Dünyanın ilk yazarı: Enheduanna

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Bundan yaklaşık 4 bin sene önce kâtiplik geleneklerinin erkek otoritesinin bir alanı olarak kabul edildiği bu dönemde Akad kralı Sargon’un kızı prenses Enheduanna en parlak ebedi figür olarak karşımıza çıkıyor. Enheduanna tanrıça İnanna’yı anlattığı ilahiler ve şiirleriyle Dünya tarihinin ilk yazarı olarak kabul edilir.

Elimizdeki veriler bilinen ilk yazının bundan yaklaşık 6 bin sene öncesine Sümer dönemine dayandığını gösteriyor. Tabii bu bilgi en eski döneme tarihlendirilmiş yazı içeren bir arkeolojik bulguya dayanıyor. Ama yazının keşfi ve alfabenin ortaya çıkışı konusu hala gizemini koruyor.

Yazı devlet icadı değil

Son 25 yılda yapılan araştırmalara baktığımızda yazının ortaya çıkışının hikayesinin daha da belirginleştiğini görüyoruz. Her şeyden önce genel kanının aksine yazının “devlet sponsorluğunda”, karmaşık idari yapıların ihtiyacı sonucu ortaya çıkıp geliştiği yönündeki bilgi geçersizdir. Arkeolojik bulgular çömlekli Neolitik dönemde, küçük kil tabletler üzerine semboller işlendiğini gösteriyor. Mezopotamya’daki örneklerin dışında Çin’in Jiahu bölgesinde 8 bin yıl öncesine ait 24 Neolitik mezarlarda bulunan işaretler, 8 bin yıl önce Avrupa’daki Vinca kültürüne ait semboller ve İndus Vadisi uygarlığına ait proto-yazılar insanlığın ne kadar yaygın bir şekilde bilgiyi söz dışında aktarılabilir bir forma getirme arayışında olduğunu gösteriyor.

Sümer ve yazının yaygın kullanımı

Sümer uygarlığının yazının kullanımı konusunda insanlığa çok büyük bir katkıda bulunduğu tartışmasızdır. Öyle ki Sümer uygarlığına ait kalıntıların 19’uncu yüzyılda keşfinin ardından 5-6 bin yıl öncesindeki insan yaşamına ilişkin elde ettiğimiz bilgiler çivi yazılı tabletler neredeyse kesindir.

Sümer uygarlığında yazı neredeyse tamamen idari ve teknik işlerde kullanılıyordu. Hayvan ticareti, kölelerin kayıtları, alışveriş kayıtları, ritüellerin kuralları vb işlerin yazılı kayıtları Sümer tabletlerinin çok büyük çoğunluğunu oluşturur. Yazının edebiyat ve şiir, yani duygu ve düşünceyi aktaran bir işlev göstermesi çok uzun zaman almıştır.

Tarihin ilk yazarı: Enheduanna

Bunun ilk örneği de tarihte bilinen ilk yazar olan Enheduanna’dır. Bundan MÖ 2334-2279 yılları arasında yaşamış olan prenses Enheduanna, hem bir rahip hem de şairdir. Günümüz Irak’ın güneyinde kalıntıları bulunan Ur şehrindeki tapınakta yaşayan Enheduanna, Ay tanrısı Nanna-Suen’e adanmış bir hayat sürüyordu.

Enheduanna, Mezopotamya aşk tanrıçası İnanna'ya (İştar) yazılmış iki ilahi de dahil olmak üzere çeşitli şiirler kaleme aldı. İnanna ve Ebih efsanesini ve 42 tapınak ilahisinden oluşan bir koleksiyon yazmıştır. Kâtiplik geleneklerinin erkek otoritesinin bir alanı olarak kabul edildiği bu dönemde Enheduanna en parlak figür olarak karşımıza çıkıyor.

Bildiğimiz kadarıyla Enheduanna yazdığı tabletlere ismini koyan ilk isimdir. Kil tabletler üzerinde bulunan “Tabletlerin derleyicisi En-hedu-ana idi. Kralım, daha önce kimsenin yaratmadığı bir şey yaratıldı” ifadesine benzer bir ifadeye daha erken dönemlerde hiç rastlanmamıştı.

Enheduanna'nın eserleri kil tabletler kullanılarak eski bir yazı biçimi olan çivi yazısıyla yazılmıştır ancak günümüze yalnızca MÖ 1800'lerden, Eski Babil dönemi ve sonrasından çok daha geç kopyalar halinde ulaşmıştır. Daha önceki kaynakların eksikliği, Enheduanna'nın mitlerin ve ilahilerin yazarı olarak tanımlanması ve yüksek rütbeli bir din görevlisi olarak statüsü konusunda bazılarında şüphe uyandırmıştır. Ancak tarihi kayıtlar Enheduanna'yı açıkça eski edebi eserlerin bestecisi olarak tanımlamaktadır.

