Fırtınalı yılların mevsimi: Kasım
Forum Haberleri —
- Kasım; kendi toplumsallığını oluşturan, sömürülen bir halkın maratonunu başlatma ve mutlaka zafere kadar durmadan birinciliğe oynayanların zamanı oluyor. İdeolojik örgütlenme ve bu fikriyatın nasıl pratikleştirileceğinin kararlılığı olarak öncü güç, yanı partileşmenin ayı olarak tarihe geçiyordu.
RUŞEN TUTKU
Sararan iklim, içine gömülen bir coğrafyanın derin iç geçirmeleri ve yalnızca bazen kulaklara çarpan kanatıcı çığlıkların savrukluğundaki kırılmaların sesi kulaklarda hep yankılıydı. Ölü toprağa can vermenin dil bulduğu fırtınalı aydı. Susan insan denizinin duygularına karışıp onları sağlam limana çekmenin cesaretini göstermenin birikimi olan en anlamlı günlerin toplamı olan 27 Kasım ruhunun canlanışı olacaktı. Hesaplaşmanın başlangıcı, düşlerdeki hedefe uzanmanın ilk durağı, sıvası dökülmüş bir evdi. 1978 tarihinin haykırdığı zaman diliminin en yaman vuruşmanın başlangıç meşalesinin dağlara uzandığı hakikat taşıyıcısı olan somutluktu. Amed’e bağlı Fis köyünde yapılan 1. Kongre’yle adının netleştiği PKK’nin başlangıç ruhunun kök bulacağı toprakların gerçek hikayesiydi.
Önder Apo öncülüğünde PKK yarım asırdır Kürdistan özgürlük mücadelesini veriyor. Bu uzun yıllara Kürt halkının en cesur, fedakar ve sorumluluğu üstlenen insanlar canı pahasına bu günlere taşıdı, büyüyerek geldi. Şavaştı, işkence gördü, zindanlara atıldı ve tüm bunların bileşkesi olan sayıları binlerce olan şehit verdi. Sistemin yarattığı Kürt kişiliğini parti çizgisine çekme, onlara biçim verme savaşı kadar Kürdistan’ı parçalayanlara da meydan okudu, çizilen sınırları red etti. Başta NATO olmak üzere dünya egemenliğinde söz sahibi olan ülkelerin tüm yardımlarına rağmen TC’ye karşı savaşmayı bildi ve yenilmeyeceğinin mesajını her şart altında verdi. Bu yenilmezliktir ki düşman Özgürlük Hareketi’ni bir çok defa muhatap aldı, çözüm adına masaya oturdu.
Kasım; kendi toplumsallığını oluşturan, sömürülen bir halkın maratonunu başlatma ve mutlaka zafere kadar durmadan birinciliğe oynayanların ayı oluyor. Partileşmek kendini Kürdistan’ın genelinde konumlandırmanın ilk başlangıcı oluyordu. İdeolojik örgütlenme ve bu fikriyatın nasıl pratikleştirileceğinin kararlılığı olarak öncü güç, yanı partileşmenin ayı olarak tarihe geçiyordu. Partileşerek kazanma temel slogan olacaktı.
Partileşmek stratejik bir çıkış olunca TC devleti tedbir amaçlı PKK'nin daha fazla büyümemesi için adeta panikleyerek 1980’de asker yönetime el koymuş, darbe yapmıştı. Düşman bu kalkışın eski Kürt ayaklanmalara benzemeyeceğini biliyordu. Ulusal, sınıfsal özelliği bir korku nedeniydi. Darbeyle birlikte askeri güç Kuzey Kürdistan’ı baştan başa yeniden işgal etme mantığıyla yaklaşmış, kentlerin sokaklarına inmişti. Köyler basılmış, her türlü işkence yöntemleriyle insanlara gözdağı verip böylece sindirmek istenmişti. Bu dönemde PKK'nin öncü kadroları, sempatizan ve binlere varan yurtseverleri de zindanlara atılmıştı. Kentlere, kasabalara, köylere korku iklimini estirmek için akla gelmeyecek yöntemlere başvurulmuş, büyük bir av başlatılmıştı.
Zindanlar işkence yeriydi artık. Tek hedefleri tutsak kılınan insanları itirafçı kılacak, mankurtlaştırıp sonuç alacaklardı. Özellikle Amed zindanında PKK kadroları şahsında özgürlük mücadelesini tasfiye etme, iradelerini kırıp, dirençli hücrelere asit döküp felç etmeye yönelikti. Olmadı, yapamadılar. Direnenler kazandı, büyüdü direnenlerin ölümde yaşamı yaratama felsefeleri. Baş eğmeyenlerin bakışları Parti’ye, dağları kendilerine mesken edenlere ulaştı. Direniş büyütülecek, Kürdistan’a yayılacaktı.
Kasım Atılımı’nın kararlılığı özgürlük mücadelesinde hep ışık gibi parladı.Yol gösterici olacaktı. İlk çekirdek kadro içinde bu fethedici ruh vardı. Kongre ortamına gidilirken unutulmayacak olanlar vardı. Orada komplocu güçlerin Antep'te şehit ettikleri Haki Karer'in hiç bitmeyen gizli ruhu vardı ve düşlediği pratikleşiyordu. Fis köyünde bir araya gelenlerin daha güçlü, eyleme geçme halinin partisiz olamayacağına karar verirken büyük devrimci Haki Karer’in hayallerine cevap oluyordu. Bu adımla Kürdistan’da fırtınalı zamanın startı verdiklerini biliyorlardı. Kürdistan’da yaprağın kıpırdamadığı, tamamen susturulduğu, soykırım kıskacından geçtiği bir halkın uykuya yatmış özgürlük çığlığı dil bulacaktı. Dağlar, köyler, şehirler, gökyüzü ve bulutların akışkanlığına gülümseme konacaktı. Her adıma bir özgürlük soluğu dokunacaktı.
Bu büyük cesaretli çıkışın iskeleti yılların emeği, hiç dinmeyen soluklu yürüyüş ve baştan başa cesareti yükleyenlerin kahramanlığıyla yer buldu, ülkenin toprağına kök saldı. Bir gurup insanın çıkışı milyonların yüreğini kazandı, rengiyle tanıştırdı. Yalnızca Kürtlerin değil halkların istem ve duygularına doğru ve zamanında dokunmayı başardı. Eğer bugün bu hareket sınırları aşıp evrenselleşmişse taşıdığı tarihsel ve toplumsal değerlerin temsiliyetini güncelleştirmesini bildiğinden dolayıdır.
İlk kongrede yer alan kadın kimliğiyle şehit Sakine Cansız'dı. Erkek egemen tolumda bir kadının ailesinden kopup mücadeleye katılması o dönem için kendi başına bir devrimdi. Rengiyle, duruşu ve cesaretiyle kavgalı yaşama atılmıştı. Özgürlük mücadelesine kadının katılışı önemliydi. Şimdi kadın partisiyle, silahlı gücüyle irade sahibi olmuş, ezilen kadın kimliğine ilham kaynağı olmayı başarmıştır. Savaşarak güzelleşen kadın dünyanın her dilinde sevildi, yürüyüş ve halaylarda sloganlaştı. Jin Jiyan Azadî’ydî haykırışı ile savaşan Kürt kadınlarının isyanı dil buldu.