Mesaj değil, adım atın
- DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yeni bir çözüm süreci başladığının emarelerini görmediklerini, toplumun manipüle edilmemesi gerektiğini söyledi.
- Koçyiğit, "Bir ‘merhaba’dan çözüm süreci çıkmaz. İyi niyet mesajlarıyla bu iş olmaz. Bu işe soyunmak için cüret etmek, cesaret etmek, adım atmak gerekiyor.
- Diyalog mesajı verenlere sormak lazım; somut adım atacak mısınız, yol temizliği yapacak mısınız? Bizzat AKP temsilcilerine sormak gerekir. Adım atılırsa baş göz üstüne.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, "İmralı muhataptır, bir süreç başlayacaksa İmralı oradadır. İkinci muhatap ise Meclis'tir. Biz de Meclis'in bir partisiyiz" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Sezai Temelli ve Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te parlamento muhabirleriyle bir araya geldi. Geçmiş yasama yılını değerlendirerek sözlerine başlayan Koçyiğit, Meclis yasa yapım yönteminde çok ciddi bir usulsüzlük ve erozyon olduğunu söyledi. Topluma rağmen yasa yapmanın ciddi sakıncaları olduğunu ifade eden Koçyiğit, Hayvanları Koruma Kanunu çıktıktan sonra yaşananları hatırlattı ve Gebze Barınağı’ndaki köpek katliamını örnek olarak verdi.
Gerçek yargı reformu
Meclis’te bu hafta gündeme alınacak olan 9’uncu Yargı Paketi’ne değinen Koçyiğit, şunları söyledi: “İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmiş, 6284’ü etkin uygulamayan bir hükümet varken dönüp ‘cezasızlık algısı var’ diyorlar. Hayır, cezasızlık algısı yok. 10 ve 11’inci yargı paketinin hazırlandığı söyleniyor. 9 yargı paketi geçti ama bu ülkede en büyük sorun adaletsizliktir. Bu yargı paketlerinin gerçekten çözüm olmadığını, gerçek bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu ama en önemlisi yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlayacak bir demokrasi…”
Meclis'i yönlendiren üst akıl
Koçyiğit’in ardından söz alan Temelli, iktidarın Meclis’teki çoğunluğuyla Meclis’i işlevsizleştirdiğini belirterek, “Bütün sorunların çözüm yeri Meclis olmalıyken sürekli olarak talimat veren Meclis’i yönlendiren bir üst aklın çalıştığını görüyoruz. Meclis adeta bir paket servisi gibi çalışıyor” dedi. Anayasa tartışmalarının başladığını hatırlatan Temelli, Meclis’in bu tartışmaları yürütecek gücünden yoksun olduğunu ifade etti. Temelli, Meclis’in üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için üzerindeki vesayetten kurtulması gerektiğini kaydetti. Temelli, şunun altını çizdi: "Türkiye’de adaletsizliği yeniden büyüten kararlar var. Kobanî ve Gezi davaları gibi. Umudumuz ve beklentimiz, bu dönemin geçmiş dönemlere benzemeden bir Meclis iradesini ortaya koyması."
Anayasa tartışmaları
Temelli ve Koçyiğit, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Yeni Anayasa ve Anayasa’nın ilk 4 maddesine ilişkin tartışmalara dair soruyu yanıtlayan Temelli, “Anayasa tartışmaları doğru bir yerden başlamadı. Maddeler üzerinden, ilk dört madde üzerinden başlamak yerine ‘Nasıl bir anayasa?’ meselesi ile başlamak, bunu topluma mal etmek gerekirken bunu kısır tartışmalar içerisine sürüklemek, maddelere boğmak, ‘Nasıl bir anayasa?’ tartışmasının önünü tıkamak anlamına geliyor. Şimdiden Anayasa formunu belirleme ve maddeler üzerinden tartışma doğru değil. ‘Nasıl bir toplumsal mutabakat?’ tartışmasını öncelemek gerekir” diye yanıt verdi.