Enheduanna’yı tasvir eden arkeolojik bulgular
Şiirin yanı sıra, Enheduanna'nın hayatına dair başka kaynaklar da arkeologlar tarafından keşfedilmiştir. Bunlar arasında hizmetkârlarına ait silindir mühürler ve ona ithafen yazılmış bir rölyef bulunmaktadır. Enheduanna Diski, 1927 yılında İngiliz arkeolog Sir Charles Leonard Woolley ve kazı ekibi tarafından keşfedilmiştir. Disk antik çağda atılmış ve görünüşe göre tahrif edilmişti, ancak kazılarla parçalar kurtarıldı ve yazarın yer aldığı sahne başarıyla restore edildi. Sahne rahibeyi bir dini ritüel tasvir etmektedir: üç erkek görevli ile birlikte görülen Enheduanna resmin merkezinde yer alır, bakışları dini sunuya odaklanmıştır ve elini dindar bir jestle kaldırmıştır. Disk üzerindeki resim, şapka ve volanlı bir giysi giyen rahibenin dini ve sosyal statüsünü vurgular.

Şiirleri otobiyografik özellikler taşıyor
Enheduanna'nın şiirleri, Ur Kralı Lugalanne'ye karşı verdiği mücadelenin tasvirleri gibi otobiyografik olduğu düşünülen unsurlar içerir. İnanna'nın Yüceltilmesi adlı kompozisyonunda Enheduanna, Lugalanne'nin kendisini tapınaktaki görevinden zorla alma girişimlerini anlatır. 

Enheduanna'nın otoritesine meydan okuması ve ilahi yardımcısını övmesi, İnanna ve Ebih olarak bilinen efsanede olduğu gibi diğer eserlerinde de yankılanır.

Bu anlatıda tanrıça İnanna kibirli bir dağ olan Ebih ile çatışmaya girer. Dağ, dik durarak ve önünde eğilmeyi reddederek tanrıyı gücendirir. İnanna babası tanrı Anu'dan yardım ister. Anu ona korkunç sıradağlarla savaşa girmemesini öğütler. İnanna, tipik cesur tavrıyla bu talimatı görmezden gelir ve dağı yok eder, ardından da yardımları için tanrı Enlil'i över.

 

* * *

Enheduanna’nın eserleri

Rahibe Enheduanna’nın birçok eseri 20’inci yüzyıl bilim insanları tarafından çözülmüş ve kayıt altına alınmıştır. Bunlardan en önemlileri Tanrıça İnanna’ya (İştar) adanan ilahilerdir.

Nin me šara (“Sayısız Ben'in Sahibesi” başlıklı ilahiler Sümer edebi geleneğinde var olan en zor metinlerden biri olarak nitelendirilir. İlk tam baskısı Hallo/van Dijk tarafından 1968'de yapılmıştır.

Eser Lugal-Ane'nin isyanına ve Enheduanna'nın sürgününe atıfta bulunur. Muhtemelen Ĝirsu'da sürgündeyken bestelenen şarkı, tanrıça İnanna'yı Enheduanna ve Sargon hanedanı lehine çatışmaya müdahale etmeye ikna etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için metin bir mit inşa eder: Tanrıların kralı An, tanrıça İnanna'yı tanrısal güçlerle donatır ve Sümer'in tüm şehirleri üzerinde hükmünü icra ettirerek onu ülkenin hükümdarı ve tüm tanrıların en güçlüsü haline getirir. Şimdi Ur şehri onun yönetimine karşı isyan ettiğinde, İnanna onun üzerine hükmünü verir ve Ur'un şehir tanrısı ve babası olan Nanna tarafından infaz edilmesini sağlar. Böylece İnanna hem göğün hem de yerin efendisi haline gelmiş ve iradesini başlangıçta üstün olan tanrılara (An ve Nanna) bile kabul ettirme yetkisine sahip olmuştur; bu da Ur ve Lugal-Ane'nin yıkımıyla sonuçlanır.

İnanna ve Ebih
İnanna ve Ebih ilahisi (incipit in-nin me-huš-a) Şiir İnanna'nın “savaşın kadını” olarak anıldığı bir ilahiyle başlar (1-24. dizeler), ardından İnanna'nın kendisine boyun eğmeyi reddettikleri için Ebih dağlarından almak istediği intikamı anlattığı destana geçer  İnanna daha sonra gök tanrısı An 'ı ziyaret eder ve ondan yardım ister ancak An İnanna'nın intikam alma yeteneğinden şüphe eder. Bu durum İnanna'nın öfkeden deliye dönmesine ve Ebih'e saldırmasına neden olur. İnanna daha sonra Ebih'i nasıl devirdiğini anlatır ve şiir İnanna'ya övgüyle sona erer Şiirde Ebih'in devrildiği “asi topraklar” modern Irak'taki Cebel Hamrin sıradağlarıyla özdeşleştirilmiştir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.