Hizbul-kontracılıktan siyasal kontracılığa: Hizbullah

Forum Haberleri —

El Nusra, DAİŞ, Hüdapar

El Nusra, DAİŞ, Hüdapar

  • Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun itiraf ettiği gibi bu bir proje ve bu projenin önümüzdeki yıllarda sonuçlarının açığa çıkacağını tahmin ediyorlar. Şu an ki Hüda-Par Kurdistan’da hiçbir belediye almayacağını kendisi de çok iyi biliyor. 

MELTEM OKTAY

Her oluşumun bir ruhu, amacı ve misyonu vardır. Resmi devlet araçları -her ne kadar Kürt halkına uygulanmasa da- bir hukuka bağlıdır. En kanlı, soykırımı içeren kararlar aynı devlet erkanı tarafından alınmasına rağmen kirli işlerini yaptıracağı suç örgütlerine ihtiyaç duyar. Hizbullah da bu suç örgütlerinden biriydi. Bu anlamıyla Kurdistan’da 90’lı yıllarda Hizbullah’a biçilen misyon kontrgerilla misyonuydu. Yani devletin kirli işlerini yürütecek işbirlikçi örgüt ve sahte İslami kimlikle katliam sürecini başlattı. Bu oluşumun ruhu karanlık ve gerici bir zihniyetle örgütlendirildi. Koruculuk sistemine içerilmiş sayısız kanlı saldırı ve katliam var olsa da çerçevesi görece hukukla belirlendiği için Kürt halkını ideolojik olarak bölme ve parçalama yeteneğinden yoksun, basit, ucuz asker perspektif esas alındı. Fakat Kurdistan’da Hizbullah yapılanması Kürt halkına dayatılan bir ideolojik kimlik oldu. Bu kimlik; devletin resmi sunni eliyle oluşturulmuş muhalifi olduğu Şia mezhebini çağrıştıran karma, devşirme bir kimlik dayatmasıydı. Ruhu karanlık olanın amacı da karanlıktır. Dolayısıyla uyguladığı şiddette bir o kadar düşmanına hizmeti içeriyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt’e biçtiği rol kendi öz kültür, inanç ve toplumsal değerlerinden kopuşu ve ihaneti yaşayan topluluğa dönüşmesiydi. Bu misyon; Türk devletinin Kurdistan’da işlediği kirli savaşı Hizbullah ile pekiştirme ve savunmasız binlerce Kürt’ün infazında tetikçi olarak kullanmaydı. 

Hizbul-kontra’nın yeni misyonu siyasi kontralık 

Bu nedenle toplum içerisinde Hizbullah’a Hizbul-kontra tanımlaması yapılmıştı. İlk perdesinde sahnelenen kanlı katliamlarla Kürt toplumu tarafından decarte olan bu karanlık zihniyete 2000’lerdeki Beykoz operasyonu sonrası yeni perde ile siyasileştirilmiş bir sahne başlatıldı. Artık karşımızda siyasal sahneye çekilen bir Hizbullah vardı. Hizbullah’ın son 10 yıllık süreçteki misyonu artık siyasi kontralıktı. Daha sosyal, daha ılımlı, siyasi politikayı daha fazla benimsemiş bir rol ile Hizbullah siyasal arenaya sürüldü. Birçok alanda Hizbullah’ın siyasi kontralık misyonuna yatırımlar akıtıldı. En önemlisi siyasal zeminde önleri tamamen açıldı. Gerçek kimliği bu yolla gizlenmeye, unutturulmaya çalışıldı. Aynı zamanda onu var eden ve ipleri elinde tutan ruh eşi olan siyasi İslam öncülü AKP adı altında hızla örgütlendirildi. AKP aynı zamanda Hizbullah’ı hem siyasileştirdi hem de geçmiş suçlarından bir bir azade etti. Bunu yaparken kendi hukukunu da ilan etti. Siyasi kontracılığa büründürülen bu yapıyı motive edecek düzenlemeler yapıldı. Ellerinde binlerce insanın kanı olan tetikçiler, AKP eliyle serbest bırakıldı. Üst düzeyde devlet yetkilileri ve siyasi şahsiyetler Hizbul-kontra üyelerini muhatap kabul ederek makamlarında ağırladı. Yapılan siyasi anlaşmalar sonucu belediyelerde Hizbullah’a alanlar açıldı. Özellikle Bingöl, Urfa, Mardin, Batman başta olmak üzere kimi ilçelerde de Hizbullah’a alan açıldı.

