Nerede ve nasıl olduğunu bilmiyoruz
- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan," Dört insandan 43 aydır haber alamıyoruz. Başkan'ın nerede olduğunu bilmiyoruz. İmralı'da mı? Yaşıyorlar mı yaşamıyorlar mı?" diye sordu.
İmralı'daki hukuksuzluğun Abdullah Öcalan'a dönük komploda yer alan güçlerin onayıyla devam ettiğini söyleyen Mehmet Öcalan, "Hiçbir bilgi alamıyoruz. Başka bir örneği yok. Son derece çirkin bir siyaset" dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde mutlak tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük 9 Ekim 1998'de başlatılan Uluslararası Komplo, mutlak tecrit sistemiyle devam ediyor. Mutlak tecrit birçok uluslararası kuruluşun raporlarına yansırken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) "umut hakkı" kapsamında verdiği ihlal kararı da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi gündemindeki yerini koruyor. Demokratik Kurumlar Platformu, komplonun 26. yıl dönümünde "Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm" kampanyası kapsamında 13 Ekim'de Amed'de büyük miting düzenleme kararı aldı.
Öcalan ile görüşen son kişi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 25 Mart 2021'deki 4-5 dakikada sonra kesilen telefon görüşmesi yaptırılan kardeşi Mehmet Öcalan, görüşen son kişi oldu. O tarihten itibaren bir daha Abdullah Öcalan ve üç tutsaktan hiçbir haber alınamadı, hiçbir iletişim kurulamadı, bütün başvurular sonuçsuz bırakıldı. MA'ya konuşan Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan'ın "Kürt Halk Önderi" olduğu için hedef alındığının altını çizerek, şunları söyledi: "Kürt sorunu çok ağır bir mesele. 26 yıllık bir mesele değil. Komploda yer alan devletler, Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istemediler. Son 26 yılda en çok Başkan'ı görenlerden biri benim. Başkan, her zaman Kürt sorununu demokratik çözümünü istedi ve hala bunu istiyor. Kan akmadan, ölümler yaşanmadan bunu yapmak istiyor. Bu, Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının da talebidir. Kürdistan'ı yüz yıl önce dört parçaya bölen uluslararası hegemon güçler, çıkarları doğrultusunda bu soruna yaklaşıyor. Çıkarları doğrultusunda Kürtleri kullanıyorlar. Bu çok çirkin bir şey."
Dünyada eşi benzeri yok
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Kürt sorununu demokratik yollar ile çözelim" çağrısına bütün muhatapların kulak tıkadığına işaret eden Mehmet Öcalan, şöyle konuştu: "Demokratik yollar ile çözüm için fırsat verilmedi. Bu talebe karşılık neler yapıldığını herkes gördü. Federe Kürdistan'da şu an neler yapılıyor herkes görüyor. Komplo devam ediyor. İmralı'dan 43 aydır haber alamıyoruz. Bu asla kabul edilemez. Dünyada eşi benzeri yok. Dört insan var orada. Yaşıyorlar mı, yaşamıyorlar mı, bilemiyoruz. Bu, insani değil. Kim bunu kabul eder? Başka bir örneği yok. Bu, son derece çirkin bir siyaset. Bu hukuksuzluk komploda yer alan devletlerin onayıyla sürdürülüyor."
Kürtler çok bedel verdi
Kürt Halk Önderi'nin fiziki özgürlüğü talebiyle bugüne kadar çok sayıda kampanya yapıldığını anımsatan Mehmet Öcalan, şöyle devam etti: "Kürtler, Başkan'ın cezaevine konulduğu 1999'dan bu yana özgürlüğü için çok bedel verdi. Kürt halkı her zaman gücü ölçüsünde hareket etti. Başkan 'Her şeyin zamanında yapılması lazım' derdi. 2015 ile 2023 yılları arasında bu konuda bir şey yapmadık. Hepimiz suçluyuz. Bu gerçek. Çok mücadele verildi. Başkan, Kürt halkı için mücadele etti. Ailesi, akrabaları ya da köylüleri için değil, ne yaptıysa Kürt halkı için yaptı."
Vicdan sahibi herkese çağrı
Demokratik Kurumlar Platformu'nun, "Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed'de buluşuyoruz" şiarıyla 13 Ekim'de Amed'de yapacağı büyük "özgürlük" mitingine herkesin katılmasını isteyen Öcalan, "Vicdan sahibi herkese, dili, dini ve ırkı fark etmeksizin herkese çağrımızdır; Kürt sorununun çözümünü istiyorsanız mitinge katılın. Başkanın nerede olduğunu bilmiyoruz. İmralı'da mı? Bunu herkes 13 Ekim'de Amed'de sormalı. 13 Ekim Kürt sorununun çözümünü isteyenleri gösteren bir ayna olacak" dedi.
Kürtler söz konusu olunca
Türk Adalet Bakanlığına yasaları uygulama çağrısında bulunan Mehmet Öcalan, şunları ekledi: "Vicdanınız bunu nasıl kabul ediyor? 43 aydır dört insandan haber alınamıyor. Söz konusu Kütler olunca yasalar askıya alınıyor. Yasaları uygulayın. Uluslararası hukuk kurumları bunu niye görmüyor? Neden kulaklarını kapatıyorlar? Dünya kamuoyunun vicdanı bu mu? Kürtler olarak ona sahip çıkmamız gerekir." RIHA