Müjde demokratik modernite gerillacılığıdır 

Selahattin IŞILDAK Haberleri —

  • Son açıklamalar ve görüntüler ile Demokratik Modernite Gerillacılığı tanımlamasının ne olduğu daha anlaşılır oldu sanırım. Aylardır Bağdat ve Hewler kapılarını aşındıranların telaşının arkasındaki ısrarın sebebi şimdi herkes tarafından daha net bir şekilde görülmektedir.

19 Ekim 2020 tarihinde Dağlık Karabağ'da düşürülen bir Bayraktar TB2 dronu, Ermenistan'lı uzmanlar tarafından incelenmiş ve bu incelemenin sonuçları HETQ sitesinde (1) yayınlanmıştı. Yapılan inceleme sonuçlarına göre, damadın "yerli ve milli" diye övündüğü bu dronun birçok asli aksamının dışarıdan ithal edilen ürünler olduğu bilgisi görüntülerle birlikte kamuoyu ile paylaşılmıştı. Bayraktar TB2 modelinin uçmasını sağlayan motorun BMW marka motosikletlere de üretim yapan Avusturya menşeli BPR-Rotax şirketince üretildiği, bu motor için gerekli yakıt pompasının İngiliz Adrian şirketinden temin edildiği, yüksek hassasiyetli lazer güdümlü füzelerin raf ünitelerinin yine bir başka İngiliz şirketi olan EDO MBM şirketinden sağlandığını herkes görmüş oldu. Bitmedi, devam edelim; gözetleme ve hedefleme sisteminin ABD'nin L3Harris Teknoloji şirketinin Kanada şubesi L3Harris WESCAm tarafından, fren hidrolik tanklarının Fransız BERINGER Aeoro tarafından, Roketsan şirketinin ürettiği MAM-C, MAM-L ve MAM-S gibi füzelerin ateşleme sisteminde kullanılan bataryaların  Fransız ASB şirketi tarafından temin edildiğini de görmüş olduk. Tabi Almanya'sız olmaz, onlar da (akıllı mikrodalga sensörlerini, radar alimetrelerini (yükseklik ölçerlerini) ve yakıt filitresini sağlıyor. Aslan payı tabi ABD şirketlerinde; merkezi İsviçre'de olan ABD şirketi Garmin (ki sivil amaçlı üretim yaptığını iddia etmiş bir şirket bu) Bayraktar'larda kullanılan GNC 255 navigasyon telsiz sistemini temin ederken, ABD'nin Küresel uydu konumlandırma sistemi GPS sinyalleri ise, ABD'li Trimble şirketinin ürettiği sinyal alıcıları sayesinde sağlanıyor. Yine ABD'li şirket Xilnix, yüksek hassasiyetli füzelerin atılmasını sağlayan çipleri temin ediyor. Yani uzun lafın kısası NATO'ya üye ülkelerin tam desteği ile "yerli ve milli" S-İHA'lar üretiliyor. (Hakkını yemeyelim son yayınlanan görüntülerde gördük ki, tekerler "Made in Turkey", yani Türk MALI.)

Türkiye'nin ürettiği tek S-İHA Bayraktar değil elbette. 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'na (TSKGV) bağlı bir anonim şirket olarak kurulan Askeri Elektronik Sanayi (ASELSAN) bu alanda çalışmaları ile bilinen eski bir şirkettir. Merkezi yerleşkesi Ankara Yenimahalle'de olan ASELSAN; başta haberleşme- bilgi teknolojileri, radar ve elektronik harp, elektro-optik, aviyonik, insansız sistemler, kara, deniz ve silah sistemleri, hava savunma ve füze sistemleri, komuta kontrol sistemleri, ulaştırma, güvenlik, trafik, otomasyon ve sağlık teknolojileri gibi bir çok alanda oldukça geniş bir yelpazede üretimde bulunmaktadır. ASELSAN; (kendi sitelerinde de belirttikleri gibi) bugün özgün ürünlerini farklı ülkelere  ihraç eden, dünyanın ilk 100 savunma sanayi şirketi (Defense News Top 100) listesinde yer alan, uluslararası pazarlarda ortaklıklar kuran bir şirkettir.