Özel Harp Dairesi Hizbullah’ı 90’larda kullandığı gibi kullanmıyor 

Kürt halkının hafızasında Hizbullah’a dair işlediği cinayetlerden ve kontralık faaliyetlerinden kaynaklı her zaman katı bir anlayış bugüne kadar kendini var etti. Bu nedenle Kurdistan’da birine Hizbullah denildiğinde aklına domuzbağları, mezar evler, binlerce insanın cinayetindeki rolleri gelir. Kontrgerillanın nasıl eğitildiği, Kürt aktivistlere karşı nasıl cinayetler işledikleri gelir. Ama son zamanlarda Özel Harp Dairesi Hizbullah’ı 90’lı yıllarda kullandığı gibi kullanmıyor. Yeni süreçte daha farklı metodlar artık devrede. Hizbullah’a yeni biçilen misyon gereği daha fazla kurumlaşmaya, daha fazla sivil toplum örgütlenmesine teşvik ediliyor. Barolarda, odalar ve borsalar birliğinde, ekonomik birçok yapı içerisinde var etme çalışmaları yürütülüyor. Yoksullukla mücadele adı altında kurumlaşmalar oluşturuluyor. Ve son genel seçimlerde devlet desteği ile meclise girdiler. Meclise giren 4 Hizbullahçının temel profili, daha önce Hizbullah’ın siyasi sözcülüğünü üstlenmiş kişiler olarak karşımıza çıkıyor.

Kürt halkının Hizbullah’a dair hafızası silinmeye çalışılıyor

Özellikle son dönemlerde Kürt halkının Hizbullah’a dair hafızasını silme amacıyla normalleştirme ve meşrulaştırma çabaları hız kazandı. İlk olarak Kürdistan kentlerindeki tarihi yerlerin, direnişçi geleneğin hafızasını yok etmek için Hizbullah ile kentlerin orjinini değiştirme çabaları devreye konuldu. Amed direnişin başkenti olurken, Hizbullah ve AKP eliyle sahabeler ve peygamberler kenti olarak kafalarda yer edindirmeye çalışıldı. Batman gibi Apocuların ilk örgütlendiği Mahsum Korkmazların, Edip Solmazların kenti direnişçi orijininden çıkartılmaya çalışıldı. Batman’da klasik sivil toplumcu ve muhafazakar bir kent havası oluşturulma çabaları sürüyor. Yine Kürtlerin dini değerlere yaklaşımını, dini hassasiyetlerini manipüle ederek Ramazan gibi kutsal gün ve aylarda toplumun içine sirayet etme metoduyla kendince örgütlenme zeminleri oluşturulmaya çalışılıyor. İftar çadırları, kutlu doğum haftaları, "Peygamber sevdalıları platformu" adı altında benzer etkinlikler ile Kürtlerin dini eğilimleri manipüle ediliyor.

Yeni dönemde özel savaşın baş aktörü 

Bu nedenle Hizbullah’a 90’lı yıllarda biçilen misyonla günümüzde biçilen misyon farklı. Hizbullah, Hizbul-kontra ya da Hüda-Par ne dersek diyelim, bu dönemin psikolojik savaşının baş aktörlerinden biri olarak karşımızda. Devlet şu anda Hizbullah’ı Kürt siyasetine ve Kürt mücadelesine karşı Özel Savaş’ın baş aktörü olarak kullanıyor. Kurdistan’da bir muhatap olarak ön plana çıkartılmaya çalışılıyor. Uluslararası kurum ve kuruluşlarda görüşmeler planlanıp karşılıklı ziyaretler gerçekleştiriliyor. Müslüman Kardeşler, Hamas, DAİŞ, Taliban ve benzeri radikal islamcı yapılanmalarla ortak platformlarda bir araya geliniyor. Bu tür yapıları bir araya getirmek için de özellikle Amed gibi direniş hafızasının olduğu bir yer kullanılıyor. Bu yapılara kimi paneller ve sempozyumlar adı altında kitlesel görüntüler verilmeye çalışılıyor.