Hükümetin kafası karışık
Hükümetin Anayasa konusunda kafasının karışık olduğunu ifade eden Koçyiğit’ ise şunları dile getirdi: “Hükümetin niyetini bilmemenin kendisi bir problem. ‘AKP neden anayasa yapmak istiyor?’ sorusunun yanıtını kimse bilmiyor. ‘12 Eylül Anayasası’ndan kurtulmak istiyoruz’ deniyor. Biz de istiyoruz ama bugün tartışmayı bu kadar kapalı yürütmek, sadece niyet beyanları sunmanın yol aldırmayacağı açık ve net. Usule dair bir tartışma yok. Yöntem aynı zamanda nasıl bir anayasa yaptığınızı da belirleyecek. Toplumun farklı kesimleriyle buluşacak mısınız? Emek ve meslek örgütlerini katacak mısınız? Kadın örgütlerinin, işçi örgütlerinin, çevre örgütlerinin görüşünü alacak mısınız? Gerçekten toplumun bağrından çıkan bir yeni anayasamız mı olacak yoksa siyasi partilerin mutfağında pişen bir anayasa mı olacak?
Kırmızı çizgiyle uzlaşılmaz
Anayasa tartışmalarına yanlış bir yerden başlandı. Maddeler üzerinden yürüyen bir tartışma ‘nasıl anayasa yapılamaz’ tartışmasıdır. Herkesin hassasiyetleri üzerinden yapılan bir anayasa tartışması, zaten siyasal iklimi bu kadar sert olan bir ülkede anayasa yapmamanın yoludur. Buradan bir an önce çıkmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu tartışmanın bu şekilde yürütülmesinin katkısı olmaz. Herkes kırmızı çizgiler ortaya koyuyor. Kırmızı çizgilerin olduğu yerde uzlaşı olmaz. Henüz yöntemi konuşmamışken, henüz ikinci tur görüşmeler yapmamışken Meclis Başkanı’nın bizzat madde üzerinden tartışma yürütmesi süreci akamete uğratmaya çok uygun bir alan. Sonra açıklamalar yaptı ama Meclis Başkanı demokratik, katılımcı, çoğulcu bir anayasa nasıl yapılmalı üzerine açıklamalar yapmalı. Yoksa yapacağı her değerlendirme bir kesimin karşısında yer alacaktır.”
İlk dört ve 66. madde
“Anayasa’nın ilk 4 maddesi ve 66. maddesiyle ilgili ‘Bu maddeler tartışmaya kapalıdır’ önşartıyla gelirlerse tavrınız ne olur?” sorusunu yanıtlayan Temelli, şöyle konuştu: “Bunu bu şekilde getiriyorlarsa zaten anayasa yapma niyetleri yoktur. Toplum bunu böyle mi tartışmış? Halka gitmişler mi? Meclis Başkanı’nın bu konuyu böyle açmasının sebebi de ‘halka rağmen biz nasıl anayasa yapalım’ zihniyetinden kaynaklanıyor. Bu teklifi getiriyorlarsa kim adına getiriyorlar? Toplumla ortaklaşmadan bir önyargıyla geliyorlarsanız zaten 12 Eylül ruhu içinizdedir. Bu kısıtlardan kurtulmak, samimi olmak gerekiyor.”
Buyurun, İmralı oradadır
DEM Parti Grup Başkanvekillerine “İmralı ve Kandil arasında telefon trafiği olduğu iddiası var. Siz bu sürecin neresindesiniz?" sorusu soruldu. Temelli, soruyu şöyle yanıtladı: "Her hangi bir görüşme başladı mı, bu konuda bizde bir bilgi yok. İmralı muhataptır, bir süreç başlayacaksa İmralı oradadır. İkinci muhatap ise Meclis'tir. Biz de Meclis'in bir partisiyiz. Bu hat üzerinden bu sorumluluk üzerinden hareket ediyoruz. Bir müzakere başlayacaksa DEM Parti sorumluluk almaya hazırdır ve o muhataplığa adaydır."
