmaya çalışılıyor. Muktedirler karşısında duran herkes, hedef tahtasına konuluyor.
Kuzey-Doğu Suriye toprakları, 4 Ekim’den bu yana ilk kez bu denli yoğun, geniş bir alana yayılan işgal saldırısına maruz kaldı. Rojava’nın 100’den fazla noktası aralıksız bir şekilde defalarca bombalandı, bombalanmaya devam ediyor. Halkın stratejik yaşam yerleri; fabrikalar, hastaneler, su-elektrik-petrol istasyonları gibi birçok alt yapı noktası hedef alınarak halk karanlığa, açlığa, susuzluğa mahkum edilmek isteniyor.
TC devletini öfkelendiren, pervasızca saldırganlaştıran Ankara’daki feda eylemi gösterilse de tek nedenin bu olmadığı açıktır. TC devletinde gerekçe ve bahanelerin bitmediğini, direnenler ve baş eğmeyenler var oldukça bitmeyeceğini her aklı başında insan bilir. Esas neden, Kürt halkının 40 yıldır büyük bedeller uğruna sürdürdüğü kesintisiz özgürlük ve onur savaşımıdır. Her geçen gün kendini yenileyen, gelişen, güçlenen direnişidir. Baş eğmeyen iradesi, yok edilemeyen özgürlük hayalleridir.
Kürt özgürlük mücadelesinin kesintisiz şekilde sürmesi, iddia ve amacından taviz vermeden yürümesi muktedirleri fena halde öfkelendirmektedir. Bilinir ki; ne dün ne bugün devlet asla hegemonya ve diktatörlüğüne karşı savaşanların var olmasını, itirazı olanları istemez. Biat ve boyun eğme, kabullenme ve rıza gösterme üzerine kurduğu denklem bozulduğunda iktidarı için işlemeyeceği suç bırakmaz!
Kabul etmek gerekir ki, Rojava halkı, direniş ve onur savaşımından demokratik inşa süreci gelişiminden hız kaybetmeden yürüyor. Karanlığın üzerinde güçlü bir demokrasi ve onur rüzgarı estiriyor. Büyük bir tutku ve bağlılıkla topraklarını ve özgürlüğünü savunmaya devam ediyor. Yıllar süren yokluk ve yoksulluk, tanımı ve tarifi zor acı ve çile pahasına Kürt, Arap, Türkmen, Çeçen, Ezidi, Ermeni, Süryani, Asuri halkları birlikte kardeşçe özgürlük sofrasında umudunu büyütüyor ve hayallerini yaşatmayı sürdürüyor. Efendileri, zalimleri korkutan, çileden çıkartan budur! Asla kabul edip, tahammül gösteremedikleri; zalimin kanlı elinin öpülmemesi, önünde diz çökülmemesidir, tarihin özgürlük harfleriyle yeniden yazılmasıdır!
Savaş bakanlarından istihbaratçı Hakan Fidan “Üçüncü taraflar uzak dursun” derken Rojava halklarının yanında duran, onlara destek sunan, dost ve yoldaş olan herkesi tehdit etmektedir.
Varsın savaş bakanları bizleri “teröristlere” destek sunanlar olarak tehdit etmeye, yargılamaya devam etsin. Biz, mazlum halklar onur ve vicdan sahibi insanlar, devrimciler olarak özgürlük tutkusu direniş iddiası olanların yanında durmaya, onların sesi ve can yoldaşı olmaya, birlikte direnmeye devam edeceğiz!