Bir proje olarak sahada sempati toplama arayışındalar

En son İsrail ve Hamas arasındaki savaş sürecinde Filistin halkının sözde savunuculuğu üstlenilip toplu gösteriler planlandı. Yine Hamaslı olan kişiler İslami figürlerle Kurdistan toplumuna empoze edilmeye çalışıldı. Özellikle son yerel seçimlere doğru gidilirken daha fazla allayıp-pullanan siyasi kontracılar, toplumda sempati toplama arayışında. Bir proje olarak sahaya sürülen kimi karakterlere bakıldığında eski İslami figürlerden ziyade daha açık daha esnek fiziki olarak daha görünür, örneğin daha az sakalsız, daha fazla sosyal, kendilerince sosyal ve kültürel aktivite içerisinde olan hatta kimilerine göre kimi Kürt şahsiyetlerin tutum ve tavırlarını taklit etmeye çalışan yaklaşımlar sergiliyor. Bu şekilde Kürt toplumuna sempatik görünme, eski Hizbullah algısını yıkma “Biz de Kürdüz” söylemi ile Kurdistan’da politik arena içerisinde bir güç haline gelme çabaları ön plana çıkıyor.

Hizbullah Kurdistan’da bir aktör haline dönüştürülmek isteniyor 

 Bütün bunlar bize şunu gösteriyor ki; son dönemde Hizbullah’a yüklenen misyon bütünüyle psikolojik savaşın baş aktörü olma misyonudur. Buradaki amaç özellikle Hüda-Par’ın kurdurtulmasıyla beraber Kürt toplumunun İslami hassasiyetlerini de hesaba katarak Kurdistan’da Hizbullah, Hizbul-kontra ya da Hüda-Par ne dersek diyelim bu siyasi cenahın bir aktör haline dönüştürülmesi projesi ortaya çıkıyor. Görünen o ki; bu çok boyutlu, çok aktörlü bir proje. Ortadoğu’da islam birliği adı altında tüm radikal İslami örgütlenmeler bu proje içerisinde yer alıyor. Yine KDP gibi PKK ile ideolojik çelişkileri olan Kürt örgütleri yine Türkiye’de AKP ve kimi cemaatler ve tarikatlar stratejik bir ilişkinlenme hedefi ile birlikte hareket ediyorlar.

 Amaç Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni bitirmek 

 Temel mantığı ümmet kardeşliği üzerinden kuran bu yapı, kimi yerlerde formalite olarak Kurdistan kavramını kullansalar da İslam bayrağı altında tüm yapıların bir araya gelmesi yalanıdır. Son dönemdeki diplomatik açılımları da bunun göstergesidir. Birçok etkinliklerinde Selahattin Eyyubi figürünü ortaya çıkarmaları da bize bunun mesajını vermektedir. Selahattin Eyyubi bir Kürt’tür ama "Ümmetin Kılıcı" olarak yani "Ümmetin Komutanı" olarak tanımlanır. Birçok etkinlikte bu figürü kullanıp ön plana çıkardılar. Batman’da at üstünde Selahattin Eyyubi’yi simgeleyen bir yürüyüş gerçekleştirildi. Burdan da anlaşılıyor ki ulus olma hakları elinden alınan Kürtlerin gerçek sorunları ters yüz edilirken, Kurdistan toplumunu İslam kılıcı altında ümmet ile bir araya getirme iddiasıyla 'Demokratik Toplumun' özünü boşaltmaya, iradesizleştirerek faşist üst millet kurgusunun eklentisi haline getirerek Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni bitirmeyi amaçlıyorlar.

 Devlet Hizbullah’a her türlü desteği sunuyor

Bu yapının çok rahat kaymakam, vali ve bakanlarla görüşmesi de dikkat çekiyor. Batmanlı aynı zamanda ekonomi bakanı olan Mehmet Şimşek ile direk Batman ile ilgili ortak düzenli görüşmeler yapılıyor. Yine Kurdistan’da bulunan çok sayıda AKP’li yönetici aslında Hizbullah tabanında bulunan veya Hizbullah’la direk temasta olan kişilerden oluşuyor. 2015 sonrası Kurdistan’da belediyeleri gasp eden kayyumlarla da ciddi ilişkileri olan Hizbullah’ın kayyumlardan birçok ihale aldıkları da bilinen bir gerçek. Devlet Kurdistan’da her anlamda şu an Hizbullaha maddi, manevi her türlü desteği sunuyor. Projenin hayata geçmesi için kapılar sonuna kadar açılmış, Hizbullah’a AKP tarafından “yürü ya kulum” denilmiştir.  Eğer projede başarılı olurlarsa Kurdistan’da Hamas oluşumuna gidilerek Kürt sorununun çözümünde -ki böyle bir durumda Kürt sorunu diye bir şey kalmayacak- muhatap devşirme ve Kürt soykırımını tamamlama sürecini inşa etmiş olacaklar.