Görüşme olup olmadığı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 44 aydır İmralı’da tecrit altında tutulduğunu hatırlatan Gülistan Koçyiğit, şunları ifade etti: “Görüşme oluyor mu, olmuyor mu? Bilmiyoruz. İmralı’ya heyetler, aile gitseydi bu bilgiyi teyit edebilirdik. Bu bilgiyi teyit edebilecek olan hükümetin kendisidir, diğer muhatabı Kandil’dir, İmralı’dır. Bizim bilebilme koşullarımızın dışında. İmralı’nın kolaylaştırıcı olan rolünün, barışı tesis etmek isteyen çabasının heba edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu Türkiye açısından bir şans.
Emareler yok
Bir ‘merhaba’dan ya da pozitif sözlerden çözüm süreci çıkmaz. 40 yılı çatışmalı geçmiş 100 yıllık bir sorundan bahsediyoruz. İyi niyet mesajlarıyla bu iş olmaz. Bu işe soyunmak için cüret etmek, cesaret etmek, adım atmak gerekiyor. Türkiye’nin bir deneyimi var. Ne olması gerektiğini de nasıl olmaması gerektiğini de Türkiye çok iyi biliyor. Diyalog mesajı verenlere sormak lazım; somut adım atacak mısınız, yol temizliği yapacak mısınız? Bizzat AKP temsilcilerine sormak gerekir. Çok büyük çıkarsamalar yapmanın; yeni bir dönem, yeni bir çözüm süreci başladığının emarelerini göremiyoruz.
Adım atılırsa baş göz üstüne
En büyük tehlike, toplumun maniple edilmesidir, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermektir. Bu konuda da iktidar çok mahir. Adım atılırsa baş göz üstüne. Biz zaten çözüm ve barış için mücadele ediyoruz. Kendimizi ‘çözüm partisi’ olarak ifade ediyoruz. Bunu kıymetli buluruz. Ama ortada fol yok yumurta yok, buradan çözüm süreci tartışması yürütülmesini de doğru bulmuyoruz.”
Erdoğan'ın yeniden seçilmesi
"Yeni anayasa tartışmalarının Erdoğan’ın yeniden bir dönem daha seçilmesi için yorumlar yapılıyor. Erdoğan'ın bir dönem daha seçilmesine nasıl bakıyorsunuz?" yönündeki soruya, Koçyiğit, partisinin son üç seçimdeki tutumunu hatırlatarak şu yanıtı verdi: “Bugünkü iktidarın, faşizmin önündeki en büyük engel kimdir? sorusunu tüm kamuoyu sormalı. Biziz. Biz direnmesek, biz bedel ödemesek, biz bütün kritik dönemeçlerde Türkiye lehine, demokrasi lehine, Türkiye’nin bir çıkış rotası olsun diye elimizi taşın altına koymasak bugün nasıl bir Türkiye olurdu? Bugün iktidarın çözülüşü olabilir miydi? Biz meselelere Türkiye halklarının çıkarları temelinde yaklaşıyoruz. Dar parti çıkarlarını gözeten bir yerden siyaset yapmadık.”
* * *
Adalet Bakanı Tunç: Çözüm süreci gündemi yok
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çözüm süreci ile ilgili soruya "Böyle bir gündem yok" yanıt verdi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi'ndeki son hazırlıkları tamamladıklarını söyledi. Bakan Tunç, bu belgeyle ilgili açıklamalarının ardından soruları da yanıtladı. Çözüm süreci tartışması, böyle bir çalışmanın gündemde olmadığını belirten Tunç, "Şu anda bir dedikodudan ibaret bir husus" dedi.
Anayasa'nın ilk dört maddesiyle ilgili kesinlikle bir tartışma olamayacağını söyleyen Tunç, "Yeni anayasa çalışmalarını bu şekilde tartışmalara boğmamak lazım. Meclis Başkanımız da böyle bir kastının, böyle bir tartışmanın olmadığını belirtti. İlk dört maddeyi tartışmadan yeni bir anayasa yapım süreciyle ilgili çaba var. Bu çabayı baltalamak isteyenler birtakım değerlendirmeler yaparak Meclis Başkanımızın kast etmediği hususu farklı noktaya çekerek birtakım yorumlar yapıyorlar. Yeni anayasaya da Türkiye'nin ihtiyacı var" şeklinde konuştu.