Karasu: PKK dağıtılamaz, Kürtlükten vazgeçilemez
- Türk iktidarının bir oyun kurgulayarak, PKK'nin dağıtılmasını ve teslimiyeti dayattığını belirten KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Bahçeli ve Erdoğan'ın açıklamaları ile İmralı'daki bir aile görüşmesinden farklı anlamlar çıkarılmamasını istedi.
- Kandil ile telefon görüşmesi, ilişki ve temas iddialarını yalanlayan Karasu, "Teslim olunamayacağına, Kürtlükten, Kürt halkının özgürlüğünden ve demokratik halklarından vazgeçilmeyeceğine göre doğru görmek ve mücadele etmek gerekiyor" dedi.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, esas olarak 1924 Anayasası'nda temelleri atılan soykırım politikasıyle birlikte Kürt sorunun başladığını ve devam ettiğini belirterek, Türk tanımının Kürtleri kapsamadığını ve Kürtlerin eşit yurttaş olmadığını söyledi. Karasu, şunların altını çizdi: "Türk devleti, Kürdistan'ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmek; ya kültürel olarak Türkleştirmek ya da demografiyi değiştirerek orayı Kürt coğrafyası olmaktan çıkarmak istiyor."
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Medya Haber TV'de yayınlanan 'özel program'da soruları yanıtladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla Kürt sorununun çözümünün muhatabanın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu anladığını, tecridin olduğunu da kabul ettiğini belirterek, "Önderliği Meclis'e çağırmış. Ne demiş? Gel örgütünü dağıt. Ne demek örgütünü dağıt? Bir halkın siyasi iradesi, düşünce gücü. 50 yıldır mücadele veriyor bunun için. 10 binlerce şehidi var. Diyor; gel dağıt. Teslim ol bir nevi. O anlama geliyor" dedi.
Kandil ile görüşme yok
Kandil ile telefon görüşmesi olduğu gibi iddiaların konuşulup tartışıldığına işaret eden karasu, "Bunlar uydurma şeyler. Şimdiye kadar Kandil ile herhangi bir ilişki, temas olmamıştır. Böyle bir şey yok. Biz de herkes gibi televizyonundan takip ediyoruz. Basından takip ediyoruz" diye konuştu.
Bir çözüm süreci yok
İmralı'da eskiden de birçok görüşme olduğunu, MİT'in gidip her zaman görüşebileceğini kaydeden Karasu, Riha Milletvekili Ömer Öcalan'ın anlattıkları ve Tuncer Bakırhan'ın söylemlerine atıf yaparak, "Önderliğin de bir çözüm süreci yok dediğini anlıyoruz. Bu açıdan o görüşmeden farklı bir anlam çıkarılmamalı. Bu sürece doğru ve dikkatli yaklaşılması gerekiyor. Bu, bir tuzak, bir oyun. Teslim olunamayacağına, Kürtlüğünden vazgeçilmeyeceğine; Kürt halkının özgürlüğünden, demokratik halklarından vazgeçilmeyeceğine göre bu politikayı doğru görmek ve buna karşı mücadele içinde olmak gerekiyor" dedi.
Kayyumları normalleştirmeyin
Bazı çevrelerin kayyumlar atanabilir ama süreçte devam edebilir gibi değerlendirmeler yaptığına dikkat çeken Karasu, şöyle devam etti: "Bu, kayyumları meşrulaştıran ve normalleştiren bir değerlendirmedir. En demokratik ve meşru alanda halkın iradesi gasp ediliyor. 'Olabilir, öldürülebilirsiniz, ezilebilirsiniz. Bunu sindirin. Tepki koymayın, süreç devam eder. Çözüm de olur' şeklinde bir yaklaşım olamaz.
Dünyadaki örneklerden farklıdır
Dünyada çatışma çözüm süreçlerinde böyle olmuş, diyerek meşrulaştırmak da bilgisizliktir. Kürt sorununu, Bask, İrlanda ve diğer sorunlarla karşılaştırmak gaflettir. Kürt sorunu, siyasal taleplerin fazlalığından dolayı çözülmüyor, diye bir şey yok. Kürt inkarı sürdüğü; dili, kültürü, kimliği yok edilmek istendiği için çözülmüyor. Kürtler üzerinde bir soykırım politikası uygulanmasaydı o belirtilen çatışma çözüm süreçleri Kürdistan'da da uygulanabilirdi ama Kürdistan'daki politika böyle değil."
