Nazım’a dair birkaç söz
Forum Haberleri —
- Nazım, yüreğinize dokunmuş ve yoldaş olmaya yeltendiyse üşümezsiniz. Nazım, toprağa düşüşüyle derin sessizliğin, kızıl kıyametten daha çok etki bıraktığını öğretti.
FERİDE RAPO
Derdi hakikati bulmak ve onu yaymak olan her zaman derin acılara, büyük bedeller vermeye göğüs germiştir. Hakikatin arayışı bu yüzden zor, zor olduğu için de güzel olmuştur. Bundan ödün vermeyen, direniş adıyla tarihe adını kazımıştır. Kürdistan özgürlük mücadelesinde de Haki ve Kemallerden başlayarak Gurbetelli ve Saralara, son olarak Cihan ve Nazımlara ulaşan hakikat arayışçılığı geleneği oluşmuştur.
Her dönem kendi temsilcilerini ve temsiliyetini yaratır. Bu dönemlerin nasıl olacağını ise insan veya devrimci belirler. Ateşin sıcağına ve aydınlığına erişen ve dahasını isteyen, hatta esasını isteyen birçok hakikat arayışçısına şahit oldu Kürdistan. Nitekim, ateşin hakikati her insana, her topluma ulaşana dek yaratmaya da devam edecek. Yitirdiklerinden de fazlalaşmasını bilmiş, ant içmiş bir gelenekle karşı karşıya içinde bulunduğumuz yüzyıl…
Nazım yoldaş kendi gibiydi
Nazım Daştan… Bu isim, yalnızca 19 Aralık 2024’te Türk devletinin katletmesiyle değil, birçok önemli görüntü ve konuşmayla tanındı. Nazım’ı Kobanê’den, Silopi’den, Serêkaniyê’den, son olarak Tişrîn’den hatırlarız. Kimseyi geri çevirmeyen mütevazi duruşuyla süren direnişi ve Türk devletinin alçakça saldırılarını, özel savaş haberlerinin esas amacını yansıtmaya çalıştı, yanında toprağa düşen Cihan yoldaşıyla. Nazım arkadaşı ötesinde tanıyan, onu gülerken oluşan gamzelerinden tanır. Nazım yoldaş, çocuklarla olan bağıyla, yoldaş sıcaklığıyla, dinleyen ve gözlemleyen, en önemlisi de kadın mücadelesine ve onun paradigmasına olan ilgisiyle bilinir. Nazım, yüreğinize dokunmuş ve yoldaş olmaya yeltendiyse üşümezsiniz. Nazım’ın katledilmesi acıdır ancak Nazım yoldaşı bilenler onu hatırlarken gülümser mutlaka… Nazım yoldaş, kendi gibiydi. Dolayısıyla kendi olanı yani özlü olanı kim sevmez?
Yoldaş olmak isteyen izlerine dokunmuştur
Nitekim Nazım yoldaş ya da ilk tanıdığım ve onun henüz yeni gazeteci olduğu süreçlerde ona söylediğimiz tabirle Nazım Abi, gittiği şehre, girdiği eve, kadrajına aldığı yere izini muhakkak bırakmıştır. Bırakmıştır ki, o varken de görmek veya onunla yoldaş olmak isteyen bu izlere dokunmuştur. Şehit düşmeden iki gece evvel olan kısa süreli görüşmenin sesi kulaklarımda iken, bir meslektaşından duyduğum şehadet haberinden sonra sokağa attım kendimi. Bu sokaklara uğradığını biliyordum, ancak şimdi daha dikkat eder halde ilerliyorum yolu. Uzun süre sadece rüzgarın sesini ve soğuğunu paylaştım bedenimle. Derin sessizliğin kızıl kıyametten daha çok etki bıraktığını Nazım öğretti toprağa düşüşüyle. Sokaklarda aradım Nazım yoldaşı, belki bir an suretine yansımıştır güzel olan bir varlığa ve gülümser diye. İçten bir sessizlik ve yağmur yağıyor. Gökyüzü, bunca kirliliğe şahitken bir de sizin katledilmenize hınca hınç öfkeyle ağlıyor üzerimize… Gökyüzü de biliyor artık. Biliyor ki insan görüntüsü altında yapılan hunharca savaşın kirlerini yıkamaya çalışıyor.
O yarında mutlaka görüşeceğiz
Ekranda günlerdir resmi dururken her şey gözümün önünde. Unutmadığım ve unutmayacağım yüzünü. Nazım gözlerinin içindeki o parlaklığın derininde hala gülümseyen bir çocuğun suretine sahiptir. Bu yüzden uzun uzun anlatmak yerine ardında mirasına, arayışına sahip çıkma andıyla, onu toprağa vermiş olmanın acı ve öfkesiyle bu satırları bırakıyorum. Hayallerimizin gerçek olduğu o yarında mutlak görüşeceğiz hakikatle. Sen ateşin sıcaklığı ve aydınlığıyla kal yoldaşım. Işığına ve yarattıklarına sahip çıkma sözüyle….
"Yazgısı çizilmemiş suretinin
Çizilseymiş eğer
Umut olurmuş gülmelerin
Gülerken oluşan gamzelerin…
Çocuklar şeker toplarmış
Oluşan her iki çukurdan
Sen yılları ardın sıra alıp büyürken
Yüreğin dört yaşında bir çocuk henüz
Yaşamı anlamaya meraklı
Yaşamla bu yüzden kavgalı
Her bir karışını dolaşmaya meyilli
O arayışçı çocuksun sen
Sureti bir kameranın objektifinde
Asılı kalmış ve kırılmış cam
Eline aldığın yerde işte
Son ellerimi avuçlar gibi
Sıcak kalmış yerde kameran
Yüzün tam da öyle kalmış
Çizmemişler ama asılmış her cama
Gözbebeklerimdeki resim
Çocukluğumun ve militanlığımın buluşması
Lakin yine büyümemiş o çocuk
Hala çukurları yüzünde
Sesi kulaklarımda birde…
Sen hep en güzel türküleri
En güzel kelimeleri getirdin
Bıraktın eteğine yüreğimizin
Gözlerine dağları nakşettin
Uçurtması elinde bir çok çocuktan
Koşmayı bırakmışsın karar verene
Senin suretin çizilmemiş bu yüzden
Herkes kendisinde biraz senden görsün diye
Her parçasına bedeninin
Yemin etmişim bundan gayrı
Türküleri sevdiğim kadar seveceğim seni
Her bir ezgiye sana besmele getirip
Her bitişte amin diyeceğim
Her çocuğa biraz senden vereceğim
O meraklı çocuğun arkasından
Koşarak gelsinler niyetiyle
Sen yüksek Ararat çocuğu
Karına erişmek için memleketin
Bir kış ayazında düştün de toprağa
O sıcak yüreğini bıraktın içimize
Senin yokluğun olmayacak asla
Her ananın ellerinde kalan buse
Her yoldaşta kalan bir selam
Her kadında olan sevda
Senden yadigar bize
O yadigarı alıp avuçladım
Buluşacağız biliyorum
Bu bilmeye say hatırımı sende."