Damat, kayınpederinin desteği ile ordaki AR-GE çalışmaları dahil bir çok imkan ve olanağın üzerine (%100 vergi indirimleri, %120 lere varan teşvikler de haricinde) tabiri caizse çökmüştür. Yukarıda saydığım ithal parçaların dışında, ASELSAN ve silah ve füzeleri ile de Roketsan şirketlerinin desteğini de alarak Akıncı, DİHA, Kızılelma, Mini İHA, TB2, TB3 gibi modelleri istediği fiyattan kayınpeder aracılığı ile orduya satmaktadır. Damat ve kayınpederi sadece Aselsan ve Roketsan değil, aynı zamanda 1973 yılında kurulmuş olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ)  anonim şirketinin (ki bu şirketin de esas hissedarı Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'dır) çalışmalarının üzerine çöreklenmiştir. Resmi gazetede yayınlanan kayınpeder imzalı kararlarla damada peşkeş çekilmiştir. (2) TUSAŞ Anka'nın geliştirdiği kendisine ait 10 kadar teknik özelliğin ihalesiz bir şekilde Bayraktar Akıncı denilen modele transfer edildiği kamuoyu tarafından bilinmektedir. (3)  F-16, F-35 gibi savaş uçaklarının yanı sıra, Boeing gibi yolcu uçaklarını da üreten dünya devi Lockhead Martin'in Türkiye kolunun hisselerine de sahip olan TUSAŞ; Aksungur, Anka, Anka-3, Baykuş, Gözcü, Martı, Pelikan, Süper Şimşek, Şimşek vb. gibi farklı modellerde S-İHA'lar üretmektedir. Bunların dışında bilinen bir de Vestel Karayel vardır. Ayrıca ASELSAN’ın Flir şirketine ait Black Hornet mini dronunun taklidi denilebilecek Aselsan SAKA isimli mikro drone ve "sürü drone" gibi çalışmaları da bulunmaktadır. Yani kısacası; TUSAŞ ve Baykar gibi S-İHA üreten şirketlerin alt besleyicileri olan Aselsan, Roketsan, Sage ve Havelsan gibi şirketler etrafında bir ekosistem oluşturulmuştur. Buralarda çalışanlarının çoğunun ODTÜ gibi kalifiye üniversitelerden mezun olmuş, hatta kimilerinin bir zamanlar “solculuğa” dahi bulaşmış, yaşam ve gelir standartları Avrupa standartlarının üzerinde olan mühendislerden oluştuğunu da hatırlatmak gerek. Kayınpeder marifeti ile kitabına uydurulmuş bir hırsızlık şebekesi kurulduğu ve ön plana da damat ve onun şirketinin çıkarıldığı kabak gibi ortadadır. Vergiden de muaf tutulan damadın hazineden kayınpederi aracılığı ile "tırtıkladığı" ve dışarıdan ithal ettiği parçalarla birleştirdiği o çakma "yerli ve milli" S-İHA'ların sonunu anlatan görüntüleri hepiniz izlediniz, gördünüz.

Velhasıl; uzun sözün kısası savaşta yeni bir dönemin başlangıcına girilmiş gözüküyor. Ben düşürülen SİHA sayısının 10-12 adet arasında olduğunu sanıyordum ama, öğrendik ki 15 adetmiş. Yapılan açıklamalarda belirtildiği gibi, bu gelişme, devam eden savaşta önemli bir dengeleyici adım oldu. Bu son açıklamalar ve görüntüler ile Demokratik Modernite Gerillacılığı tanımlamasının ne olduğu daha anlaşılır oldu sanırım. Aylardır Bağdat ve Hewler kapılarını aşındıranların telaşının arkasındaki ısrarın sebebi şimdi herkes tarafından daha net bir şekilde görülmektedir.

Bir yandan Basra-Musul-Ovaköy üzerinden yeni bir enerji ve ticaret koridoru planı, bir yandan bu koridorun güvenliği bahanesi ile sadece Başûr'un değil Irak topraklarının da askeri güçlerle işgal edilmesinin yolunun açılması, öte yandan Başûr ile Rojava arasındaki bağlantının kesilmesi, -ikna edebilirlerse Irak güçlerini de yanlarına alarak, KDP'li güçlerle beraber bir kara harekatının başlatılması gibi çok yönlü bir plan üzerinde çalışıldığı aşikardır. Ayrıca; ABD ve Avrupa'ya yapılan diplomatik seferlerde ve İran ile kurulan temaslarda açık bir destek arayışı içerisinde olunduğunu görmek için siyaset bilimci ya da müneccim olmaya gerek yoktur. Kapı kapı yardım/destek dileniyorlar. Zerre miskal akıl olsa, çalacakları kapı bellidir. Yüzyıldır savaşla çözülemeyeceği anlaşılan bir sorunun, tek çözüm yolunun barış olduğunu anlamayanlar, selefileri gibi tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaktır. Allah akıl fikir versin.

(1) https://hetq.am/en/article/134966)   

(2) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/09/20190905-1.pdf 

(3) https://eksisozluk.com/img/swvofhog (eski TUSAŞ İHA direktörünün Baykar hakkındaki yazısından)

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.