Kürt sorunu nedir
Kürt sorunu nedir, diye sorulduğunu, eşit yurttaşlığın da çarpıtıldığını belirten Karasu, özetle şöyle konuştu: "Kürt sorunu, esas olarak 1924 Anayasası ile başladı. Kürdistan'ı Türkleştirme ve Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirme politikası izlendi. Bugün de sürüyor. Kürt sorunu, Kürtlerin kimliğini, dilini, kültürünü unutturmak; kendi kendini yönetmesini kabul etmemektir. Kürtlerin dili ve kültürü yok edilmek, böylece kimliği yok edilmek isteniyor. Bırakın özerkliği, otonomiyi, Kürtlerin belediyeleri bile yönetmesine tahammül yok. Bunun için Avrupa'nın yerel yönetimlere özerklik şartını bile imzalamadılar. Kürtçe eğitim olmadığı için Kürt çocukları giderek Kürtçeyi unutuyor. Fırat'ın batısında unutmuşlar, Dêrsim’de unutuyorlar. Şimdi birçok yerde yeni nesil unutuyor. İşte Kürt sorunu, aynı zamanda Kürt dilini unutturmaktır. Bu, soykırımcı, sömürgeci politikayla oluyor. Dolayısıyla dilini, kültürünü, böylece kimliğini yok ediyorsun; bir belediyeyi bile yönetmesine izin vermiyorsun. Kürt sorunu, budur.
Eşit yurttaşlık olduğunu iddia ediyorlar, yanı Kürtlerin her şey olabildiğini ileri sürüyor. İstisnadır, kolay kolay yapmazlar ama kaymakam ya da vali olan 'Kürt', kendi diline, kimliğine, Kürtlüğüne sahiplenmeyense olabilir. Bir tane Alevi vali, kaymakam yok. Nasıl eşit yurttaşmış? Kürtler eşit yurttaş değil, Türk olarak eşit yurttaştır. Türklüğü kabul ederse, dilinden, kültüründen, kimliğinden vazgeçer ve bunun için mücadele etmezse eşit yurttaştır.
Türk etnik kimliktir, Kürt'ü kapsamıyor
Türk, Kürt'ü de kapsıyor; Türk bir etnik kimlik değil, diyorlar. Kimi kandırıyorsunuz? Hani Hun Türkleri, Uygur Türkleri vardı, şimdi de kalkmış Türk kimliği, Kürt'ü de kapsıyor, diyorlar. Böyle bir şey yok. Türk kimliği, o kadar katı halde ki Kürt'ü soykırıma uğratmak istiyor. Kürt'ü kapsamıyor, tam aksine onu ezme kimliğidir.
Kürtler kendini aldatmasın
Bütün Kürtler için tekrar söylüyorum; bu Türk devletinin politikasını doğru anlasınlar. Kendilerini aldatmasınlar. Türk devleti, Kürdistan'ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirmek; ya kültürel olarak Türkleştirmak ya da demografiyi değiştirerek orayı Kürt coğrafyası olmaktan çıkarmak istiyor. Bu amaçtan vazgeçmemiş. Kürtler bunu bilecek. Kürtlükten, kimliğinden, dilinden, kültüründen vazgeçmek istemiyorlarsa direnecekler. Şark Islahat Planı uygulanmaya devam ediyor. Sonucu belli. Fırat'ın batısının çoğunluğu Kürt’tü ama şimdi Mereş, Meletî ve Sêwaz'da Kürt kalmamış. Kalanlar da Kürtçe konuşamıyor. Kürt sorunu, işte budur. Sadece sorun da değil, bir soykırım politikası var. Eşit yurttaşlık falan da yok. Hatta eşitsizlik bir anayasa, yasa ve pratik politika kuralı haline getirilmiştir." HABER MERKEZİ