Sol, daha güçlü geri dönecek

Yurt Dışı Haberleri —

Martin Simon Schirdewan

Martin Simon Schirdewan

  • Avrupa Parlamentosu’nda 39 koltuk ile temsil edilen The Left (Sol) Grubu ve Almanya Die Linke Eşbaşkanlığı’nı yürüten Martin Schirdewan, “Seçim sonuçları bize solun Avrupa’da hala bir umut olduğunu gösteriyor. Genel eğilim sağı gösterse de detaylarda çokça fark var” dedi. 
  • Bölünmenin de seçim sonuçlarında etkili olduğunu vurgulayan Schirdewan, “Partimiz açısından durum son derece zor. Ancak Die Linke’nin daha da güçlü bir şekilde geri dönme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum. Uzun vadeli planlarımız var, adım adım uygulayacağız” diye konuştu.
  • Alman hükümetinin Türkiye ile ilişkilerini eleştiren Schirdewan Kürt sorunu konusunda da tavırlarının net olduğunun altını çizdi: “Alman hükümetinin Türkiye’ye silah satışına son vermesini ve Almanya’da PKK yasağının kaldırılmasını istiyoruz.”

GÖZDE GÜLER

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri bir sağ yükselişe ve birçok ülkede ırkçı ve aşırı sağcı yapılara yanaşan merkez sağ eğilimlerin güçlenmesi eğilimini açığa çıkardı. Irkçı partiler Fransa’da birinci Almanya’da ise ikinci olacak kadar çok oy almayı başardı. Avrupa Birliğinin (AB) oluşumunu başlatan ve halen siyasetinde de dinamo görevi gören bu iki ülkedeki gelişmeler dünyayı etkileme gücüne sahip.

Almanya’da solun beklenenden az oy almasının nedenlerini, eriyen ve ağırlığını kaybeden Yeşillerin duruşunu, Rojava ve Kurdistan’a karşı Türk devletinin Trafik Işıkları Koalisyonu tarafından neden desteklendiğini Die Linke (Sol) Eşbaşkanı Martin Simon Schirdewan’a sorduk.

Geçen döneme göre bir koltuk azalarak Avrupa Parlamentosu’nda 39 sandalye ile temsil edilen The Left-GUE/NLG (Sol grup) Eşbaşkanı Martin Simon Schirdewan, seçim sonrası Alman siyasetinde Die Linke’nin pozisyonunu da anlattı.

Avrupa’nın karar alma mekanizmalarını belirleyen AP seçiminde İsveç, Portekiz ve Hollanda gibi ülkelerde sol siyasetin oyları artarken; Fransa, Almanya, Avusturya’da ise sağ yükselişe geçti. Siz seçim sonuçlarını nasıl görüyorsunuz?

Öncelikle secim sonuçları bizlere solun Avrupa’da hala bir umut olduğunu gösteriyor. Genel eğilim sağı gösterse de detaylarda çokça farka var. Fransa ve Almanya’da seçmenin tercihi kendi ulusal hükümetlerine karşı bir tavırdı. Ne yazık ki bundan en çok faydalanan sağ siyaset oldu. Keza İspanya da iktidarda olan sol partiler genel orana göre beklenenden daha düşük sonuçlar aldı.

Finlandiya’da sol yüzde 17,4 artış ile büyük bir başarı elde etti. Danimarka gibi ülkelerde de başarılı sonuçlar aldılar. Fransa’da bu tablonun ortaya çıkmasının bir sebebi de sol partilerin seçim için ortak bir noktada anlaşamamalarıdır. Ancak buna rağmen La France Insoumise’nin (Boyun Eğmeyen Fransa) 9 yeri alması önemli bir sonuçtur. Bu açıdan arka planı doğru anlamak için sonuçları detaylı olarak inceleyip analiz etmemiz gerekiyor. Nelerin düzeltilmesi gerektiğini ve yapılması gereken hedefleri ancak böyle bilebiliriz.

Sol Parti son girdiği iki seçimde oy oranında bariz kayıplar yaşadı. Sol Parti’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Durum son derece zor. Seçim kampanyası sırasında, sol sosyalist bir parti olarak profilimizi bölünmenin ardından tekrar açıkça tanınabilir hale getirmek için temel konularımız olan yenilenme ve sosyal adalete odaklandık. Ancak seçim kampanyasındaki baskın konu Ukrayna’daki savaş, zorunlu askerlik ve silahlanmaydı. Konuyla ilgili elbet çözümlerimiz ve cevaplarımız var. Ancak anlaşılan o ki durum itibari ile bize oy kazandıracak kadar anlatabilmiş değiliz ve çalışmamız yeterli değil.

Die Linke’nin daha da güçlü bir şekilde geri dönme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum. Kendini partiye adamış yaklaşık 50.000 üyemiz var ve bunların 6.000'den fazlası krizle geçen son altı ayda, tam da bugün içinde bulunduğumuz partinin önemli olduğunu düşündükleri ve onu güçlendirmek istedikleri için bize katıldılar. Geçen yılın ilk yarısında, zor zamanlarla karşı karşıya olduğumuz netleştiğinde, uzun vadeli planlar yapmaya başladık. Adım adım uygulayacağız.

 

Martin Simon Schirdewan / Foto:Copyright-chudowski

 

Die Linke’ye “artık işçi sınıfının partisi değil” eleştirileri yapılıyor. Sol Parti artık işçi sınıfının partisi ve güncel siyasette alternatifler ortaya koyan bir parti olmaktan çıktı mı?

