‘Kutsal erkekliği’ örgütlüyorlar

Kadın Haberleri —

Erkek şiddeti

Erkek şiddeti

  • Kadın örgütleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın ailelere dini rehberlik ve manevi danışmanlık hizmetleri planının erkek şiddetini artıracağını söylüyor. KCDP’den Tülin Osmanoğulları, “Aile içinde mutlak gücün erkekte olduğu, erkeğe ve dolayısıyla şiddete karşı gelinmemesi gibi dini referanslar öğütleniyor” dedi.
  • TJA aktivisti Rojbin Bor ise, “Toplumu açlığa, yoksulluğa, yoksunluğa, sefalete ve hatta ölüme bile dini araçsallaştırarak ikna ettiler. İktidar, son 10 yıldır makul, makbul, erkeğe itaat eden kadını yaratmaya ve bu tanımın dışında kalanı ise cadı kazanlarında yakmaya ant içmiş bir pozisyon alıyor” şeklinde konuştu.

HAVİN DERYA

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” kapsamında ailelere dini rehberlik ve manevi danışmanlık hizmetleri sunmayı planlaması geçtiğimiz günlerde açıklandı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın her haneye bir aile danışmanı atanarak sosyal risk haritası çıkarılacağını duyurduğu eylem planında ailelere danışmanlıklar ‘sivil toplum örgütleri’ yoluyla verilecek. Bahsi geçen ‘sivil toplum örgütlerinin’ tarikat ve cemaatler olacağı düşünüldüğünde, bu proje, devletin laiklik ilkesinin ihlal edilmesi, bireysel özgürlüklerin kısıtlanması, kadına yönelik şiddet ve toplumsal ayrımcılık yönünden kimi riskler barındırıyor.

Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir temsilcisi Tülin Osmanoğulları ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Rojbin Bor, aile odaklı politikaların ve dini referanslı danışma merkezlerinin kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının artmasına sebep olduğuna dikkat çekerek, seküler ve çoğulcu bir toplum yapısının korunması için, bu tür politikalara karşı temkinli ve karşıt bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini ifade ettiler.

 

Tülin Osmanoğulları

 

2023’teki ittifak

Tülin Osmanoğulları ilk olarak, siyasi iktidarın 2023 genel seçimlerinde kadın düşmanı ittifaklar kurarak, haklarına yoğun bir biçimde saldırdığına dikkat çekti.

Kadınların ise yerel seçimlerde siyasi iktidar ve ittifaklarını 'dur' diyerek yenilgiye uğrattığını söyleyen Osmanoğulları, “İktidar, yenilgisini toplumun her kesimine fatura etmeye çalışıyor. Hakkari’ye kayyum atadı; sokak hayvanlarını katletme yasası çıkardı. Şimdi de kadına şiddettin, çocuk istismarının bu kadar arttığı bu ülkede ‘Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladılar. Aile ve dini rehberlik merkezleri açıp buralarda ailelere dini rehberlik ve manevi danışmanlık vermek istiyorlar. Aile içinde mutlak gücün erkekte olduğu, erkeğe ve dolayısıyla şiddete karşı gelinmemesi gibi dini referanslar öğütleniyor” dedi.

Kadınlar 'hayır' diyor

Kadınların iktidarın şiddeti güçlendiren politikalarına 'hayır' dediğini belirten Osmanoğulları, “İktidarın aile odaklı politikaları sonucunda kadınlar en çok boşanmak istedikleri veya ayrıldıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Kontrolsüz güç verdikleri erkekler artık sadece kadınları değil kendi çocuklarını dahi öldürür durumda. Yani ortada güçlendirilecek bir aile kalmıyor. Aile odaklı politikalar ya da dini referanslı danışma merkezleri sorunu çözmediği gibi cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin, çocuk istismarının artmasına sebep oluyor. Aylık verilerimizde bunu çok net görebiliyoruz” şeklinde konuştu.

Osmanoğulları son olarak, “İktidarın politikaları çok ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Bu politikaları kabul etmiyoruz. Haklarımızdan, özgürlüğümüzden, eşitlikten vazgeçmiyoruz. Kadınları koruyan 6284 sayılı yasa etkin uygulanana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

 

Rojbin Bor

 

Çoğulcu toplum yapısını zayıflatıyorlar

TJA aktivisti Rojbin Bor ise ailelere dini rehberlik ve manevi danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının, toplumun dini ve kültürel değerler üzerinden yeniden inşa etmeyi ve çoğulcu toplum yapısını zayıflatmayı amaçladığına işaret etti.

“Bu uygulama, tıpkı İran’da saçının teli gözüktüğü için kadın katletmeyi meşru gören bir şeriat aklı işletilmesine sebep olacaktır. Kadınları böylesi eylem planlarıyla yeni bir şeriat sistemine hem hazırlamak hem de ikna etmek için uygulanmaya çalışılan şeriat rejimi hülyalarının hazırlığı olduğunun farkındayız. Toplumu açlığa, yoksulluğa, yoksunluğa, sefalete ve hatta ölüme bile dini araçsallaştırarak ikna ettiler. Yalnızca bu da değil; kadın hakları konusunda dünyanın en gerisinde olan Türkiye, kadınların yaşam hakkını muhafaza etmektense son 10 yıldır makul, makbul, erkeğe itaat eden kadını yaratmaya ve bu tanımın dışında kalanı ise cadı kazanlarında yakmaya ant içmiş bir pozisyon alıyor.”

Toplumsal barışı etkiliyor

Bor konuşmasının devamında iktidarın bu uygulamasının toplumsal huzursuzluklara neden olacağına dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu ülkede başka din ve mezhepten olan milyonlarca insan var. Bu durum, farklı inançlara sahip bireyler arasında eşitsizlik ve ayrımcılık yaratacak, toplumsal huzursuzluklara neden olacaktır. Bu da beraberinde nefret suçlarının, geçmişte örneklerine rastladığımız pogromların iktidar eliyle yeniden yaşanmasına sebep olacak, seküler ile dini değerler arasında derinleşen bir çatışmayla toplumsal barış ve huzuru olumsuz etkileyecektir. Sonuç olarak, seküler ve çoğulcu bir toplum yapısının korunması için, bu tür politikalara karşı temkinli ve karşıt bir yaklaşım benimsenmelidir. Kadın hakları savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tüm paydaşların aktif rol alarak, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları perspektifinden süreci takip etmeleri önemlidir. Bu tür politikaların uygulanma sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın haklarının korunmasına yönelik önlemler alınmalı ve bu politikaların toplumsal barışa zarar vermemesi için dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.