Kürt toplumundaki hafızayı silemezler

Ancak Hizbullah şimdiki adıyla Hüda-Par Kürt toplumu içerisinde teşhir olmuş bir yapı olarak varlığını sürdürüyor. Hizbullah denilince Kürtler 17 bin faili meçhul cinayeti hatırlatıyor. Kürtler içerisinde teşhir olmuş bu siyaset her ne yaparsa yapsın Kürt’ün hafızasındaki yeri silemeyecek. Kırk yıldır Kürt toplumu içerisinde ulusal özgürlük tutkusunun yanısıra toplumsal bir özgürlük eğilimi de var. Özellikle gençler ve kadınlardaki bu özgürlük eğilimi, bu kontra yapıya zemin sunacak ve alan açacak gibi görünmüyor.

Sempatik gösterme çabası

Ancak bir proje olarak sahada olan bu kontra yapı görünür olmaya devam edecek. AKP ile işbirlikleri devam edecek. Devlet Kurdistan’da birçok ihale ve projeyi Hizbullah lehine sürdürecek. Bu projelerden, planlamalardan Hizbullah’a ciddi bir ekonomik aktarım da olacak. Özel savaş medyasında daha fazla görünür olacak. Devlet yetkilileri tarafından karşılanmaya, ağırlanmaya devam edilecek. Uluslararası platformlarda görünür olmaya devam ettirilecekler. Yine sivil toplum örgütleri içerisinde yaşanan toplumsal sorunlara muhatap kılındırılmaya çalışacaklar. Kürt sorununun çözümü ile ilgili kimi küçük söylemlerle toplumu manipüle etmeye de çalışacaklar. Sözüm ona kimi toplumsal sorunlara çözümler sunarken, toplumda sempatik görünme eğilimlerini daha fazla görünür kılacaklar. 

Süleyman Soylu itiraf etmişti: Bu bir proje

Tüm bu ve benzeri yaklaşımlarla Kurdistan toplumu içerisinde bir rol ve misyon edindirilmeye çalışılacak. Çünkü son zamanlardaki görünürlükleri sadece yerel seçimde Hüda-Par’ın belediye kazanması amacıyla değil. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun itiraf ettiği gibi bu bir proje ve bu projenin önümüzdeki yıllarda sonuçlarının açığa çıkacağını tahmin ediyorlar. Şu an ki Hüda-Par Kurdistan’da hiçbir belediye almayacağını kendisi de çok iyi biliyor. Ancak Dersim’e kadar aday belirlemelerinin, Kurdistani söylemleri ve Kürt Ulusal hareketler tarihinde direnişleriyle hafızalara yer edinmiş Kürt öncülerini kullanarak toplumu bilinçli olarak manipüle ediyorlar. Kardeşlik söylemlerine bürünen bu eli kanlı örgüt, sözüm ona barış güvercinine dönüşüyor. DEM Parti üzerinden kendini meşrulaştırmaya çalışan Hüda-Par, kendisine verilen rolün gereğini itinayla yerine getiriyor.

Kürdistan toplumu uyanık olmalı!

Bunun karşısında ise Kürt halkı her zamankinden daha fazla uyanık olması gereken bir süreçte. Eli kanlı bu yapıya Kurdistan’ın hiçbir yerinde zemin sunulmaması gerektiği gibi, sahte kardeşlik ve barış söylemlerinin de Kurdistan toplumu tarafından iyi bilinmesi gereken bir süreçteyiz. Ruhu karanlık bir beden tüm çirkinlikleriyle ortada dururken yapılan güzellemeler birer makyajdan öteye bir hakikat değeri yoktur. Ve unutmak ihanettir!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.