Bu meşhur eleştiri sene sonunda bizden ayrılanlar, beraber çıktığımız yoldan dönenlerden çoğu kez geldi. Kendi rakip projelerini kurmadan önce partimizi içeriden zayıflatmak istediler. Ne yazık ki başarılı oldular. Kendi saflarında sürekli olarak işçilerin unutulduğunu iddia eden bir işçi sınıfı partisinin kamuoyunu ikna etmesi çok zordur.

Sosyal meseleler her zaman Sol Parti'nin temel meseleleri, merkeze koyduğumuz ve odaklandığımız konular olmuştur ve bu değişmemiştir. Uluslararası askeri çatışmalarla ilgili olarak çok net bir duruşumuz var: çifte standart uygulamıyoruz. Uluslararası hukuku savunuyor ve savaş ve yerinden edilme mağduru insanların yanında duruyoruz. NATO sorunun bir parçasıdır çünkü sadece askeri üstünlüğe dayanmakta ve başta ABD olmak üzere egemen devletlerin çıkarlarını hiçbir ilke gözetmeksizin uygulamaktadır. Biz solcular diplomasiye ve önleyici çatışma yönetimine odaklanan bir barış politikasından yanayız.

Almanya’nın Rojava’ya yönelik devlet politikası ile yerel düzeyde siyasetçilerin ve halkın Rojava’ya yaklaşımı çok farklı. Almanya’nın devlet olarak Rojava karşıtı politikalarının sebebi nedir?

Alman hükümeti bir NATO partneri olan Türkiye ile karşı karşıya gelmemek için stratejik tavır sergiliyor. En büyük endişe, Türkiye’nin bölgede başka ittifaklar kurabilme ihtimalidir ki bu durumda Avrupa dolayısıyla Almanya bölgedeki etkisini kaybeder. Söz konusu etkinin çıkar alanı çok geniş ticaret, yeraltı kaynakları ve güvenlik politikası bunlardan yalnızca birkaçı. Keza Erdoğan ‘Avrupa’nın görevlendirilmiş güvenliği (bekçisi)’ olarak Avrupa’yı ve özelikle Almanya’yı sınırları açıp mülteci akımına izin vermekle tehdit ediyor. Almanya hükümeti sözüm ona savunduğu değerlere bu noktada ihanet ediyor. Çıkarları için insan haklarını ve demokrasiyi göz ardı ediyor. Bu sebepten dolayı üzüntüyle ifade etmek zorundayım ki tercih edilen karar, barış ve insan haklarını temel alan bir siyasetin yolunu kesmekte. Var olan sorunlar daha uygun ve insani yöntemlerle çözüme kavuşturulabilir ancak yetkililerin bu çözüm için yeterli cesareti ve isteği yok.

Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock bir yandan 'feministische Außenpolitik’ten (feminist dış politika) bahsederken öte yandan Türk dronları DAİŞ’e karşı savaşmış YPJ’li Kürt kadınlarını ve siyasetçilerini öldürüyor. Yeşiller sessiz. Bu duruş neyle izah edilebilir?

Almanya’daki Yeşiller öne sürülen değerler ve hükümet politikaları arasındaki çelişkide ustalaşmış durumda, marka oldu. Annalena Baerbock Dışişleri Bakanı olarak ortak hareket etme (uyumlu) stratejisi mantığıyla üstlendiği rolünü bence layıkıyla yerine getirdi. Örneğin; Bakan’ın kendisi bir taraftan Irak’taki Kürtlere yeniden yapılanmada Almanya’nın destek sözünü ve Irak’ın egemenliğini vurgularken; bu egemenliği düzenli olarak ihlal eden Türkiye’ye karşı açıklamalar yapmaktan ve Rojava ile dayanışmayı ifade etmekten geri durdu. Belli ki Erdoğan ile olan ittifak çok bariz bir şekilde daha ağır basıyor, bunun için Rojava’yı feda etmekte mahsur görmüyor.

Rojava konusunda sizce hükümet ne yapmalı? Parti olarak hükümete önerileriniz nelerdir?

Almanya’nın Sol Partisi Die Linke olarak Kürt halkı ile dayanışma halindeyiz ve siyasi egemenlikleri için taleplerini destekliyoruz. Eş genel başkanımız geçtiğimiz yıl şubat ayında depremde HDP’nin Diyarbakır’daki toplantısına katıldı. Ben kendim daha kısa zaman önce DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hamitoğulları ile görüşüp güncel durum üzerine bilgi aldım.

Die Linke olarak hükümetin Türkiye’ye net bir tavır almasını talep ediyoruz. Türkiye’nin saldırılarının durdurulması ve uluslararası hukuka aykırı işgaline son vermesi şarttır. Bununla bağlantılı Alman hükümetinin Türkiye’ye silah satışına son vermesini ve Almanya’da PKK yasağının kaldırılmasını istiyor, talep ediyoruz.

Eğer Kürt sorununa bir çözüm bulmak istiyorsak bir kere Kürtleri kriminalize etmememiz gerekiyor. Kürt halkının siyasi olarak kendilerini ifade özgürlüğünün ellerinden alınmaması gerekiyor. Rojava’nın yeniden yapılanmasının desteklenmesi ve insani yardım talep ediyoruz. Ayrıca Alman vatandaşı olan DAİŞ’lilerin Almanya’ya teslim ve kabul edilip yargılanmalarını da istiyoruz.

Meclis’te ilettiğimiz tüm bu taleplerimize koalisyon hükümetinden kaçamak cevaplar aldık. Her ne kadar hükümet bize Türkiye’ye dönük hedeflerinin askeriden ziyade siyasi olduğunu söylemiş olsa da Erdoğan’ın bunu dikkate almadığı aşikar. Alman hükümetinin daha sert tavırla bunu anlatması gerekiyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.